Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



     T.C.
Y A R G I T A Y 
2.Hukuk Dairesi
    Sayı:


ESAS     KARAR 
94/3412  94/3943

	ÖZET : Evlilik dışı doğan ve vesayet altına alınmış ise evlatlık
 alması için dinlenmeyen ana iade-i muhakeme isteyemez.
	Karşı oy:Evlatlık alacak küçüğün ana-babası dinlenir. Bu hak velayet
 hakkı ile bağlantılı değildir. Medeni Kanunun 254/a. maddesi
 şartlarınınbulunduğu hakim tarafından tesbit edilmekdikçe dinlenmelerinden
 vazgeçilemez.

        Taraflar arasındaki iade-i muhakeme (evlad edinme davasının yapılan
 muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak
 okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
      	Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni
 gerektirici sebeplere ve özellikle iadeyi muhakeme istiyenin hukuki yararı
 bulunmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve
 kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz
 edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna oyçokluğuyla karar
 verildi. 18.4.1994

Başkan	 Üye	 Üye	     Üye	      Üye
Tahir Alp  Nedim Turhan   Ş.D.Kabukcuoğlu Ferman Kıbrıscıklı A.İ.Özuğur 
	   (muhalif)

30.000 Tl. İlam Harcı
30.000 Tl. Peşin Harc
	 	MUHALEFET ŞERHİ
	Nesebi düzgün olmayan çoçuğun anası onu doğuran kadındır. Babası
 tanıma veya bir hükümle oluşur. (MK.md.290). Evlilik dışı doğumda anasına
 kalan  çoçuk anasının aile ismini taşır, onun vatandaşlık hakkını kazanır,
 anasına ve anasının hısımlarına karşı düzgün olmayan soy ait haklara sahip
 olur.  Görevleride soyu düzgün olmayan çoçuklar gibidir. Ananın borçları ise
 tıpkı düzgün soylu çoçuğuna karşı olan borçları gibidir. Mahkeme velayeti
 anaya verebilir (MK.m.311)
	Velayet askıda olduğu sürece çoçuk vesayet altına alınamaz. Hakim
 gerekli bulmadıkça kısıtlanan çoçuklar (reşit dahi)  vesayet yerine ana
 babanın velayetine tabi olur (MK.262)
	Sezgin olan kimse onayı alınmadıkça evlatlığa alınamaz. Ana babanın
 veya hakimin onayı alınmadıkça kısıtlı ile küçük sezgin olsalar bile
 evlatlığa alınamazlar (MK.kd.254). Kim olduğu veya nerede bulunduğu uzun
 süreden beri bilinmeyen yada sürekli temyiz güçünden yoksun bulunan ana veya
 babanın onayı aranmaz. Velayetin kaldırılmasını gerektirecek ölçüde çoçuğu
 ile ilgisiz olan ana-baba içinde aynı hüküm uygulanır (MK.254/a-3678 s. yasa
 ile eklenen madde)
	Belirtilen yasal düzenlemedeki ana-babaya tanınan onay hakkının hukuki
 nedeninin açıklığa kavuşturulması gerekir. Eğer bu hak velayet hakkının bir
 sonucu ise, velayet hakkını kullanamıyan  ana veya babanın onayı aranmaz.
 Ancak bu hak ana baba olmanın biyolojik sonucu ise velayet hakkı olsun
 olmasın onaya gerek olacaktır. Bu konu öğretide tartışmalıdır. Kara Avrupası
 Ülkelerinin bir kısmı bu hakkın velayette bağımlı olmaksızın ana-babaya
 verildiğini yasal düzenlemeye almışlardır. (Alman Mk.1747, Fransa MK.348,
 İsveç K.6. Avust.181- Bak.Türk Hukukunda evlat edinme Prof Dr. Fikret Açık.
 Morgrafi Medeni Hukukta evlad edinme- Dr. aytekin M.Naay-Monografi.bunların
 yollaması ile aynı görüşte Curtı- forres- Arsdruk Tepeci- M.R.Belgesoy-
 Secertan- Rossel- Mentha)
	Belirtilen yasal düzenlemeler ve düşünürler Medeni Kanunun 254/2
 cümlesinin evlatlığın ana-babasının onayını kan ilişkisinin doğal bir sonucu
 olarak kesin anlamda düzenlendiğini, bunların velayet hakkına sahip olup
  olmamalarının önem taşımadığı görüşündedir.
	Buna karşı olan görüşe göre: bu hak velayetle bağlantılı olarak
 ana-babaya tanınmıştır. velayet hakkı kaldırılan ana-babanın bu hakkı vasi ve
 vesayet dairesine (Hakime) geçer. Ana-babadan birinin velayet hakkına sahip
 olması halinde, velayet hakkı olmayanın onayı da aranmaz. Zira bu hak velayet
 hakkının kullanılmasının doğal bir sonucu olarak tanınmıştır. Ancak
 olayımızda olduğu gibi kendilerinden velayet hakkının alınmasını gerektirir
 neden bulunmayan ana-babaya velayetin verilmesi olanağı tanınmadan- bu konu
 araştırılıp, velayet yerine vesayetin yeğlenmesi uygun bulunmadan bu hakkın
 ana-babadan alınmasının hukuki bir  izahı olmaz. Onay hakkı velayetle
 ilişkili olarak verildiğinin kabulü halinde, zaten velayet hakkını
  kullanamadıkları için bu hakları elinden alınan ana-babanın onayının
 aranmasında hukuki mantığın varlığından söz edilemez. Ancak her iki görüş
 sahipleri ana babanın dinlenmesini uygun bulmaktadır.
	 Medeni Kanunun 254 maddesi ana-baba veya hakimin anayını evlatlık
 sözleşmesinin kurucu ögesi olarak düzenlemiştir. Yasa "veya" sözcüğünü
 kullanarak ana-baba yerine geçerek hakimide ayrıca bu hakkı tanımıştır. Ancak
 hakimin onayının hangi hallerde ana-babanın onayının yerine geçebileceği
 açıkca belirtilmemiştir. Medeni Kanununa 3678 sayılı yasa ile eklenen 254/a
 maddesiyle hangi hallerde ana-babanın onayının alınmasına gerek bulunmıyacağı
 açıklanmıştır. Kanımıza göre 254/a maddesiyle belirtilen durumların varlığı
 haliyle sınırlı olmak üzere hakimin onayı ana-babanın onayı yerine geçer. Bu
 hallerin dışında hakimin ana-baba yerine geçmesi düşünülemez.
	1949 yılında Türkiye tarafından kabul edilen 10 aralık 1948 günlü
 insan hakları evrensel bildirgesi 25/2 maddesiyle "Ana ve çoçukların özel
 bakım ve yardıma hakları vardır. Tüm çoçuklar evlilik içi yada evlilik dışı
 doğmuş olmalarına bakılmaksızın, aynı toplumsal korunmadan yararlanır" ilkesi
 kabul edilmiştir. Anayasa mahkemeside 21.5.1981 gün 29/22 sayılı kararında bu
 ilkeden hareketle mirascılık olma yönünden  düzgün olmayan soy ile düzgün soy
 arasında bir ayırımın yapılamıyacağı, ayrımın ana yasanın 10.12. ve 35
 maddelerine aykırı olacağını vurgulayarak kan bağını yeterli bulmuş, soy
 bağının hukukileşmemiş olmasını eşitlik ilkesinin uygulanması için bir engel
 olarak kabul etmemiştir.
	Somut olayımızda ise: çoçuk ananın nufusuna düzgün olmayan soy bağı
 ile tescil edilmiş ana çalışmak zorunda olduğunu çoçuğa bakacak kimsesinin
 bulunmadığını belirterek, çoçuğunun yuvaya  alınmasını istemiş, bu istek yuva
 yönetimince kabul edilmiştir. Ana çoçuğun bulunduğu yuvada hasta bakıcı
 olarak çalışmaktadır. Ana şu anda evlendiğini vekocasınında çoçuğu kabul
 ettiğini belirtmektedir. Yurdun müdüresi olayı tüm incelikleriyle bilmesine
 rağmen kendisinin çoçuğa vasi tayin edilmesini sağlamış ve çoçuğu evlatlığa
 vermiştir. Çoçuğun evlatlık olarak almak isteyen aile, anneyi hasım
 göstererek hakimden izin almak üzere dava açmış olmasına rağmen ana bu davaya
 çağrılmamış, vasi belirli olmayan bir şekilde davaya girmiş ve onun huzuru ve
 onayı alınarak evlatlığa izin kararı verilmiştir.  Davada hasım olan anne
 Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunun 445/7-8 maddelerini dayanak göstererek
 yargılamanın yenilenmesini istemiş bu isteğide koşulları bulunmadığı
 gerekçesiyle red edilmiştir. Yargıtay incelemesine gelen karar, yargılamanın
 yenilenmesi isteğinin reddini kapsayan karardır. Ananın dava dışı bırakılarak
 vasinin katılımıyla davanın sonuçlandırılması, hükmü etkileyen bir "hile ve
 huda" kullanılmasıdır. Velayet nez edilmeden veya velayet düzenlenmeden
 çoçuğa vasi atanması ve vasinin katılımıyla davanın sürdürülmesi ananın dava
 dışı bırakılmasıda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 445/7-8 maddelerine
 aykırılık oluşturulur. Bu itibarla yargılamanın yenilenmesinde ananın hukuki
 yararının bulunduğunun kabulünde yasal kurallara aykırılık yoktur. 
	İşin esası ile ilgili düşüncede çoğunluğun görüşlerine katılma mümkün
 değildir.
	Öncelikle evlilik dışı bir doğumu haber alan hakim, çoçuğa bir kayyım
 tayin eder (MK.m.298) Tayin edilen bu kayyımın görevi ana tarafından babalık
 davası açılmış ise ona katılıp  çocuğun yararlarını bu dava içinde korumak,
 dava açalmamış ise süresi için babalık davasını açıp yürütmektedir.
	Babalık davasının sonucunda veya dava süresinin geçirilmiş olması
 halinde hakim önceklikle velayeti düzenler, çoçuğun velayet altında olmasının
 uygun  görülmemesi halinde kayyım yerine bir vasi tayin eder (MK.md.298). Bu
 yasal kuralın devamını oluşturan aynı yasanın 311 maddesi tüm sonuçlarıyla
 babalığın gerçekleşmemesi durumunda hakimin velayeti anne yönünden
  düzenlemesini öngörmüştür. Hakim velayetin anneye verilmesini uygun bulmamış
 ise, kısıtlanması ve kendisine vasi atanması için durumu Sulh hakimine
 bildirir. Sulh hakimi çoçuğa vasi atamakla yükümlüdür.
	Olayımızda velayet düzenlenmesi konusunda yukarıda açıklanan yasal
 kurallara uyulmadan çoçuğun velayet altına alınması fiziksel duygusal ve
 yetişme  bakımından çoçuğun yararına olup almıyacağı tartışılmadan doğrudan
 vesayet altına alınmış olması belirtilen yasal kurallarla bağdaşmaz.
	Velayet hakkı düzenlenmeden annenin velayet hakkını kötüye kullandığı
 varsayılarak kendisinden velayet hakkı alınmış gibi, çoçuğa vasi tayin
 edilmesinin hukuki gerekçesi yoktur.
	Sonuç olarak ana-babanın Medeni Kanunun 254 maddesinden kaynaklanan
 hakları kan bağına dayalı doğal bir hakkıdır. Velayetli ilişkili olarak
 kabulü için neden yoktur. Yasa koyucu öyle düşünmüş olsaydı "velayet hakkına
 sahip ana-baba" ibaresini kullanırdı. Yalın olarak ana-baba dediğine göre, bu
 hakkın velayetli bağlantılı olduğunun kabulü amacı aşan bir yorum olur.
	Yasa koyucu 254/a maddesiyle hakimin hangi hallerde ana-baba yerine
 geçeçeğini açıklamışdır. Hakimin bu yetkisi sınırlıdır. genişletilemez.
	Bu itibarla karar düzeltme isteğinin kabulü ile yargılamanın tekrarı
 gerekir. Sayın çoğunluğun aksine oluşan görüşlerine Katılmıyorum.

	 Üye
	     Nedim Turhan  
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Tapu babamın adına, kira sözleşmesi benim adıma. Kiracı tahliye hk.? 
  • 01.08.2025 20:09
  • [Ticari krediler] see this here sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:42
  • [Kredi notu] check it out sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:36
  • you could try here sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:20
  • [Bankalar hukuku] read this article sky kingdom aviation 
  • 01.08.2025 19:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini