 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onbeşinci Hukuk Dairesi
E. 1994/2876
K. 1994/164
T. 19.1.1995
* TAHKİMDE KARAR SÜRESİ
* KAMU DÜZENİ
ÖZET: İstisnai bir yol olan tahkimin amaçlarından biri, çekişmenin kısa sürede
halledilmesidir.
Hakem heyetinin, delillerin toplanması ve başvurulduğunda bilirkişide geçecek
inceleme süresi diye belirlediği süreler muayyen olmadığından, taraflarca
benimsense de, kamu düzenine ilişkin altı aylık karar verme süresini
uzatamaz.
Bu süre, ancak taraflarca yada mahkemece belli bir süreyle uzatılabilir.
(1086 s. HUMK. m. 525, 529)
Davacı Ö... İnşaat, Makina ve Enerji Taahhüt ve Tic. A.Ş. ile davalı TEK Genel
Müdürlüğü arasında çıkan anlaşmazlığın çözülmesi için seçilen Hakem kurulu
tarafından verilen 29.4.1994 tarihli karar, taraflar vekillerince temyiz
edilmiş, davacı vekili duruşma istemiş ve dosya Ankara Asliye Birinci Ticaret
Mahkemesi'nce 31.5.1994 tarih, 1993/1533 sayılı yazı ile gönderilmiş olmakla;
dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği konuşulup düşünüldü:
Yanlar arasındaki 31.7.1979 günlü eser sözleşmesinin 40. maddesinde yer alan
tahkim şartına dayanan davacı yüklenici, 12.2.1991 tarihli ihbarıyla
aralarında çıkan uyuşmazlığın tahkim yoluyla halli için kendi seçtiği
hakemini karşı tarafa bildirmiş, o taraftan da hakemini seçmesini istemiştir.
İş sahibi davalının uyuşmazlığın tahkim yoluyla çözümüne karşı çıkması
üzerine açılan dava ve karşı dava sonucunda bu yola başvurulmasının yerinde
olduğu kabul edilmiş ve davalının seçmesi gereken hakem mahkemece seçilmiş,
bir araya gelen iki hakemin üçüncü hakemi seçmesiyle teşekkül eden tahkim
kurulu 11.11.1991 gününde ilk toplantısını yapmıştır. Süregelen uygulama ve
kararlılık kazanan Yargıtay inançları gereğince tahkim süresinin başlangıcı
bu tarihtir. Hakemlerin 8.7.1992 günlü 8. oturumda, tahkim süresinin bu tarih
yerine daha sonraki bir tarihte başladığına dair kararı yasada öngörülen
tahkim süresini dolaylı biçimde uzatmış olacağından geçerli değildir.
Öte yandan; ilk toplantıda yapılan tensibin 6 ve 10. bendinde kanıtların
toplanması için yanlarca verilecek sürelerle, başvurulduğunda bilirkişide
geçecek sürenin tahkim süresine eklenmesine dair kararın daha sonra yanlarca
benimsenmiş olmasıyla tahkim süresinin uzatılması da olanaksızdır. Zira,
hakem heyetince kararlaştırılan ve yanlarca kabul edilen bu süreler 'belli'
süre sayılmaz. Muayyen olmayan süreyle yasal sürenin uzatılmasına gidilerek
bu süresinin belirsiz hale getirilmesi yasaya ve tahkimin amacına aykırıdır.
Yasada öngörülen altı aylık sürenin bitim tarihi ilk oturuma göre
11.5.1992'dir. Bu tarihten önce yanlarca ya da mahkemece 'belli' olan bir
süreyle bu müddet uzatılmadığı hallerde kararın anılan süre içinde verilmesi
"mecburidir" (HUMK. md. 529). Aksi halde yapılan cümle işlemler batıldır.
Kaldı ki, hakemlerce kabul edildiği şekliyle dahi kararın en geç 23.1.1993
tarihinde verilmiş olması gerekir. Oysa, 12.7.1993 günlü 16. oturumda -zaten
bitmiş olan- sürenin yanlarca uzatılmış olmasına ve bunun sonuçlarına bağlı
kalınarak karar ancak 29.4.1994 tarihinde verilmiştir. Tahkim istisnai bir
yoldur. İşlevleri arasında öncelikli olanı, çekişmenin kısa sürede
halledilmesidir. Bunun içindir ki altı ay olarak öngörülen yasal süreye
uyulmamasının sonuçlarının ne olacağı ve bu sürenin ne şekilde
uzatılabileceği yasada hiç bir duraksamaya yer bırakmayacak şekilde ve
açık-seçik gösterilmiştir. Her haliyle süresi içinde karar verilemediği
gerçektir. Hakemlerin yetkisi süreyle sınırlı olmakla, uyuşmazlığın artık
mahkemece çözülmesi gerekeceğinden ve süre taşıldığında işlemler batıl
sayıldığından, yanların daha sonra -zaten sona ermiş- süreyi uzatması ve bu
sebeple batıl olan işlemlere geçerlilik tanınması düşünülemez.
Davacı; 12.2.1991 tarihinde tahkim yoluyla çekişmeyi yargı önüne getirmiş, ilk
toplantı 11.11.1991'de yapılmak suretiyle tahkim kurulu en geç bu tarihte işe
el koymuş iken, karar ancak 29.4.1994 tarihinde verilmiş olmakla tahkimin
amacından uzaklaşılmıştır. Anılan süre kamu düzenine ilişkin olmakla kararın
süresi içinde verilip verilmediğinin doğrudan gözönünde bulundurulması
zorunludur. Kararın bu süre içinde verilmediği açıklanan nedenlerle kabul
edildiğine göre sair hususlar incelenmeksizin kararın bu yönüyle ve HUMK. nun
533. maddesinin 1. bendi uyarınca bozulması gerekir.
S o n u ç : Açıklanan hususlardan ötürü temyiz edilen kararın HUMK. nun 533.
maddesinin 1. bendi uyarınca (BOZULMASINA), bozma nedenine göre sair
hususların incelenmesine yer olmadığına, 250.000 TL. vekalet ücretinin
taraflardan karşılıklı alınıp yekdiğerine verilmesine, ödedikleri temyiz
peşin harçlarının istekleri halinde temyiz eden taraflara iadesine, 19.1.1995
gününde oybirliğiyle karar verildi.
|