 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
15.HUKUK DAİRESİ
Esas Karar
----- 1994 -----
2390 6872
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Ankara Asliye 7.Hukuk Hakimliği
Tarihi :27.12.1993
Nosu :1990/584-l993/893
Davacı :Ano İnşaat ve Tic.Ltd.Şti.Vek.Av.N.Kemal Körezlioğlu,
Av.M.Hadimi Yakupoğlu
Davalı :Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Vek.Av.Özdemir Özbay
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen
tetkiki taraflar vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen
günde davacı vekilleri Av.Kemal Körezlioğlu ve Av.Teoman Seyithanoğlu ile
davalı vekili Av.Özdemir Özbay geldiler. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde
verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten
sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne
bırakılmıştı. Bu kerre dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği
konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 9.5.l977 tarihli
sözleşmeyle Karacaören Barajı ve Hes Tesisleri inşaatını yükümlendiğini,
inşaatın devamı sırasında yayımlanan 8/505 sayılı kararnamenin, 1.3.l980
tarihinden sonra yapılacak hakedişlere uygulanmasını, ek sözleşme ile kabul
edildiğini, müvekkilinin 9.6.l980 tarihli tasfiye talebinde bulunduğunu, bu
istemin 6200 Sayılı Kanunun 35. maddesi gereğince Danıştay Başkanlığından
uygun görüşü alınarak kabul edildiğini, davalının kesin hesapları yaparken
ataşman, yeşil defter ve rölevelerle tutanaklarda değişiklik yapıp ve
ataşmanlara işlendiği halde bunların bir kısmını istihkaka dahil etmediğini,
24.l0.l989 tarihli dilekçeyle sözleşme ve kararnameye aykırı olarak yapılan
hesaplamalara itiraz edildiğini, davalının gerekçe göstermeden bu itirazı
reddettiğini belirterek, mahkemece kesin hesabın çıkartılmasını ve şimdilik
kaydıyla müvekkil alacağına mahsuben 500.000.000 Tl.nın tasfiye tarihi olan
9.6.l988 tarihinden itibaren 56 reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar
verilmesi istenmiş,
Davalı vekili, davalının 4.4.l988 tarihli dilekçesiyle işi 30
fazlasıyla yaptığını, kalan işleri yapmak istemediğini bildirmesi üzerine
Danıştay Başkanlığının da uygun görüşü alınarak işin tasfiyesinin kabul
edildiğini ve taraflar arasında tasfiye koşullarını tespit eden protokol
yapıldığını, bu protokolün l4. maddesine göre davacının engeç 6 ay
içerisinde tasfiye kesin hesabını yaparak onanmak üzere idareye vermesi
gerektiği, aksi halde idarenin resen yapacağı ve yüklenicinin de hiç bir
itiraz hakkı kalmıyacağının kabul edildiğini, ihtarlara karşın yüklenici
tarafından kesin tasfiye hesabı yapılmayınca, bunu idarenin re'sen yapmak
zorunda kaldığını, artık davacının hiç bir itiraz hakkı bulunmadığını,
tasfiye tarihinden faiz istenmesinin de uygun olmadığını savunarak, davanın
reddi gerekeceğini belirtmiştir.
Mahkemece, yapılan bilirkişi incelemesi sonucu, davacının 500.000.000
Tl. alacağının tasfiye tarihinden itibaren 54 reeskont faizi ile birlikte
davalıdan tahsiline karar verilmiş, davacının tavzih istemi de kabul edilerek
mahsup işlerinin ek davada yapılabileceği belirtilmiş, karar taraflarca
temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun
gerektirici nedenlere ve özellikle satınalma istihkaklarının doğru
düzenlenmiş olması ve davacının 24.l0.l989 tarihli itiraz dilekçesinin l0.
maddesinde, mukayeseli keşfin üstünde kalan, yani l988 yılına intikal eden
işlerin fiyat farklarının hesabında, l989 yılı fiyat artış katsayısının
uygulanmasını istemiş ise de; l988 yılı ödenek dilimine giren imalatların
tümüne ait olduğu yılın fiyat artış yüzdesi uygulandığından, davacı,
davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz
itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı dava dilekçesinde, fazla haklarını saklı tutarak 500.000.000
Tl. alacak isteminde bulunmuştur. Yargılama sırasında yapılan inceleme ve
alınan bilirkişi raporuna göre, davacının alacaklarının ayrı ayrı ll kalemden
oluştuğu saptanmıştır. Ancak davacı her bir kalem konusunda fazla hakkını
saklı tutarak ne miktar alacak iddiasında bulunduğunu açıklamadığından,
mahkemece bu davada her bir alacak için ne miktara hükmedildiği
anlaşılamamaktadır. Öyleyse, öncelikle, davacıya dava kalemlerinin ve
miktarlarının neden ibaret olduğu açıklattırılmalıdır. Mahkemece böyle bir
açıklama yaptırılmadan dava hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya
aykırıdır.
3-Davalı idare istem kalemlerinden kalıp iskelesinin yapıldığını kabul
etmemiş ve kesin hesap özeti tutanaklarında, bilirkişilerce hesaplamaya dahil
edilen ll0.456.0l3 m3'lük kalıp iskelesi imalatının yer almadığını ve bu
tutanakların da yüklenici tarafından imzalanmadığını bildirmiştir.
Bilirkişilerce kalıp iskelesi kurulup kurulmadığı hususunu araştırmadan ve
dayanakları gösterilmeden 110.456.013 m3'lük kalıp iskelesi kurulduğunun
kabul edilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Öte yandan, dava konusu iş
kalemlerinden kalıp iskelesi hususu, sözleşmenin eki birim fiyat tarifesinin
B-21.0l5 poz numarasındaki (Düz yüzeyli Beton veya Betonarme Kalıbı) tarifi
içerisine girmektedir. Çünkü bu pozun tanımı içerisinde her türlü betonarme
kalıbının yerine uygulanması için platformun teşkili de öngörülmüştür. Aynı
tarifin B-21.062 pozunda ise sadece bina yapılması için iskele kurulmasından
sözedilmiştir. Oysa dava konusu iş ise, dolusavak ayaklarının betonarme
kalıplarının yerine konulması için iskele kurulması ile ilgilidir. Bu nedenle
somut olayda B-21.015 pozunun uygulanmış olması, sözleşme eki olan birim
fiyat tarifesine uygun olup, bina iskelesi yapılması ile ilgili B-21.062
pozunun uygulanarak iskele için ayrıca istihkak tahakkuk ettirilmesi doğru
görülmemiştir.
4-Dava konusu olan ve yüklenicinin satın aldığı l0 kalem malzemeyle
ilgili yeni fiyatlar hakkında, 5.3.l992 tarihli ilk raporda muhalif kalan
bilirkişi, gerek dipsavak konik vanası, sürgülü vana, su alma yapısı kapağı
ve denge bacası malzemeleriyle ilgili olarak davacının itirazı ve talebi
olmadığı halde talep dışında inceleme yapıldığını ve gerekse diğer malzemeler
için ödenen miktarlar düşülmeden mükerrer hesap çıkarıldığını belirtmiş, bu
yönlerine ilişkin olarak bilirkişilerden alınan 26.5.l993 tarihli 2. raporun
21 ve 22. sayfalarında yeterli bir açıklama bulunmadığı görülmüştür. Bu
konudaki itirazları karşılanmadığı halde, ek rapor esas alınarak adı geçen
kalem ile ilgili hüküm kurulması dahi bozmayı gerektirmiştir.
5-Davacının tahditli dinamitle kaya kazısından doğan alacağı hesap
edilirken, ara hakedişlerde ve kesin hesapta esas alınan metraja itiraz
edilmediği gözönünde tutulmadığı gibi, bilirkişilerin esas aldıkları
puantajları düzenleyen kişilerin o tarihlerde görevli olmadıkları, bu nedenle
adı geçen kalemle ilgili alacağın fazla hesaplandığı, tüm kaya kazısının
dinamitle yapılmış gibi alacak bulunduğu konularında davalı yanın itirazı
olduğu halde, mahkemece yeterli inceleme yapılmamış, metrajlar ve puantajları
düzenleyen kişilerin görevli olup olmadıkları konusu da araştırılıp aydınlığa
kavuşturulmamıştır. Tüm bu hususlar incelenerek tahditli dinamitle ilgili
alacağın saptanması gerekirken, adı geçen konuda eksik incelemeyle hüküm
kurulması doğru değildir.
6-Hakedişlere girmiyen yollarla ilgili davacı alacağının
hesaplanmasında, 9 yolun bedeli talep edildiği halde, HUMK.nun 74. maddesi
gözardı edilerek, 16 yolun bedeline hükmedilmiştir. Ayrıca söz konusu
yolların bedeline hükmedilebilmesi için idarenin onayının alınmasının şart
olduğu hususu nazara alınmamış ve bu yolların yapılış amacının yüklenicinin
işini kolaylaştırmak olduğundan, mahkemece bununla ilgili istemin reddi
yerine kabulü doğru bulunmamıştır. Kaldı ki, yollarla ilgili belgelerde
imzaları bulunan görevlilerin o tarihlerde işyerinde bulunmadıklarına ilişkin
savunma üzerinde durulmaması da keza uygun görülmemiştir.
7-Fezeyanla ilgili zararın tespitinde davacı tarafından alınan tespit
bilirkişi raporundaki malzemeyle ilgili miktarlar bilirkişilerce esas
alınmıştır. Oysa fezeyandan sonra meydana gelen hasar için bir tutanak
düzenlenmiş ve taraflarca imzalanan bu belge uyarınca, davacıya zararı
idarece ödenmiştir. Tespit bilirkişi raporunda malzemeyle ilgili zarar sadece
davacı yüklenicinin ifadesine dayandığından tutanak dışında başkaca bir zarar
oluştuğu ispatlanamamıştır. Bu nedenle bilirkişilerin fezeyan nedeniyle
malzeme alacağına ilişkin talebin kabulü gerektiği yolundaki görüşleri
yerinde değildir.
8-Davacı yüklenici 24.10.1989 tarihli itiraz dilekçesinin 9.
kaleminde, gerek D.S.İ. tarafından yapılan kesintilerin, gerekse Sayıştay
kararı gereğince yapılan kesintilerin yılın katsayısı uygulanarak, kesin
hesapta iadesi gerektiği belirtilerek, bu hesaba ilişkin çözüm tabloları da
dilekçesine eklenmiştir.
D.S.İ. tarafından 54, 59/A, 65/A, 70/A ve 80/A numaralı hakedişlerden
kesinti yapılmıştır. Bunlardan 54 numaralı hakedişteki kesintinin, faturalı
fiyatların indirgenmesi gerektiği gerekçesiyle, diğer hakedişlerde de iş
proğramına göre yılı içindeki ödenek dilimlerinin doldurulmaması nedeniyle
kesintinin yapıldığı bildirilmiştir.
Bilirkişi raporlarında, revize iş proğramına göre ödenek dilimlerinin
doldurulduğu, bu nedenle kesinti yapılmıyacağı anlaşılmış, davalı idare de
bunun aksini kanıtlıyamamıştır.
Sayıştay ilamlarına dayalı olarak 60, 83, 91, 93 ve satınalma
hakedişlerinden yapılan kesintiler, sonradan Sayıştay Genel Kurulunun kararı
gereğince iade edildiği uyuşmazlık konusu değildir.
Gerek D.S.İ. tarafından yapılan kesinti ve gerekse Sayıştay İlamı
gereğince yapılan kesintilerin iadesinde uygulanacak fiyat farkının
belirlenmesinde hangi katsayı yönteminin uygulanacağı taraflar arasında
uyuşmazlık konusudur. Yukarıda açıklandığı üzere, revize iş proğramı sonunda
ödenek dilimlerinin doldurulduğu anlaşıldığına göre, bu hakedişlerle ilgili
ödemenin, taraflar arasındaki inşaat sözleşmesine ek sözleşmenin 6. ve 8.
maddeleri gereğince katsayı uygulamasının yapılması gerekir. Ek sözleşmeden
6/C maddesinde belirtilen işlerin "sözleşmesindeki birim fiyatlar, ihzarat ve
maktuen ödenmesi gereken iş kalemleri dahil, faturayla ödenen işler hariç"
bedelleri; ilk keşfin dayandığı metrajın en yüksek birim fiyatlarının
tespitine esas analizlere, işin ihalesine ve Bayındırlık Bakanlığı
rayiçlerine göre bulunan birim fiyatlara, fiyat farkı uygulaması yapılırken,
bilirkişilerin hesapladığı gibi fiyat artış yüzdesinin birbirinden
çıkartılarak bulunacak katsayının, birim fiyatla çarpılması sonucu bulunacak
miktar değil, imalatın yapıldığı yılın katsayısının sözleşme yılı katsayısına
oranlanması (bölünmesi) ile bulunacak oranın uygulanması suretiyle
hesaplanmalıdır. Ek sözleşmenin 8. maddesine giren işlerde ise, hesaplamanın
işin imalatının yapıldığı yıl katsayısının yeni fiyat yılı katsayısına
bölünmek suretiyle yapılacak hesaplamayla saptanmalıdır. Bilirkişilerin bu
yönteme aykırı olarak yaptıkları hesaplar esas alınarak, hüküm kurulması usul
ve yasaya aykırıdır. İdarenin kesilen miktarların, geç iade edilmiş
olmasından ötürü ek sözleşmenin 8. maddesine dayanılarak katsayı uygulaması
yapılma ve fiyat farkı hesap edilemez. Yukarıda açıklandığı üzere, katsayı
uygulanması ve fiyat farkı hesabı, ancak, yapılan işlere ödenecek bedelin
saptanması için uygulanacak bir yöntemdir.
Ek sözleşmenin 3/d maddesinide olaya uygulamak olanaksızdır. Zira, bu
madde işin devamı sırasında herhangi bir iş kalemi için yapılan kesin metraj
sonucu artma veya eksilme olduğu takdirde uygulanabilecek bir maddedir.
Davacının itirazı da 3/d maddesiyle ilgili olmayıp, ek sözleşmenin 6. ve 8.
maddeleriyle ilgilidir.
9-Sözleşme ve ek sözleşmede aksine hüküm bulunmadığından malzeme fiyat
farkı hakkında 8/505 sayılı kararnamenin 2/6 maddesinde belirtilen yönlere
göre hesaplama yapılması gerekirken, ek sözleşmenin 3/d ve 8. maddelerinin
yanlış yorumlanması suretiyle fiyat farkı hesap edilmesi usul ve yasaya
aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
10-Yukarıda açıklanan nedenlerle, mahkemece yeniden oluşturulacak
uzman bilirkişi heyetinden gerekçeli ve Yargıtay denetimine elverişli rapor
alınarak hüküm kurulması gerekir.
11-Temerrüt faizine hükmedilebilmesi için alacağın muaccel olması
yetmez, ayrıca davalının davacı yanca direngen duruma düşürülmesi de gerekir.
Bu husus araştırılmadan, 9.6.l988 tasfiye tarihinden itibaren temerrüt
faizine hükmedilmesi de kabul şekli bakımından usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın 2, 3, 4, 5, 6, 7, 9, 10 ve 11 numaralı
bendlerde yazılı nedenlerle davalı İdare, 8 numaralı bendde yazılı nedenlerle
taraflar yararına BOZULMASINA, l. bendde açıklanan nedenlerle davacının ve
davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, duruşmada kendisini vekille
temsil ettiren taraflar yararına avukatlık ücret tarifesine göre taktir ve
tayin edilen 100.000er lira duruşma vekillik ücretinin karşılıklı olarak
alınıp diğer tarafa verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harçlarının
istekleri halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, 18.11.1994 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
M.S.Aykonu İ.Ulusoy K.Öge E.Ertekin İ.Karataş
|