 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
20.HUKUK DAİRESİ
Esas: Karar:
1994
2380 5531
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Milas Kadastro Mahkemesi
TARİHİ : 16.09.1992
NOSU : 1990/121-1992/68
DAVACI : Talat Efendioğlu-Feridun Efendioğlu
DAVALI : Hazine-Orman Yönetimi-Kayaönü Ktk.
D.DAVALI : Aşkın Akyazı
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan
yargılaması sonunda; davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda kurulan
16.09.1992 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi Hazine,
Orman Yönetimi, Aşkın Akyazı ile Talat ve Feridun Efendioğlu vekilleri
tarafından istenilmekle, tayin olunan 14.09.1993 günü için yapılan tebligat
üzerine temyiz eden Hazine vekili Av. Şükrü Kaya Polat ve Aşkın Akyazı vekili
Av. Salih Zeki Bayten ile karşı taraftan mümeyyiz Talat Efendioğlu geldi,
başka gelen olmadı; açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan
temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü
açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı.
Bilahare dosya içerisindeki tüm belgeler incelenerek, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar tarafından Milas Sulh Hukuk Mahkemesine verilen dilekçe ile
kazandırıcı zaman aşımı yoluyla tapuya tescili istenilen taşınmazın Kayaönü
Köyü, Çökertme Mahellesi, Fesleğenbükü Mevkiinde, 16.311.62 metrekare
yözölçümü ve zeytinlik cinsi ile malik hanesi davalı bırakılmak suretiyle,
tesbiti sebebiyle; dosyanın Kadastro Mahkemesine devri üzerine, taşınmazın
tümüyle kesinleşmiş orman sınırı dışarısında olup, 6214.67 metrekare kesimi
bakımından zilyedlik yoluyla edinme koşullarının gerçekleştiği; diğer
kesimde, imar ve ihya işleminin tamamlanmadığı açıklanmak suretiyle, davanın
kısmen kabul ve kısmen reddi yolunda kurulan hüküm; davacılar, katılan Aşkın
Akyazı ile davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan delillere ve dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmazın 4785
Sayılı Yasa uygulanmak suretiyle, 1965 yılında yapılarak, kesinleşen orman
tahdit sınırı dışarısında bulunduğu; orman tahdit tutanak ve haritasının
yerinde uygulanmasıyla anlaşılmıştır. Tescil istemi reddedilen, krokisinde
(A) ve (B1) harfleriyle işaretli 10.096.85 metrekarelik bölüm ise, orman
tahdit sınırı dışarısında bulunmakla birlikte, tarım ve jeolog bilirkişilerin
raporlarında belirtildiği gibi, üzerinde çam ağaçları da bulunan kayalık,
tarıma elverişsiz yerlerden olup, bu kesimler bakımından kazandırıcı zaman
aşımı yoluyla edinme koşullarının gerçekleştiği iddiası isbatsız kalmıştır.
Davacılar ile davalı Orman Yönetiminin temyiz itirazları bu nedenle yerinde
görülmemiştir.
3402 Sayılı Yasanın 26/D maddesi uyarınca, Kadastro Mahkemelerine dava
açıldıktan sonra; ancak, tesbitten önceki haklara dayanılarak, asli
müdahalede bulunulabilir ve Kadastro Mahkemesince, bu tür haklara
dayanılarak, davaya katılanların iddialarına dair uyuşmazlıklar
incelenebilir. Kadastro Mahkemeleri, tesbitten sonra doğan haklara ilişkin
uyuşmazlıkları çözmekle görevli kılınmamıştır. Katılan, taşınmazı tesbitten
çok sonra aldığına ve tesbitten önceki bir hakka dayanmadığına göre;
mahkemece, katılanın istemi bakımından lehinde bir hüküm kurulmamış olmasında
anılan Yasa hükmüne aykırı bir yön yoktur ve bu sebeple, katılanın temyiz
itirazı da yerinde değildir.
Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; krokisinde (A) harfi ile
işaretli 6214.67 metrekarelik bölümün tarım arazisi olup, dava tarihi
itibariyle, 20 yılı aşan süredir davacı tarafından kullanılmakta bulunduğu
hususundaki dellilerin takdirinde bir hata yok ise de, taşınmaz denizle
sınırdaş bulunmasına ve Valilikçe taşınmazın turizm alanı içerisine alındığı
bildirilmesine rağmen; deniz sınırı, 3621 Sayılı Yasaya uygun biçimde
saptanmamış ve taşınmazın 2634 sayılı Turizmi Teşvik Yasası bakımından durumu
araştırılmamıştır.
Deniz sınırının saptanabilmesi için; öncelikle, 3621 Sayılı Kıyı
Yasası ve bu Yasanın 4 ve 5. maddelerini değiştiren 3830 Sayılı Yasanın
düzenleme ve tanımlarına uygun ve adı geçen Yasanın 9. maddesinde öngörüldüğü
biçimde oluşacak komisyon tarafından kıyı kenar çizgisinin belirlenmiş ve
ilan edilmiş olması gerekir. Böyle bir belirtme yapılmadığı takdirde; kıyı
kenar çizgisi, 13.03.1972 gün ve 1970/7 Esas-1972/4 Karar sayılı İnançları
Birleştirme Kararı uyarınca mahkemece saptanır. Bu sebeple, kıyı kenar
çizgisinin idarece saptanıp saptanmadığı sorulup; saptanmışsa, haritası
getirtilmek suretiyle, yeniden yapılacak keşifte, evvelce dinlenmemiş kişiler
arasından seçilecek jeolog veya jeomorfolog bilirkişi aracılığı ile
uygulanmalı; aksi halde, yukarıda değinilen İnançları Birleştirme Kararı
doğrultusunda adı geçen uzman bilirkişi tarafından yapılacak inceleme ile
kıyı kenar çizgisi saptanmalıdır. Dalgaların en taşkın bulunduğu zamanda
ulaştığı yer, yani denizin bu halindeki etki alanı, deniz kavramına dahil
bulunduğundan, incelemede bu husus dikkate alınmalı ve 3621 Sayılı Yasanın
3830 Sayılı Yasa ile değişik 4. maddesindeki tanımlar doğrultusunda kıyı
çizgisi, kıyı kenar çizgisi, kıyı ve sahil şeridi belirlenmeli; bu belirleme
yapılırken, dalgaların en taşkın olduğu zamanda ulaştığı noktadan sonra, bunu
takip eden sazlık ve kumsal alanın kıyı kenar çizgisi içiesinde kalacağı
düşünülmeli, taşınmazın bu alanlara tecavüzü olup olmadığı saptanarak,
krokisinde işaret edilmeli; bu kapsam icerisinde bulunan yerlerin tescile
tabi olmadığı dikkate alınmalıdır. Bunun yanında, Muğla Valiliğinin
22.04.1992 gün ve 2371 Sayılı Yazısında, çekişmeli yerin imar planı
kapsamında, turizm tesis alanı içinde kaldığı bildirildiğine göre, 2634
Sayılı Turizmi Teşvik Yasasının 8. maddesi kapsamına girip girmediği
araştırılmalı; bununla ilgili belgeler de getirilip, yerinde uygulanmalı;
böyle taşınmazın anılan Yasalar karşısındaki durumu belirlenmeli; bundan
sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle bir sonuca
varılmalıdır. Hazinenin temyiz itirazı belirtilen nedenlerle yerindedir.
Kabule göre de, çekişmeli taşınmazın davalı olması sebebiyle, malik
hanesinin açık bırakılmış bulunmasına; bu durumda, 3402 Sayılı Kadastro
Yasasının 30. maddesi uyarınca, malik hanesinin Mahkemece doldurulması
gerekmesine rağmen, çekişmeli parselin (A) ve (B1) harfleriyle işaretli
10.096.85 metrekarelik kesimi hakkındaki davanın reddiyle yetinilip, ne
şekilde tescili gerektiğinin karar yerinde gösterilmemiş bulunması da anılan
Yasa hükmüne aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar ile katılan Aşkın
Akyazı ve davalı Orman Yönetiminin tüm temyiz itirazları ile davalı Hazinenin
diğer itirazlarının REDDİNE; Hazinenin yukarıda işaret edilen hususlara
yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün değinilen nedenlerle ve Hazine
yararına BOZULMASINA; dava tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret
Tarifesi gereğince, duruşmada hazır bulunan Hazine vekili için takdir olunan
24.800 lira vekillik ücretinin davacılardan alınarak, Hazineye ödenmesine;
temyiz istekleri reddedilenler tarafından yatırılan temyiz harçlarının iadesi
gerekmediğine, 10/05/1994 günü oybirliği ile karar verildi.
Başkan V. Üye Üye Üye Üye
M.Y.Aygün G.Nazlıoğlu O.C.Yüksel A.Ertürk B.Doğan
|