 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onbirinci Hukuk Dairesi
E. 1994/2242
K. 1994/7490
T. 10.11.1994
* HAKSIZ EYLEM
* TİCARİ İŞ
* FAİZ
* SİGORTA RÜCU DAVASI
ÖZET: Tüm haksız fiiller ticari iş sayılamaz. Ancak, Türk Ticaret Kanununda
düzenlenen haksız fiiller ile her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgili
haksız eylemler ticari iş sayılabilir.
(6762 s. TTK. m. 3, 21)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Bursa Birinci Asliye Ticaret
Mahkemesi)nce verilen 24.11.1993 tarih ve 1165-1040 sayılı hükmün temyizen
tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi
içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği
konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirkete kasko poliçesiyle sigortalı bulunan araca
davalı tarafa ait aracın çarpması sonucu meydana gelen hasar nedeniyle
sigortalıya tazminat ödendiğini ileri sürerek (7.440.920) TL.'nın reeskont
faiziyle birlikte rücuan davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkeme; toplanan delillere göre müracaata bırakılan davalı Orhan hakkındaki
davanın açılmamış sayılmasına diğer davalı hakkındaki davanın ise kısmen
kabulü ile (3.904.481) TL. tazminatın 27.3.1992 tarihinden itibaren 30
kanuni faiziyle birlikte davalı ...... Tekstil A.Ş.'den tahsiline karar
vermiştir.
Hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve
delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve olayda davacı sigorta
şirketine kasko sigortalı hususi araç ile davalı şirkete ait araç çarpışmış
ve olayda davalı sürücünün 5/8, davacı özel araç sürücüsünün 3/2 oranında
kusurlu oldukları tesbit edilmiştir. Taraflardan sigorta şirketi, asıl taraf
olan hususi aracın halefidir. Bilindiği gibi sigorta ilişkisinde sigortacı,
sigorta ettirenin halefi olup ancak asilin sahip olabileceği hak ve yetkilere
sahip olur. Sigorta şirketinin tacir vasfının olması hususi aracın tacir
olmaması vasfını kaldırarak onun sahip olamıyacağı yetkileri kullanmasına
olanak vermez.
TTK.nun 3. maddesi uyarınca; "Ticari iş, TTK.da düzenlenen hususlarla, bir
ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi
kısaca bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün muamele, fiil ve işlerdir"
diye tarif edilmiştir. Yasaya göre TTK.da düzenlenen tüm hususlar ticari
iştir. Buna göre TTK.da düzenlenen aslında bir haksız fiil olan Haksız
Rekabet (md. 56) ve Çatma (md. 1216 vd.), Ticaret Kanununda düzenlendiği için
ticari iştir. Tatbikatta tartışma konusu olan husus bu maddede yazılı "Ticari
işletmeyle ilgili diğer bütün muamele, fiil ve işler"in kapsamı ne olacaktır?
Öğretide bu konuya geniş yer vermiştir.
"TTK. 21/f-1'e göre, (bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır). Tacirin
borçları (muamele, fiil ve işler) ticari işletmesiyle ilgili ve dolayısıyla
ticari iş sayılır. Bu karine iki halde bertaraf edilebilir: a) Halin icabının
muamele, fiil veya işin ticari iş sayılmasına müsait bulunmaması b) Muameleyi
yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığının hakiki şahıs olan
tacir tarafından diğer tarafa açıkca bildirilmesi. Sadece bir taraf için
"ticari sayılan iş mukaveleyle ilgili değilse" bu iş, karşı taraf bakımından
adi iş sayılır. Örneğin, (A.Ş.)'nin mağazasına tacir olmayan bir şahıs
otomobiliyle zarar vermişse fail bakımından bu işin ticari sayılmasına imkan
yoktur. Çünkü taraflar arasında mukavele bahis konusu değildir. "... Haksız
Rekabet ve Çatma dışında kalan her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili
olması lazımdır. Örneğin, (A)'nın ticari işletmesine ait kamyon, (B)'nin
ticari işletmesine ait bir başka kamyonla çarpışmış ise" (Prof. Dr. Yaşar
Karayalçın-Ticari İşletme, 1968, sh: 145 ve 257).
"TTK.nun 21/II. maddesine göre, taraflardan yalnız biri için ticari nitelikte
olan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm olmadıkça, diğeri için de ticari iş
sayılır. .. TTK.nun 21/II. maddesinin uygulanabilmesi için ön koşul, taraflar
arasındaki ilişkinin bir sözleşmeden kaynaklanmış olmasıdır. Dolayısıyla,
taraflar arasındaki ilişki bir haksız fiilden ya da sebepsiz zenginleşmeden
kaynaklanıyorsa, bu hükmün uygulanabilmesi mümkün değildir. Bu bağlamda, bir
taşımacılık işletmesine ait kamyonun yoldan geçen yayaya çarpması halinde
zarar gören bakımından iş, adi nitelikte olmakta devam eder." ... "Haksız
fiiller dolayısıyla ödenecek temerrüt faizinin her zaman reeskont oranı
üzerinden hesaplanmasının uygun olup olmayacağında kuşkuya düşülebilir.
Örneğin ticari işletmeye ait bir kamyonun esnaf düzeyindeki bir kişinin
işyerine çarparak zarar vermesi halinde hükmolunan tazminatı geç ödeyen
tacirden talep edilebilecek temerrüt faizini, reeskont üzerinden hesaplamak
isabetli olur mu? Bu halde temerrüt faizinin reeskont oranı üzerinden
hesaplanması, TTK. 21/II'de yer alan bir taraf için ticari sayılan iş,
sözleşmeden kaynaklanıyorsa, diğer taraf içinde ticari sayılır yolundaki
hükmün bir anlamı kalmamasına neden olacaktır" (Prof. Sabih Arkan-Ticari
İşletme Hukuku, 1993, sh: 60 ve 72).
"TTK.nun 21/II. maddesi sözleşmelere ilişkin olup haksız fiilleri kapsamaz.
Örneğin, tacir olmayan bir kişi otomobili ile kusurlu olarak bir ticari
işletmeye zarar verse taraflar arasında sözleşme olmadığından ticari iş
sayılmaz" (Prof. Dr. Fehiman Tekil, Ticari İşletme, İst. 1990, sh: 70)
Alman Hukukunda sadece her iki taraf için ticari sayılan işlerde yıllık 5
üzerinden (reeskont), adi işlerde 4 temerrüt faizi istenebileceği
öngörülmüştür (ATK 352 md). İsviçre BK. 104/III'e göre, yüzde beşten fazla
olan banka iskontosuna göre temerrüt faizi ödenmesi sadece tacirler arasında
söz konusu olabileceği kabul edilmiştir.
Türk Hukukundaki düzenlemeye gelince, son kez çıkarılan 3095 sayılı Yasanın
2/3 madde, fıkrasında "Arada sözleşme olmasa bile ticari işlerde temerrüt
faizi, T.C Merkez Bankası'nın kısa vadeli krediler için öngördüğü, reeskont
faiz oranına göre istenebileceği" belirtilmiştir. Yasakoyucu bu düzenleme ile
de reeskont faizinin yürütülebilmesi için, sözleşme olmasa bile yanlar
arasındaki işin, ticari iş olmasını ölçü olarak aldığı anlaşılmaktadır.
Dairemiz bazı emsal kararlarında, haksız fiillerde gerek mağdur gerek fail
bakımından işin ticari iş niteliğinde olmasını kabul etmiştir.
"Davalı kooperatif tacir olmadığı gibi kooperatif tarafından yapılan çevre
düzenlenmesi sırasında TEK.'in yeraltı kablolarına zarar verilmesi işi de
ticari iş sayılamıyacağından davacı TEK. yararına 30 yasal faiz yürütülmesi
gerekir (Y. 11. HD. , 7.3.1994 gün, E:1993/5255-1994/1791)
O halde, bugüne kadar yapıldığı gibi TTK. 3. maddedeki "fiil" ibaresinden
hareketle lafzi bir yorumda, tüm haksız fiillerin ticari iş sayılması
gerekeceği sonucuna varmak pek mümkün görülmemektedir. Türk Hukuku bakımından
da Alman ve İsviçre Hukuklarında kabul edildiği gibi haksız fiillerden dolayı
reeskont faizi yürütülmesi için bu haksız fiillerin Ticaret Kanununda
düzenlenmesi, veya fiilin gerek mağdur gerek fail bakımından ticari iş
niteliğinde olması gerekmektedir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davacının bütün temyiz
itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA),
alınmadığı anlaşılan 60.000 lira temyiz ilam harcının temyiz edenden
alınmasına, 14.10.1994 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
* Herhangi bir işin, "ticari iş" niteliğinde olup olmadığını çözümlemek için,
TTK.nun 3 ve 21. maddelerinin ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Bu
değerlendirmede, bir işin, haksız eylem veya sözleşme sayılıp sayılmayacağı
üzerinde de durmak gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, "ticari iş" ile
"ticari dava" kavramları ayrıdır. Her "ticari dava", "ticari iş" olduğu
halde, her "ticari iş", "ticari dava" değildir.
TTK.nun 3. maddesine göre, Türk Ticaret Kanununun düzenlediği hususlarla bir
ticarethane veya fabrika yahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi
ilgilendiren tüm muamele, fiil ve işler, "ticari iş"lerdendir. TTK. nun 21/1.
maddesine göre de, bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Şu kadar
ki, gerçek kişi olan tacir, muameleyi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle
ilgisi olmadığını diğer tarafa açıkca bildirdiği veya muamele fiil veya işin
ticari sayılmasına halin icabı müsait bulunmadığı takdirde, borç adi sayılır.
Maddenin 2. fıkrasında da, taraflardan yalnız biri için "ticari iş"
mahiyetinde olan mukaveleler, kanunda aksine hüküm olmadıkça diğeri için de
"ticari iş" sayılır.
Bu hükümlerden TTK.nun 3. maddesine göre, ticari işletmenin her türlü eylemi,
yani sözleşme veya haksız eylemi kendisi yönünden ticaridir. Özellikle,
ticari işletmenin haksız eylemi, bu ticari işletme bakımından "ticari iş"tir.
Fakat, bu haksız eyleme maruz kalan diğer taraf tacir değilse, bu eylem
ticari işletme için ticari ve fakat tacir olmayan diğer taraf için ticari
değildir. Çünkü, TTK. nun 3. maddesi, sadece ticari işletme yönünden
düzenleme getirmiştir. Ancak, TTK.nun 21/2. maddesinde ise, ticari işletmenin
yaptığı sözleşmeler için daha özel bir düzenleme getirilmiştir. Ticari
işletmenin yaptığı sözleşme kendisi için ticari olduğu gibi, TTK.nun 21/2.
maddesi uyarınca diğer taraf için de ticaridir. Bu son düzenleme sadece
sözleşme ilişkisi içindir. Haksız eylem için yasa koyucu TTK.nun 3.
maddesinde tacir olmayanlar için bir düzenlemeye gerek duymamıştır.
Sözgelimi, bir ticari işletmenin aracı, tacir sayılmayan üçüncü kişilere
haksız eylem ika etmişse, bir fabrika çalışırken, bu fabrikada çıkan yangın,
komşu mallarına zarar vermişse veya fabrika bacasından çıkan zehirli gazlar,
etrafta bulunan ağaçlara yahut sebze ve meyve bahçesine veya ekinlere zarar
vermişse, ticari işletmenin bu eylemleri "ticari iş" sayılır. Bu eylemde,
zarar gören ve fakat tacir olmayan kişi ticari işletmeye her nasılsa bir
zarar verse, bu eylem ticari değildir. Çünkü, TTK.nun 3. maddesi ticari
işletmenin ika ettiği her türlü eylemden söz etmiştir. Aksine, tacir olmayan
kişinin, ticari işletmeye verdiği zarar hususunun niteliği yasalarımızda
düzenlenmemiştir (Yaşar Karayalçın, Ticaret Hukuku, I. Giriş-Ticari İşletme,
Ankara 1968, Üçüncü Baskı, s. 145; Ali Bozer/Celal Göle, Bankacılar İçin
Ticaret Hukuku Bilgisi, Ankara 1991, s. 36 vd.; Fehiman Tekil, Ticari İşletme
Hukuku, İstanbul 1990. s. 68 ve 70; Aksi görüş için bkz. Sabih Arkan, Ticari
işletme Hukuku, Ankara 1993, 60 ve 72; Oğuz İmregün, Ticaret Hukukunun Genel
İlkeleri, İstanbul 1989, s. 27). Nitekim, Yargıtay uygulaması da bu
doğrultudadır (Y. 11. HD. 4.5.1984 gün ve 2533/2619, bkz., Gönen Eriş,
Açıklamalı-İçtihatlı Türk Ticaret Kanunu, Ticari İşletme ve Şirketler, Ankara
1987, Cilt 1, s. 198 vd.; 5.5.1992 gün ve 6904/5898, Batider, 1991/2, s.
168).
Yukarıdan beri açıklanan hususları özetlersek, şöyle bir sonuç ortaya çıkar.
TTK.nun 3. maddesine göre ticari işletmenin her türlü eylemi ticaridir. Dava
konusu alacak yönünden değerlendirme gerekirse, ticari işletmenin her türlü
haksız eylemi, ticaridir. Tacir olmayan kişinin haksız eylemi bir ticari
işletmeye karşı ika edilirse, bu eylem ticari değil, yani adi bir eylemdir.
Sözleşme ilişkisinde ise, durum biraz değişiktir. Ticari işletmenin yaptığı
sözleşme kendisi için ticaridir. Tacir Olmayan için de, bu eylem ticaridir
(TTK.nun 21/2). Yasakoyucu, sözleşme ilişkisinde, tacir olan ve tacir olmayan
yönünden getirdiği özel düzenlemede böyle bir tercih yapmıştır.
Somut olaya gelince; davalı ticari işletme, tacir olmayan sigortalı araca bir
trafik olayında zarar ika etmiştir. Davalı ticari işletmenin haksız eylem
sonucu meydana getirdiği zarar eylemi, bir ticari iştir. Zarar gören araç
sahibi, eğer kendisi dava açsa idi, davalı ticari işletmeden ticari işlerde
uygulanan ticari faiz isteyebileceğine göre, buna halef olan davacı sigorta
şirketi de, aynı oranda ticari faiz isteyebilir. Bu itibarla, davacı sigorta
şirketi işbu davada, ticari işlerde uygulanan reeskont oranında faiz
isteyebilir.
Yukarıdan beri açıklanan nedenlerle, aksi görüşü benimseyen sayın çoğunluğun
onama kararına katılmıyorum.
Gönen ERİŞ
Üye
|