 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
ESAS KARAR
94/2223 94/2993
ÖZET :Çıplak mülkiyeti davalıya devreden ve intifasını kendi üzerinde
bırakan muris tasarrufunun tenkisi
Taraflar arasındaki tenkis davasının yapılan muhakemesi sonunda
mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği
görüşülüp düşünüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun
sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre
yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan
hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene
yükletilmesine,temyiz peşin harcın mahsubuna oyçokluğuyla karar verildi.
24.3.1994
Başkan Üye Üye Üye
Üye
Tahir Alp Nedim Turhan Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy A.İhsan Özuğur
(muhalif)
30.000 Tl. İlam Harcı
30.000 Tl. Peşin Harc
MUHALEFET ŞERHİ
Murisin, mirascılarının mahfuz hisselerini ihlal eden ölüme bağlı veya
sağlar arası teberrularının kanuni halde indirilmesi için açılan davalara
tenkis davası denmektedir. Bu düzenlemenin amacı mahfuz hisse sahibi
mirascıları murise karşı korumaktır. Kanunu yorumlarken bu amaç hiç bir zaman
gözden uzak tutulmamalıdır.
Kanun vazıı bu düzenleme içinde bir yandan murisin son arzularına
olabildiğince hürmet ve riayeti sağlarken bir yandan da mirascılarla
teberrudan yararlananlar arasında hassas bir denge kurulmasına özen
göztermiştir. Bu cümleden olarak murisin en son sonuç doğuran tasarrufları
ile mahfus hissesi ihlal ettiği, son kazanmaların haklar dengesini bozduğu
kabul edilmiş; önce bu ihlalden başlamak üzere mahfuz onarılması yoluna
gidilmiştir. Bu hal Medeni Kanunun 512. madesi ile açıkca kurala bağlanmış,
ölüm anında sonuç doğurma teberrularilk önce tenkise tabi tutulurken sağlar
arası tasarruflarda da ilk önce son tarihli tasarrufun tenkis edileceği
belirlenmiştir. Bu amaç Medeni Kanunun 507. maddesinde yapılan düzenleme ile
de tayit edilmiştir. Bağışlayanın kayıtsız şartsız rucua hakkı olan
bağışlamalar ile ölümden en çok bir yıl önce yapılan bağışların, iadeye tabi
olmamak üzere miras hissesine mahsuben verilenlerin, mal varlığından en son
çıkan veya murisin mal varlığına dönme ihtimalini en son yitiren değerler
olduğu gözetilip, mutlak tenkisi öngörülürken; diğer bağışlamaların mahfus
hisse kurallarını ihlal amacı taşıdığı isbatlandığı takdirde tenkis
olunabileceğine işaret edilmiştir.
Görülüyor ki haklar denğesi, terekeden son çıkan varlığın mahfuz
hisseyi ihlal ettiği kuramına göre kurulmaktadır.
Murisin intifa hakkını üzerinde bırakarak yaptığı çıplak mülkiyet
bağışlamaları bu açıklamalar ışığı altında değerlendirilmelidir.
Mülkiyet hakkının niteliği ve kapsamı Medeni Kanunun 6l8. ve müteakip
maddelerinde açıklanmıştır. Mülkiyet mal varlığı olabilecek şeyler üzerinde
tam bir eğemenlik hakkıdır. Malike tanınan bu dilediğince tasarruf hakkı,
hakka konu şeyi zilyetliğinde bulundurma, ona kullanma, tüketme, yoketme;
ondan yararlanma, onun semerelerini alma haklarını bahsettiği gibi; o
nesnenin mülkiyetini başkasına geçirme hukuki yetkisinide verir.
Görüldüğü gibi malikin şey üzerinde çıplak mülkiyet ve intifa hakkı
şeklinde iki guruba ayrılabilecek hakları ve yetkileri vardır. Çıplak
mülkiyet, hukuki hakkın başkasına geçirilmesi yetkisine münhasır olmasına
karşılık; ilyetlik, kullanma,yararlanma ve yönetme yetkileri intifaya
ilişkindir. Bu haklardan bazılarının ayrılıp başka başka kişilere ait olması
halinde o şey;malikin çıplak mülkiyet hakkı sahibinin veya intifa hakkı
sahibinin mal varlığında farklı etkiler yaratır. Daha başka bir ifade ile tam
mülkiyet hakkının değeri, çıplak mülkiyetin değeri ile intifa hakkının
değerinin toplanmalarından oluşur. O halde bir malın çıplak mülkiyetini hibe
eden kişinin mal varlığında meydana gelen azalma ile o malın tam mülkiyetinin
devri halinde vaki azalma bir değildir.
Muris çıplak mülkiyet hibe ettiği zaman, o şeyin intifasına ait
değerleri mal varlığında muhafaza etmekte olup, bu ikinci bölüm değerler en
son ve ölümle hibeden yararlanana geçmektedir. Bu açıklamalar gösteriyor ki
murisin intifa hakkını üzerinde bırakarak vaki çıplak mülkiyet hibesi ölüm
anında tamamlanan tam mülkiyet hibesi niteliğinde olup Medeni Kanunun 507/3.
maddesi çerçevesinde mutlak tenkise tabi tutulmalıdır.
Aksi düşünce Medeni Kanunun 512. maddesinin konmuş amacına ters
düştüğü gibi tenkis hükümlerinin amacına da ters düşer. Sayın çoğunlukca
benimsenen görüş bu yolla, ölüme bağlı sonuç doğuran ve fakat onlar gibi
tenkis edilmeyen bir teberru yapılmasına ve kanunun dolanılmasına yol açar.
Başkan
Tahir Alp
|