Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



     T.C.
Y A R G I T A Y 
Hukuk Genel Kurulu
     Sayı:


E.94/2-570
K.94/769
T.30.11.1994

	Özet:Boşanmaya sebep olan olaylar sebebiyle Borçlar kanununun 60.
 maddeye tabidir. Süre boşanma kararının kesinleştiği tarihten başlar.

	Taraflar arasındaki manevi tazminat davasından dolayı yapılan
 yargılama sonunda Salihli Asliye 1. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen
 kabulüne dair verilen 22.9.1992 gün ve 1992/34-541 sayılı kararın incelenmesi
 taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin
 2.3.1993 gün ve 1993/510-2020 sayılı ilamı ile; (... "boşanmaya sebebiyet
 vermiş olan hadiseler kabahatsiz karı ve kocanın şahsi menfaatlerini ağır bir
 surette haleldar etmiş ise, hakim manevi tazminat namıyla muayyen bir meblağa
 dahi hükmedebilir (MK. 143/2).
	1-Kabahatsiz eşin, isteyebileceği manevi tazminata ilişkin davanın
 zamanaşımını tayin ve tesbit için her şeyden önce evlilik ilişkisi ile söz
 konusu tazminatın niteliğini ortaya koymak gerekir.
	Evlenme bir akit isede bu akit tesirini ve sonucunu ani oluşturur.
 Evlenme ile evlilik ilişkisi kurulmuş olur. İşte evlilik ilişkisi içinde
 bulunan eşlerin birbirlerine karşı hak ve mükellefiyetleri akti  ilişkiden
 bağımsız olup çok yerde kanunda düzenlenmiştir. Bu sebepledirki  eşlerin
 kanunla düzenlenen hak ve mükellefiyetleri  ihlal akte riayetsizlik
 müeyyideleri ile değil, özel düzenlemelerle hükme bağlanmıştır. Böylece
 evlilik içinde eşlerin biri birine karşı davranışlarını Medeni Kanunun 5.
 maddesi göndermesi yolu ile Borçlar Kanunun 61. ve müteakip  maddeleri bu
 arada aynı kanunun 125. maddesi çerçevesinde  mütalaa etmek mümkün değildir.
	Medeni Kanunun 143/2. maddesinde müeyyidelendirilen olay, boşanmaya
 sebebiyet verme olayı değildir. Manevi tazminatı gerektiren boşanmaya
 sebebiyet veren olayın aynı zamanda kabahatsiz eşin şahsi menfaatlerinin ağır
 bir suretle haleldar edilmesidir. Şu halde burada bir haksız fiilden söz
 edildiğini kabul etmek yanlış olmayacaktır.  Dairemizin 7.9.1990 tarihli ve
 3059-8653 sayılı kararında ifade edildiği üzere kanun vazı bu hükümle mevsuf
 bir haksız fiil müeyyidesini ortaya koymuştur. Öte yandan 22.1.1988 tarihli
 5/1 sayılı içtihadı birleştirme kararı gerekçesinde açıklandığı gibi, davanın
 zamanaşımı süresine tabi olduğu kuşkusuzdur. Bütün bu açıklamalar
 çerçevesinde boşanmaya sebep olan olaylar sebebiyet şahsi menfaatleri ağır
 ihlale uğrayan eşin açacağı davanın borçlar kanunun 60. maddesinde belirtilen
 bir yıllık zamanaşımına tabi olduğu, sürenin boşanma hükmünün kesinleştiği
 tarihten işlemeye başlıyacağını kabul etmek gerektiğine üyelerden Nedim
 Turhan'ın muhalefetiyle ve oyçokluğuyla karar verildikten sonra somut olayın
 incelenmesine geçildi.
	2- Taraflar, kocanın açtığı dava sonunda boşanmışlardır. 20.6.1989
 tarihli kararda tarafların Medeni Kanuna 3444 sayılı kanunla eklenen geçici
 1. madde uyarınca boşanmaları, 40.000.000 tl. maddi tazminatın davanın
 davacısı kocadan alınıp davalısına verilmesi hükme  bağlanmıştır. Kararın
 temyizi üzerine maddi tazminata ilişkin bölümünün bozulduğu boşanmaya yönelik
 temyiz itirazlarının red edildiği, karar düzeltme isteminin 12.11.1990
 gününde red edildiği bu davanın 17.1.1992 tarihinde açıldığı
  anlaşılmaktadır. 
	Davada boşanma hükmünün kesinleştiği tarihin belirlenmesi önem
 kazanmaktadır.
	Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.3.1992 günlü 121/197 sayılı
 kararında açıklandığı üzere,  hükmün Yargıtay incelemesi sonunda bozma
 kapsamı dışında kalan bölümleri bağımsız olarak infaz kabiliyeti taşıdığından
 ve yeniden incelenmesi, değiştirilmesi mümkün olmadığından kesinleşir.
 Böylece boşanma hükmü 12.11.1990 tarihinde kesinleşmiştir. 17.1.1992
 tarihinde açılan bu davada zamanaşımı tahakkuk ettiğinden davanın reddi
 gerekirken yazılı şekilde karar  verilmesi doğru bulunmamıştır...)
 gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan
 yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

	Temyiz eden: 

	 	HUKUK GENEL KURULU KARARI

	Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
 edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
 görüşüldü.
	Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve
 kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle
 boşanmaya sebebiyet vermiş olan olayların kabahatsiz  karı ve kocanın şahsi
 menfatlerini ağır surette haleldar etmiş olması halinde, manevi tazminat
 isteğiyle açılacak davalarda, açıkca mevsuf bir haksız fiil bulunduğundan,
 22.1.1988 gün 5/1 sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme kararındaki genel
 espriden de esinlenerek, bu tür isteklerin Borçlar kanunun 60. maddesinde
 öngörülen bir yıllık zamanaşımına tabi  olduğunun kabulü gerekir. Bir yıllık
 sürenin ise, boşanma kararının kesinleştiği tarihten başlayacağı kuşkusuzdur.
	25.3.1992 gün 121/197 sayılı Hukuk Genel Kurulu kararında da
 vurgulandığı üzere; süresi içinde temyiz edilmeyen yada esasen temyiz
 edilmesi mümkün olmayan kararlar kesin olup, Yargıtay kendiliğinden ve istek
 olmadan temyiz incelemesi yapamaz ve hükmü bozamaz.  Diğer taraftan dava
 tarafları, aleyhlerine olan hükmün tamamını temyiz edebilecekleri gibi,
 hükmün yalnız bir kısmını temyiz edip diğer kısmını temyiz etmiyebilirler.
 "Objektif  dava birleşmesi" halinde verilen hüküm taleplerden yalnızca biri
 örneğin manevi tazminatın kabul yada reddi temyiz edilip boşanmaya ilişkin
 hükmün esası ile maddi tazminat, yoksulluk nafakası, velayet, iştirak
 nafakası ve fer'i (yardımcı) diğer sonuçlar temyiz edilemiyebilir. Bu hal
 doktrinde "kısmi temyiz" olarak tanımlanır ve kısmi temyiz (yani hükmün bir
 kısmının temyiz edilmemiş olması) halinde, hükmün temyiz edilmeyen kısmı
 temyiz süresinin geçmesi ile kesinleşir. Başka bir ifade ile kesin hüküm
 oluşur. Hükmün süresinde temyiz edilmeyerek kesinleşen kısmı yalnız başına
 icra edilebilir ve icraya konabilir (Prof. Dr. Saim Üstündağ- Medeni
 Yargılama Hukuku Cilt 2. İstanbul 1977 üçüncü bası. S.87). Yargıtay,
 tarafların bildirdiği temyiz sebepleri ile bağlı değilsede (HUMK. 439/II)
 tarafların temyizi ile bağlıdır. Yani  kısmi temyiz  halinde Yargıtay hükmün
 temyiz edilmeyen ve bu nedenle kesinleşen bölümü hakkında temyiz incelemesi
 yapamaz ve hükmün temyiz edilmeyen bölümünü bozamaz. Kısmi temyiz halinde
 HUMK.nun 439/II. maddesi hükmü, hükmün yalnız temyiz edilen bölümü hakkında
 uygulanır. Yargıtay hükmün temyiz edilmeyen bölümünü bozamıyacağı gibi,
 mahalli mahkemede (temyiz edilen bölümün bozulması üzerine yapacağı tahkikat
 sonunda)  hükmün temyiz edilmeyen (ve bu nedenle kesinleşmiş olan) bölümü
 hakkında yeni bir karar veremez. (Prof. Dr. Baki Kuru- Hukuk Muhakemeleri
 Usulü Cilt 4- Dördüncü baskı 1984- s. 3354-3355).
	Diğer taraftan kısmi temyiz sebebiyle hükmün bir bölümünün (talep
 sonuçlarından bazılarının) temyiz edilmemek suretiyle kesinleşmesi ile,
 temyiz edilip onanmak suretiyle kesinleşmesi (bozmanın kapsamı dışında
 kalması) arasında, kesin hükmün bağlayıcılığı müstakilen infaz kabiliyeti
 bulunması, mevcut uyuşmazlığı yeniden ele alınması mümkün olmayacak biçimde
 çözümlemesi yönlerinden her hangi bir fark mevcut değildir. Nitekim, 9.5.1960
 tarihli ve 21/9 sayılı içtihadı birleştirme kararıda doktrinde bu şekilde
 yorumlanarak, mevcut uygulamanın Yargıtayın bozma dışında  kalan kısımları da
 hukuksal denetime tabi tutarak bu kısımlara artık yeniden  geri dönülmesini
 engellemek istediği ve bunuda bozmanın kapsamı dışında kalan yönlerin (talep
 sonuçlarının) kesinleştiğini kabul etmek suretiyle sağladığı biçiminde
 değerlendirilmiştir. (Talep sonuçlarının) kesinleştiğini kabul etmek
 suretiyle sağladığı biçimde değerlendirilmiştir. (Prof. Dr. Saim Üstündağ,
 Medeni Yargılama usulü Cilt 2- İstanbul 1977 3. baskı s.90)
	Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, birden fazla talebi
 içeren önceki davada, yerel mahkemenin tarafların boşanmalarına dair verdiği
 karara yapılan temyiz itirazları, kabul edilmediği karar düzeltme isteğinin
 de 12.11.1990 gününde reddedildiği anlaşılmaktadır. Temyize konu manevi
 tazminat davasıda önceki kararın boşanmaya ilişkin kısmının kesinleştiği
 tarihten itibaren, bir yıllık süre geçirildikten sonra 17.1.1992 tarihinde
 açıldığına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel daire bozma
 kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya
 aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

	S O N U Ç :  Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme
 kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden
 dolayı HUMK. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin
 harcının geri verilmesine 30.11.1994 gününde bozmada oybirliği sebebinde
 oyçokluğuyla karar verildi. 

B.B.Vekili       4.H.D.Bşk    11.H.D.Bşk   8.H.D.Bşk
İ.Teoman Pamir   M.C.Keskin   N.Özcan      N.F.Ildız  
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini