 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
18.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1994/1843 1994/11776
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Bornova 2.Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarihi :21.12.1993
Nosu :1992/757-1993/697
Davacı :Yaşar Ersoy Vekili Av.Bülent Erdinç
Davalı :Milli Savunma Bak.Vekili Av.Rezzan Alayat
Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttılması ile faiz ve
masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen
kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki
bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dava konusu taşınmazın ferağı 16.9.1992 tarihinde verilmiş olup bu
ferağdan sonra, Kamulaştırma Kanununun 14. maddesindeki 30 günlük hak
düşürücü süre henüz geçmeden 1.10.1992 tarihinde kamulaştırma evrakı davacıya
tebliğ edilmiştir. Tebliğ edilen ihbarnamenin metninde, "bu tebligatın
tebellüğ tarihinden itibaren 30 gün içinde kamulaştırma işlemine veya bedele
itiraz edildiği takdirde Milli Savunma Bakanlığının davalı olarak
gösterilmesi..." suretiyle dava açılabileceği belirtilmiş, dava ise 2.11.1992
tarihinde açılmıştır.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24.6.1994 gün ve
1993/3- 1994/2 sayılı kararında sonuç itibariyle, "ferağı verilen
taşınmazlarda Kamulaştırma Kanununun 14. maddesindeki kamulaştırma bedelinin
arttırılması davası açılması için kabul edilen 30 günlük hak düşürücü süre,
daha önce kamulaştırma işlemiyle ilgili olarak yasaya uygun bir bildirinin
yapılmamış olması halinde, tapuda bu devir (ferağ) işleminin yapıldığı
tarihte başlayacağı" kabul edilmiştir. Ancak, bu sonuca varılmasında esas
alınan, hakkın kötüye kullanılmaması keyfiyetini bertaraf eden ve taşınmaz
malikinin idarece hatalı yönlendirilmesi halini öngördüğü için bu sonuçla
sıkı sıkıya bağlı olan, İçtihatları Birleştirme Kararının sondan üçüncü
paragrafındaki, "... yönetimin, kendisine (taşınmaz maliki) devir işleminden
hemen sonra (30 günlük hak düşürücü süre içinde dava açılması gerektiği
uyarısı ile) yasaya uygun biçimde tebligat yapılması, onun beklentisini (dava
açmak için tebligatı bekleme) haklı gösteren olgu olarak kabul edilebileceği;
zira yönetimin kendi yanıltıcı ve çelişik tutumundan, hatalı
yönlendirmesinden yararlanmaması..." ifade karşısında keyfiyetin
değerlendirilmesi gerekir. Gerçekten davacı, 16.9.1992 tarihinde taşınmazın
ferağını vererek idareye devretmiş, bu tarihe göre hak düşürücü süre içinde
dava açabilecek durumda iken kendisine yapılan tebligatla (1.10.1992
tarihinde) 30 gün içinde dava açabileceğini bildirilmesi üzerine tebliğden
başlayan bu süre içinde açtığı davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir.
Çünkü idare, Kamulaştırma Kanununun 13. maddesinin 1. fıkrası uyarınca
yaptığı tebligatta, (tebligatta yer alacak hususlar arasında olmadığı için)
hiç gerek yok iken dava açmak için 30 günlük süreden söz ederek maliki
yanıltmıştır. O halde, ferağdan itibaren başlayan 30 günlük süre içinde,
yapılan tebligatla, "30 günlük süre içinde dava açılabileceği" kendisine
bildirilen malikin, tebliğin yapıldığı tarihten itibaren 30 günlük süre
içinde açtığı davanın dinlenmesi gerektiği sonucuna varılmalıdır. Bu nedenle
idarece davacıya yapılan tebligattan itibaren 30 gün içerisinde (son günün
cumartesi gününe gelmiş olması dikkate alınarak) açılmış bulunan davanın
süresinde kabulünde bir usulsüzlük görülmemiştir.
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonunda düzenlenen
raporlar yasa hükümlerine uygun olup, taşınmazın arsa niteliğinde kabulü
doğrudur.
Kamulaştırılan taşınmazın emsaline olan üstün ve eksik yönleri
belirlenip karşılaştırması yapılarak değerinin biçilmesinde ve buna göre
kamulaştırma parasının arttırılmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu itibarla davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmediğinden
reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 6.10.1994 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Sait Rezaki S.Erçoklu V.Canbilen M.Tutar A.Nazlıoğlu
|