 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
18.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1994/14882 1995/289
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Kayseri 2.Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarihi :12.9.1994
Nosu :1994/91-565
Davacı :Selahattin İlik vs.vek.Av.Murat Çandır
Davalı :Belediye Başkanlığı vek.Av.İbrahim Yıldırım
Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ve encümen
kararının iptali ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili
istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz
incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davacılar vekili tarafından
istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan
günde temyiz eden davacı vekili Av. Murat Çandır ve aleyhine temyiz olunan
davalı vekili Av. Halide Yücel geldi. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları
dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin
açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Kamulaştırma imar planı gereği yapıldığına göre kamulaştırma kararının
onayına gerek olmadığı gibi kamulaştırmadan vazgeçme konusunda encümence
verilen kararın da onaylanmasına lüzum olmadığı cihetle buna yönelik vesair
temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacılar bedel arttırım davasının görülmesi sırasında davalı idarenin
Kamulaştırma Kanununun 21. maddesine dayanarak kamulaştırmadan vazgeçmesi
üzerine bu kararın iptali için açtıkları dava bedel arttırım davası ile
birleştirilerek onun da reddine karar verilmiştir. Her ne kadar Kamulaştırma
Kanununun 24. maddesinin 2. fıkrasında 21. maddenin uygulanmasından doğacak
anlaşmazlıkların da adli yargıda çözümleneceği hükme bağlanmış ise de sözü
edilen madde, kamulaştırma kararı veren ve onaylayan yetkili merciin kararı
ile kamulaştırmadan tek taraflı olarak kısmen veya tamamen vazgeçilmesine ve
vazgeçme halinde dava giderleri ile avukatlık ücretine ilişkindir. O halde
adli yargının görevi içerisinde bulunan hususlar bunlardan ibaret olup, adli
yargı merciinin görevi vazgeçmenin mevcut olup olmadığı, vazgeçmenin yasada
öngörülen koşulları içerip içermediği hususlarına münhasır olup, vazgeçmenin
işlem olarak, davacıların iddia ettiği gibi esas yönünden hukuka aykırı olup
olmadığını kapsamaz.
Bu durumda encümen kararının iptali konusunda açılan davanın bedel
arttırımı davası ile birleştirilmesine ve onunda reddine karar verilmesi
doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, encümen kararının iptaline ilişkin
davanın tefrikine ve yargı yolu itibarı ile görevsizliğe, davacıların 2577
Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 9. maddesinin 1. fıkrasında öngörülen
süre içerisinde idari yargıya dava açılması için mehil verilmesine, bu mehil
içinde dava açıldığı takdirde ise bedel arttırımı davasının bu dava sonucuna
kadar bekletilmesine karar vermek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde
olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davacı yararına takdir edilen
750.000 Tl vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.1.1995 gününde
oyçokluğuyla karar verildi.
Başkan Üye Üye Muh.Üye Muh.Üye
Sait Rezaki M.A.Selçuk V.Canbilen A.Nazlıoğlu İ.N.Erdal
KARŞI OY YAZISI :
2942 Sayılı Yasanın 21. maddesi idarenin kamulaştırmanın her evresinde
kamulaştırma kararı veren ve onaylayan yetkili merciin kararı ile
kamulaştırmadan tek taraflı olarak vazgeçebileceğini öngörmektedir.
Kamulaştırma kararı verecek ve onaylayacak yetkili merciler konusu
Kamulaştırma Yasasının 5 ve 6. maddeleri ile düzenlenmiştir. Vazgeçmenin
Yasada öngörülen şekil koşullarını içerip içermediği bu maddelere göre
belirlenir.
Dava, idarenin el koymadan itibaren faiz ödememek amacıyla, kötü
niyetle kamulaştırmadan vazgeçtiği iddiasına dayalı olup, 21. madde
kapsamındadır.
24. maddenin 2. fıkrası, 21. maddenin uygulanmasından doğan tüm
anlaşmazlıkların adli yargıda çözümleneceğini öngörmekte, esas yönünden
hukuka aykırılığın İdare Mahkemelerince görüleceği yolunda bir ayrım
yapmamaktadır. Uyuşmazlık Mahkemesi kararları da aynı doğrultudadır.
Bu nedenlerle uyuşmazlığın çözümünün adli yargının görev alanı dışında
kaldığına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye Üye
Alpaslan Nazlıoğlu İ.Neşet Erdal
|