Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



T.C
Y A R G I T A Y
İkinci Hukuk Dairesi

	E. 1994/13389
	K. 1995/412
	T. 16.1.1995

*  ISLAH
*  TENKİS DAVASI
*  TENKİS DAVASINDA İZLENECEK YOL
*  SABİT TENKİS ORANI

ÖZET: 1-Islah yoluyla dava konusu (müddeabih) artırılamayacağına (tezyit
 edilemeyeceğine) ve ayrıca hükmün Yargıtay'ca bozulmasından sonra ıslah
 yolundan yararlanmak mümkün bulunmadığna göre; "tenkis" istemiyle açılan
 davanın, kararın Yargıtay  tarafından bozulmasından sonra, daha kapsamlı bir
 nitelik taşıyan "murisin ölüme bağlı tasarrufunu iptali" davası şeklinde
 ıslahına olanak yoktur.

2- Murisin saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası
 kazandırmalarının yasal sınıra çekilmesini amaçlayan davalardan olan tenkis
 davasının dinlenebilmesi için; öncelikle murisin ölüme bağlı veya sağlar
 arası bir kazandırma işlemi ile mahfuz hisse sahiplerinin haklarını zedelemiş
 olması gerekir.

İlk olarak, temlik konusu tereke ile temlik dışı tereke tümüyle bilinmelidir.
 Bundan sonra, terekenin aktifinden pasifini oluşturanların indirilmesi
 suretiyle net tereke tesbit edilmeli ve mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara
 göre parasal değeri saptanmalıdır. Murisin mahfuz hisseye tecavüz edip
 etmediği, bulunan bu rakam üzerinden hesaplanacaktır. Tasarruf oranını
 aşılmış olması halinde, tasarruf oranını aşan her kazandırmada mahfuz hisseyi
 zedeleme kastının varlığından sözedilemeyeceği için, tasarrufun niteliğine
 göre; icap ederse kazandırma işleminde mahfuz hisseyi  zedeleme kastının
 bulunup bulunmadığı objektif ve subjektif unsurlar dikkate alınarak
 belirlenmelidir.

Tasarrufun mutlak olarak tenkise tabi olduğu, veya diğerlerinde mahfuz hisseyi
 ihlal kastının varlığı kesin biçimde sapandığı takdirde, özellikle muayyen
 mal hakkında tenkis uygulanırken MK.nun 512. maddesinde yazılı sıralamaya
 uyulmalı, davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise, 503. maddede belirtilen
 sorumluluk ilkesi gözetilmelidir. Bu işlem sırasında davanın dışında kalan
 tasarruflarında tenkisi gerektiği anlaşılırsa, davacının bu tasarruflarla
 ilgili bir hak talep etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği hususu ve ayrıca,
 birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olduğu takdirde; 505. maddede
 yazılı alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiğinde, tasarruf konusu malın
 sabit tenkis oranında paylaşılmasının mümkün olup olmayacağı araştırılmalı,
 araştırma sonunda tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölündüğü
 anlaşılırsa, bu kısımların bağımsız bölümler halinde taraflar adına tesciline
 karar verilmelidir. Tasarruf konusu malın sabit tenkis oranında bölünmesinin
 mümkün  olmadığı ortaya çıktığı takdirde ise, MK.nun 506. maddesi uyarınca
 davalıdan tercihi sorulmalı ve sür'atle, dava konusu olup da sabit tenkis
 oranında bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki parasal
 değeri belirlenmeli, bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından elde
 edilecek nakdin ödetilmesine karar verilmelidir. Tasarrufa konu malın sabit
 tenkis oranında bölünemeyeceği konusu saptanmadan davalının tercih hakkı
 doğmayacağı için, tercih hakkının kullanılması da sözkonusu olamaz.

Ayrıca, malın sabit tenkis oranında bölünmesinin mümkün olup olmadığı
 araştırılırken, imar mevzuatı yönünden de inceleme yapılmalıdır.

(743 s. MK. m. 453, 454, 503, 505, 506, 507/1, 2, 3; 512)
(1086 s. HUMK. m. 83, 84, 87) 
(YİBK., 4.2.1948 gün ve E: 1944/10, K: 1948/3 s.)
(YİBK., 11.11.1994 gün ve 4/4 s.)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda, mahalli mahkemece
 verilen hüküm temyiz edilmekle; evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

1- "İki taraftan her biri usule müteallik olarak yaptığı muameleyi tamamen
 veya kısmen ıslah edebilir" (HUMK. 83). "Islah, tahkikata tabi davalarda
 tahkikat bitinceye kadar... yapılabilir" (HUMK. 84). "...Müddei ıslah
 suretiyle müddeabihi tezyit edemez" (HUMK.87). "Yargıtayca hüküm bozulduktan
 sonra ıslah yolundan faydalanmak mümkün değildir" (4.2.1948 tarihli, 10/3
 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Murisin ölüme bağlı tasarrufunun iptali
 istemi o tasarrufun tenkisi isteminden daha kapsamlı olduğu gibi, 6.2.1989
 tarihinde oluşturulan hüküm Yargıtay'ca 16.4.1990 tarihli ilamla bozulmuş
 bulunduğundan davacının 17.2.1992 tarihinde vaki ıslah talebinin reddi doğru
 olup bu yöne ilişkin davacı temyizi yerinde görülmemiştir.

2- Tenkis (indirim) davası; miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme
 bağlı veya sağlararası kazandırmaların (teberru) yasal sınıra çekilmesini
 amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır.

Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme
 bağlı veya sağlararası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin
 haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden sözedilmesi ise
 kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile
 bilinmesiyle mümkündür. Tereke, miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış
 olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı
 kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın
 borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin
 defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de
 pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur.
 Tereke bu  şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki
 fiatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti
 gerekir (MK. 454). Miras bırakanın Medeni Kanunun 453. maddesinde belirlenen
 mahfuz hisseye tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır.
 Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma
 işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif
 (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir.
 Zira, tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının
 varlığından sözedilemez.

Tasurrufu mutlak olarak tenkise tabi (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni
 kanunun 507. maddesinin 1, 2 ve 3. fıkrasında gösterilenler) veya
 diğerlerinde mahfuz hisseyi ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılmış
 ise, özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 512.
 maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise
 aynı Kanunun 503. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla alarak alınanla
 sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce
 ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar
 arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen
 kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki
 hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan
 teberru tenkise tabi olursa 505. maddede yer alan, alınanla mütenasip
 sorunluluk kuralı gözetilmelidir.

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün
 değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (SABİT
 TENKİS ORANI) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olmayacağı
 (MK. 506) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit
 tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar
 adına tesciline karar verilmelidir.

Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı
 takdirde sözü geçen 506. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir
 durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini
 kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç
 doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü, 4/4 sayılı
 İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis
 oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara
 göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından
 bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.

Somut olaya gelince; murisin davalıya vasiyetle bıraktığı hakkın ölüm
 günündeki fiatlara göre 7.711.790 TL. değerde olduğu anlaşılmaktadır.
 Taraflaın 8.6.1993 günlü oturumdaki beyanları ile bu rakamın net terekeye
 tekabül ettiği ortaya çıkmıştır. Davacı füru olup miras payı 3/4, mahfuz payı
 3/4'dür. Şu halde mahfuz payına 7.711.790 x 3/4 x 3/04 = 4.337.881 TL. isabet
 eder. Şu halde sabit tenkis oranı 4.337.881 / 7.711.790 olacaktır.

Mahkemece yapılacak iş, dava konusu taşınmaz malın bu oranda taksiminin mümkün
 olup olmayacağı yönünde uzman bilirkişi mütalaası almak; imar mevzuatı
 bakımından da araştırma yapmak  o oranda bölünme mümkün ise tarafların
 hakları bağımsız olarak verilmek: değilse davalıdan Medeni Kanunun 506. madde
 uyarınca tercihi sorulmak ve tercihe göre bir tarafın diğerine 11.11.1994
 günlü, 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca belirlenen nakitten
 payına düşeni ödemesine karar vermekten ibarettir.

Bu biçimde belirlenmeyen naktin ödetilmesine karar verilmesi doğru değlidir.

S o n u ç : Davacının ikinci bentte gösterilen yönün dışındaki temyiz
 itirazlarının reddine, hükmün açıklanan sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin
 harcın yatırana geri verilmesine, 16.1.1995 gününde oybirliğiyle karar
 verildi.
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini