 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
E.94/11911
K.94/13053
T.27.12.1994
Özet:Medeni Kanunun 134/4. maddesi uygulamasında yabancı mahkemede
açılan ve redle sonuçlanan ilam tanınma kararının kesinleşme tarihinden
itibaren sonuç doğurur.
Muhalefet: Yabancı mahkemenin ilamının tanınması yönündeki karar
açıklayıcı nitelikte olup, tanınan yabancı ilamın kesinleşme tarihinden
itibaren sonuç doğuracağının kabulü gerekir.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
S O N U Ç : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna
uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık
görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve
kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz
edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna oyçokluğuyla karar
verildi. 27.12.1994
Başkan Üye Üye Üye Üye
Tahir Alp Nedim Turhan Hakkı Dinç Ferman Kıbrıscıklı A.ihsan Özuğur
(muhalif)
60.000 Tl.İlam H.
60.000 Tl.Peşin H.
MUHALEFET ŞERHİ
"Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın
reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç yıl
geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun müşterek hayat yeniden
kurulamamışsa eşlerden birinin talebi üzerine boşanma karar verilir" (MK.
134/4)
Burada gösterilen davanın Türk mahkemelerinde açılmış ve redle
sonuçlanmış bir dava olması zorunlu değildir. Yabancı mahkemede açılan fakat
retle sonuçlanan dava Türk mahkemelerince tanınmış olmak kaydıyla Medeni
Kanunun 134/4 maddesi uygulamasına esas olabilir. (Y.2.H.D.nin 29.6.1991
tarihli 6557-10749 sayılı kararları)
Bu davada diğer bir önemli nokta Medeni Kanunun 134/4 maddesinde
gösterilen süresinin hangi tarihten başlıyacağı yönündedir. Konunun çözümü
için 2675 sayılı kanun uyarınca oluşan tanıma kararının niteliği ortaya
konmalıdır.
"Yabancı mahkeme ilamının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul
edilebilmesi yabancı ilamın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tesbitine
bağlıdır. Yabancı mahkeme ilamına dayanılarak Türkiyede idari bir işlemin
yapılmasındada aynı usul uygulanır." (2675 S. K. 42) Görülüyorki tanıma
yabancı ilama kesin delil statüsü getirmekte olup tanımanın ilam içeriği ile
bir ilgisi yoktur. Şu halde Tanıma yabancı mahkeme kararına inşai bir nitelik
kazandırmamakta; tanıma kararı açıklayıcı nitelikte olmaktadır. Tanınmasına
karar verilen yabancı ilamın Türkiyede hukuki sonuçlarının hangi andan
itibaren etkili olduğu yönünde kanunlarımızda bir hüküm yoktur. Tanıma
kararının yukarıda açıklanan niteliği dikkate alındığında, yabancı mahkeme
ilamının oluştuğu günden itibaren varlığını ve sonuç doğuracağını kabul etmek
doğru olacaktır. (Prof. Dr. Aysel Çelikel, Milletler arası Özel Hukuk, 1992,
Sf.403). Şu halde boşanma davasına ilişkin olsa dahi tanıma davası, boşanma
istemi niteliğinde kabul edilemez. Tanıma davası, tanınması istenen yabancı
ilamın tarafları arasında bir hukuki durumun kanunda gösterilen biçimlere
uygun oluştuğunun tesbitinden ibarettir. Boşanma veya davanın reddi olgusu
yabancı kesin ilamın oluşması ile tamamlanmıştır. Bu aynı, kesinleşmesine
rağmen Nüfus idaresine gönderilmeyen ve sicile işlenmeyen Türk mahkemeleri
ilamı gibidir. Yabancı mahkemede oluşan ve tanınan ilam o ülke usulüne göre
kesinleştiği andan itibaren sonuç doğurmaya başlar ve o tarihten itibaren
Medeni Kanunun 134/4. maddesinde yer alan süreye dayanak olur. Yabancı
ilamın Türk hukuku yönünden tanıma kararının kesinleşme tarihinden itibaren
sonuç doğuracağı biçiminde oluşan mahkeme ve dairemiz görüşüne katılmıyorum.
Karar bozulmalıdır.
Başkan
Tahir Alp
|