 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Üçüncü Hukuk Dairesi
E. 1994/11859
K. 1994/13094
T. 10.10.1994
* ÖZEL SU
* ÖZEL SUDAN YARARLANMA
* İRTİFAK HAKKI
ÖZET: Tapulu taşınmazdan çıkan kaynak suyu, debisi itibariyle taşınmazın
sınırlarını aşmayacak ölçüde az olursa, özel su sayılır.
Tapu kaydında; davalılar lehine kurulmuş ve tescil edilmiş irtifak hakkı
yoksa, kadim hakka dayansalar bile özel sudan yararlanamazlar.
(743 s. MK. m. 668, 679/1, 703, 704)
Dava dilekçesinde, taşınmaz mala ve suya vaki elatmanın önlenmesi
istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş: hüküm, davacı
tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün
kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Dava konusu yapılan kaynak suyunun, davacıya ait 1042 parsel sayılı tarladan
çıktığı hususu tüm dosya içeriğiyle belirlenmiş olup, mahkemece de kabul
edilmiş bulunmaktadır.
Bu durumda öncelikle, anılan suyun debisi de gözetilerek Türk Medeni Kanununun
679. maddesi anlamında özel su sayılıp sayılmayacağının tesbiti gerekir ki,
tapulu taşınmazdan çıkan kaynak suyunun özel su sayılabilmesi o suyun
miktarının çıktığı taşınmazın sınırlarını aşmayacak ölçüde az olmasına
bağlıdır.
Sözkonusu suyun özel su olduğunun belirlenmesi halinde; çıktığı taşınmazın
kadastro görmüş olması itibariyle tapu kaydında davalılar lehine (anılan yasa
maddesinde öngörüldüğü gibi) irtifak hakkı kurulmuş ve tescil edilmiş
bulunmadıkça bu suyun kullanımının kadim hakka dayansa bile (ki, kadim hak
başlangıcı belli olmayan bir zamandan beri yararlanmaya dayalı olup
olayımızda davalıların yararlanmasının 35 yıl önce başladığı belirlenmiştir)
davalılara bırakılması ve dolayısıyla davacı malikin yararlanmamasına yol
açacak şekilde davanın reddi usul ve yasaya aykırı düşer.
Ayrıca, davalıların kazı yapıp içindeki suyu götürmek suretiyle davacının sözü
edilen taşınmazına da elattıklarının saptandığına göre (ki, sudan yararlanma
hakkının varlığı durumunda konu Türk Medeni Kanununun 668. maddesinin
uygulama alanına girer) bu hususun dahi incelenerek bir sonuca bağlanması
gerekirken o yolda hiçbir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
O halde; belirtilen kural ve ilkeler doğrultusunda gereken tamamlayıcı
araştırma inceleme ve değerlendirmelerin de usulünce yapılarak sonuçlarına
uygun bir karar verilmesi icabederken bu yönlerden eksik inceleme ve aksine
düşüncelerle yazılı olduğu gibi davanın reddi doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin
ödediği temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.10. 1994
gününde oybirliğiyle karar verildi.
|