 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Sekizinci Ceza Dairesi
E. 1994/11471
K. 1994/12913
T. 16.11.1994
* MAL BEYANINDA BULUNMAMAK
* GEÇERLİ MAL BEYANI
ÖZET: İİK.nun 74. maddesine uygun ve geçerli bir mal beyanı niteliği taşımayan
dilekçesine dayanılarak, sanık hakkında, mal beyanında bulunmamak suçundan
beraat kararı verilemez.
(2004 s. İİK. m. 74, 337)
Mal beyanında bulunmamaktan sanıklar Şaban, Ömer, Mustafa'nın yapılan
yargılanmaları sonunda; beraatlerine dair (İzmir Altıncı İcra Ceza Mahkemesi)
'nden verilen 16.6.1994 gün ve 642 esas, 2380 karar sayılı hükmün süresi
içinde Yargıtay'ca incelenmesi müşteki vekili tarafından istenilmiş
olduğundan; dava evrakı C.Başsavcılığı'ndan tebliğname ile 26.10.1994 günü
Daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:
Sanıkların, 30.11.1993 tarihli dilekçesindeki beyanlarının İİK.nun 74.
maddesine uygun ve geçerli bir mal beyanı niteliğinde olmadığı gözetilmeden
yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiş, müşteki vekilinin temyiz itirazları bu
itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı istem gibi
(BOZULMASINA), 16.11.1994 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI DÜŞÜNCE
* İİK.nun 337. maddesi, salt süresi içerisinde mal beyanında bulunmak üzere
özrü olmaksızın İcra Dairesine gelmeyen, ya da yazılı beyanda bulunmayan
borçlular için yaptırım getirmiş, 74. maddesi mal beyanının içerik ve
kapsamını göstermiş, hapisle tazyik matlabı altındaki 76. maddesi mal
beyanında bulunmayan borçlunun İcra Tetkik Mercii Hakimi tarafından beyanda
bulununcaya kadar hapisle zorlanacağını belirlemiş, 338. maddesinde ise
gerçeğe aykırı beyanda bulunanlara verilecek ceza ifade edilmiş, mal beyanı
müessesesi bu hukuki sistem içerisinde olumsuzluklar açısından sözlü
bildirimde bulunmama, yazılı bildirimde bulunmama, gerçeğe aykırı beyanda
bulunma olasılıkları tanımlanarak üç eylem biçiminde yaptırıma bağlanmış,
dördüncü bir varsayım olarak, eksik ve eytersiz beyanla ilgili herhangi bir
ceza hükmü getirilmemiş, bu yasal boşluk uygulamada yoruma dayalı
içtihatlarla kapatılmak istenmiş, müeyyidesi 337. madde bünyesinde aranmış,
nitekim doktinde de sırf Yargıtay kararlarına dayalı olarak eksik bildirimin,
beyanda bulunmama biçiminde değerlendirileceği öngörülmüş iken esasen suç ve
cezada kanunilik ilkesi ile pek bağdaşmayan bu öngörmeden sapmalar icazet
verilmiş, örneğin; mal beyanının 74. maddeye göre yapılmasına işaret edildiği
halde (borcunu karşılayacak miktarda mal beyanında bulunan kimsenin beyanına
diğer hususları ithal etmemesinde bir mahzur yoktur) düşüncesinde
birleşilmiş, 74. maddede ise (ve) edatlarıyla ayrımı gösterilen (mal ve
alacak) (geçim kaynağı), (borcu eda biçimi) gibi üç özgün unsurun tümünün
ifadesi gerekmiş iken bu örnekde iki asli unsur feda edilerek eksik beyana
göz yumulabileceği yorumu getirilmiş, filhakika Dairemizde de yazılı bir
bildirim bulunması halinde bütün tartışma bu beyanın yeterli sayılıp
sayılmayacağı noktasında yoğunlaştırılır olmuş, basit verilerin değişik
anlamda değerlendirilmesinden farklı çizgiler oluşturularak kişilerin yasa
önünde eşitlik inancını sarsacak çelişik kararlardan kaçınılamamış, istikrar
sağlanamamıştır.
Doktirinde ittifak halinde (ödeme emrinin takibin ilk önemli ve zorunlu
safhasını oluşturduğu, tabiri caizse bütün müteakip muamelelerin bu temel
üzerine inşa olunacağı) (borçluya tebliğ edilecek ödeme emrinde, mal
beyanında bulunma mecburiteyi ve bu mecburiyetin yerine getirilmemesinin
gerektiği ceza müeyyidesinin açıkça gösterilmesi gerekeceği, bu yapılmadığı
takdirde mal beyanında bulunmayan borçlu hakkında 337. maddede sözü edilen
suçun unsurlarının tekevvün etmiyeceği) düşüncesi egemendir.
-Postacıoğlu-İcra Hukuku Esasları, 2. Bölüm, Sf. 137-140, İst. 1982
- Senai Olgaç-İcra İflas, Cilt: 1, Sf. 360, Cilt: 2, Sf: 1667-1974 metinden
aynen alınmıştır.
İcra İflas Kanunun 60/4 ve 168/6. bentleri paralelinde bu Kanunun
uygulanmasına ilişkin ve 14. maddeye göre hazırlanan Yönetmeliğin 26 ve 29.
maddelerinde ödeme emirlerine yazılması gereken hususlar birer birer
gösterilmiş, 109. maddeye dayanılarak eklenen tip örnek 49 ve 163 sayılı
basılı ödeme emirleri formunda borçlunun şikayet ve haklarına işaret
edildikten sonra sonuçlarına da değinilmiş hangi eylem olumsuzluğunun önem
sıralamasına göre hangi yaptırıma bağlandığı belirtilmiş, özetle; itiraz
durumunda mal beyanında bulunma yükümlülüğünün olmayacağı, ancak İİK.nun 75.
maddesi dikkate alındığında itirazın reddi halinde tefhim-tebliğ tarihleri
itibariyle üç günlük süre içerisinde bu sorumluluğun doğacağı senetteki
imzanın haksız yere inkarı karşılığının para cezası olduğu, borca itiraz
edilmemesi ve borcun eda edilmemesi halinde 10 gün içerisinde İİK.nun 74.
maddesi gereğince mal beyanında bulunulmadığı takdirde hapsen tazyik
kuralının işletileceği hiç mal beyanında bulunulmaması ve gerçeğe aykırı
beyanda bulunulması eylemlerinin ise hapis cezası olarak yaptırıma bağlandığı
görülmüştür.
Dilimizde (hiç) sözcüğü (yok) anlamında kullanıldığına göre, hiç mal beyanında
bulunmama tarzındaki ifade bütününün 74. maddeye uygun içerikli beyanda
bulunmama biçiminde değerlendirilmesi, önce dilbilgisi kuralları ile
bağdaşmaz iken sürdürülen ve sürdürülmek istenen uygulama bu köprüyü kurmakta
yazılı bir bidirimde bulunulması halinde dahi bu beyan 74. madde koşularını
içermiyorsa borçlu sanık İİK.nun 337. maddesi ile cezalandırılmakta, hiç
beyanda bulunmayan ile yasaya saygı duyan, ancak hukuk bilgisi eksikliğinden
yetersiz beyanda bulunan kişiler arasında hiçbir fark kalmamaktadır. Takip
hukukunda özel uzmanlık bilgisi ise hemen herkes için tartışlabilir bir
konudur.
Şu açıklamalar ve ödeme emirlerinin takibin temel yapısını oluşturduğu
kaziyesi karşısında; ister icra emri, ister ödeme emri olsun muhatabı
kişilerden kendilerine tebliğ olunan yazılı metnin anlaşılır istekleri
dışında genişletilmiş yorumla yasa kurallarına uygun bir davranış biçimi
beklenemeyeceği, örnek tip metne göre, İİK.nun 74. maddesindeki unsurları
kapsayan ayrıntılı mal beyanında bulunmayan borçluların, ancak 76. madde
gereğince hapsen zorlanabileceği, hiç beyanda bulunmayan ya da gerçeğe aykırı
beyanda bulunanların eyleminin suç oluşturacağı, bu durumlarda dahi şahsi
dava kurallarının işlerliği uyarınca hükmün konusunun şikayetin içeriği ile
sınırlı olacağı olayımızda ise sanığın eyleminin (hiç beyanda bulunmama)
vasfında değerlendirilemeyeceği, yazılı bildiriminin gerçek dışı olması
takdirinde İİK.nun 338. maddesinin ihlalinin söz konusu olabileceği, bu
konuda bir saptama bulunmadığı gibi, esasen şikayetnamenin bu suç türünü
içermediği anlaşılmakla, sanığa takip hukuk açısından cezai sorumluluk
yüklenemeyeceği düşüncesiyle çoğunluğun geleneksel görüşüne katılmıyorum.
Mustafa AKSOY
Başkan
|