 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
E.94/10999
K.94/12279
T.12.12.1994
Özet:Reşit olan kişiye ana veya babanın vasi tayin edilmesi, kişinin
velayet altına alındığı anlamındadır.
Velayet altına konulan kişinin mallarında tasarruf için velinin
hakimden izin alması gerekmez.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Reşit olan evlat hacredildikte, vesayet altına alınacak yerde aslolan
velayet altına konulmaktır (M.K. md. 369/2).
Bu hüküm emredici niteliktedir. Hal böyle olunca ana veya babanın vasi
tayin kararı velayet altına konulma anlamında değerlendirilmelidir.
Diğer taraftan Medeni Kanunun 268 ve 269. maddeleriyle ilgili Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 27.1.1929 tarih ve 542 sayılı yorumunda anılan
maddelerin açık hükmü karşısında velilerin velayetleri altında bulunan
küçüklere ait gayrimenkullerini satmak ve rehin etmek konularında önceden
hakimin iznini almalarına lüzüm olmadığı, muamelenin yapılmasından sonrada
hakime onaylatmak gibi bir işlemin gerekmediği öngörülmüştür.
Olayda; Kısıtlı Yunus Mercan'a annesi Niğmet Mercan vasi tayin edilmiş
olduğundan Medeni Kanunun 369/2. maddesi uyarınca vesayet hükümleri değil,
velayet hükümleri uygulanacağından, hakimin iznini gerektiren Medeni Kanunun
388 ve 405. maddeleri hükümleri uygulanmaz. Davanın bu gerekçe ile reddi
gerekir.
Bu nedenle sonucu itibariyle doğru olan red kararının değişik gerekçe
ile onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda izah edilen nedenlerle değişik
gerekçeyle ONANMASINA, Harçlar Kanunun 13/b maddesi uyarınca harç alınmasına
yer olmadığına oyçokluğuyla karar verildi. 12.12.1994
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
Tahir Alp Nedim Turhan Ş.D.Kabukçuoğlu Özcan Aksoy A.İhsan Özuğur
(muhalif) (muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Medeni Kanunun 262. maddesinin ikinci cümlesinde (Hakim vasi tayinine
lüzüm görmedikce hacredilen çocuklar dahi ana ve babanın velayetine tabidir)
denmiştir. Gene Medeni Kanunun 369/2. maddesinde de (Reşit olan evlat
hacredilip, vesayet altına alınacak yerde asıl olan velayet altına
konulmaktır) hükmüne amirdir.
Her iki madde birden incelendiğinde çocuklar hacredildiğinde asıl olan
velayet altına konmasıdır. Ama, hakim velayet altına koymayı hacredilen
çocukların yararına görmiyebilir. Vesayeti daha uygun bulabilir. Eğer
hacredilen çocuk vesayet altına konmuşsa, haklarında vesayet hükümleri
uygulanır. Başka bir ifade ile hacredilen çocuk kanunen ve istisnasız, bir
karara gerek olmaksızın ana ve babanın velayeti altındadır denemez. Çocuğun
reşit olması ile kalkan velayet, kendiliğinden dönmez. Reşit çocuk Hakim
kararı ile velayet altına konabilir.
Temyizen incelenen dosya içeriğine göre hakim, hacredilen çocuğu
vesayet altına koymuştur. Vesayet altına koymanın doğru olup olmadığı
tartışması da yoktur. Temyiz edilen kararın vesayet hükümleri yönünden
incelenmesi gerekir. Bu nedenlerle sayın çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
BAŞKAN ÜYE
Tahir Alp Ş.D.Kabukçuoğlu
|