 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
18.HUKUK DAİRESİ
ESAS KARAR
1994/10633 1994/14663
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :Bursa 5.Asliye Hukuk Mahkemesi
Tarihi :29.12.1992
Nosu :1992/772-1052
Davacı :Emine Şengöz Vek.Av.Mustafa Güleç
Davalı :Botaş Genel Müdürlüğü Vek.Av.M.Salim Güraydın
Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve
masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen
kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki
bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava konusu taşınmazın kamulaştırması 24.10.1986 tarihinde yapılmış
olup teblige çıkarılan kamulaştırma evrakı köy muhtarına tevdi edilmek
suretiyle 6.5.1987 tarihinde Tebligat Kanununun 21. maddesi hükmüne göre
yapılmıştır. Davacı Vekili Av. Mustafa Güleç 3.9.1992 tarihinde açtığı bu
dava ile müvekkili davacının başka adreste ikamet ettiğini bu sebeple
tebligatın geçersiz olduğunu ileri sürmüş ve bedel arttırımı isteminde
bulunmuştur.
Mahkemece davacının gerçekten tebligat çıkartıldığı köyden başka bir
köyde oturduğu yapılan araştırma sonucunda saptandığı için tebligat geçersiz
sayılmış ve davanın süresinde olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Davacının oturmadığı adrese çıkarılan ve bizzat kendisine yapılmayan
tebligatın geçersiz olduğunun kabulünde bir isabetsizlik yok ise de, dosyada
bulunan Ziraat Bankasınca düzenlenmiş listeye göre davacı taşınmazdaki kendi
3/4 payı için yatırılan kamulaştırma bedelini tebligatın yapıldığı bildirilen
6.5.1987 tarihinden 5 gün sonra 11.5.1987 tarihinde bankadan çekmiş
bulunmaktadır. Bu durumda davacı 5 yıl geçtikten sonra bu davayı açmıştır.
Davacının annesinden intikal eden 1/4 pay ile ilgili tebligat geçersiz
olup, aşağıdaki bozma nedeni de bu bakımdan varit olmadığından bu pay sebebi
ile arttırıma hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ancak; Tebligat Kanununun 32. maddesinin 1. fıkrası, "tebliğ usulüne
aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise, muteber
sayılır" hükmünü getirmiştir. Davacı muttali olduğu anlaşılan tebligat
üzerine bankaya giderek adına yatırılmış bulunan kamulaştırma parasını çekmiş
ve bu suretle tebligata konu hususu bu resmi işlemle yerine getirmiştir. Bu
yerine getirme, tebligatın konusu tüm hususlara ıttıladan öte bir durum olup
bundan sonra davacı yukarda sözü edilen Tebligat Kunununun 32. maddesinin 2.
fıkrasında yer alan ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olduğuna
dair hükmüne dayanarak 5 yıl geçtikten sonra kamulaştırmaya yeni ıttılada
bulunduğu gerekçesiyle dava açamaz. Aksinin kabulü iyi niyetli olmayan
davacıya müstehak olmadığı ikinci bir dava açma hakkını içerir ki böyle bir
uygulama objektif iyiniyet kurallarına hakkaniyete ve yasaya aykırıdır.
Kamulaştırma parasını bankadan çeken davacı, beş yıl sonra yapılan tebligata
yeni muttali olduğunu iddia edip dava açamaz.
Bu nedenle davacının kendi payı yönünden dava, Kamulaştırma Kanununun
14. maddesinin 1. fıkrasında yazılı hak düşürücü sürede açılmadığından
davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu
şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı
şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde
olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,
temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.1994
gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Sait Rezaki M.A.Selçuk S.Erçoklu M.Tutar A.Nazlıoğlu
|