 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
2.Hukuk Dairesi
Sayı:
Esas Karar
94/10161 94/11048
Özet:Boşanma yalnızca şahsa bağlı hak değildir. Mali sonuçlarıda
doğurur. 1 yıldan çok mahkum olan kişi boşanma davasını takip edemez.
Vesayetle vekalet sona erer.
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli
mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp
düşünüldü.
Dava ve taraf ehliyeti dava şartlarındandır. Mahkemece res'en
gözetilir. 20.6.1994 tarihli duruşma tutanağında davalı hakkında Konya 2.
Ağır Ceza Mahkemesince verilen 1993/75 Esas, 1994/8 Karar sayılı mahkumiyet
kararının Yargıtay'dan döndüğü ve kesinleştiği belirtilmiş, gerekçeli kararda
da davalının 17 yıl 6 ay ağır hapis cezasıyla tecziye edilidiğinden ve
cezanın infazına başlandığından söz edilmiştir. Davalı tutuklu olarak
yargılandığına ve 17 yıl 6 ay ağır hapis cezası ile mahkum edilidiğine ve
mahkumiyet kararının kesinleştiğinden söz edildiğine göre, davalının
hükümlülüğü sebebiyle Medeni Kanunun 357. maddesi gereğince vesayet altına
alınıp alınmadığı araştırılmamıştır. Bu bakımdan davalının hükümlülüğü
sebebiyle vesayet altına alınıp alınmadığının araştırılması, alınmış ise
tayin olunan vasinin usulüne uygun olarak davetiye ile duruşmaya çağrılması,
vesayetin vekaleti sona erdirdiğinin gözönünde tutulmaması, vesayet altına
alınmamış ise vesayet dairesine (Sulh Hukuk Mahkemesine) ihbarda bulunularak
sonucunun beklenmesi ve vasi tayinine dair karar elde edildikten sonra
vasinin duruşmaya çağrılarak taraf teşkilinin sağlanması zorunludur. Bunlar
gözetilmeden yalnızca şahsa bağlı haklardan olan boşanma dışında mali
sonuçlarda doğuran boşanma davasına devam usul ve yasaya aykırıdır
(Y.2.H.D.nin 8.10.1985 tarihli 7164- 7948 ve 23.10.1992 tarihli 8875- 10177
sayılı kararları).
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA,
temyiz peşin harcının yatınana geri verilmesine oyçokluğuyla karar verildi.
15.11.1994
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
Tahir Alp Nedim Turhan Ş.D.Kabukçuoğlu Hakkı Dinç Özcan Aksoy
(muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
===============
Davalı, mahkumiyet nedeniyle kısıtlanmış ve kendisine vasi
atanmıştır. Vesayet kararından mahkumiyet dışında akıl hastalığı, zeka
geriliği gibi arıtım (temyiz) gücünü ortadan kaldıran bir nedenin
varlığından söz edilmemiştir. Şu halde davacının arıtım gücünün bulunduğunun
kabulü gerekir.
Boşanma kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır. Bu tip hakların devri,
miras yolu ile geçmesi özellikle başkaları eliyle kullanılması mümkün
değildir. Yasa kişinin ve kanunun yararını gözeterek kişiye bağlı hakların
bazılarının kullanılmasında yasal temsilcinin katılımını öngörmüştür. (örnek
kazai erginlik işlemi, ismin değiştirilmesi evlatlık olma, evlatlık bağının
çözülmesi ve evlenmeden olduğu gibi)
Boşanma isteğinde yasal temsilcinin katılımı öngörülmemiştir. Hakların
kullanılmasında kişiye mutlak ve bağımsız hak tanındığı halde haklardan
vazgeçmede bu hak tanınmamış yasal temsilcinin onayı zorunlu bulunmuştur.
(MK. m.394)
Açıklanan yasal nedenlerle ayırtım gücüne sahip olan sınırlı
ehliyetli kişinin kişiye şıkı şıkıya bağlı haklarını bizzat kullanması
gerekir. Zorunlu bir durum olmadan bu hakların temsil yolu ile kullanılması
mümkün değildir. Davada kısıtlının davalı olması belirtilen ilkelerin
uygulanmasına engel değildir.
S O N U Ç : Bu ilkelere uygun olan hükmün onanması gerekir. Aksine
oluşan sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum.
Üye
Nedim Turhan
|