Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Onüçüncü Hukuk Dairesi

	E. 1994/10123
	K. 1994/10964
	T.  6.12.1994

*  KİRA SÖZLEŞMESİNİN BOZULMASI (FESHİ)
*  TARAFLARIN HAKLARI VE BORÇLARI
*  AYIBA KARŞI TEKEFFÜL
*  HAKİMİN GÖREVİ

ÖZET: Bir davada; dayanılan maddi olguları belirlemek, hukuksal açıdan
 nitelemek ve uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hakimin doğrudan
 görevidir. Kiraya veren, kira konusu şeyi sözleşmede açıklanan biçimde
 kullanmaya elverişli olarak kiracıya teslim etmek ve kira süresince bu halin
 devamını sağlamakla yükümlüdür. Kiralananın sözleşme ile güdülen amaca uygun
 biçimde kullanılmasını ve işletilmesini olanaksız kılacak ya da kullanma veya
 işletmeyi önemli ölçüde azaltacak ayıpları kiralayanın tekeffülü altındadır.
 Kural olarak kiralayanın ayıba karşı tekeffül borcu sözleşme ile
 sınırlanabilir veya kaldırılabilirse de hilesi veya ağır kusurunun varlığı
 halinde kiralayan bu sorumluluktan kurtulamaz. Kiracının, kira
 sözleşmesindeki amacı kiralananda katı yakacaklar pazarlama işi yapmaktır.
 Davalı kiralayanın Vilayet Makamının katı ve sıvı yakıt işi ile iştigal
 edilmesi yasağına ilişkin kararının varlığını araştırma ve soruşturma
 yapmadan taşınmazını bu amaçla kullanmak üzere kiraya çıkarması ağır kusuru
 gösterir. Bu nedenle kira sözleşmesindeki "kiracı hükümet ve belediyeden izin
 alınması gereken meslek ve sanatlara izin verilmese dahi kiracı kirayı
 ödemekle yükümlüdür" anlaşması hukuken geçersizdir. Bu durum karşısında
 davalı kiralayan, kira sözleşmesi ve yasa gereği olan kiralananı sözleşmenin
 amacına uygun kullanmaya elverişli halde, davacı kiracıya teslim borcunu
 yerine getirememiş olduğundan davacı; sözleşmenin feshine, verdiği teminat ve
 kira bedelleri ile menfi zararını (yaptığı masrafları) davalıdan istemeye
 yetkilidir.

(1086 s. HUMK. m. 76)
(818 s. BK. m. 249, 196, 99/1)

Taraflar arasındaki kira akdinin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda,
 ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen
 hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine; dosya
 incelendi, gereği konuşuldu:

Davacı, Kayseri Argıncık Çevreyol Maz Ak. 1922 parsel numaralı arsayı 1.7.1993
 tarihinde, katı yakacaklar pazarlama işi yapılmak amacıyla davalı Vakıflar
 İdaresinden kiraladığını; işyeri ruhsatının Kayseri Valiliği'nin 7.10.1992
 tarihli yazısı ile yasaklanmış olması nedeni ile Belediye'ce verilmediğini,
 böylece akitten maksut olan şekilde kiralananın kullanılmasına mümkün
 olmadığının belirlendiğini öne sürerek kira sözleşmesinin feshine, 6.610.000
 TL. dan yatırılan iki aylık kira parası, 1.315.000 TL. masraflar karşılığı ve
 3.750.000 TL. teminat olmak üzere toplam 18.285.000 TL.nin tahsiline karar
 verilmesini istemiştir.

Davalı, kiralananın mevcut durumu kira sözleşmesinin aktedildiğini davacının
 kira sözleşmesinin eki şartnamenin 21. maddesi hükmünce dava haklı
 bulunmadığını savunmuş, davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, sözleşmenin 21. maddesine dayanılarak davanın reddine karar
 verilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Arsa niteliğindeki
 kiralanan yerin katı yakacaklar ve sıvı yakıt pazarlama için kiralandığı
 sözleşmede açıkca belirtilmiştir. Bu işle iştigal edilebilmesi için gerekli
 ruhsatın verilmesinin mümkün olmadığı Valilik makamının daha önce aldığı
 kararla ve Koca Sinan Belediye Tüzel Kişiliğinin yazılarıyla belirgindir.
 Mahkemece bu olgular sabit görülmüştür.

Sözleşme eki olan "Kiraya Verilecek Taşınmaz Mallar İçin Genel Şartname ve
 İhale Tutanağı" nın 21. maddesinde aynen; "Kiracı, Hükümet ve Belediye'den
 izin almak gereken meslek ve sanatlara izin verilmemesinden veya Kanun ve
 nizama karşı davranmaktan yahut kiralanan yerin belirlenen şekilde başka
 yolda kullanılmasından dolayı kiralanandan kullanma hakkı yasaklansa dahi
 kiracı kirayı ödemekle yükümlüdür" denilmektedir. İşte mahkeme; bu sözleşme
 hükmüne dayanarak davayı reddetmiştir.

Bir davada dayanılan maddi olguları belirlemek, hukuksal açıdan nitelemek ve
 de uygulanacak yasa hükümlerini arayıp bulmak hakimin doğrudan görevidir
 (HUMK. md.76).

Kiraya veren, kira konusu şeyi, sözleşmede amaçlanan şekilde kullanmaya
 elverişli olarak, kiracıya teslim etmek ve kira süresince, bu halin devamını
 sağlamakla yükümlüdür (BK.md.249).

Önemle vurgulayalım ki;kiracının kira sözleşmesindeki amacı kiralananda katı
 yakacaklar pazarlama işi yapmaktır. Nitekim bu amacın gerçekleşmesi için
 tarafların karşılıklı iradeleri kiralananın "Katı Yakıt Pazarlama İşi" için
 kullanılacağı sözleşmeye özellikle yazılarak somutlaştırılmış ve
 netleştirilmiştir.

Öyleyse; kiralananda bu nitelikte iş yapılabilmesi için ruhsat sağlanması
 davalı kiralayanın az yukarıda açıklanan BK. md. 249/F-1'deki asli edimi
 olduğunda kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. Kiralananın ayıpları
 kiralayanın tekeffülü altındadır. Bu ayıplar, kiralananın akitle güdülen
 amaca uygun biçimde kullanılmasını veya işletilmesini imkansız kılacak ya da
 bu kullanma veya işletmeyi önemli ölçüde azaltacak ayıplardır. Olayımızda
 kiralananın akitte güdülen amaca uygun biçimde kullanılmasını engelleyen
 ayıp; katı yakacak pazarlama işi için Vilayet Makamının yasaklama kararı
 altında ruhsat verilememesi şeklinde ortaya çıkan hukuki ayıptır.

Kural olarak kiralayanın ayıba karşı tekeffül borcu; sözleşme ile
 sınırlanabilir veya kaldırılabilir. Bu yön BK. md. 249/F-III'ün karşı
 yorumundan eski deyimiyle mefhumu muhalifinden ve satıma ilişkin BK.md.196'ya
 kıyasen çıkarılabilir (Bkz. Prof.Dr. Haluk Tandoğan, Borçlar Hukuku Özel Borç
 İlişkileri, Cilt: 1/2, Üçüncü Bası, Sh.123). Fakat sorumluluktan kurtulma
 şartı iki halde geçerli olmaz. Bunlar; kiralayanın hilesi veya ağır kusurunun
 varlığıdır (BK. md. 196 ve 99/F-I). Burada davalı kiralayanın Vilayet
 Makamının katı yakacaklar ve sıvı yakıt işi ile iştigal edilmesi yasağına
 ilişkin kararının varlığını araştırma ve soruşturma yapmadan taşınmazını,
 kiraya çıkarması ağır kusurunu gösterir. O nedenle sözleşmenin 21.
 maddesindeki sorumluluktan kurtulma şartı hukuken geçersizdir, davacıyı
 bağlamaz. Yeri gelmişken hemen belirtelim ki tekeffülü kaldıran veya
 sınırlayan kayıtlar kiracı lehine ve sınırlı olarak yorumlanmalıdır (Bkz.
 Tandoğan, age., sh:123, dipnot 50; Oser-Schönenberger, Art. 254 Nr.15).

Bu kuraldan da hareket edildiğinde denilebilir ki; sözleşmede kiracı,
 sınırları açıkca belirtilmiş bir garanti verse bile, bu yalnız başına Yasal
 tekeffülü kaldırdığını göstermez. Böyle bir kaldırma ayrıca açık bir şekilde
 ifade edilmelidir. Yine tekeffülü kaldıran veya sınırlayan kayıt ve
 anlaşmalar kiracının makul olarak düşünebileceği ayıpların tamamen dışında
 kalan ayıpları kapsamaz. O nedenle davacı kiracı kiralananın akitle güdülen
 amaca uygun biçimde kullanmasını veya işletmesini imkansız kılacak bir olguyu
 önceden kabul etmesi makul bir düşüncenin sonucu olduğu kabul edilemiyeceği
 gibi hayat deneyimlerine de uygun değildir.

Gerçekte de, olayımızda davalı kiralayan kusurunun bütün sonuçlarından
 sözleşmenin 21. maddesi ile sorumsuz tutulmuştur. Kiracının kira parası ödeme
 borcu olduğu gibi kaldığı halde kiralayanın BK. 249/F-1'deki yasal edimi
 ortadan kalkmaktadır. Bu aynı zamanda kiralayanın sözü edilen borcunun hukuki
 nedeninin de ortadan kalkması anlamına gelir. Oysa, sözleşmenin varlığının
 esaslı unsurlarından biri hukuki nedenin bulunmasıdır. Hukuki neden
 bulunmayınca sözleşme de hükümsüzdür. O halde sözleşme ile borçlunun
 sorumluluğu azaltılabilir ise de tamamen bertaraf edilemez ve kiralayanın
 hilesi veya ağır kusuru varsa sorumluluktan kurtulma koşulu geçerli olmaz.

Tüm açıklanan yasal nedenler dosyadaki delillerle karşılaştırıldığında;
 sözleşmenin 21. maddesinin hükümsüz olduğunun kabulü zorunludur. Şu durum
 karşısında davalı kiralayan kira sözlemesi veya yasa gereği olan kiralananı
 sözleşmenin amacına uygun kullanmaya elverşli halde davacı kiracıya teslim
 borcunu yerine getirememiş durumdadır. O halde davacı sözleşmeyi feshe,
 verdiği teminat ve kira bedelleri ile menfi zararını (yaptığı masrafları)
 davalıdan istemeye yetkilidir (BK.md.249/F-1; BK. md.196; BK.md.99/1).

Mahkemece açıklanan yasa maddelerinin uygulanması düşünülmeden sözleşmenin 21.
 maddesindeki kiralayanın ayıba karşı tekeffülünü kaldıran koşula geçerlik
 tanınıp davanın reddine karar verilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Bozma
 nedenidir.

S o n u ç : Temyiz olunan Yerel Mahkeme kararının davacı yararına
 (BOZULMASINA), istek halinde peşin harcın iadesine, 6.12.1994 günüde
 oybirliğiyle karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Clicking Here TLO lookup 
  • 02.05.2025 08:42
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini