 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
S A Y I
Esas Karar İtirazname
1994/1-264 1994/283 44720
Y A R G I T A Y K A R A R I
Bozma kararı veren
Yargıtay Dairesi : 1.Ceza Dairesi
Mahkemesi : Bursa 2.Ağır Ceza
Günü : 10.3.1994
Sayısı : 200-51
Davacı : K.H.
Sanık : Mehmet Eroğlu vekili Av.Mustafa Yılmaz
Davaya Katılan : Fatma Coşkun
Eşi Fatma'yı kasten öldürmek suçundan sanık Mehmet Eroğlu'na TCK.nun
46. maddesi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına ve 1 seneden az olmamak
üzere kapalı bir akıl hastanesinde koruma ve tedavi altına alınmasına ilişkin
Bursa 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.3.1994 gün ve 1993/200 - 1994/51
sayılı hükmün müdahil tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay
1. Ceza Dairesi 19.9.1994 gün ve 3083/2789 sayı ile; "Sanık hakkındaki
raporları gerekçe olarak gösterip sanığa TCK.nun 46. maddesi gereğince ceza
verilmesine yer olmadığına karar veren Yerel Mahkeme uygulamasında yasaya
aykırı bir yön bulunmamaktadır." açıklamasıyla kararı onamıştır.
Bu karara karşı 4.10.1994 gün ve 44720 sayı ile itiraz yoluna başvuran
Yargıtay C.Başsavcılığı,
TCK.nun 46. maddesine göre ceza verilmesine yer olmadığına ve
özgürlüğün kısıtlanması sonucunu doğuran muhafaza ve tedavi altına alınmasına
karar verilebilmesi için eylemin sanık tarafından asli ya da fer'i olarak
işlendiğinin kanıtları gösterilmek suretiyle saptanması gerekir.
Oysa Yerel Mahkemece hükmün esasını oluşturan kısa kararda "gerekçeli
karar daha sonra yapılmak üzere" denildiği halde daha sonra yazılan "kararda
suçun işlendiğini gösteren kanıtlar gösterilmemiş bu yönüyle gerekçesiz
bırakılmış ve hüküm gerekçesinde gösterilmesi gereken noktaları belirleyen
CMUK.nun 260. maddesi gözardı edilmiştir.
Anayasanın 141/3 ve CMUK.nun 322. maddelerinde mahkeme kararlarının
gerekçeli olarak yazılacağı belirtilmiştir.
Karar her yönüyle Yargıtay denetimine olanak sağlayacak şekilde
gerekçeli maddi olaylarla birlikte subut nedenlerini gösterir biçimde
yazılmalıdır. Aksi hal CMUK.nun 308/7. maddesi gereğince yasaya muhalefet
sayılır" görüşüyle Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme
hükmünün bozulmasını istemiştir.
Dosya Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu,
gereği konuşulup düşünüldü.
CEZA GENEL KURULU KARARI
İncelenen dosyaya göre;
Çözümlenecek sorun; suçu işlediği zaman tam akıl hastası olduğu
saptanan sanığın koruma ve tedavi altına alınmasına karar verilebilmesi için
suçun bu sanık tarafından asli veya fer'i olarak işlediğinin kanıtlanmasına
gerek bulunup bulunmadığının belirlenmesidir.
Akıl hastalığı ceza sorumluluğunu kaldıran subjektif yani kişisel bir
nedendir. Bu itibarla suçu işlediği zaman tam akıl hastası olan sanığa ceza
verilemez. Ancak bu şahsın koruma ve tedavi altına alınmasına karar verilir.
Koruma ve tedavi altına alma kararının verilebilmesi için suçun akıl
hastası sanık tarafından asli veya feri olarak işlendiğinin kanıtlanmasına
gerek yoktur. Suç isnadı yeterlidir. Çünkü TCK.nun 46. maddesinin 2.
fıkrasında koruma ve tedavi altına alma kararının hazırlık soruşturmasında
sulh hakimi son soruşturmada görevli mahkeme tarafından verileceği
belirtilmiştir. Eğer anılan kararın verilebilmesi için suçun işlendiğinin
kanıtlanması gerektiği görüşü benimsenirse TCK.nun 46. maddesindeki bu
düzenleme açıklanamaz.
Öte yandan hazırlık soruşturması uyuşmazlığın sona erdirilmesine değil
fakat bu uyuşmazlığın yargıç önüne çıkarmaya değer olup olmadığına yönelik
bir ceza yargılaması faaliyeti olup bu aşamada sulh hakiminin tüm delilleri
toplayarak akıl hastası sanığın isnat olunan suçu işlediğini saptanması
olanaksızdır. Esasen böyle bir yetkisi de bulunmamaktadır.
Bu itibarla suçu işlediği zaman tam akıl hastası olduğu kesin olarak
saptanan sanığın koruma ve tedavi altına alınmasına karar verilebilmesi için
tüm delillerin toplanıp isnat olunan suçu bu sanık tarafından işlediğinin
kanıtlanmasına gerek yoktur.
Ancak, suçu işledikten sonra ceza ehliyetini kaybedenler hakkında tüm
delillerin toplanacağı tabidir.
İncelenen olayda eşini öldürmekten sanık Mehmet Eroğlu'nun suçu
işlediği zaman tam akıl hastası olduğuna ilişkin raporlar gerekçe olarak
gösterilip kendine ceza verilmesine yer olmadığına ve bir seneden az olmamak
üzere koruma ve tedavi altına alınmasına karar verildiği anlaşıldığına göre
Yerel Mahkemenin bu uygulamasında yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
O halde Yargıtay C.Başsavcılığı itirazının açıklanan bu nedenlerle
reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan kurul üyeleri C.Başsavcılığı itirazının
haklı nedenlere dayandığını belirterek kabulü yönünde oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay C.Başsavcılığı
itirazının REDDİNE 14.11.1994 günü oyçokluğuyla karar verildi.
Birinci Başkanvekili 8.C.D.Bşk. 1.C.D.Bşk. 10.C.D.Bşk.
Mehmet UYGUN M.AKSOY T.GÜVEN H.DOĞAN
7.C.D.Bşk. 5.C.D.Bşk. 9.C.D.Bşk. 6.C.D.Bşk.
S.GENÇAY H.KOÇULU D.TAVİL N.MUTİŞ
M.N.ÜNVER N.BENLİ E.GÜYER G.KINIK
Kabul
T.ÜNERİ M.S.ASLAN A.R.COŞKUNTÜRK B.KIZLTAN
Kabul
S.Ö.ÇETİNKOL H.DEMİRÖRS M.MIHÇAK H.CEVHEROĞLU
E.ÜLKER N.BARAN
Kabul
|