 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
S A Y I
Esas Karar Tebliğname
1994/l-225 1994/250 1/48456
Y A R G I T A Y K A R A R I
Bozma kararı veren
Yargıtay Dairesi : 1.Ceza Dairesi
Mahkemesi : Eskişehir Ağır Ceza
Günü : 18.4.1994
Sayısı : 59-72
Davacı : K.H.
Sanık : Ahmet Bayrak
Davaya Katılan : Münevver Erdoğan vekili Av.Demircan Arıkan
Silahlı gasp, kasten adam öldürmeye tam teşebbüs, geceleyin konut
dokunulmazlığını bozmak suçlarından sanık Ahmet Bayrak'ın T.C.K.nun 193/2,
5l/l, 456/2, 457/l, 51/l, 492/3, 522, 2523 ve 71 maddeleri gereğince 3 yıl 13
ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Eskişehir Ağır Ceza
Mahkemesince verilen 16.6.1993 gün ve 1993/28-105 sayılı hükmün müdahil
vekili tarafından temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi
25.1.1994 gün ve 1994/25-72 sayı ile;
"Sanık Ahmet Bayrak'ın 5.2.1993 tarihli olay akabinde alınan (22.30'da
mağdure Münevver'in evine gittim kapıyı mağdure açtı, eve girdim senin kocan
benim karıma deli demiş bak kim deli, bak ne hale getireceğim diye evden
getirdiğim bıçağı çekip üzerine yürüdüm.... vurmaya başladım) şeklindeki
savunmasına göre mağdureden kaynaklanan haksız bir tahrik olmadığı mağdurenin
anlatımına göre de (gece vakti Ahmet Bayrak'ın geldiğini dükkanın kapısını
iki erkek yokladı diyerek kendisinden bıçak istediğini, birlikte çıkıp
çevreye baktıklarını, eve döndüklerinde bir şey demeden bıçakla vurup
yaraladığını, bayıldığını, bileziklerin nasıl alındığını fark etmediğini)
ifade etmesine göre sanığın hile ile mağdureyi kandırarak kocasının evde
olmadığını anlayıp onu yaralıyarak bileziklerini gasp ettiği anlaşıldığından
sanığın bıçakla yaralama ve gasp suçlarından ayrı ayrı mahkumiyetine karar
verilmesi gerekirken mesken masuniyetini ihlal ve yaralama suçundan sanık
lehine T.C.K.nun 51/1. maddesinin uygulanması ve bileziklerin alınmasının
hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulü ile yazılı şekilde karar verilmesi"
isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme 18.4.1994 gün ve 59-72 sayı ile; Ceza Genel Kurulunun
1993/5-27 ve 1993/49 sayılı kararındaki muhalif görüşten alıntılar yapıp, bu
alıntıları da dayanak yaparak; kanıtların değerlendirilmesinin duruşmayı
yapan yargıçlara ait olması gerektiği, Yargıtay'ın C.M.U.K.nun 322. maddesine
göre, ancak sınırlı durumlarda Yerel Mahkemenin yerine geçerek karar
verebileceği, ... sanıkla mağdure ve kocası arasında suçun işlenmesine
tekaddüm eden safhadaki münasebetler sonucu doğan sanığı suça itici
sebeplerin Dairece değerlendirmede esas alınmadığı, ... kastın insanların iç
dünyasını ilgilendiren batıni bir hal olması nedeniyle bunun tesbitinin de
duruşmayı yürüten hakimlerce daha iyi yapılabileceği, "...Niyetim kadını ve
kocasını bulup dövmekti... Niyetim gasp değildi..." diyen ve bunu sonuna
kadar sürdüren sanığın savunmasının mağdurenin duruşmadaki ifadeleriyle de
desteklendiği, bu hususlar nazara alınmayarak sadece şekli sonuca bakıp gasp
suçunu işlemek kastı ile hareket etmiştir şeklindeki bir kabulün adli hataya
sebebiyet vereceği gerekçesiyle, önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtayca incelenmesi, müdahil vekili tarafından
süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C.Başsavcılığının bozma istemli
1.7.1994 tarihli tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel
Kurulunca okundu gereği konuşulup, düşünüldü.
(CEZA GENEL KURULU KARARI)
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık;
1-Mağdureye etkili eylemde bulunarak 4 adet bileziğini alan sanığın
fiilinin hukuki niteliğine, 2-darp- konut dokunulmazlığını bozma suçlarında
T.C.K.nun 5l. maddesinin sanık lehine uygulanma koşullarının oluşup
oluşmadığına ilişkindir.
Yapılan incelemede;
1-Sanığın, mahallede bakkal dükkanı işleten mağdurenin kocası ile olay
günü kahvede tartışdıktan sonra, akşam üzeri saat 20.00 sıralarında bir
bahane uydurarak mağdure Münevver Erdoğan'ın evine girdiği, evde mağdureden
başka kimsenin olmadığını anlayan sanığın, mağdureye etkili eylemde
bulunduktan sonra bileziklerini alıp bir naylon torbaya koyarak kaçtığı,
sanığın ikrarı, mağdurenin anlatımları ve tüm dosya kapsamı ile
anlaşılmaktadır.
Yerel Mahkeme sanığın, etkili eylem sonrası mağdureye ait bilezikleri
alıp kaçmasını T.C.K.nun 492/3. maddesi kapsamında hırsızlık suçu olarak
nitelendirmiştir.
T.C.K.nun 491/1. maddesi metnine göre hırsızlığı; "başkasına ait
taşınabilir bir malı sahibinin rızası olmaksızın faydalanmak kastıyla almak
diye tarif etmek mümkündür.
T.C.K.nun 495. maddesinde düzenlenen Gasp (Yağma) suçu ise; şiddet
veya tehdit ile işlenebilen bir hırsızlık suçudur. Suçun manevi
unsuru hırsızlıkta olduğu gibi, faydalanmak kastıdır. Suçun maddi unsurları
ise;
a-Eylemi gerçekleştirmek için cebir şiddet veya tehdit kullanılması,
b-Cebir şiddet veya tehdidin malın zilyedine veya cürüm yerinde
bulunan şahsa karşı olması,
c-Mağdurun malı teslime veya alınmasına karşı susmaya mecbur
bırakılması şeklinde sıralanabilir.
Olay gecesi hastahaneye kaldırılan mağdure, hastahanede, saat 03.20
sıralarında polis tarafından el yazısı ile alınan ifadesinde "..bir bahane
uydurup evimizden içeri girdi, beni dövmeye ve bağırmaya başladı ve benden
kolumda takılı bulunan ziynet eşyalarımı istedi. Diretince beni elinde
bulunan bir bıçakla yaralayıp yere düşürünce benim yere düşmemden yararlanıp
kolumda takılı bulunan 4 adet bileziği de alıp, beni de darp veya yaralayıp
süratle evimizden kaçıp gitmiştir. Ben kendimi zor toparlayıp dışarı attım"
demiştir.
Bu ifade, kabulün aksine, olaya ve oluşa uygun düşmektedir. Bu oluşa
göre gasp suçundan sıralanan bütün öğeleri gerçekleşmiştir.
Her ne kadar sanık Ahmet Bayrak aşamalarda "Niyetim gasp değildi,
mağdure ile kocasını hastahanelik edecek derecede dövmekti" biçiminde
savunmada bulunmuş ise de; mağdurenin kocasının kahvede olduğunu bildiği
halde, yanına aldığı bıçakla onun evine gidip etkili eylemde bulunması
karşısında, sanığın bu savunmasının fazla cezadan kurtulmaya yönelik olduğu
anlaşılmaktadır. Buna göre; sanığın mağdureye elindeki bıçakla ve yumrukla
vurmak suretiyle mukavemetini kırıp bileziklerini gasp ettiği, amacının,
olayın başından itibaren bu suçu işlemeye yönelik olduğu belli olmaktadır.
2-Uyuşmazlık teşkil eden diğer hususa gelince;
Haksız tahrik; failin haksız bir fiilin doğurduğu öfke ve elemin
etkisi altında hareket ederek suç işlemesidir.
Haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a-Tahriki oluşturan bir fiil olmalı,
b-Bu fiil haksız bulunmalı,
c-Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
d-Failin işlediği suç bu ruhi durumun tepkisi olmalı,
f-Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır.
Sanık, mağdurenin kocası ile kahvede tartışmış ve savunmasına göre
onun küçültücü sözlerine muhatap olmuştur. Ancak, ona karşı herhangi bir
eyleme yönelmemiş, oradan ayrılarak, yalnız olduğunu bildiği mağdurenin evine
gitmiş, eve girerek onu bıçakla vurup bileziklerini gasp etmiştir. Olayın bu
seyrine göre mağdurdan sadır olmuş herhangi haksız hareket bulunmadığından,
sanık lehine tahrik hükümleri uygulanamaz.
Bu açıklamalar karşısında, usul ve yasaya uygun bulunan Özel Daire
bozma kararına uymak gerekirken, karar yerinde yazılı gerekçelerle önceki
hükümde direnilmesinde isabet görülmediğinden, direnme hükmünün, bu
nedenlerle bozulmasına karar verilmelidir.
Kurul üyelerinden; 4.Ceza Dairesi Başkanı S.SELÇUK ve Üye E.ÖCAL,
"mağdureye karşı etkili eylemde bulunularak bileziklerinin alınmasının gasp
suçunu oluşturduğu yönündeki çoğunluk görüşüne katılmakla beraber, konut
dokunulmazlığı ve darp suçlarında TCK.nun 51/1. maddesini sanık lehine
uygulayan Yerel Mahkemenin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı" 9. Ceza
Dairesi Başkanı D.TAVİL ve Üye Y.YAZICIOĞLU ise; "haksız tahrik ile ilgili
çoğunluk görüşüne katılmakla beraber, mağdurenin bileziklerinin alınması
eyleminin, darp sonrası sanıkta oluşan yeni kasıtla gerçekleştiğini ve bu
nedenle olayı T.C.K.nun 492/3. maddesinin kapsamında hırsızlık olarak
nitelendiren Yerel Mahkemenin bu yöndeki kabulünün yerinde olduğu
gerekçesiyle, sonuç olarak, bozma doğrultusunda", Kurul Üyesi A.SEVGİLİ'de
,"Yerel Mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğu ve bu nedenle onanması
gerekeceği" düşüncesiyle, karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Katılan Münevver Erdoğan'ın temyiz itirazları açıklanan
nedenlerle yerinde görüldüğünden, Yerel Mahkeme direnme kararının istem gibi,
yukarda belirtilen oyçokluğu ile BOZULMASINA, 31.10.1994 günü karar verildi.
Birinci Başkanvekili 1.C.D.Bşk. 10.C.D.Bşk. 4.C.D.Bşk.
M.UYGUN T.GÜVEN H.DOĞAN S.SELÇUK
Yağma-51/1 var
7.C.D.Bşk. 2.C.D.Bşk. 3.C.D.Bşk. 9.C.D.Bşk.
S.GENÇAY M.ONAN S.N.DEDA D.TAVİL
Hırsızlık-51/1 yok
R.SÖNMEZ N.TANKUT E.ÖCAL A.SEVGİLİ
Gasp-51/1 var Onama
Y.YAZICIOĞLU E.GÜYER M.V.BENLİ H.ÖĞÜTCÜ
Hırsızlık-51/1 yok
T.METEOĞLU O.ŞİRİN H.DEMİRÖRS H.MIHÇAK
T.DEMİRTAŞ N.BARAN
|