 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Onsekizinci Hukuk Dairesi
E. 1993/9774
K. 1993/12107
T. 9.11.1993
* MAZBUT VAKIF
* VAKFIN GERÇEK STATÜSÜ
* HİZMET KARŞILIĞI GALLE FAZLASINDAN ÜCRET ÖDEME
ÖZET : Davacı, galle fazlasından doğan alacağının tahsilini istemiştir.
Vakfiye getirtilip davacının üstlendiği vazifeye o yıllarda ücret ödenecekse
ve vakfın galle fazlasından ödenmesi hususu araştırılmalıdır.
(633 s. DİBK. m. 38, geçici m. 9) (2762 s. VAK.)
Dava dilekçesinde, vakfiyeden doğan alacağının faiz ve masraflarla birlikte
davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine
gidilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün
kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1- Dosya içerisinde bulunan şahsiyet kayıt örneğine göre, Hacı Hüseyin İsa Bey
Vakfı Camii, aynı adla anılan vakfa ait olup, bu vakıf halen mazbut vakıf
niteliğindedir.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kuruluş ve Görevleri Hakkında 633 sayılı Kanunun
38. maddesi ile sözü edilen Kanuna 24.3.1977 tarih ve 2088 sayılı Kanunun 2.
maddesi ile eklenen geçici 9. maddesinin son fıkrası hükmü dikkate alınarak
vakfın gerçek statüsü ve davacının durumu (memuriyeti ile ilgili) incelenip
ondan sonra vakıfnamede sözü edilen ücretten yararlanıp yararlanamayacağının
belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
2- Dosya içerisinde bulunan Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün 23.6.1992 tarihli
yazısında; 479 numaralı defterin 1003 sırasındaki vakfın kaydına göre yedi
akçelik ücret kürsü şeyhine meşrut olup bu kişi Hacı Hafız İsmail Hakkı
Efendi olduğu, bunun ölümünden sonra imam olacaklara herhangi bir ücret
verilmesinin vakfiyede öngörülmediği bildirildiği halde, mahkemece vakfiye
getirtilip bu konuda herhangi bir inceleme yapılmadan Vakıflar Genel
Müdürlüğü'nün başka bir kişi ile ilgili olarak verdiği yazı fotokopisine
dayanılarak davacının da yazıda adı geçen kişi gibi yedi akçeye müstehak
olduğunu kabul eden bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm tesisi,
3- Her türlü vakfiyede öngörülen ücret veya atiye verilmesi, o vakıfdan bir
galle fazlasının edinilmesiyle ancak mümkün olur. Vakfın galle fazlasının,
ücret istenen yıllar itibariyle mevcut olup olmadığının da araştırılmaması
doğru görülmemiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklandığı üzere önce vakfiye getirtilip vakfiyede adı
geçen kişiden sonra gelen imamların da vakfiyeden yararlanıp
yararlanamayacakları, yararlanıyor iseler, yararlanmaları gereken miktar
belirlendikten sonra vakfın bu yararlanmayı karşılayacak galle fazlası
bulunup bulunmadığı da araştırılmalı, böyle bir galle fazlası bulunduğu
takdirde ancak davacının bir ücret alma hakkı olduğu da dikkate alınarak,
yukarıda (1) numarada sözü edilen yasa hükümleri dikkate alınmalı ve ondan
sonra ancak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bilirkişinin belgelere dayanmayan ve emsal kararlara dayandırıldığı anlaşılan
raporuna dayanılarak yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi
doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin
harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 9.11.1993 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
|