 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Dokuzuncu Hukuk Dairesi
E. 1993/9709
K. 1993/19056
T. 20.12.1993
* HİZMET (İŞ) AKDİ
* SÖZLEŞMELİ PERSONEL
* GÖREVSİZLİK
ÖZET : Önemli projelerin gerçekleştirilmesi için, özel bir meslek ve
ihtisasına ihtiyaç gösteren kişiler ancak "sözleşmeli personel" kavramına
dahil edilebilir.
Yurt dışı temsilciliklerindeki aşçılık hizmetinin, dışişleri personelinin
sağlık ve güvenlikleri açısından büyük bir önemi olduğu açıktır. Taraflar
arasındaki ilişki, hizmet akdine değil, idari sözleşmeye dayandığından
görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
(657 s. DMK. m. 4) (1086 s. HUMK. m. 7, 27)
Davacı; kıdem tazminatı, giyim ve yıllık ücretli izin ile fazla çalışma
parasının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm, süresi içinde davalı Hazine avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla;
dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin, 1.4.1965 tarihinden itibaren davalı Bakanlığın
dış temsilciliklerinde aşçı olarak çalıştığını, bir başka yere atanması
üzerine 19.9.1991 tarihinde işten ayrıldığını, müvekkilinin işçi statüsünde
çalışmış olmasına karşın Bakanlar Kurulu'nun 6.6.1978 günlü, 7/15754 sayılı
kararı mesnet gösterilerek sözleşmeli personel sayıldığını ileri sürerek,
müvekkilinin işçi olduğunun tesbitiyle kıdem tazminatı ve bazı işçilik
haklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, istek doğrultusunda hüküm kurulmuştur.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davacı, davalı Bakanlığın dış
temsilciliklerinde 1.6.1973 tarihine kadar T.C Emekli Sandığı'na ve 14.7.1965
günlü, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memur statüsünde istihdam
edilmiştir. Mahkemece de bu dönem için aynı değerlendirme yapılmıştır. Bu
durumda uyuşmazlık; davacının, 1.6.1973-19.9.1991 tarihleri arasında işçi
statüsünde mi, yoksa sözleşmeli personel statüsünde mi çalıştığı noktasında
toplanmaktadır. Sorunun çözümlenebilmesi için, 657 sayılı Yasanın 4.
maddesinin "sözleşmeli personel" başlıklı (B) fıkrasının gözönünde tutulması
gerekir. Anılan fıkranın birinci paragrafında "sözleşmeli personel";
"Kalkınma planı, yıllık program ve iş programlarında yer alan önemli
projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için
şart olan, zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek
bilgisine ve ihtisasına ihtiyaç gösteren geçici işlerde, Kurumun teklifi
üzerine Devlet Personel Dairesi ve Maliye Bakanlığı'nın görüşleri alınarak
Başkanlar Kurulunca geçici olarak sözleşme ile çalıştırılmasına karar verilen
ve işçi sayılmayan kamu hizmeti görevlileridir" biçiminde tanımlanmıştır.
Hemen belirtmek gerekirki, davacının bu tanım kapsamına girdiğini söylemek
olanağı yoktur. Gerçekten, sözkonusu hüküm uyarınca önemli projelerin
gerçekleştirilmesi için özel bir meslek ve ihtisasına ihtiyaç gösteren
kişiler ancak "sözleşmeli personel" kavramına dahil edilebilir. Bu nedenle,
aşçılık hizmetini yürüten kişilerin sözkonusu hüküm kapsamına girmediği
açıktır. Bununla beraber, 657 sayılı Yasanın 4. maddesinin (B) fıkrasının
üçüncü paragrafında; "dış kuruluşlarda belirli bazı hizmetlerde
çalıştırılacak personelin de zorunlu hallerde sözleşme ile istihdamları
caizdir" denilmek suretiyle, Dışişleri Bakanlığı'nın dış kuruluşlarında
sözleşmeli personel çalıştırılabilmesi olanağı genişletilmiştir. Dosya
içeriğinden, davacının uzun yıllardan beri bu hüküm kapsamında sözleşmeli
personel olarak çalıştırılmış olduğu, taraflar arasında her yıl düzenlenmiş
olan sözleşmelerde de, davacının sözleşmeli personel statüsünde
çalıştırıldığının vurgulandığı anlaşılmaktadır. Yine, dosya içindeki belge ve
bilgiler, Dışişleri Bakanlığı'nın yurtdışı temsilciliklerindeki belirli bazı
hizmetler için memur veya işçi kadrosu tahsis edilemediği için sözleşmeli
personel çalıştırıldığını göstermektedir. Aynı durum, aşçılık hizmetini ifa
etmiş olan davacı için de geçerlidir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki; yurtdışı temsilciliklerindeki aşçılık hizmetinin,
dışişleri personelinin sağlık ve güvenlikleri açısından büyük bir önemi
olduğu açıktır. Davacı da uzun yıllar sözleşmeli personel statüsünde görev
yapmış ve bu çerçevede hak ve yetkilerini kullanmıştır. Tüm bu olgular
karşısında taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine değil, idari
sözleşmeye dayandığının kabulü ile görevsizlik kararı verilmesi gerekirken
aksine düşünce ile yazılı şekilde işin esasının incelenmesi usul ve yasaya
aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebepten (BOZULMASINA),
20.12.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|