 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onbeşinci Hukuk Dairesi
E. 1993/903
K. 1993/1183
T. 11.3.1993
* İSTİHKAK İDDİASI
* MÜLKİYET KARİNESİ
ÖZET : Davacı, borçlunun annesi olup haciz yapılan evde borçlu ile birlikte
oturduğu ve mahcuz malları birlikte ellerinde bulundurdukları
anlaşılmaktadır. İİK.nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesi aksi ve
mahcuzların davacıya aidiyeti kanıtlanmamış olmakla davası ret edilmelidir.
(2004 s. İİK. m. 97/a)
Taraflar arasındaki davanın (Mersin İcra Tetkik Mercii Hakimliği)nce görülerek
kararda belirtilen gerekçelere binaen verilen 25.11.1992 tarih ve 1739-1435
sayılı hükmün temyizen tetkiki davalı alacaklı vekili tarafından istenmiş ve
temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki
kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Borçlunun; Güneydoğu Anadolu il ve ilçelerinde muhtelif kimselerden koyun
aldığı, verdiği çeklerin karşılıksız çıktığı, bu cümleden olarak davalı
alacaklı tarafından da hakkında Bingöl'de takibe geçildiği ve bu takip
üzerine alacaklı vekilinin Bingöl İcra Müdürlüğü'nden aldığı talimat
yazısıyla Mersin'de davalı borçlunun hazır olduğu evde haczin yapıldığı,
haciz tutanağı ile yanların ve tanıkların beyanından anlaşılmaktadır. Bu
hususta uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı; borçlunun annesi olduğunu, haciz
yapılan evin borçluyla ilgisi bulunmadığını bildirip mahcuzlar üzerinde
istihkak iddiasında bulunmuştur. Borçlu davayı kabul etmiş, alacaklı vekili
ise borçlunun annesiyle birlikte oturduğu evden haczin yapıldığını,
mahcuzların borçluya ait olduğunu beyanla davanın reddini istemiştir. Tetkik
Merciince delillerin red ve üstün tutulma sebepleri açıklanmadan, sabit
görülen vakalarla, bunlardan çıkarılan sonuçlara yer verilmeden, "borçlu
davayı kabul ettiğinden, olayın oluş biçiminden, davacı tanıklarının samimi
"ikrarlarından", fiili sebep ve hadiselerden..." bahisle genel ifade
kullanılarak davanın kabulüne karar verilmiş, bu karar davalı alacaklı
vekilince temyiz edilmiştir.
1- T.C Anayasasının 141. maddesinde "Bütün Mahkemelerin her türlü kararının
gerekçeli yazılacağı" kuralı kabul edilmiş, HUMK.nun 388. maddesinin 3.
bendinde de gerekçede nelerin yer alması gerektiği gösterilmiştir. Kararlılık
kazanan Yargıtay İçtihatlarında karar yerinde iddia ve savunma ile deliller
tartışılıp Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde bir değerlendirme
yapılmadan, bir kısım olguların gerçekleşmiş olduğu özet olarak ve yüzeysel
bir şekilde açıklanmayla sonucun ortaya konmasında "gerekçeden" değil, ancak
"görünürde gerekçe"den söz edilebilineceği; incelenmiş olsa idi başka sonuca
varılabileceğini kabul ettirecek biçimde önemli hususların tartışmaya
alınmaması halinde de gerekçe noksanlığı bulunduğu kabul edilmiştir (Y. 9.
HD. T. 18.10.1983, E. 5543, K. 8016; Y. 11. HD. T. 12.12.1984, E. 5616, K.
6222; Y. 4. HD. T. 24.6.1985, E. 4994, K. 6145; T. 2.3.1992, E. 13348, K.
2529 ...). Bu durumda temyiz edilen karar öncelikle gerekçeden yoksun, sözde
gerekçelidir. Mahcuz mala istihkak iddiasına karşı çıkmayan borçlu ile
alacaklı arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı gibi, bu halde
borçlunun davada hasım gösterilmesine de gerek yoktur. Bu nedenle davacı
annenin açtığı davanın davalı oğlu borçlu tarafından kabul edilmiş olması
diğer davalı alacaklının durumunu etkilemez. O halde borçlunun iddiayı kabul
etmesi davalı alacaklı hakkında davanın kabulüne gerekçe yapılamaz.
2- Gösterilen davacı tanıklarından (A.S.) borçlunun ticaretle iştigal
ettiğinden Ankara'da, (F.A.) Erdemli'deki evini iki yıl önce terkedip
Mersin'de oturduğunu, (M.K.) ise borçlunun nerede oturduğunu bilmediğini,
davalı tanıkları ise borçlunun Mersin'de oturduğunu söylemişlerdir. Borçlu
dahi Mersin'de ayrı bir evi olmadığını, annesiyle aynı evde kaldığını inkar
etmemiş, Mersin dışında ikamet adresi verememiş, eşi ve çocuklarının
Suriye'de bulunduğuna dair kanıt gösterebilmiştir. Borçlunun Mersin'de
ikametgahının haczin yapıldığı ev olduğu ikrar ve haciz anında orada olduğuna
dair haciz tutanağıyla sabitken; (İİK. md. 8/son) evin annesine aidiyetinin
kabulünde isabet görülmemiştir. İbraz edilen kira sözleşmesi ise adi
nitelikte olup HUMK.nun 299. maddesince davalı alacaklıyı bağlamayan ve her
zaman tanzimi olanaklı belgelerdendir.
Bu durumda davacı anne ile borçlu oğlunun aynı evde oturdukları, mahcuz
malları birlikte ellerinde bulundurdukları sabit olup, İİK.nun 97/a
maddesince mülkiyet karinesi borçlu ve dolayısıyla alacaklı yararınadır. Bu
kanuni karinenin aksi ve mahcuz menkullerin davacıya aidiyeti kanıtlanmamış
olduğundan davanın reddi gerekirken, "İİK.nun 97 ve takip eden maddeleri
...." gibi genel ve yüzeysel ifadelerle ve sözde gerekçeyle yazılı şekilde
davanın kabulüne karar verilmesi yanlıştır. O halde karar bozulmalıdır.
S o n u ç : Temyiz edilen kararın yukarıda 1 ve 2. bendlerde açıklanan
nedenlerle davalı alacaklı yararına (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının
istek halinde yatırana iadesine, 11.3.1993 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
|