 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1993/9-149
K. 1993/181
T. 21.6.1993
* 483 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE
KARARNAME
* OLAĞANÜSTÜ HAL BÖLGESİ
* BÖLÜCÜLÜK PROPAGANDASI
ÖZET : 483 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, TCK. nun 168 ve 169.
maddesinde yer alan silahlı çete mensubu olmayıp da herhangi şekilde çete
içersine alınmış olan ve bir suç işlediği saptanamayanlara yönelik bir
düzenlemedir.
Sanıklar, Olağanüstü Hal Bölgesi sınırları içerisinde bölücülük propagandası
iddiasıyla yargılandıklarına göre, haklarında 8.6.1993 gün ve 483 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanmaz.
(483 s. KHK. m. 1, 2) (3713 s. TMK. m. 8/1)
3713 sayılı Yasaya aykırı davranmak suçundan sanık Abdullah, Bayram, Ömer
Reşit, Razaman'ın, aynı Yasanın 8/1 ve TCY.nın 59. maddeleri uyarınca 1 yıl 8
ay ağır hapis ve 41.666.666 lira ağır para cezası ile cezalandırılmalarına
ilişkin (Diyarbakır Bir Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi)nce 13.11.1992 gün ve
83/483 sayı ile verilen kararın, sanıklar müdafiileri tarafından temyizi
üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Dokuzuncu Ceza Dairesi'nce, 13.4.1993 gün
ve 539-1848 sayı ile; usul ve yasaya uygun görüldüğünden onanmasına karar
verilmiştir.
Yargıtay C. Başsavcılığı ise, 27.5.1993 gün ve 5573 sayı ile; (sanıklar
hakkındaki mahkumiyet kararı 27.11.1991 günlü tutanak içeriği ve
düzenleyicilerinin beyanlarına dayandırılmıştır.
1- Son soruşturmadaki anlatımlara göre tutanak düzenleyicileri 100-150 kişiden
oluşan bir grubu izlemişler, bilahare emniyete giderek "belli kişilerin"
fotoğraflarını inceleyip, topluluk içindeki kişilerin kimliklerini
belirleyerek, tutanağı düzenlemişlerdir.
Sanıklar olay sırasında yakalanmamışlar, toplantı video veya fotoğrafla
saptanmamışlardır. Emniyette bulunan ve teşhiste kullanılan fotoğrafların
çekiliş tarihleri belirlenmemiştir.
Tutanak düzenleyicisi A. Baki'nin tutanakdaki ve C. Savcılığında alınan
ifadesi altındaki imzalar birbirine benzememektedir.
Bu durumda, 27.11.1991 günlü tutanağın kesin kanıt olarak kabulüne olanak
yoktur.
2- Nitekim, tutanak düzenleyicileri son soruşturmadaki beyanlarında tutanakta
adı yazılı Cemşit hakkında yanıldıklarını söylemişlerdir.
Bu itibarla, sanıkların üzerlerine yüklenen suç subuta ermemiştir) görüşüyle
itiraz etmiştir.
Dosya, Yargıtay Birinci Başkanlığı'na gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca
okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire ile Yargıtay C. Başsavcılığı arasındaki uyuşmazlık, sanıklara
yüklenen suçun sübuta erip ermediği hususundadır.
Uyuşmazlığa konu olayın, Ceza Genel Kurulu'nda müzakeresi sırasında 8 Haziran
1993 gün ve 21601 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 483
sayılı KHK.nin olayımızda uygulama yeri bulunup bulunmadığı öncelikle
tartışılmıştır.
483 sayılı KHK.nin birinci maddesinde; "Silahlı çete mensubu olmayıp çete
içinde her hangi bir nedenle bulunan ve bir suç işlediği tesbit
edilemeyenlerden pişmanlık duyup kendiliğinden teslim olanlar hakkında
takibat yapılmaz" hükmüne yer verilirken, ikinci maddesinde ise KHK. hükmünün
olağanüstü hal bölgesi sınırları içerisinde uygulanabileceği vurgulanmıştır.
İnceleme konusu olayın Olağanüstü Hal Bölgesi sınırları içerisinde işlendiği
açık olmakla beraber, KHK., TCY.nın 168 ve 169. maddelerinde yer alan silahlı
çete mensubu olmayıp da herhangi şekilde çete içerisine alınmış olan ve bir
suç işlediği saptanamayanlara yönelik bir düzenlemedir.
Failin, KHK. hükmünden yararlanabilmesi için, çetenin mensubu olmaması ve bir
suç işlememesi gerekmektedir.
Sanıklar olağanüstü hal bölgesi sınırları içerisinde bölücülük propagandası
iddiası ile yargılandıklarına göre haklarında 8.6.1993 gün ve 483 sayılı KHK.
hükümleri uygulanamaz. Bir başka anlatımla 3713 sayılı Yasanın 8/1. maddesine
aykırı davranışta bulunmaları nedeniyle yargılanan sanıklar hakkında
belirtilen KHK.nın uygulama yeri bulunmadığına ön mesele olarak oybirliğiyle
karar verilmiştir.
Suçun sübuta erip ermediği hususuna ilişkin uyuşmazlığın çözümü için dosyadaki
kanıtlara bakıldığında;
27.11.1991 günlü tutanak ve ekindeki bildiriler ile tutanak düzenleyicileri
Yusuf Ziya, Abdulbaki, Abdullah'ın aşamalarda tutarlı ve samimi görülen
beyanlarına göre, sanıkların uzun zamandır Dicle Üniversitesi Kampüsü'nde
izlendikleri, tutanak düzenleyicilerinin yalan beyanda bulunmalarını
gerektirir bir neden olmadığı, nitekim beraat eden sanık Cemşit hakkındaki
kuşkularını açıkca belirtmeleri karşısında, görgüye dayalı beyanları
inandırıcıdır. Bu itibarla sanıkların üzerlerine yüklenen fiil sabit olup,
yüklenen 3713 sayılı Yasanın 8/1. maddesindeki suç oluştuğundan itirazın
reddine karar verilmelidir.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle Yargıtay C. Başsavcılığı itirazının
(REDDİNE), 21.6.1993 gününde yapılan birinci müzakerede oybirliğiyle karar
verildi.
|