 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
13.HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI
SAYI
1993
ESAS KARAR
8724 10013
YARGITAY İLAMI
MAHKEMESİ : Bursa 5. Asliye Hukuk Hakimliği
TARİHİ : 9.4.1994
NO : 732-198
DAVACI : Ali Dinçsoy vs. vekili avukat Aykut Cura
DAVALI : Şenay Çoruh vekili avukat Vedat Atabek
Taraflar arasındaki istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda
ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen
hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere
çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat Raşit Dereli
gelmiş diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya
başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra
karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde
olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar Bursa Muradiye Mahallesi 104 pafta 937 20 parsel sayılı
taşınmaz miras bırakan Muhittin Dinçsoy adına kayıtlı iken ölümü ile dört
çocuğu taraflara intikal ettiğini, üzerinde (Hüdavendiğar vakfına
mukataalıdır) şerhi bulunduğunu açılan ortaklığın satış suretiyle giderilmesi
davası sonucu yapılan açık artırmada 102.000.000 TL. bedelle davalıya
satıldığını, satış memuru tarafından satış bedeli paydaşlara tevzi edilmeden
evvel, Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nün 5.12.1991 tarihli yazısı ile
taşınmazın serbest tasarrufa terk edilebilmesi için 2888 sayılı yasa gereği
satış bedeli tutarı 102.000.000 liranın 20'si olan taviz bedeli tutarı
20.440.000 TL.nın maliklerin satış paylarından kesilerek yatırılmasının
istenmesi üzerine satış memurunun 11.12.1991 tarihinde aldığı kararla talebi
yerine getirerek taviz bedelini payları oranında paydaşlardan kesilmesine
karar verdiğini, mahkemenin de bu şekilde tevzi ettiğini, bu kez Bursa 1.
Sulh Mahkemesine açtıkları davada satış memurunun 12.11.1991 tarihli
kararının iptalini ve 20.440.000 TL. taviz bedelinin kendi paylarına tekabül
eden kısmı 15.330.000 TL.nın alıcı tarafından ödeneceğinin tesbitini
istediklerinde davalarının red olunduğunu fakat MK.nun 764. maddesi uyarınca
istirdat davası açma haklarının tanındığını o nedenle medeni yasanın 764.
maddesi gereğince, kendi paylarına tekabül eden 15.300.000 TL. taviz
bedelinin satış memurluğuna ödedikleri tarihten itibaren işleyecek faizi ile
birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davanın vakıf yasasından kaynaklandığını, özel kanun
karşısında MK.nun 764. maddesinin uygulama alanı olmadığını, vakıf yasasının
27. ve ardından gelen maddeleri uyarınca taviz bedelinin paşdaşlarca ödenmesi
gerektiğini, davacıların aynı konuda açtıkları davanın Sulh Mahkemesince red
edildiğini ve kesin hüküm oluştuğunu savunmuş davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, taşınmaz üzerindeki vakıf şerhinin kaldırılması için taviz
bedelinin ödenmesinin zorunlu, taviz bedeli ödenip, şerh kaldırılmadıkça
taşınmaz üzerindeki temliki tasarrufun tapu idaresince tescil olunamayacağı
bu nedenle taviz bedelinin gayri menkul mükellefiyeti olarak nitelendirilmesi
gerektiği MK.nun 764. maddesi gereğince bu mükellefiyetin satış halinde yeni
malike intikal edeceği kabul edilmiş, 15.330.000 TL.nın satış dosyasına
ödendiği 25.11.1991 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan
tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm davalı tarafından murafaa istemiyle temyiz edilmiştir. Hemen
belirtelim ki, uyuşmazlığın çözümlenmesi için vakfın niteliği üzerinde
durulmak gerekir. Dava konusu taşınmaz eski Bursa Şerhinin Muradiye
Mahlellesinde 104 pafta 937 ada 20 parsel sayılı taşınmaz mal olup üzerinde
"Hüdavendigar Vakfına Mukataalıdır" şerhi bulunmaktadır. Taşınmazın Sahih
Vakıflardan olan mukataalı vakıf olduğu açıktır. Şu durum karşısında vakfın
her yıl mutasarruftan almakta olduğu mukataa, yeni hukuk dilinde "Gayri
menkul mükellefiyeti" niteliğindedir. Ve medeni yasanın 755. maddesine
paralel bir yılda yirmi yıllık mukataa toplam ödenerek taşınmazın mukataadan
kurtulması kuralına yer verilmiştir. (BKZ. 2762 sayılı Vakıflar Kanunu Md.
27/29) Ne var ki, artık bu para (Mukataadan kurtarma parası olan taviz
bedeli) bir gayri menkul mükellefiyeti değil, fakat yasa gereğince ipoteğe
bağlanmış bir alacak hakkından ibarettir. Gerçekten de Vakıflar Kanunu Md.
29'da 10 yıl içinde bu kanun hükümlerine göre taviz bedeli ödenmezse "Vakfın
hakkı ivaza dönerek gayri menkulün tamamen bu ivaz karşılığında birinci
derecede ve birinci sırada ipotek sayılır" hükmü yer almaktadır. (BKZ.
Prof.Dr. İsmet Sungurbey Medeni Hukuk eleştirileri Cilt I, 1969 sh. 63 Not
.38)
Mahkemenin yanlışlığı Vakıf taviz bedelinin (Mukataadan Kurtarma
parasının) dahi "gayri menkul mükellefiyeti" görmekten ileri gelmiş ve bu
yüzden MK. Md. 764'deki "Takyıt edilen gayri menkulün maliki değiştiği
takdirde, yeni malik başkaca bir muameleye hacet kalmaksızın gayrı menkul
mükellefiyetinin mevzuuna dahil şeylerle borçlu olur" hükmü olayda yanlış
uygulanmıştır. Oysa az yukarıda açıklandığı üzere Vakıf taviz bedeli 2762
sayılı vakıflar yasasının 29. maddesindeki açık kural uyarınca; malikin
kanuni ipoteğe bağlı kesilen borcu olduğundan dolayı buna ilişkin MK. Md. 803
kuralı uygulanmak gerekir. Bu maddede "Aksine sözleşme olmadıkça ipotekli
taşınmazın başkasına devir edilmesi, borçlunun borcunda ve teminatında bir
değişiklik meydana getirmez. Ne var ki, yeni malik, borcu kabul ettiği
takdirde eğer alacaklı, hakkını evelki borçluya karşı muhafaza ettiğini,
senesi içinde yazılı olarak beyan etmemiş ise, evelki borçlu borcundan
kurtulur" hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal kural uyarınca; taşınmazın (ya da
payın) mülkiyeti üçüncü bir kişiye geçirilmiş olsa bile eski malik
(olayımızda satıcı) gene borçlu kalmakta devam eder. Farklı bir anlatımla;
taviz bedeli alacaklısı vakıflar idaresi alacağını satıcıdan isteyebilir. Tüm
anlatılanların ışığı altında; temlik halinde taviz bedelinin temlik eden
tarafından ödeneceğinde kuşku ve duraksamaya yer yoktur. Ortaklığın satış
suretiyle giderilmesi sonucu açık artırma ile malik olunma durumu da sonucu
ve hukuki niteliği itibariyle diğer temliki tasarruflardan farklı kabul
edilemez, bu bakımdan taviz bedelinin, mukataa ve icareteynli Vakıfların
mutasarrufları tarafından ödenmesi gerekeceğini kabul zorunlu olmaktadır.
(BK. Ali Himmet Berki Vakıflar Ankara 1950 ikinci Cilt Sh.115)
Mahkemece; yasa maddelerini bulmak, uygulamak ve yorumlamakta hataya
düşülerek davanın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usule
ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir. Öte yandan BK.nun 101. maddesi uyarınca
davalı ihtarname ile temerrüde düşürülmediği halde dava tarihi yerine satış
memuruna yapılan ödeme tarihinden faizin başlatılması da isabetsiz olup kabul
biçimi yönünden bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan mahkeme kararının açıklanan nedenlerle davalı
yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 250.000 lira
duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
20.12.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
A.İ.Arslan M.S.Atalay K.Kadıoğlu Ş.Yüksel A.E.Baççıoğlu
|