 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ondördüncü Hukuk Dairesi
E. 1993/8399
K. 1994/4432
T. 26.4.1994
* MERAYA ELATMANIN ÖNLENMESİ
* FERMAN
ÖZET : Buyruk anlamına gelen "Ferman"lar; Osmanlı Padişahlarının emir ve
iradelerini gösteren belgeler olup, "idari nitelikteki fermanlar" ve "kesin
nitelikteki fermanlar" şeklinde sınıflandırılmaları mümkündür.
Yalnızca, kendisine iletilen bir ihtilafın yerinde incelenip çözüme bağlanması
konusunda, padişah tarafından, yetkili kişiye verilen emri kapsayan idari
fermanlar, kesin fermana dönüşmediği sürece ancak tedbir niteliğinde kabul
edilebilir ve hukukumuzda, salt buna dayanılarak hüküm kurulması
olanaksızdır.
Bir mahkeme hükmüne veya Divanı Humayun kaydına, ya da müvella ilamına dayalı
olup, padişahın, taşınmazın kime ait olduğuna dair iradesini belgeleyen kesin
nitelikli fermanlar ise, kati emir ve hükmü kapsadığından, hukuk sistemimizde
bunlara uyulması zorunludur. Bu cümleden olarak, mera tahsisine ilişkin kesin
fermanlar, tahsis belgesi niteliğindedir ve kaldırıldığı, ya da
değiştirildiği kanıtlanamadığı sürece geçerli ve yürürlüktedir. Buna göre;
böyle bir kesin ferman kapsamında kaldığı saptanan meranın, fermanda hak
sahibi gösterilen köye aidiyetinin kabulü gerekir..
(3402 s. Kadastro K. m. 16/B)
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 6.5.1985 gününde verilen dilekçe ile
meraya elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın
kabulüne dair verilen 9.7.1993 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı
köy vekilleri tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz
dilekçesinin kabulüne, duruşma isteminin kıymet yönünden reddine karar
verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek, gereği
düşünüldü:
Davacı köy, mera ve yaylaya vaki elatmanın önlenmesini istemiş, davalı köy ise
çekişmeli yerin kendi köylerine ait mera ve yayla olduğunu ileri sürüp,
davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, kabule karar verilmiş; hükmü, davalı
köy temyiz etmiştir.
İncelenen dosya içeriğine göre; davacı ve davalı köyler 1782 yılından önce
kurulmuşlardır ve kuruluş tarihleri bilinmediğinden kadim köylerdir.
Davacı Kabat Köyü'nün eski isminin "Gecegü", davalı Kocaçimen Köyü'nün eski
isminin de "Muşakara" olduğu da çekişmesizdir. Her iki tarafta bu davada
belgeye dayanmışlardır.
Bu belgelere göre bir değerlendirme yapılarak sonuca gidilebilmesi bakımından,
öncelikle niteliklerinin saptanması icabeder. Bu açıdan kısaca ferman kavramı
üzerinde durmakta yarar vardır. Şöyleki;
Ferman, buyruk demek olup, padişahların emir ve iradelerini gösteren
belgelerdir. İlişkin oldukları konulara göre adlandırılır ve anılırlar.
Fermanları "kesin mahiyette fermanlar" ve "idari mahiyette fermanlar" olarak
iki sınıfa ayırmak mümkündür.
Kesin mahiyetteki fermanlar ya bir mahkeme hükmüne veya Divanı Humayun kaydına
veyahutta müvellal ilamına müstenit olur. Örneğin, bir mera itilafı mahkemece
hal ve faslolunmuş bulunuyor veya Divanı Humayun yahut da Devteri Hakani
kaydına göre mera taraflardan müstakilen birine tahsil edilmiş olduğu
anlaşılıyorsa, bununla ilgili ferman kati emir ve hükmü kapsadığından
icabınca hükmolunması gerekir.
İdari mahiyetteki fermanlarda ise, niza çözüme kavuşturulmamış olup,
giderilmesi yargılama neticesine bağlıdır. Ancak, sonuca kadar idari bir emri
kapsar. Bir anlamda tedbir olarak nitelenebilir. Kesin olmayan idari
mahiyetteki fermanlara dayanılarak hüküm verilemez Konunun yeni baştan ele
alınıp incelenmesi ve neticesine göre karar verilmesi gerekir.
Mera, yayla ve kışlak anlaşmazlıklarında taraflardan biri veya her ikisi de
fermana dayandığında, öncelikle bu fermanın kesin ferman mı, yoksa idari
mahiyette ferman mı olduğunu belirlemek lazımdır. İdari ferman ise davayı
neticelendirici bir belge sayılamayacağından araştırma ve inceleme yapmak
zorunludur.
Gayrimenkule ilişkin fermanlar, çıkan çekişme üzerine şikayetde bulunulduğunda
padişahın şikayetin yerinde ya orada bulunup Naip-Hakim tarafından veyahutta
merkezden gönderilecek Naip veya Mübaşir denilen kimse tarafından veya
sonradan müvella (yani mahallinde çekişmeyi çözümlemek üzere tayin edilen
hakim) tarafından çekişmeli taşınmazın bulunduğu mahalle gidip, davayı görüp,
hükmettikten sonra padişaha arzı üzerine, padişahça uygun görülüp, buyruğa
dönüştürülmekle elde edilirdi.
Davacı Gecegü Köyü'nce ibraz edilen belge; adı geçen Köy'ün şikayetinin
padişaha iletilmesi üzerine, bu yakınmanın incelenmesi için Sefer 1229
tarihli Eğin Kazası Naibi'ne verilmiş bir emir olup, sonuca bağlanıp
bağlanmadığı anlaşılamadığından, mera tahsisine ilişkin bir ferman sayılamaz.
Buna karşılık, davalı Kocaçimen (Muşakara) Köyü'nün dayandığı 1125 senesi
Muharrem ayı ortalarında çıkarılan ferman ise; davalı Muşakara Köyü ile dava
dışı Haskel Köyü arasındaki bir çekişmeyi Muşakara Köyü lehine halletmiştir.
Bir başka anlatımla, Eğin Kazası Naibine, nizalı yerin müstakilen Muşakara
Köyü'ne ait olduğu, bu yere Haskel Köyü ahalisinin müdahalelerinin önlenmesi
ve bu köy halkının ellerini çekmeleri buyruğu verildiği görülmüştür.
Şu haliyle dava konusu yerin, 1125 senesi Muharrem ayında çıkarılan fermanın
kapsamında kaldığı kesinlikle anlaşılmıştır.
Tahsise ilişkin kesin fermanlar, mera uyuşmazlıklarında tahsis belgesi
niteliğindedir. Bu fermanın değiştirildiği veya kaldırıldığı yolunda davacı
köy bir kanıt getirememiştir. Davalı köy lehine olan ferman geçerli ve
yürürlükte bulunduğundan, buna değer verilerek davanın reddine karar
verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere yanlış değerlendirmeyle davacı
Kabataş (eski ismiyle Gecegü) Köyü'nün davasının kabulüne karar verilmesi
isabetli bulunmamıştır.
S o n u ç : Yukarıda yazılı nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün
(BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,
26.4.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|