 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel kurulu
Sayı:
E.93/8-939
K.94/176
T.30.3.1994
ÖZET : Tanık deliline dayanan bundan vazgeçmedikçe tanık dinlenmeden
karar verilmez.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan
yargılama sonunda Nizip Sulh Hukuk mahkemesince davanın kabulüne dair verilen
13.2.1992 gün ve 90/393- 92/42 sayılı kararın incelenmesi davalı hazine
vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk dairesinin 17.5.1993
gün ve 92/4851- 93/5571 sayılı ilamı ile; (... Dava zilyetliğe dayalı olarak
açılmış tapu iptal ve tescile ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde delilleri
arasında tanıkları bulunduğunu bildirmiş ve yargılama sırasında da 28.1.1991
tarihli tanık listesini dosyasına vermiştir. Zilyetlik olayları maddi
olaylardan sayıldığından her türlü delille ve bu arada tanıkla kanıtlanma
olanağı vardır. Davacının listesini verdiği tanıklarının dinlenerek bundan
sonra tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi
gerekirken sadece yerel bilirkişi ifadeleri ile yetinilerek hüküm kurulması
isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden
yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davalı Hazine vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü.
Dava, tapulama sonucu davalı hazine adına oluşturulan kaydın
zilyetliğe dayalı olarak iptal ve tescili istemine ilişkindir.
Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan toplam
yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan bir veya
birden fazla taşınmaz mallarda çekişmesiz ve aralıksız olarak en az yirmi
yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğin bulunduğunun ileri sürülmesi halinde,
bunun belgelerle veya bilirkişi yahut tanık beyanlarıyla kanıtlanmasına 3402
sayılı yasanın 14. maddesiyle olanak sağlanmıştır. Gerçekten kazandırıcı
zamanaşımı zilyetliğinin tanık veya bilirkişi sözleriyle ispat edilebilmesi
mümkündür. Yine davanın hazırlanması taraflara bırakılan uyuşmazlıklarda,
herkesin iddiasını ispatla yükümlü tutulması ve kanıtlarını göstermesi
gerekir.
Somut olayda da davacı, zilyetlik iddiasını listesini verdiği
tanıklarla ispat edeceğini bildirmiştir. Tanıklarının dinlenmesinden de
vazgeçtiğine ilişkin bir bildirimi mevcut değildir. İsimleri açıklanan
tanıkların iddia ile ilgili olarak ne yönde beyanda bulunacaklarının peşinen
bilinmesine olanak yoktur. Yine usul Hukukumuza göre taraflarca hazırlama
ilkesinin benimsendiği davalarda asıl olan, tarafların iddia ve savunmaları
dairesinde getirdikleri yada gösterdikleri delillerin tamanının toplanması ve
birlikte değerlendirilerek sonuca ulaşılmasıdır. Bu itibarla Hukuk Genel
Kurulunca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki
kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı
bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme
kararının özel daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden
dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA 30.3.1994 günün
oyçokluğuyla karar verildi.
B.B.Vekili 3.N.D.Bşk 6.H.D.Bşk 18.H.D.Bşk
2.H:D.Bşk
Tahir Alp
İ.Teoman Pamir E.Doğrusöz Ö.N.Doğan S.Rezaki
|