 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Altıncı Hukuk Dairesi
E. 1993/792
K. 1993/1352
T. 9.2.1993
* TEMERRÜT SEBEBİYLE TAHLİYE
* DAVA AÇMA EHLİYETİ
* KİRACIYA İHTAR ŞARTLARI
ÖZET : Temerrüt sebebiyle tahliye davasını "kiralayan" veya "malik veya
iktisap ettiğini, bundan böyle kiralarının kendisine ödenmesini" ihtarla
kiracıya duyuran malik açabilir.
Tahliye için kiracıya çekilen tebliğ edilen ihtarın yasal şartları taşıması,
kira parasının muaccel olması ve verilen en az otuz günlük süre içerisinde
ödenmemiş olması gerekir.
(818 s. BK. m. 260)
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan tahliye davasına dair karar davalı
tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar
okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesi istemine ilişkindir. Mahkemece,
temerrüt ve iki haklı ihtar nedeniyle kiralananın tahliyesine karar verilmiş
ve hüküm, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
1- BK.nun 260. maddesi uyarınca temerrüt sebebine dayalı tahliye davasını
kiralayanın açması gerekir. Kiralayan durumunda olmayan malik veya kiralananı
sonradan iktisap eden kimsenin önceden kiracıya ihbar göndererek malik
olduğunu, kira bedellerinin bundan sonra kendisine ödenmesini istemesi bu
sonuçsuz kalırsa şartlara haiz temerrüt ihtarı tebliğ ettirmesi ondan sonra
dava açması gerekir. Dava hakkına ilişkin bu hususun mahkemece kendiliğinden
gözetilmesi icabeder. Kiracıya tebliğ edilen ihtarın yasal şartları taşıması,
istenen kira parasının muaccel olması ve bu kira bedelinin en az verilen otuz
günlük süre içinde ödenmemiş olması gerekir. Kira parası götürülüp
kiralayanın ayağında ödenmesi gereken borçlardan olduğundan ona götürülerek
elden verilmesi veya masrafı kiracıya ait olmak şartıyla konutta ödemeli
olarak gönderilmesi gerekir. Buna uygun olmayan ödemeler yasal değildir.
Ancak, buna aykırı bir ödeme teamülü taraflar arasında yerleşmişse ona uygun
ödemede geçerli sayılır. Kiracı veya kiralayanın temerrüdü bu esaslara göre
çözümlenir.
Olayımızda; davacı, 23.8.1991, 4.9.1991 tarihli ihtarnameler ile 17.9.1991
talep tarihli icra takibine dayanarak davalının temerrüde düştüğünü iddia
etmiştir. İhtarnamelerde davalıya ödeme yapması için yasanın öngördüğü 30
günlük sürenin verilmediği görülmektedir. Davacı icra yoluyla alacak
isteminde bulunurken ay'ına ödeme yapılmaması halinde kiralananın tahliyesini
isteyeceği yolunda bir irade açıklamasında bulunmamış, sadece haciz yolu ile
takip istediğini bildirmiştir. Bu itibarla, dayanılan ihtarnameler ile
ihtarlı ödeme emrinin yasal içerikli olduğu kabul edilemez. Böyle olunca da
temerrüt olgusunun gerçekleştiği kabul edilemeyeceğinden temerrüt nedenine
dayanan davanın reddi icabeder. Bu esaslardan zuhŞl olunarak temerrüt
sebebiyle kiralananın tahliyesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı
olduğundan hükmün bozulması icabetmiştir.
2- Davacının 21.11.1991 tarihli dava dilekçesinde, tahliye isteminin BK. nun
260. maddesinde düzenlenen temerrüt nededine dayandığı açık seçik
belirtilmiştir. Ayrıca bir kira yılı içinde iki haklı ihtara sebebiyet
verildiğinden 6570 sayılı Yasanın 7/e maddesine dayanarak tahliye istendiğine
ilişkin hiçbir istek veya o anlama gelecek bir açıklama bulunmamaktadır.
Kaldı ki, taraflar arasındaki kira sözleşmesinin süresiz olduğu bizzat
davacının ilk oturumundaki açıklamasından anlaşılmakta olup, süresiz
akitlerde iki haklı ihtar sebebiyle tahliye istenebilmesi ve bu yüzden
tahliye kararı verilebilmesi mümkün değildir. Bu nedenle; 6570 sayılı Kanunun
7/e maddesi sebebiyle tahliye kararı verilmesi istek dışı ve usul ve yasaya
aykırıdır.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile
hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca (BOZULMASINA), istek halinde peşin
alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 9.2.1993 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi.
|