 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
19. HUKUK DAİRESİ
B A Ş K A N L I Ğ I
Esas Karar
1993/6975 1993/7800
Y A R G I T A Y İ L A M I
Mahkemesi :İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi :20.11.1991
Nosu :1109-1069
Davacı :Sarholding A.Ş. vek.Av.M.Kutay Üstündağ
Davalı :T.Ticaret Bankası A.Ş. vek.Av.Vassaf Kuzeyman
Taraflar arasındaki takibin iptali davasının yapılan yargılaması
sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak
verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya
incelendi, gereği konuşuldu:
K A R A R
Davacı vekili 31.10.1991 günlü dava dilekçesiyle, icra takibi yapan
davalı alacaklı bankanın, davacı şirket ve öbür davadışı borçlular hakkında
bonoya dayalı iflas yoluyla takip yaptığını, iflas ödeme emrine itiraz ve
şikayet edilmediğini belirterek davacı şirketin iflasına karar verilip,
10.3.1989 gününde kesinleştiğini,
İflas davası görülmekte iken, senet borçlularından birinin olumsuz
saptama davası açması sonucu iflas takibine konu senetlerin ihdasına neden
olan pay senedi satış sözleşmesi ile takibin iptaline karar verildiği, bu
kararın da 14.12.1989 gününde kesinleştiği,
Bu kez, o davada taraf olmayan davacı şirketin bu kararı dayanak
göstererek verdiği iflas kararının yargılamanın yenilenmesi yoluyla
kaldırılması davasının mahkemece kabul edilmesine karşın, Yargıtayca, iflasın
açılmasından sonra mahkemenin iflas kararından yargılamanın yenilenmesi
yoluyla dönülmesi hukuksal sonucunu doğuran davanın reddine karar verilmesi
gerektiğinden sözle bozulduğunu,
Oysa, B.K.nun 145/2. maddesine göre iptal kararının hukuksal
nedenlerinden yararlanması gerekeceğine, bu nedenle de iflasa neden olan
takibin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı alacaklı banka vekili, davacı müflisin, bu sıfatından dolayı
dava açma yeteneği olmadığını, aslında bankanın dava konusu edilen icra takip
dosyası nedeniyle bir alacağının da bulunmadığını, bu durumu da kabul
ettiklerini bildirmiştir.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
İflas davası,sonuçları yönünden kendine özgü bir dava türüdür.
İflas hükmü, yalnız bu davanın yanlarıyla değil, müflisin öbür alacak ve hatta
borçlularının hukukunu çok yakından ilgilendirir. Bu nedenle iflas, gerek tüm
alacaklılar, gerekse borçlunun bütün mal ve hakları bakımından toplu (külli)
takip biçimi ve tasfiye yoludur. Müflisin tasarruf ve ödeme yapma yetkisinin
kısıtlandığı, hatta bir bakıma kalktığı gözönünde tutulursa, sadece bu
alacaklıya ödemede bulunulması ya da bir veya birkaç alacaklının vazgeçmesi,
yahut da öbür alacaklılar zararına iflas hükümlerini bertaraf edecek vade
kullanımı kabul edilemez.
Somut olaya özgü, iflas kararının kesinleşmesinden sonra açılan borçlu
olmadığının saptanmasına ilişkin davanın mahkemece kabulüne karar
verilmiştir.
Müflisin, iflas açıldıktan sonra iflas masasına ait mal ve haklar
üzerindeki her türlü tasarrufu alacaklılara karşı geçersizdir. Yani masa
malları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıtlanmıştır (m.191).
Bu durumda davacı şirket hakkında iflasın açılmasına karar verilmekle,
şirket tüzel kişiliği kendiliğinden fesh edilmiş duruma girdiğinden (m.70)
dava açma yeteneği yönünden davanın reddi gerekirken, iflas kararının
kesinleşmesinden sonra açılan borçlu olmadığının saptanması davasının
kabulüne karar verilmesi bozma nedeni sayılmıştır.
SONUÇ:Yukarda açıklanan nedenle yerel mahkeme kararının BOZULMASINA,
peşin harcın istek halinde iadesine 19.11.1993 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Cengiz Kostakoğlu Y.M.Günel C.Koçak K.O.Şengün Y.Özdilek
|