 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1993/6866
K. 1993/10997
T. 27.9.1993
* MÜŞTEREK MÜLKİYET
* TAŞINMAZIN EYLEMLİ KULLANMA BİÇİMİ
ÖZET : Taşınmazın eylemli kullanma biçimi, tüm paydaşları veya bayileri
arasında varılan açık veya kapalı bir anlaşma ile belirlenmiş ise, belirlenen
kullanma biçimine uygun hareket edilmesi zorunludur.
Paydaşlardan birinin ya da bazılarının böyle bir anlaşmaya (açık veya kapalı)
aykırı davranmaları diğer paydaş veya paydaşlara bunun önlenmesini dava ve
istemek hakkı olanağını sağlar.
(743 s. MK. 623, 624, 618)
Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada mahkemece verilen karar
süresinde temyiz edilmekle; dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Taraflar, dava konusu 1992 ada 2 parsel sayılı taşınmazda müşterek mülkiyet
üzere paydaş olup, dava dışı başka paydaşlar da vardır. Anılan parselin bir
kısım yeri hakkında açılan işbu dava; mahkemece (...tüm paydaşların
muvafakatı alınmadığı...) gerekçesiyle kabul edilmiştir. Hemen belirtmek
gerekirki, bu tür bir uyuşmazlık kural olarak MK.nun müşterek mülkiyeti
düzenleyen hükümleri uyarınca çözümlenebilir. Ancak, taşınmazın eylemli
kullanma biçimi paydaşları arasında varılan anlaşma ile belirlenmiş ise,
belirlenen kullanma biçimine uygun hareket edilmesi zorunludur. Yine
taşınmazda açık yada kapalı eylemli kullanma biçiminin oluştuğunun kabul
edilebilmesi için tüm paydaşların payına isabet eden miktardan az veya çok
zeminde belirli bir yeri kullanması ve bu fiili durumun bütün paydaşlar
tarafından kabul edilmesi yada en azından uzun süreden beri böyle bir
kullanma şekline ses çıkarmamak suretiyle benimsenmesi gerekir. Paydaşlardan
birinin yada bazılarının, böyle bir anlaşmaya (açık veya kapalı) aykırı
davranmaları diğer paydaş vaya paydaşlara bunun önlenmesini dava ve talep
etme olanağını sağlar. O halde, yerinde yeniden keşif yapılıp, yanların
gösterecekleri deliller eksiksiz toplanarak değerlendirilmeli ve öncelikle,
ana taşınmazda (1992 ada, 2 parsel) tüm paydaşların yada satıcıların
(bayiilerinin) iştirakiyle oluşturulmuş ve onları bağlayan eylemli kullanma
biçimine ilişkin bir anlaşmanın bulunup bulunmadığı; varsa anlaşmaya göre,
çekişmeli bölümün hangi paydaşın payına karşılık olarak bırakıldığı açıkca
saptanmalıdır. Böyle bir anlaşmanın bulunmadığının ortaya çıkması durumunda
da davacı paydaşın taşınmazdan yararlanmasının tamamen engellenip
engellenmediği, diğer bir deyişle intifadan men olgusunun olayda gerçekleşip
gerçekleşmediği belirlenmeli ve varılacak sonuç çerçevesinde hüküm
kurulmalıdır. Yerel mahkemenin değinilen ilke ve olguları karşılayacak
kapsamda hükme yeterli bir inceleme ve uygulama yapmadan sonuca gitmesi ve
yazılı şekilde karar vermesi doğru değildir. Davalının temyiz itirazı
yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428.
maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri
verilmesine, 27.9.1993 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
|