 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
19. HUKUK DAİRESİ
B A Ş K A N L I Ğ I
Esas Karar
1993/6852 1993/7600
Y A R G I T A Y İ L A M I
Davacı DMO. Genel Müd. vekili Avukat Mensube Günay ile davalı Fethi
Yılma vekili Avukat Nilgün Saban arasında görülen dava hakkında Bartın 1.
Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 7.4.1992 gün ve 236-199 sayılı hükmün
onanmasına ilişkin Dairemizin 14.5.1993 gün ve 8576-3765 sayılı ilamına karşı
taraf vekillerince süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla,
dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilamında
benimsenen gerektirici sebeplere göre Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440.
maddesinde sayılan hallerden hiçbirisine uymayan ve özellikle davalının bu
davada tahsiline karar verilen borcunun konkordato şartlarına göre tahsil
edilecek ve bu hususun kararın infazı sırasında dikkate alınacak olmasının
tabii bulunmasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen karar düzeltme
istemlerinin reddi gerekmiştir.
2-Faiz asıl alacağın bir bölümü olmayıp, onun fer'i nitelikte ve fakat
ayrı bir alacaktır. Davalı iddianın genişletilmesine muvafakat etmezse
(itiraz ederse) davacının asıl alacak davasında islah yolu ile bile faiz
istemesine imkan yoktur. Çünkü ıslah yolu ile müddeabih artırılamaz (HUMK.
87/son). Bu halde ancak faiz için ayrı bir dava açılabilir. Bu saptamadan
sonra somut olaya dönüldüğünde davacının hernekadar dava dilekçesinde faiz
talebi mevcut değil ise de bilahare vermiş olduğu 17.3.1992 tarihli tavzih
dilekçesinde dava tarihinden itibaren faiz talebinde bulunmuş, bu dilekçe
17.3.1992 tarihli oturumda dosya arasına konulmuş, anılan dilekçede davacının
bilirkişi raporuna yönelik açıklamaları da yer almış, davalı vekili bu
açıklamaları kabul etmediğini bildirdiği ve böylece dilekçe içeriğine muttali
olduğu halde davacının sonradan faiz istemesine iddianın tevsi edildiği
yolunda karşı çıkmamış ve böylece tevsi-e zımnen muvafakat etmiş
bulunmaktadır. Kaldı ki, aynı oturum ara kararı ile davalı vekiline esas
hakkındaki savunmalarını yazılı olarak 10 gün içinde bildirmesi hususunda
kesin mehil verildiği halde bu süreyi geçirerek verdiği 7.4.1992 tarihli
dilekçesinde yine tevsi itirazında bulunmamış ancak, aynı günlü oturumda ilk
kez sözlü olarak tevsi itirazını öne sürmüştür. Yukarda açıklandığı üzere
davalı tarafın iddianın genişletilmesine muttali olduğu halde zamanında bir
itirazda bulunmaması nedeniyle ve H.U.M.K.nun 185/f.2. maddesi hükmüne göre
mahkemece davacının bu davasında talep ettiği faiz istemi hakkında da bir
karar verilmesi gerekirken, iddianın genişletilmesine karşı çıkıldığından
bahisle reddine karar verilmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirmekte
iken, Dairece her nasılsa gözden kaçırılarak kararın onandığı anlaşılmakla,
davacı vekilinin H.U.M.K.nun 440 ve izleyen maddelerine uygun bulunan karar
düzeltme isteminin kabulüyle, onama kararının kaldırılarak kararın bozulması
gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm
karar düzeltme istemlerinin reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle
Dairemizin 14.5.1993 gün, 1992/8576 esas, 1993/3765 karar sayılı onama
kararının kaldırılarak hükmün davacı yararına BOZULMASINA, önceki onama
kararında davacı aleyhine hükmedilen 250.000 Tl. vekalet ücretinin
kaldırılmasına, davacının önce alınan onama harcı ile peşin alınan ret karar
harcının istek halinde iadesine, 38.400 TL. ret karar harcı ile 100.000 TL.
para cezasının davalıdan tahsiline, 12.11.1993 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Cengiz Kostakoğlu Y.M.Günel C.Koçak İ.Erdemir Y.Özdilek
Davalı
38.400 TL. R.K.H.
|