 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Dördüncü Hukuk Dairesi
E. 1993/671
K. 1993/965
T. 9.2.1993
* ALACAK DAVASI
* FON TAHSİLİ
* KİŞİSEL SORUMLULUK
ÖZET : Yasaya aykırı bir işlemin sözlü emirle yapılmış olması, yapanı
sorumluluktan kurtarmaz.
(818 s. BK. m. 41)
Taraflar arasındaki alacak davası üzerine yapılan yargılama sonunda, ilamda
yazılı nedenlerden dolayı 41.859.083 lira banka alacağından, 23.020.499
liranın 15.10.1986 tarihinden, 18.383.584 liranın 17.10.1986 tarihinden
itibaren yasal faiziyle birlikte davalı P........ Çırçırcılık Kollektif
Şirketi'nden alınarak davacıya ödenmesine, davalılar Nurullah ve Münir
hakkındaki davanın reddine ilişkin hükmün davacı Etibank Genel Müdürlüğü
Avukatı tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay
11. Hukuk Dairesi'nce ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde
temyiz eden davacı banka adına Avukat (N.Y.) ile diğer taraftan davalı Münir
adına Avukat (R.N.) gelmiş, diğer davalılar adına kimse gelmemiş ve dosyası
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nce görev yönünden Dairemize gönderilmiş olmakla;
onların yokluğunda duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresinde olduğu
anlaşıldıktan, hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve tetkik
hakimi tarafından düzenlenen rapor okunduktan sonra dosya incelendi, gereği
konuşuldu:
Davacı Etibank Genel Müdürlüğü, banka aracılığıyla ihracat yapan davalı P....
Çırçırcılık Kollektif Şirketi'nin T.C Merkez Bankası'na ödemesi gereken
23.020.499 TL.lik fon bedelini ödememesi nedeniyle bu bankaya 18.834.584 lira
gecikme cezası ile birlikte toplam 41.859.083 lira ödemek zorunda kaldığını
bildirerek, bu paranın adı geçen şirketle birlikte o tarihlerde şube
müdürlüğü görevini yapan Münir ve Kambiyo Şefi olan (N.K.)nin kusurlu
bulundukları iddiasıyla adı geçen davalılardan müteselsilen tahsilini
istemiştir.
Mahkeme, davalılar Münir ile (N.K.)'nin şubede eskiden beri devamedegelen önce
(fon kesintisi yapılmıştır) şerhi verilip daha sonra gelen havalelerden
kesinti yapılarak bunun kapatılması şeklindeki uygulamayı devam ettirmiş
olmaları dışında bir hatalarının görülmemiş olması nedeniyle bu iki davalı
ile ilgili istemin reddi cihetine gidilmiştir.
Dava, haksız eylem sorumluluğundan kaynaklanmıştır. Bu nedenle olayda
sorumluluğun kabul edilmesi için öncelikle kusurun belirlenmesi zorunludur;
çünkü haksız eylem sorumluluğunda kusur varsa sorumluluk vardır, kusur yoksa
sorumluluk yoktur. Kusurun belirlenmesinde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi
için kural olarak şu yol izlenmelidir. Öncelikle zararın oluştuğu alan içinde
normal olarak yapılması gereken davranış ve çalışmalar, daha sonra da olay
içinde sorumlu olduğu iddia edilen kişinin gerçekleşen davranış ve tutumu
gerektiğinde bütün ayrıntıları ile birlikte tesbit edilmelidir. Olması
gerekenle gerçekleşen davranış ve tutum arasında bir fark var ise o zaman bir
kusurun varlığından söz edilebilecektir. Başka bir anlatımla kusur olayın
özelliğinden kaynaklanabilecek istisnalar ayrı kalmak üzere
objektifleştirilmelidir. Buda aynı işi yapan orta düzeyde normal bir kişinin
yapması gereken ve beklenen davranışa eşdeğerdir. Öte yandan eylem bir şeyi
yapma şeklinde olabileceği gibi yapmama şeklinde de olabilir. Bir başka
anlatımla, aktif bir eylemin yapılması sonucun gerçekleşmesini önleyecek
idiyse, bu eylemin yapılmaması (menfi davranış), zararlı sonuç açısından bir
eylem (davranış, hareket) değer ve niteliği taşır.
Somut olaya gelince; Gümrük İdaresinin peşin ihracatlarda bankaların fon
tahsili ile ilgili makbuzlarının veya döviz alım bordrolarının arkasına
kaydedilen (fon tahsil edilmiştir); akreditifli ihracatlarda ise İhracatçılar
Birliği'nin ihracat beyannamesinin arkasına kaydedilen (fon teminatı
alınmıştır) şerhini görmeden ihracata izin vermemesi nedeniyle şubenin
kambiyo şefi olan davalı (N.K.)'nin fon tahsilatı yapılmadığı halde yapıldığı
yolunda gerçek dışı şerhler vererek imzalamak suretiyle kusurlu davrandığı
tartışmasızdır. Bu davalı her ne kadar bu işlemleri daha önce şube müdürü
olarak görev yapan dava dışı (A.B.)'nin bankada geliştirdiği uygulama
çerçevesinde yaptığı yolunda savunmada bulunmuş ise de, yasaya aykırı bir
işlemin sözlü emirle yapılmış olması yapanı sorumluluktan kurtarmayacağından
davalı (N.K.) bankanın zararından sorumlu tutulmalıdır. Dosya içindeki
bilgi,belge ve diğer davalı Münir'in müfettişliğe verdiği 16.9.1986 tarihli
ifadesinden, bu davalının fon olayını diğer davalı (N.K.)'nin kendisine haber
vermesi üzerine öğrendiği, davalı firma cari hesabına iki defa büyük miktarda
havale geldiği ve fon bedelini buradan kesme imkanı olduğu halde davalı
şirket müdürünün ricasını kıramayarak fon bedelinin bu havalelerden
kesilmemesi ve şirkete ödenmesi konusunda talimatlar verdiği bu şekilde
davacı bankanın fon bedelini tahsil imkanını ortadan kaldırarak banka
zararına sebebiyet verdiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan bu fiili durum ve hukuki esaslar ve olayın oluşumuna uygun düşen
2.5.1989 tarihli bilirkişi raporu nazara alınmadan, hatalı değerlendirme
sonucu davalılar (N.K.) ve Münir haklarındaki davanın reddi cihetine gidilmiş
olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
S o n u ç : Temyiz olunan kararın yukarda gösterilen nedenle (BOZULMASINA),
davacı Etibank Genel Müdürlüğü yararına takdir edilen 100.000 lira duruşma
avukatlık parasının davalılardan (N.K.) ve Münir'e yükletilmesine ve davacı
bankadan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 9.2.1993 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
|