 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
19. HUKUK DAİRESİ
B A Ş K A N L I Ğ I
Y A R G I T A Y İ L A M I
Esas :93/5800
Karar :94/5618
Mahkemesi :İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 9.3.1993
No : 584-281
Davacı : Özkan Tüfek vek.Av.Saime Koç
Davalı : T.İmar Bankası T.A.Ş. vek.Av.Meral Uyar vs.
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması
sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak
verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine
ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av. Sevinç
Odabaşı ile davalı vek. Av. Meral Uyar'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya
başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve
temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi,
gereği konuşuldu:
- K A R A R -
Davacı vekili dava dilekçesinde; yanlar arasındaki sözleşme
uyarınca müvekkiline verilen kredi kartını 22.5.1991 günü çaldırdığını, aynı
gün davalı bankaya durumu bildirdiğini ve Cumhuriyet Savcılığına
başvurduğunu, davalı bankanın kartın iptal işlemini 8.6.1991 gününde
yaptırdığını, 14.6.1991 gününden başlıyarak kartı çalanın sahte kimlik ve
imza kullanarak çektiği paranın riskinin davacıya yükletildiğini bildirerek,
müvekkilinden alınan dava konusu 23.916.500 liranın geri alınmasını
istemiştir.
Davalı vekili, aralarındaki sözleşme gereği kartın çalınması
halinde tüm sorumluluğun davacıya ait olduğunu bildirerek davanın reddini
istemiştir.
Mahkemece, davacının çalınma durumunu hemen davalı bankaya
bildirmek suretiyle yükümlülüğünü yerine getirdiği, iptal işleminde geçiken
bankanın kusurlu olması nedeniyle davacıdan tahsil olunan dava konusu bedelin
davalıdan alınarak geri verilmesine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı bankaca temyiz edilmiştir.
Yanlar arasında yapılan 16.11.1988 günlü "yalnız Türkiye'de
geçerli visa kredi kartı üye sözleşmesi"ne dayalı olarak davacıya visa kredi
kartı verilmiştir. Davacının kredi kartını 22.5.1991 gününde çaldırdığı, aynı
gün durumu yazılı olarak bankaya bildirdiği, çalınma olayının davalı yanca da
saptanıp kabul edildiği, böylece davacının, sözleşmenin 10. maddesinde
belirtilen bildirim yükümlüğünü yerine getirdiği yönünde yanlar arasında
uyuşmazlık yoktur.
Bu çalıntı bildirimi üzerine davalı bankanın anlaşma yaptığı
kuruluşlara durumu açıkladığı ve bu işyerlerinde alış-veriş yapılmadığı
bildirilmiştir. Ayrıca, bankanın anlaşması bulunmadığı işyerleri yönünden,
Merkez Bankası ve Bankalar Birliğinin gözetiminde kurulan davalı bankanın
da ortağı olduğu bankalararası Kart Merkezi A.Ş. (B.K.M.)ce çıkarılan,
çalıntı kayıp ve geçerli olmayan kartların kuruluşlara bildirilmesi ve
sorumluluğu düzenleyen Birleşik Uyarı Listesi Yönetmeliği (BUL) de
yayınlanmak üzere 22.5.1991 gününde bildirilmiştir. BUL'da 8.6.1991 gününde
yayınlatılmıştır. Çalınan kartla 31.5.1991 gününde işyerlerinde alış-veriş
yapılmaya başlanmış, herbiri 400.000 lirayı geçmeyen tutarlarla 11.6.1991
gününe kadar devam etmiştir.
Somut olaya özgü 400.000 liranın altındaki miktarlar için üye
işyerlerinden provizyon alma zorunluluğu olmadığı anlaşılmaktadır.
Banka ile müşterisi arasındaki ilişkide banka provizyon almak
suretiyle ya da olaya özgü 400.000 lira altında işyerleriyle yaptığı anlaşma
uyarınca provizyon istenmesine gerek olmadan ödemeleri güvence altına
almaktadır. Bir başka deyişle ödemeyi müşteriye karşı garanti etmektedir.
Kartla yapılan alışverişlerde üye işyerleri olaya özgü 400.000 liranın
altındaki miktar için kimlik denetimi ve imza vurgulaması yaptıktan sonra
kartı kabul etmeleri durumunda bankaya karşı sorumluluktan kurtulmaktadır.
Yine 400.000 liranın üstündeki ödemeler yönünden de bankadan "provizyon"
denilen onayı aldıklarında sorumlulukları bulunmamaktadır. Provizyon, kartın
kayıp ya da çalıntı olmadığını ve ilgili kart hamilinin alış-veriş tutarını
harcayabileceğini vurgulamaktadır.
Öbür yandan, bankalar kredi kartı verirken, kredi üye
sözleşmesi yaparken gerekli dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Zira
bankaların gördükleri hizmetin bir gereği olarak tüm olasılıkları, bunların
önlemlerini düşünmek ve hizmetlerini yüksek düzeyde bir güvence ortamı içinde
yürütmekle yükümlüdür. Banka müşterisinin de objektif ölçüleri içinde
davranması ve özellikle kötüye kullanma olasılığı nedeniyle özenle saklama
yükümlülüğü olan kredi kartının rızası dışında elinden çıkması durumunda
bankaya hemen bildirimde bulunması gerekmektedir. Bu sayede bankalara gerekli
önlemlere başvurma olanağı sağlanmalıdır.
Buna koşut olarak yanlar arasında düzenlenen sözleşme de
öngörülen biçimde kayıp ya da çalıntı ihbarının yazılı olarak
vurgulanmasından sonra yapılacak tüm harcamalardan üyenin tek başına sorumlu
olacağı yönündeki hüküm, B.K.nun 99. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davalı
bankayı açıklanan yükümlülüklerinden dolayı sorumluluktan kurtarmaz. Zira
müşterisinin bildirimine karşın kaybolan ya da çalınan kartın kulanılmasını
engelleyecek önlemleri yeterli sürede almayan bankanın ağır kusurlu sayılması
gerekir.
Bu durumda, kredi kartı sahibinin sorumluluğu, kaybolma ya da
çalınma olgusunun bankaya yazılı teyidiyle bankanın bildirim yükümlülüklerini
yerine getirebilmesi için öngörülecek makul, objektif bir süreyle sınırlı
tutulmalıdır. Yoksa üye sorumluluğunu bildirimden başlıyarak bankanın kayıp
kartı sistem dışı bırakabilmesi için yeterli süre geçtikten sonrada
sürdürülmesi hakkaniyet kurallarına uygun düşmez.
Somut olayda davacının çalıntı bildirimi hemen yapmasına
karşın, davalı bankanın mahkemece makul olarak kabul edilen sürede
yükümlülüklerini yerine getirememesi sonucu doğan zarardan sorumlu
tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz
itirazlarının reddine, yerel mahkeme kararının ONANMASINA, 750.000 lira
duruşma avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda
yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 2.6.1994 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
Cengiz Kostakoğlu N.Sucu K.Acar K.O.Şengün Y.Özdilek
|