 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Dördüncü Ceza Dairesi
E. 1993/5653
K. 1993/6622
T. 6.10.1993
* TEHDİT
ÖZET : Öfkeyle söylenen tehdit, suç oluşturur. Bu durumda koşulları varsa,
yalnızca TCK.nun 51. maddesinde öngörülen yasal indirim uygulanabilir.
Tehdidin ciddi olup olmadığı hususu ise, tehdit edici sözlerin gerçekleşme
olasılığı ve mağdurun iradesini etkileme derecesi içinde
değerlendirilmelidir.
TCY.nın 457/1. maddesiyle 2/5 oranında artırım yapılırken eksik ceza verilmesi
yasaya aykırıdır.
Özgürlüğü bağlayıcı cezalar paraya çevrilip içtima ettirilirken önce paraya
çevrilmesi, sonra içtima ettirilmesi gerekir.
(765 s. TCK. m. 191, 51, 457/1, 456/4)
Yaralama, tehdit, sövme ve saldırgan sarhoşluk suçlarından sanık Muhsin
hakkında, TCY.nın 456/4, 61, 457/1, 482/3, 572; 647 sayılı Yasanın 4.
maddeleri uyarınca 667.500 lira ağır, 405.000 lira hafif para cezalarıyla
hükümlülüğüne, tehdit suçundan beraatine ilişkin (Alucra Asliye Ceza
Mahkemesi)nden verilen 1990/55 esas, 1992/117 karar sayılı ve 20.11.1992
tarihli hükmün temyiz yoluyla incelenmesi O yer ve Üst C. Savcıları
tarafından istenilmiş ve temyiz edilmiş olduğundan; Yargıtay C.
Başsavcılığı'nın 30.6.1993 tarihli bozma isteyen tebliğnamesiyle 7.7.1993
tarihinde Daireye gönderilen dava dosyası, başvurunun nitelik ve kapsamına
göre görüşüldü.
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve
gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
A- Sanığa yükletilen saldırgan sarhoşluk eylemiyle ulaşılan çözümü haklı
kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin yasaya
uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda
ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve
eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, böylece
olaylara ilişkin sorunlarda gerekçenin yeterli bulunduğu,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve yasada öngörülen suç tiplerine
uyduğu,
Cezanın yasal bağlamda uygulandığı,
Anlaşıldığından, Üst C. Savcısının ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş
olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE
HÜKÜMLERİN ONANMASINA.
B- Tehdit, yaralamaya kalkışma ve sövme suçlarına ilişkin hükümlere yönelik
temyize gelince;
a) Yerel mahkeme, sanığın saptanan ve tehdidi içeren sözleri tartışma (kavga)
sırasında öfkeyle söylediği ve bu nedenle de suçun kasıt ögesinin oluşmadığı
görüşüyle sanıkların beraatine karar vermiştir.
Karar, aşağıdaki nedenlerle yerinde değildir:
1- T.C Yasasının 191. maddesinde yer alan, yardımcı hüküm niteliğinde olan ve
(amaç-tehdit) olarak salt tehdit eylemini cezalandıran cürümün manevi ögesi,
tehdit etme bilinç ve iradesi ögelerinden oluşan genel kasıttan ibarettir. Bu
kasıt, kastın oluşum süreci ve yoğunluğu açılarından bir düşünce kastı (dolo
di proposito) ya da bu kastın en yoğun biçimi olan tasarlama (taammüt)
veyahut da kavga ve tartışma gibi çoğu durumlarda görüldüğü üzere bir öfke
(taşkınlık) kastı (dolo di impeto) da olabilir. Bu nedenle de saptandığı
takdirde öfke bilinç ve iradeyi kaldırmayıp yalnızca iradeyi ve dolayısıyla
sorumluluğu zayıflattığından, suç kastının ortadan kalkması söz konusu
olamaz. Bu durumda, koşulları bulunduğu takdirde, yalnızca T.C Yasasının 51.
maddesinde öngörülen yasal indirim uygulanabilir. Nitekim, bu hareketin; bir
amaç-tehdit olarak değil, bir araç-tehdit olarak cezalandırıldığı, T.C
Yasasının 258, 308, 416, 429, 495 ve benzeri bir çok maddelerinde, suç
kastının kapsamına girdiği halde, öfkeyle söylenen tehdit hareketinin, kasıt
bulunmadığı ya da ciddi olmadığı ileri sürülmemiş, bu suçları işleyen failler
uygulamada yerinde olarak cezalandırılagelmişlerdir. T.C Yasasının
amaç-tehdidi (md. 191) ve araç-tehdidi (md. 188) cezalandıran 191. ve 188.
maddelerinde, öfkenin suç kastını kaldıracağını ve öfkeyle söylenen tehdidin
ciddi olmayacağını ileri sürmek, kuşkusuz yukarıda anılan maddelerdeki suç
aracı tehdidin kalkmasını ve dolayısıyla bu suçların da oluşmamasını doğurur
ve T.C Yasasının sistemi içinde bir iç çelişki yaratır.
2- Bir tehlike suçu olan tehdidin, ciddi olup olmadığı hususu ise, tehdidi
içeren sözlerin gerçekleşmesinin kaçınılmaz olup olmamasına göre değil,
oluştuğu ortama ve tarafların bedensel ve ruhsal durumlarına göre, tehdit
edici sözlerin gerçekleşme olasılığı ve mağdurun iradesini etkileme derecesi
ölçüleri içinde, önceden bir bir sayılması olanaksız etkenler gözetilerek,
ilk mahkemece değerlendirilecek olgusal (fiili) bir sorundur. İlk mahkeme;
ağır olmayan (hafif) tehditlere karşı da cezai yaptırım gerektiren T.C Yasası
koyucusunun bu konudaki duyarlılığını da gözeterek, tehdidin görünüşte ciddi
olup olmadığı sorununu çözmek zorundadır. Öfkeyle söylenen tehditlerin ciddi
olamayacağı yolunda önceden ilke boyutunda ve üstelik bir olay içtihadı
yaratmak olanaksızdır.
Tehdit cürmünün hukuki ve maddi konuları, suç kastını zaman süreci içindeki
oluşumu ve niteliği, suçun yapısına ilişkin yukarda açıklanan nedenler
gözetilmeden, tartışma ve kavga sırasında salt öfkeyle işlenen tehdidin suç
olamayacağı nedenine dayanılarak yasal temelden yoksun gerekçeyle hüküm
kurulması,
b) TCY.nın 457/1. maddesiyle 2/5 oranında artırım yapılırken yanılgı sonucu 1
ay 20 gün yerine eksik ceza verilmesi,
c) Özgürlüğü bağlayıcı cezalar paraya çevrilip içtima ettirilirken, önce
paraya çevrilmesi, daha sonra içtima ettirilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,
Yasaya aykırı ve Üst ile O yer C. Savcılarının temyiz nedenleri ile
tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden (HÜKÜMLERİN BOZULMASINA),
yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak
üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 6.10.1993 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
|