 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Üçüncü Hukuk Dairesi
E. 1993/5037
K. 1993/19255
T. 15.11.1993
* SU
* SUYUN DEBİSİNİ ÖLÇMEK
* KAYNAK SUYU
* YERALTI SULARI
* ÖZEL SU
* GENEL SU
* KADİM VEYA ÖNCELİK HAKKI
ÖZET : Suyun, her ne kadar davalıya ait tapulu taşınmazdan aktığı saptanmış
ise de; bu suyun, Türk Medeni Kanununun 679. maddesi anlamında özel su
sayılabilmesi bunun kendiliğinden yeryüzüne çıkan bir kaynak suyu ve çıktığı
taşınmazın sınırlarını aşmayacak ölçüde az olmasına bağlıdır.
Bu kural ve ilkenin belirlenmesi için, anılan suyun debisinin de ölçülmek
suretiyle kaynak suyu mu, yoksa sonradan çıkarılmış yeraltı suyu mu olduğunun
usulünce tesbiti gerekir.
(743 s. MK. m. 679 (167 s. YSK. m. 4)
Dava dilekçesinde, suya ve taşınmaz mala elatmanın önlenmesi ve karşılık
davada ise irtifak hakkı tesisi ya da hakkın devri istenilmiştir. Mahkemece,
asıl davanın kabulü ve karşılık davanın ise reddi cihetine gidilmiş; hüküm,
davalı ve karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içnide olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün
kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere
ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair
temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak; dava konusu yapılan suyun, her ne kadar davacıya ait tapulu taşınmazdan
aktığı saptanmış ise de; bu suyun, Türk Medeni Kanununun 679. maddesi
anlamında özel su sayılabilmesi bunun kendiliğinden yer yüzüne çıkan bir
kaynak suyu ve çıktığı taşınmazın sınırlarını aşmayacak ölçüde az olmasına
bağlıdır.
Bu kural ve ilkenin belirlenmesi için, anılan suyun debisinin de ölçülmek
suretiyle kaynak suyu mu, yoksa sonradan çıkarılmış yeraltı suyu mu olduğunun
usulünce tesbiti gerekir ki, mahkemece bu yola gidilmeksizin karar
verilmiştir.
O halde; uzman bilirkişiler aracılığıyla uygun bir dönemde yeniden keşif
yapılarak, sözkonusu suyun debisinin ölçülmek ve kaynak suyu olup olmadığı da
belirlenmek suretiyle yasal anlamında özel su nitdeliği taşıyıp taşımadığının
kesin olarak tesbit edilmesi, özel su ise şimdiki gibi asıl davanın kabulüne,
değil ise (yani yeraltı suyu olduğu ya da miktarı itibariyle çıktığı
taşınmazın sınırlarını aşacak ölçüde fazla bulunduğu saptanırsa) o takdirde
genel su ilkelerine göre kadim veya öncelik hakkı ve ihtiyac durumları gibi
hususların belirlenmesi yolunda gerekli incelemelerin de yapılarak ortaya
çıkacak sonuçlar dairesinde bir karar verilmesi icabederken, bu yönlerden
eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru değildir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA) ve peşin
ödediği temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.11.1993
gününde oybirliğiyle karar verildi.
|