Hukuki.NET


Yargýtay içtihatlarý bölümü

Yargýtay Kararý

 


T.C.
Y A R G I T A Y
Ýçtihadý Birleþtirme
Büyük Genel Kurulu Kararý

E.	1993/5	K.
K	1996/1
T.	22.3.1996

*  ORMAN SINIRLANDIRMA KAPSAMI
*  MAKÝLÝK TAÞINMAZLAR
*  ÖZEL KANUNLARLA OLUÞTURULAN
    TAPULARA DEÐER VERME

ÖZET : "3116 Sayýlý Orman Kanunu'nun 5663 sayýlý Kanun'la deðiþik 1/e
 maddesine göre çýkarýlan "Makilik ve Orman Sahalarýnýn Birleþtiði Yerlerde
 Orman Sýnýrlarýnýn Tesbitine Ait Yönetmelik" ile bu Yönetmelik uyarýnca
 kurulan maki komisyonlarý yasal olup yaptýklarý iþlemler de geçerlidir. Orman
 sýnýrlandýrmasý kapsamýnda iken söz konusu komisyonlar tarafýndan makilik
 alan olarak belirlenen taþýnmazlar hakkýnda, özel kanunlar gereðince
 oluþturulan tapulara deðer verilmek gerekir.

(3116 s. OK. m. 1/e, 5, 13) (6831 s. OK. m. 2) (2510 s. Ýskan K.) (4753 s.
 ÇTK.) 
(3573 s. ZIK)

Yürürlükten kaldýrýlmýþ olan 3116 sayýlý Orman Kanunu'nun 5653 sayýlý Kanun'la
 deðiþik 1/e maddesine göre çýkarýlan "Makilik ve Orman Sahalarýnýn Birleþtiði
 Yerlerde Orman Sýnýrlarýnýn Tesbitine Ait Yönetmelik" ile bu Yönetmelik
 uyarýnca kurulan maki komisyonlarýnýn ve yaptýklarý iþlemlerin geçerli olup
 olmadýðý, orman sýnýrlandýrmasý kapsamýnda iken söz konusu komisyonlar
 tarafýndan makilik alan olarak belirlenen taþýnmazlar hakkýnda özel kanunlar
 gereðince oluþturulan tapulara deðer verilip verilemeyeceði konusunda
 Yargýtay Hukuk Genel Kurulu, Birinci, Yedinci, Ondördüncü ve Onaltýncý Hukuk
 Daireleri ile Sekizinci ve Yirminci Hukuk Dairelerinin kararlarý arasýnda
 Ýçtihad aykýrýlýðý bulunduðu belirtilerek Ýçtihadlarýn Birleþtirilmesi,
 Yirminci Hukuk Dairesi'nin 19.11.1993 gün ve 1/1 D. Ýþ sayýlý kararýna
 dayanýlarak istenilmiþ; Birinci Baþkanlýk Kurulu'nun 2.12.1993 gün ve 48
 sayýlý kararý ile konu gündeme alýnmýþtýr. Ýçtihadý Birleþtirme Büyük Genel
 Kurulu'nun 9.12.1994 günlü oturumunda Ýçtihadlar arasýnda aykýrýlýk bulunduðu
 kararlaþtýrýldýktan sonra Ýçtihadý Birleþtirme kapsamýnýn yeniden Birinci
 Baþkanlýk Kurulu'nca düzenlenmesine karar verilmiþ, bu doðrultuda belirlenen
 Ýçtihadý Birleþtirme kapsamý Genel Kurul'da verilen önergelere uygun olarak
 düzeltilmek suretiyle kabul edilmiþ ve iþin esasýnýn görüþülmsine
 geçilmiþtir.

Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.1992 tarih, 1992/1-553 esas ve 1992/659 karar
 sayýlý ilamýnda; maki komisyonlarýnýn makilik alanlarý belirlemeye yetkili
 olduðu, makilik saha olarak belirlenen ve orman sayýlmayan yerlere iliþkin
 olarak oluþturulan tapulara deðer verilerek uyuþmazlýðýn çözümlenmesi
 gereðine deðinilmiþtir. Birinci, Yedinci, Ondördüncü ve Onaltýncý Hukuk
 Daireleri'nin kararlarý da ayný doðrultudadýr.

Buna karþýlýk 20. Hukuk Dairesi'nin 7.7.1992 gün, 1992/6313 esas ve 1992/3606
 karar sayýlý ilamýnda; "... 5653 sayýlý Yasa'da maki tefrik komisyonlarý
 kurulacaðýna iliþkin bir hüküm mevcut deðildir. Bu komisyonlarýn kuruluþu,
 yaptýðý iþlemler ve aldýðý kararlar yasal dayanaktan yoksun olup, yok
 hükmündedir..." görüþüne yer verilmiþ, ayný Dairenin 30.11.1992 gün,
 1992/3809 esas ve 1992/6542 sayýlý kararýnda; Maki Yönetmeliðinin yasal
 dayanaðýnýn bulunmadýðý, orman dýþýna çýkarma iþlemlerinin orman tahdit
 komisyonlarýnca yapýlabileceði, yönetmeliðin kanuna aykýrý olduðu ve bu
 suretle oluþan tapu kayýtlarýna deðer verilemeyeceði belirtilmiþ; keza
 19.11.1993 tarihli Ýçtihatlarýn Birleþtirilmesi için Birinci Baþkanlýk
 Kurulu'na baþvuru kararýnda da bu görüþler doðrulanmýþtýr. Sekizinci Hukuk
 Dairesi'nin 6.6.1988 gün, 1988/6564 esas ve 1988/7800 sayýlý kararý da benzer
 niteliktedir.

Ülkemizde orman konusunda ilk düzenleme, 1285 tarihinde yürürlüðe giren "Orman
 Nizamnamesi" ile yapýlmýþtýr. Bu Nizamname'de ormanýn tanýma yer
 verilmemiþtir. Cumhuriyet döneminde çýkartýlan 3116 sayýlý Orman Kanunu
 1.6.1937 tarihinde yürürlüðe konulmuþ ve anýlan Yasa'nýn 1/1. maddesinde, ilk
 kez ormanýn tanýmý yapýlmýþtýr. Orman, "Kendi kendine yetiþen ve emekle
 yetiþtirilmiþ olup da herhangi bir çeþit orman hasýlatý veren aðaçcýk ve
 aðaçcýklarýn toplu halleri yerleri ile birlikte orman sayýlýr" þeklinde
 tanýmlanmýþ, maddenin 2. fýkrasýnda ise istisnalar belirtilmiþtir. 3116
 sayýlý Kanun'un orman tanýmýna "Makilik" alanlar da girmektedir.

24.3.1950 tarihinde kabul edilerek 3.4.1950 tarihinde yürürlüðe konulan 5653
 sayýlý Kanun'la, 3116 sayýlý Orman Kanunu'nun bazý maddeleri ve bu arada
 ormanýn tanýmýna iliþkin 1. maddesi deðiþtirilmiþ, ormanýn tanýmý yeniden
 yapýlmýþ, istisnalar bentler halinde sayýlmýþtýr. Anýlan maddenin "e"
 bendinde "Maki cinsinden her türlü aðaçcýklarla örtülü yerler orman sayýlmaz"
 denilmiþ, son fýkrasýnda ise, "Bu Kanunun 43. maddesi gereðince muhafaza
 ormaný niteliðini taþýdýðý veya devamlý orman hasýlatý verdiði Tarým
 Bakanlýðýn'ca fennen belirtilecek olan makilerle örtülü sahalar yukarýki (e)
 fýkrasý hükmünün dýþýndadýr" hükmüne yer verilmiþtir. Makilik alanlar orman
 sayýlýrken, yapýlan deðiþiklikle, istisnalar dýþýnda orman sayýlmamýþtýr.

Orman Kanunu'nda yapýlan deðiþikliðin uygulamasý yönünden, idare tarafýndan
 17.8.1950 tarihinde "Makilik ve Orman Sahalarýnýn Birleþtiði Yerlerde Orman
 Sýnýrlarýnýn Tesbitine Ait Yönetmelik" yürürlüðe konulmuþtur. 3116 sayýlý
 Kanun, 6831 sayýlý Orman Kanunu'nun yürürlüðe girdiði 8.9.1956 tarihinde
 yürürlükten kalkmýþ ve Yönetmelik geçerliliðini yitirmiþtir.

Ýçtihat aykýrýlýðý 1950 yýlýnda yürürlüðe konulan ve 1956 yýlýna kadar
 yürürlükte kalan Maki Yönetmeliðinin yasal dayanaðý bulunup bulunmadýðý,
 yönetmeliðin kanuna aykýrý olup olmadýðý ve yönetmelik uyarýnca kurulan maki
 komisyonlarýnýn iþlemlerine deðer verilip verilemeyeceði konularýnda
 toplanmaktadýr.

Kamu kurum ve kuruluþlarýnca kanun ve tüzüklerin uygulanmasýný saðlamak ve
 bunlara aykýrý olmamak þartýyla yapýlan düzenleyici kurallara "Yönetmelik"
 denilmektedir.

Yönetmeliðin yürürlüðe konulduðu tarihte uygulanmakta olan 1924 Anayasasý'nda,
 yönetmeliklerle ilgili bir hüküm bulunmamaktadýr. 1961 tarihli Anayasa'nýn
 113. maddesinde kamu kurum ve kuruluþlarýnýn yönetmelik çýkarabilecekleri ve
 bunlarýn Resmi Gazete'de de yayýmlanmasýnýn zorunlu olduðu belirtilmiþtir.
 Yürürlükte bulunan 1982 tarihli Anayasa'nýn 124. maddesinde ise, kamu kurum
 ve kuruluþlarýnýn yönetmelik çýkarabilecekleri hükmüne yer verilmiþ,
 yönetmeliklerin tümünün Resmi Gazete'de yayýmlanmasý zorunluluðu
 kaldýrýlmýþtýr. Yönetmeliðin yürürlüðe konuduðu tarihte uygulanmakta olan
 1924 tarihli Anayasa'da yönetmelikle ilgili hüküm bulunmamasý, idarenin
 kanunlarda açýk yetki verilmedikçe yönetmelik çýkaramayacaðý þeklinde
 yorumlanamaz. Yürütme organýnýn yönetmelik çýkarma yetkisi, kanunlarýn
 yürütülmesi görevinin idareye ait olmasýndan kaynaklanmaktadýr. Kanunlarý
 yürütmekle yetkili kýlýnan idare bu iþlevini açýklayýcý ve ayrýntýlý
 düzenlemeler yaparak yerine getirebilecektir. 1961 ve 1982 Anayasalarý'nda
 idarenin yönetmelik çýkarmaya yetkili olduðunun belirtilmesi de bunu
 doðrulamaktadýr. Bu itibarla, idarenin kanunlarýn uygulamasý yönünden
 yönetmelik çýkarmasý için yasada ayrýca yetki verilmesine gerek
 bulunmamaktadýr. Ancak, bazý kanunlarda idarenin yönetmelikle düzenleme
 yapmasý öngörülmektedir. Bu gibi durumlarda idare yönetmelikle düzenleme
 yapmak zorundadýr. Kanunlarda yönetmeliðe iliþkin hüküm bulunmamasý halinde
 yönetmelik çýkarýp çýkarmamak idarenin takdir hakký kapsamýna girmektedir.
 Ýdare takdir hakkýna dayanarak kanunlarda açýk hüküm olmasa dahi yönetmelik
 çýkarabilir. Bu husus yürütme görevinin doðasý gereðidir.

Ýçtihat uyuþmazlýðýna konu olan olayda, orman niteliðini taþýyan makilik
 alanlarla, orman sayýlmayan makilik alanlarýn fennen belirtilmesi görevi
 Tarým Bakanlýðý'na verilmiþtir. Ýdare, 5653 sayýlý Kanun'dan kaynaklanan
 "Belirleme" görevini yönetmelikle düzenleme yaparak yerine getirmiþtir.
 Bakanlýða verilen görevin yerine getirilmesi yönetmelikle düzenleme
 yapýlmasýný zorunlu kýlmýþtýr. Kanunda belirleme görevinin ne þekilde
 yapýlacaðýna  dair hüküm olmadýðýndan bu yön idarenin takdirine
 býrakýlmýþtýr. Yönetmeliðin dayanaðý olmadýðýna iliþkin görüþ, deðinilen
 nedenlerle yasal dayanaktan yoksun bulunmaktadýr.

Ýdare tarafýndan prosedürüne uygun olarak yürürlüðe konulan bir yönetmeliðin,
 adli yargý tarafýndan yürürlükten kaldýrýlmasý, yürürlüðünün durdurulmasý,
 iptal edilmesi veya yok sayýlmasý mümkün deðildir. Yönetmeliðin yürürlükten
 kaldýrýlmasý veya deðiþtirilmesi idareye, iptali ise idari yargýya aittir.

Yazýlý normlar, Anayasa, Milletlerarasý Andlaþmalar, Kanun, Kanun Hükmünde
 Kararname, Tüzük ve Yönetmeliklerdir. Normlar hiyerarþisinin zirvesini
 Anayasa, alt basamaðýný ise Yönetmelik oluþturmaktadýr. Bu nedenlerle
 çýkarýlan yönetmeliklerin üstün normlarla çatýþmamasý gerekir. Ýçtihat
 uyuþmazlýðýna neden olan yönetmeliðin üstün normlarla çatýþýp çatýþmadýðýnýn
 saptanmasý zorunlu görülmüþtür.

Her olaya, olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin uygulanmasý
 zorunludur. Yönetmeliðin yürürlüðe konulduðu tarihte yürürlükte bulunan 1924
 tarihli Anayasa'da ormanlarýn korunmasý ile ilgili yasama ve yürütme
 organýnýn yetkilerini kýsýtlayýcý hiçbir hüküm yoktur. Bu nedenle çýkarýlan
 yönetmeliðin 1924 Anayasasý'yla çatýþtýðýndan sözedilemez. 1961 ve 1982
 Anayasalarý'nda ormanla ilgili kýsýtlayýcý hükümlerin geriye dönük olarak
 uygulanmasý mümkün deðildir.

1961 tarihli Anayasa'nýn 151. maddesinde, mahkemelerin Anayasa'ya aykýrýlýk
 iddiasýný ciddi bulmasý halinde Anayasa Mahkemesi'ne baþvurabileceði, altý ay
 içinde karar verilmemesi durumunda mahkemelerin kendi kanýsýna göre
 uyuþmazlýðý çözümleyeceði öngörülmüþtür. 1982 tarihli Anayasa'nýn 152/3.
 maddesinde ise, Anayasa Mahkemesi'ne baþvuran mahkemenin 5 ay beklemekle
 yükümlü olduðu, bu süre içinde istem konusunda karar verilmemesi halinde
 yürürlükteki kanuna göre uyuþmazlýðýn çözümlenmesi hükmüne yer verilmiþtir.
 1961 ve 1982 tarihli Anayasalar'da, Anayasa'ya aykýrýlýk iddiasý ile Anayasa
 Mahkemesi'ne baþvuru yapýlmasý açýkça "bekletici sorun" sayýlmýþtýr.

Anayasa'da kanun çýkarma yetkisi yasama organýna verilmiþtir. Yasama organý
 Anayasa çerçevesinde konu ile sýnýrlý olmaksýzýn kanun çýkarabilir. Bir baþka
 deyimle kanun, Yasama Organý tarafýndan yapýlan baðýmsýz bir hukuksal
 düzenlemedir. Buna karþýlýk yönetmelik, kanunu açýklayan, kanunun
 uygulanmasýný saðlayan ve kanunu tamamlayan bir idari tasarruftur.
 Yönetmelikle kanun arasýnda organik bað mevcut olup, yönetmelik kanuna
 baðýmlýdýr. Bu sebeple öncelikle üstün norm olan kanunun, kanuna aykýrý
 olmayan hallerde ise yönetmelik hükümlerinin uygulanmasý gerekir. Bir baþka
 anlatýmla; kanunla yönetmeliðin çatýþmasý halinde üstün norm durumunda
 bulunan kanuna deðer verilerek uyuþmazlýðýn çözümlenmesi zorunludur. Öðretide
 bazý hukukçular yönetmeliklerin kanuna aykýrý olmasýnýn adli yargýda
 incelenemeyeceði, bu gibi hallerde ilgili tarafa idari yargýya baþvurarak
 yönetmeliðin iptalini saðlamak üzere önel verilmesi ve bunun bekletici sorun
 yapýlmasý gerektiði konusunda görüþ bildirmektedirler. Gerek Anayasa'da ve
 gerekse kanunlarýmýzda yönetmelikle kanunun çatýþmasý halinde bunun bekletici
 sorun sayýlmasý gerektiði hususunda bir hüküm bulunmamaktadýr. Ayrýca, adli
 yargý içinde ceza ve hukuk ayýrýmý yapýlarak sonuca varýlmasý da isabetli
 deðildir. Yorum yaparken  yargý yolunu bir bütün olarak kabul zorunludur.
 Yargýtay'ýn süregelen uygulamalarýnda ayýrým yapýlmaksýzýn yönetmeliðin
 kanuna aykýrý olmasý halinde, kanuna deðer verilerek uyuþmazlýklarýn
 çözümlenmesi ilkesi benimsenmiþtir. Yönetmeliðin kanuna baðýmlý olmasý
 açýklanan þekilde yorum ve uygulama yapýlmasýný gerektirmektedir.

Makilik alanlarýn belirlenmesi görevi Tarým Bakanlýðý'na verilmiþ olup, Orman
 Kanunu'nda bu konuda baþka hiçbir hüküm bulunmamaktadýr. 3116 sayýlý Orman
 Kanunu'nun 5653 sayýlý Kanun'la deðiþik 5. maddesi ise ormanlarýn
 sýnýrlandýrýlmasý ile ilgili hükümleri içermektedir. Kanun'da "orman
 sayýlmadýðý" açýklanan makilik alanlarýn tesbiti ayrý bir iþlem, "orman
 niteliði" taþýyan ormanlarýn sýnýrlandýrýlmasý ise baþka bir iþlemdir.
 Ýþlemlerin amaçlarý, nitelikleri ve iþlevleri deðiþiktir.

Maki komisyonlarýnca yapýlan iþlemin orman dýþýna çýkarma niteliðinde olduðu,
 orman dýþýna çýkarmanýn yalnýzca orman tahdit komisyanlarýnca
  yapýlabileceði, baþka komisyonlarca yapýlan iþlemlerin geçerli olmayacaðý
 ileri sürülmektedir.

Öncelikle, maki komisyonlarý tarafýndan yapýlan iþlemin niteliðinin
 açýklanmasý gerekli görülmüþtür. Yönetmeliðin baþlýðýnda yapýlacak iþlemin
 "tesbit" olduðu belirtilmiþ, 1, 2 ve 4. maddelerinde "tesbit" iþleminin ne
 þekilde yapýlacaðý açýklanmýþtýr. Maki komisyonlarý yönetmelikte düzenlenen
 kurallara uygun olarak makilik ve orman sahalarýnýn birleþtiði yerlerde orman
 sýnýr hatlarýný belirlemekle görevlendirilmiþtir. Bu suretle muhafaza ormaný
 niteliði taþýmayan, devamlý orman hasýlatý vermeyen makilik alanlarýn
 saptanmasý amaçlanmýþtýr. Bu iþlemin orman sýnýrlandýrýlmasý yapýlan veya
 yapýlmayan bölgelerde gerçekleþtirilmesi öngörülmüþtür. Ýçtihat uyuþmazlýðý,
 orman sýnýrlandýrmasý yapýlan yerlerdeki makilik alanlarýn tesbitine
 iliþkindir. 3116 sayýlý Orman Kanunu'nun 13. maddesi gereðince
 sýnýrlandýrýlmasý kesinleþen ormanlar Hazine adýna tapuya tescil olunur. 3116
 sayýlý Kanun'la makilikler de orman sayýldýðý için, bu alanlar da
 sýnýrlandýrma kapsamýna alýnmýþtýr. 5653 sayýlý Kanun, istisnalar ayrýk olmak
 üzere makiliklerin orman sayýlmayan yer olduðunu kabul etmiþ, bu deðiþikliðe
 uygun olarak orman sayýlmayan makilik alanlarýn tesbiti gerekmiþtir. Maki
 komisyonlarýnýn görevi, orman sayýlmayan makilik alanlarý belirlemekten
 ibarettir. Orman sayýlmayan makiliklerin tesbiti yeni orman tanýmýna göre
 tapu sicilinde düzeltme yapýlmasý niteliðindedir. Bu düzeltme sonucu "orman
 niteliði ile Hazine adýna tescil" edilen taþýnmaz, orman sayýlmayan makilik
 alan olarak tesbit edilmekle "özel mülk olarak Hazine adýna tapuya tescil"
 edilecek, taþýnmazýn sadece tapudaki niteliði deðiþecektir. Böylece tesbit
 iþlemi ile Hazine adýna tapulu olan taþýnmaz tapusuz hale dönüþmeyecektir.

Bilim ve fen bakýmýndan orman niteliðini tam olarak kaybetmiþ ve tarým arazisi
 veya yerleþim yeri olarak kullanýlmasýnda yarar olan ormanlarýn, orman dýþýna
 çýkarýlabileceði hükmü, gerek Anayasa'da ve gerekse 6831 sayýlý Orman
 Kanunu'nun 2. maddesinde yer almýþtýr. Orman dýþýna çýkarýlan yerin öncesi
 orman olduðundan, orman kavramýna "yerleri de" dahildir. Bitki örtüsünün
 kaldýrýlmýþ olmasý, o yerin orman rejimi dýþýna kendiliðinden çýkmasýný
 gerektirmez. Anayasa ve Yasa'da öngörülen þartlarýn oluþmasý halinde orman
 tahdit komisyonlarý tarafýndan orman dýþýna çýkarma iþlemleri yapýlmaktadýr.

Maki tesbit iþleminin orman tahdit komisyonunca yapýlacaðýna iliþkin 3116
 sayýlý Orman Kanunu'nda bir hüküm bulunmamaktadýr. Komisyonunun oluþumunu
 belirleme idarenin takdirine aittir. Yönetmeliðin 1. maddesinde, tahdit
 komisyonlarýnýn da belirleme görevini yapabileceði öngörülmüþtür. Bu nedenle
 yönetmeliðin, 3116 sayýlý Orman Kanunu'na aykýrý hükümler taþýdýðýna iliþkin
 iddia dayanaksýz kalmaktadýr. Yönetmelikle kanun arasýnda hiçbir çatýþma
 bulunmamaktadýr.

Bakanlar Kurulu'nca 2.6.1937 tarihinde kabul edilerek, 11.6.1937 tarihinde
 yürürlüðe konulan Orman Nizamnamesi'nde makiliklerle ilgili hüküm
 bulunmamaktadýr. Bu nedenle Yönetmeliðin Tüzüðe aykýrýlýðýndan söz edilemez.

Maki komisyonlarýnca orman sayýlmadýðý belirlenerek Hazine adýna özel mülk
 olarak tescil edilen taþýnmazlar, 2510 sayýlý Ýskan Kanunu, 4753 sayýlý
 Çiftçiyi Topraklandýrma Kanunu, 3573 sayýlý Zeytinciliðin Islahý Kanunu, 5658
 sayýlý Orman Kanunu'na ek Kanun gibi özel kanunlar uyarýnca Hazine tarafýndan
 tahsis, temlik, daðýtým ve satýþ suretiyle kiþiler adýna tapuya baðlanmýþ ve
 tapu kayýtlarý oluþturulmuþtur. Hazine tarafýndan daðýtýlan, satýþa konu
 olan, temlik ve tahsis edilen bu taþýnmazlarýn ormanla hiçbir ilgisi
 bulunmamaktadýr. Bu nedenlerle özel kanunlar uyarýnca oluþturulan tapu
 kayýtlarý yasal prosedüre uygun ve geçerli kayýtlardýr. Tapu kayýtlarý
 taþýnmaz mallardaki mülkiyet hakkýnýn belgesi ve göstergesidir. Anayasa'nýn
 36. maddesi gereðince mülkiyet hakký, temel insan hakkýdýr. Ýnsan haklarýna
 ve kazanýlmýþ haklara saygý gösterilmesi hukuk devleti olmanýn temel
 þartýdýr.

Açýklanan nedenlerle, yönetmeliðin idare tarafýndan usulen yürürlüðe
 konulduðu, yönetmeliðin üstün normlara aykýrý hükümler taþýmadýðý,
 yönetmelikle kurulan komisyonlarýn makilik alanlarý belirlemeye yetkili
 olduðu, orman sýnýrlandýrmasý kapsamýnda iken maki komisyonlarý tarafýndan
 makilik alan olarak belirlenerek özel kanunlar uyarýnca oluþturulan tapularýn
 geçerli bulunduðu sonucuna varýlmýþ; Ýçtihatlar arasýndaki aykýrýlýðýn Hukuk
 Genel Kurulu, Birinci, Yedinci, Ondördüncü ve Onaltýncý Hukuk Daireleri'nin
 kararlarý doðrultusunda birleþtirilmesine karar verilmesi gerekmiþtir.

S o n u ç : 3116 sayýlý Orman Kanunu'nun 5653 sayýlý Kanun'la deðiþik 1/e
 maddesine göre çýkarýlan "Makilik ve Orman Sahalarýnýn Birleþtiði Yerlerde
 Orman Sýnýrlarýnýn Tesbitine Ait Yönetmelik" ile bu Yönetmelik uyarýnca
 kurulan maki komisyonlarýnýn ve yaptýklarý iþlemlerin geçerli olduðuna, orman
 sýnýrlandýrmasý kapsamýnda iken söz konusu komisyonlar tarafýndan makilik
 alan olarak belirlenen taþýnmazlar hakkýnda özel kanunlar gereðince
 oluþturulan tapulara deðer verilmesi gerektiðine, 22.3.1996 tarihli iþin esas
 ile ilgili olarak müzakere yapýlan ilk toplantýda üçte ikiyi aþan çoðunlukla
 karar verildi.

KARÞI OY

I- Görüþleri ve tartýþýlacak konu:

* Ýçtihatlarý Birleþtirmenin konusu, 3116 sayýlý Orman Yasasýnýn 5653 sayýlý
 Yasayla deðiþik 1/e maddesi ve bendi uyarýnca çýkarýlan "Makiliklerle
 Ormanlarýn Birleþtiði Yerde Orman Sýnýrlarýnýn Tespitine Dair Yönetmelik" le
 bu yönetmeliðe göre kurulan "Maki Ayýrma Komisyonlarý"nýn ve bu komisyonlarýn
 yaptýklarý iþlemlerin; dolayýsýyla daha önce Orman Sýnýrlamasýnda orman
 olarak benimsenmekle birlikte bu komisyonlarca "makilik alan" olarak saptanan
 taþýnmazlar hakkýnda özel yasalar gereðince kiþiler adýna verilen tapularýn
 hukuk açýsýndan geçerli olup olmadýklarýdýr.

Yüce Hukuk Genel Kurulu ile yüksek 1, 7, 14 ve 16. Hukuk Dairelerine göre,
 "Maki Ayýrým Komisyonlarý"nýn yasaya aykýrý olup olmadýðý konusu, Yüksek 20.
 Hukuk Dairesi'nin tersini belirten görüþüne deðin, hiç tartýþma konusu
 yapýlmamýþtýr. Ancak, Yüce Kurul ile yüksek 20. Hukuk Dairesi dýþýnda kalan
 ve yukarýda anýlan dairelere göre, bu komisyonlar; yasaya uygun olarak
 kurulmuþlardýr ve verdikleri kararlar da yasaldýr.

Yüksek 20. Hukuk Dairesi'ne göre ise, 5653 sayýlý Yasada "Maki Ayýrma
 Komisyonu" kurulacaðýna ve bu konuda yönetmelik çýkarýlacaðýna iliþkin yasal
 bir hüküm bulunmamaktadýr. O yüzden, bu komisyonlar yasa dýþý ve yaptýklarý
 iþlemlerde "yokluk"la sakattýr. Yüksek 8. Hukuk Dairesi'nin kimi kararlarý
 (6.6.1988, 6564/7800; 27.6.1988, 6572/8824) da bu doðrultudadýr.

Görülüyor ki, sorun; "Maki Ayýrma Komisyonlarý" ile yaptýklarý iþlemlerin
 dayanaðýný oluþturan yönetmeliðin geçerli olup olmadýklarýnda
 düðümlenmektedir. Bu durum karþýsýnda; iki alt sorunu art arda tartýþmak ve
 oylamak zorunludur. Birincisi, yönetmeliðin hukuka uygunluðu sorununu hukuk
 yargýcýnýn çözme yetkisi olup olmadýðý; ikincisi de bu yetkinin bulunduðu
 benimsediði takdirde, yönetmeliðin hukuk açýsýndan geçerli bulunup
 bulunmadýðýdýr. Hukuk yargýcýnýn, böyle bir yetkisinin olmadýðý sonucuna
 ulaþýldýðý takdirde, ikinci sorunun tartýþýlmasýna elbette gerek yoktur.
 Öyleyse ilkin, hukuk yargýcýnýn bir yönetmeliðin hukuka uygunluðunu inceleme
 yetkisi olup olmadýðý irdelenmelidir.

II- Adli yargýnýn yetkisi:

A- Normlar basamaðý açýsýndan:

Hukuk düzeninde normlar basamaðý, yukarýdan aþaðýya doðrudur: Anayasa,
 ulusüstü yasa, yasa, yasa hükmündeki kararnama, tüzük, yönetmelik, genelge.
 Bu basamaklandýrmaya (stufentheorie) göre:

a- Yukarý normlar alt normlarý yaratýrlar.

b- Yaratýcýlýk aþaðýya doðru azalýr, yukarý doðru artar.

c- Yaratýcýlýðýn doðasý gereðince, alt norm, üst norma aykýrý olamaz.

ç- En soyut norm en üstte, en somut norm en altta yer alýr. Baþka deyiþle,
 normlarýn somutlaþmasý aþaðýya doðru artar ve bu nedenle uygulama en altta
 yer alan en somut normdan baþlar. Hukuk düzeninde en yukarýda yer alan
 normlar, ilkelere; en altta yer alan normlarsa yürütmeye (icraya) yakýndýr.
 Bir baþka deyiþle, en üstte yer alan normlarýn yaratýcýlýðý çok,
 uygulanýrlýðý az; en altta yer alan normlarýn uygulanýrlýðý çok, yaratýcýlýðý
 azdýr. Özetle, normlar basamaðýnda aþaðýya doðru inildikçe somutlaþma süreci
 yaþanmakta ve bu süreç, hukuk normunu yaratmanýn zararýna, hukuk normunu
 uygulamanýn yararýna iþlemektedir (F. Lachaume, La hierarchie des actes
 administratifs executoires en droit public français, L. G. D. J., Paris,
 1966, s. 58, 145-150).

B- Hukuka uygunluðun çözüm yetkisi açýsýndan:

Bu uygulama sürecinde, eðer bir alt normun üst norma uymadýðý ileri sürülürse,
 uygulamacýnýn görevi, hukuka uygunluk sorunu çözülmeden, alt normu
 uygulamamaktýr. O zaman bu sorunu çözmeye yetkili merci hangisidir sorusuna
 yanýt vermek gerekecektir.

"Yargýlama birliði ilkesi"ni ve dolayýsýyla "yüksek mahkeme dizgesi"ni
 benimseyen ülkelerde, sorun yoktur. Ýlk mahkemelerden yüksek mahkemeye deðin
 her yargý mercii, bir yasanýn Anayasaya, bir tüzüðün ya da yönetmeliðin
 yasaya aykýrý olup olmadýðý sorununu çözmeye yetkilidir.

Türkiye, Almanya, Fransa, Ýspanya, Ýtalya gibi yargý birliðini benimsemiþ,
 anayasal, adli ve idari yargýyý ayýrmýþ olan ülkelerde ise çözüm, çatýþan
 ilkelerden önceliðin hangi ilkeye verilmesine göre deðiþmektedir. Eðer "yargý
 otoritelerinin ayrýlýðý ilkesi"ne öncelik tanýnýrsa ve dava bir baþka yargý
 merciinin önündeyse, konuyu yalnýzca yetkili yargý organý çözeceðinden,
 "bekletici sorun" söz konusu olacaktýr. Eðer olaya el koyan mahkemenin
 "yargýlamasýnýn tamlýðý (la plenitude de juridiction du tribunal saisi)
 ilkesi"ne üstünlük tanýnýrsa, asýl davanýn yargýcý, istisnanýn da yargýcý
 denilecek, asýl davaya el koyan mahkeme, kendi davasýna yettiði oranda, yani
 nispi yargýlama çerçevesinde sorunu çözecek, "önsorun" söz konusu olacaktýr.

Ýlkeler matematiðinin bu belirleyici sonuçlarýna göre, ceza davasýnda
 yargýlamanýn tamlýðý ilkesi öne çýkmakta, ceza yargýcý sorunu bir önsorun
 olarak çözmektedir. Zira, suçlanan kiþi suçsuzsa suçsuzluðunun
 kanýtlanmasýnda; suçluysa bir an önce cezalandýrýlmasýnda, hem bireysel ve
 hem de kamusal yarar vardýr. Yargýlamada çabukluk ve yoðunluk ilkeleri de
 bunu zorunlu kýlmaktadýr. Nitekim, hukuk öðretisindeki bu geliþme, yazýlý
 hukuka yansýmýþ, Türk (md. 255), Fransýz (md. 384), 1988 Ýtalya (md. 2, 3)
 Ceza Yargýlama Yasalarý ile 1 Mart 1993 tarihinde yürürlüðe giren Fransýz
 Ceza Yasasý (md. 11-5), bu görüþler doðrultusunda düzenlemeler getirmiþtir.

Hukuk davasýna gelince, durum deðiþiktir. Hukuk yargýcý, bir yönetmeliðin
 yasaya uygun olup olmadýðý sorununu çözmeye yetkili deðildir. Yargý
 otoritelerinin ayrýlýðý ilkesine öncelik tanýmak ve konuyu bekletici sorun
 yapmak zorundadýr. Kural budur. Bu kuralýn yalnýzca iki istisnasý vardýr.
 Konu devlet tarafýndan bireylerin mülkiyet hakkýna ve özgürlüklerine yapýlan
 bir saldýrýyla ilgili ise, hukuk yargýcý konuyu önsorun olarak çözmeye
 yetkilidir. Fransýz Uyuþmazlýk Mahkemesi'nin 16.7.1923, 10.1.1950,
 5.7.1971,2.7.1979; Yargýtayý'nýn 21.12.1961,     25.4.1985 tarihli kararlarý
 böyledir (Bu konuda birkaç kaynak vermekle yetiniyorum: Kuru, III, s.
 2368-2381; Üstündað, Medeni Yargýlama Hukuku, 1992, s. 181-182;
 Rivero-Waline, Droit administratif, 15. ed., Dalloz, 1994, n. 181, 182, 183;
 R. Chapus, Droit administratif, gŽnŽral, T.T., 4. Žd., 1988, n. 965-972;
 Vedel-Delvole, Droit administratif, Paris, 1992, s. 523; Kunter, n. 156;
 Erem, 1986, s. 149-151; Foschini, s. 376-377; Merle-Vitu, n. 1341-1356).

Ceza yargýlama yasalarýnda "yargýlama tamlýðý ve asýl davanýn yargýcýnýn
 istisnanýn da yargýcý olduðu" ilkeleri doðrultusunda ve yukarýda belirtildiði
 üzere, açýk hükümler olduðu halde; hukuk yargýlama yasalarýnda benzer
 hükümlere rastlanmamaktadýr. Bu, çok çarpýcý ve derinlemesine incelemeleri
 gerektiren bir olgudur; nedenleri de yukarýda özetlenmiþtir. Ceza ve hukuk
 yargýlama dizgeleri arasýndaki baþkalýk boyutlarý dýþlanýrsa, yalýnkat
 vargýlara ulaþýlmasý kaçýnýlmaz olur. Yinelemeyi göze alarak belirteyim ki,
 her yazýlý hukuk dizgesi, önce kuralý koyar, sonra da istisnayý öngörür.
 Düzenleme her zaman ve her yerde böyledir. Buna göre, madde açýsýndan yetki
 (görev) kuralý, kamu düzeniyle ilgilidir ve yasalarla belirlenir. Bu bir
 kuraldýr. Bu kurala bir istisna getirildiði takdirde, yasanýn bunu ayrýca
 öngörmesi gerekir. Türk yazýlý hukukuna göre, yasal hükümlerin yasaya
 aykýrýlýðýný Anayasa Mahkemesi; bir yönetmeliðin yasaya aykýrýlýðýný idari
 yargý çözecektir. Görev kuralý böyledir. Eðer bu kurala bir istisna
 getirilmesi söz konusu olursa, bunu yasalarýn ayrýca öngörmesi gerekir.
 Yasalar öngörmediði takdirde, kamu düzeniyle ilgili bir kuralýn aþýlmasý
 olanaksýzdýr. Bu bakýmdan, ister hukuk, ister ceza yargýcý olsun, adli
 yargýçlarýn madde açýsýndan yetki (görev) kuralýna uymalarý zorunludur. Asýl
 olan budur. Bu yüzden yukarýda sergilenen nedenlerle yasalar yalnýzca ceza
 yargýlamasýnda ceza yargýcýnýn bu kuralý aþmasýna olanak tanýyabilmek için,
 (görev kuralýna) istisna oluþturan hükümleri ayrýca öngörmek gereðini
 duymuþlardýr. Ne var ki, daha önce sergilendiði üzere, ceza yargýcýnýn bu
 konudaki yetkisi, idare yargýcýnýn yetkisi oranýnda deðildir; önüne gelen
 dava ile sýnýrlýdýr. Baþka yargýçlarý ve davalarý baðlamamaktadýr. Bu
 sýnýrlýlýðýn ve nispiliðin nedeni de, kamu düzenini ilgilendiren görev
 kuralýnýn fazla örselenmemesi kaygýsýdýr. Oysa, asýl görevli olan idare
 yargýcýnýn bir yönetmeliðin yasaya aykýrýlýðý konusundaki çözümü, kurumlarý
 ve öbür yargý organlarýný baðlayýcýdýr, mutlaktýr. Eðer yasalar, hukuk
 yargýçlarýna da, ceza yargýçlarý gibi bekletici sorunlarý önsoruna
 dönüþtürerek çözme yetkisini açýkça öngörmüþ olsalardý, elbette ceza
 yargýlamasýndakine benzer sonuçlar doðacaktý. Hukuk yargýlama yasalarýnda
 görev kuralýna istisna oluþturan böyle bir yetki yargýçlara verilmemiþtir. Bu
 nedenlerle adli yargý önüne gelen bir yönetmeliðin yasaya aykýrý olup
 olmadýðýnýn bekletici sorun yapýlmasý gerektiðine iliþkin bir hüküm
 bulunmadýðý gerekçesini çýkýþ noktasý yapmak, kural ile istisnanýn yerini
 deðiþtirmek ve istisnadan kural üretmek demektir. Bu mantýkla yola çýkýldýðý
 takdirde, ister istemez "adli yargýçlar, önlerine gelen davalarda baþka
 mercilerin görevlerine giren sorunlarýn tümünü önsorun olarak çözerler"
 sonucuna ulaþýlacaktýr. Bu ise mantýkta, belirleyici nitelikte bir "büyük
 önermedir" ve zorunlu sonucu da þudur: "Hukuk yargýcý yalnýzca yönetmeliðin
 yasaya aykýrý olup olmadýðýný deðil, Yasanýn Anayasaya aykýrý olup olmadýðýný
 da çözmekle yükümlüdür. "Görüldüðü üzere, bu çýkarsama, üzerinde durulmayý
 gerektirmeyecek oranda yanlýþ bir mantýða dayanmata, bu nedenle de çok yanlýþ
 sonuçlara götürmekte, hukukta kamu düzenine iliþkin temel ilkeleri ve yorum
 kurallarýný temelinden çökertmektedir.

1961 Anayasasý'na göre anayasaya aykýrýlýk konusu, Anayasa Mahkemesi'nin
 kararý, Anayasanýn 1488 sayýlý Yasa deðiþikliðinden önce üç, bu deðiþiklikten
 sonra altý ay içinde belli olmadýðý takdirde, o dava ile sýnýrlý  olmak
 üzere, öbür mahkemelerce de, bir önsorun olarak, çözülebiliyordu (md. 151/4).
 Bu nedenle o dönemde, anayasaya aykýrýlýk konusunu bir önsorun olarak ele
 alabilen bir yargýcýn, bir tüzüðün ya da yönetmeliðin yasaya aykýrý olup
 olmadýðý konusunu yine bir önsorun biçiminde çözme yetkisini öncelikle (haydi
 haydi) taþýdýðý, dahasý yargý yetkisinin uyuþmazlýða uygulanacak normu
 belirleme yetkisini de içerdiði, uygulamada üst normun alt norma yeðlenmesi
 ve üst norma aykýrý alt normun savsanmasý gerektiði, Fransýz Yargýtay'ýnýn ve
 öðretisinin de bu görüþte olduðu belirtilmiþtir (R. Seçkin, Hukuk Kurallarýný
 Uygulamada Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Anayasaya Dayanan Kural Belirleme
 Yetkileri ve Geçerli Olmayan Tüzük Gibi Ýdari Düzenleyici Ýþlemler Yerine
 Daha Üstün Olan Kuralý Uygulama Ödevleri, Ýmran Öktem'e Armaðan, Ankara,
 1970, s. 52-55, 60-62, 63).

Bu görüþlere katýlmak olanaksýzdýr. Ýlkin bir yorum aracý olan öncelik
 (evleviyet, haydisellik, a fortiori) kuralýna burada baþvurulamaz. Çünkü bu
 kural, istisnayý geniþletmek için kullanýlamaz istisnalar, yalnýzca kendi
 sýnýrlarý içinde sonuç doðurur; örnekseme yöntemiyle ve öncelik kuralýna göre
 geniþletilemezler. 1960'lý yýllarda, yargýlamanýn çabukluðu ilkesini üstün
 tutan kurucu iktidar; Anayasada öngördüðü anayasa yargýsý, idari yargý ve
 adli yargý yetkilerinin (maddi görev) ayrýlýðý kuralýna sýnýrlý bir istisna
 getirmiþtir ve bu istisna da ancak o çerçevede uygulanacaktýr. Üstelik, yetki
 kuralý, kamu düzeniyle ilgilidir. Ýstisnalarý, ancak yasalar belirler.

Bundan baþka, bu görüþ; normlar basamaðýnýn yalnýzca bir yanýný yani yukarýdan
 aþaðýya doðru normlarýn öncekilere aykýrý olamayacaklarý yönünü görüyor ve
 fakat somutlaþma ilkesini ve bunun zorunlu sonucu olan uygulamanýn en somut,
 dolayýsýyla en alt normdan baþlayacaðý yönünü; somutlaþma ilkesinin hukukta
 ve yetkilerde kargaþayý önlemek için icat edildiðini göz ardý ediyor. Hemen
 belirteyim ki, uygulamada üst normun alt norma yeðlenmesi ve aykýrýlýk
 durumunda alt normun savsanmasý diye bir kural yoktur. Olamaz da. Yukarýdaki
 inceleme yazýsýnda belirtilenlerin tersine somutlaþma ilkesine göre
 uygulamanýn alt normdan baþlayacaðý; aykýrýlýk durumunda ise, bunu aþmak için
 bekletici sorun ya da önsorun olgularýnýn gündeme geleceði sürgit
 benimsenmiþtir. Yine ayný inceleme yazýsýnda Fransýz Yargýtayý'nýn 1923'ten
 bu yana tüzük ve yönetmeliklerin yasaya aykýrýlýðýný bekletici sorun
 yapmadýðý, yargýçlarýn bunu inceleyebilecekleri yolundaki görüþü
 desteklediði, öðretinin de bu düþüncede olduðu belirtilmiþ ve fakat hiç bir
 kaynaða gönderme yapýlmamýþtýr. (s. 90). Oysa, yukarýda belirtildiði gibi,
 gerçek bunun tam tersidir. 16.7.1923'ten beri Fransýz Uyuþmazlýk Mahkemesi ve
 Yargýtayý, hukuk yargýcýnýn bu konuyu bekletici sorun yapmasý gerektiðini,
 önsorun olarak kendisinin tüzük ve yönetmeliðin hukuka aykýrýlýðý konusunu,
 nisbi yargýlamayla dahi, çözemeyeceðini ve yasaya aykýrýlýðý ileri sürülen
 tüzük ya da yönetmeliði uygulamak zorunda olduðunu sürgit ve yerleþik biçimde
 öngörmüþlerdir. 1990'lý kaynaklarda da ayný görüþün sürdüðü açýklanmaktadýr.
 Konuyu bilimsel merak ve metodik kuþkuyla inceleyen herkesin ulaþacaðý sonuç,
 Fransa açýsýndan, budur.

1982 düzenlemesinde, "yorum davasý" yolunun kapatýlmasý ise, adli yargýyý bu
 konuda yetkili kýlamaz. Olsa olsa, zamanýnda yargý yolunu konu yapýlmayan
 iþlemin geçerliliðini ortaya koyar Hukuk düzenimizdeki bu boþluðu ise, yargý
 deðil, ancak yasama organý doldurabilir.

Bu bilgilerin ýþýðý altýnda, 1950-1956 arasý yürürlükte kalan tartýþma konusu
 yönetmeliðin hukuka aykýrýlýðý konusunu hukuk yargýcýnýn ve dolayýsýyla
 Yargýtayýn çözme yetkisi bulunmamaktadýr. O nedenle de, yönetmeliðin hukuka
 uygun olup olmadýðý sorununu tartýþmaya gerek yoktur.

Bu arada, tartýþmalar sýrasýnda yönetmeliðin "yokluk" yaptýrýmýyla
 sakatlandýðý da ileri sürülmüþtür. Bu aþýrý ve yanýlgýlý bir
 deðerlendirmedir. Biçimsel açýdan yetkili kurumca çýkarýlan ve yayýmlanarak
 yürürlüðe giren bir yönetmelik, hukuka aykýrý ise, hiçlik (butlan)
 yaptýrýmýyla sakatlanacak ve iptal edilinceye deðin de geçerli kalacaktýr.
 Oysa, hukuk bakýmýndan yokluk, kaymakamýn sulh ceza yargýcý yerine geçerek
 tutuklama kararý vermesi durumunda olduðu gibi, aykýrýlýðý giderme çaresine
 gerek duyulmadýðý durumlarda söz konusudur ve böyle bir iþlem yapýlmamýþ
 sayýlýr. Bu nedenle ayrýca yargý organýnýn yoklukla sakat bir iþlemi ortadan
 kaldýrmasýna gerek yoktur. Yetkili organca çýkarýlýp Resmi Gazete'de
 yayýmlanmýþ, bu yüzden de yasaya aykýrý ise iptal edilinceye deðin geçerli
 bir yönetmeliðin yoklukla sakat olduðunu iddia ederek sonuç almaya çalýþmak,
 belirtilen nedenlerle kimi hukuk kavramlarýný göz ardý etmek demektir. Bu
 yöntemi onaylamak olanaksýzdýr.

Görüþmeler sýrasýnda ve bu görüþlerde, iki kaygý sýk sýk dile getirilmiþtir.
 Bunlardan birine göre, yönetmeliðin çýkmasýndan bu yana 50 yýla yaklaþan
 yargýsal kararlardaki yerleþiklik sarsýlmamalý; dolayýsýyla kargaþa doðuracak
 görüþlerden sakýnýlmalýdýr. Bu görüþü paylaþmak olanaksýzdýr. Çünkü yasalarýn
 / yönetmeliklerin, kýsaca yazýlý hukukun yorum ve uygulamasýnda böyle bir
 kaygýya yer verilemez. Yargýçlar, görevlerini yaparken, eski ve kendi
 kararlarýna karþý bile baðýmsýzdýrlar. Bu kararlar, yeni kararlarýn
 oluþturulmasýnda yalnýzca bir görüþ deðerindedir, baðlayýcý deðildir. O
 yüzden böyle bir kaygý ve anlayýþ, yargýç baðýmsýzlýðýna ve Anayasanýn 138/1.
 maddesine aykýrýdýr. Ýkinci olarak, yanlýþ bir yargý kararý, hukukta ve
 uygulamada yerleþiklik adýna ve pahasýna kollanamaz. Çünkü yanlýþ kýdem
 kazanýnca doðruya dönüþmez; sadece müzminleþir. Yanlýþýn sürdürülmesindeki
 hukuksal sarsýntý; ondan dönmenin yaratacaðý sarsýntýdan her zaman daha
 fazladýr. Üçüncü olarak da, bu sarsýntýlarý düzeltmenin yollarý, her hukuk
 sisteminde bulunmakta ve bilinmektedir.

Görüþmelerde ve görüþlerde dile getirilen ikinci kaygý ise þudur: Ormanlar
 politik dürtülerle çýkarýlan yazýlý hukuk düzenlemelerinin kýyýmýna
 uðramýþtýr. Yargýnýn görevi bu olumsuz yasalarýn yarattýðý kýyýmý önlemektir.
 Bu yaklaþým, herþeyden önce, yargýcýn ve yargýlamanýn nesnelliði ilkesine
 aykýrýdýr. Yargýç, önüne gelen olayda hukukun ne dediðini saptarken, herkese
 ve bu arada  kendisine karþý da uzak duracak; kiþiler üstü ve yansýz olacak,
 kiþisellikten arýnacaktýr. Herkesin yasa önünde eþitliðini saðlayan
 yansýzlýk; yasanýn herkes için eþit uygulanmasýný saðlayan kiþisellikten
 arýnmýþlýk  ilkeleri gereðince, yargýç, yazýlý hukuku, iyi / kötü ayýrýmý
 yapmadan, nesnel bir mantýkla uygulamak zorundadýr. Yargýlama ve yargý
 kararlarý kiþisel  görüþ, inanç ve duygularýn aracý olamaz (Foschini, Sistema
 del diritto processuale penale, 1965, I, n. 143; Kunter, Muhakeme dalý olarak
 ceza muhakemesi hukuku, 1989, n. 179, 181; Habscheid, Droit Judiciaire prive
 suisse, Geneve, 1981, s. 41, 42; Grophe, Les decisions de justice, Paris,
 1952, s. 100-114). Ýkinci olarak, yargýçlar, yasallýk ilkesi gereðince,
 "Anayasaya, yasaya ve hukuka uygun düþen kanýlarýna" göre hüküm kurarlar
 (Anayasa, md. 138/1). Yargýç, yasanýn üstünde deðil, içindedir. Yorum
 kurallarýna göre uygulama yapar. Halk adýna yargýlamada egemenliðin kullaným
 biçimi ancak böyle olur. Yargýç, hukuk anlayýþýna uymayan bir yasayý,
 bilimsel bir incelemede elbette eleþtirebilir. Eleþtirmelidir de. Bu onun
 hukuka, topluma ve insanlýða karþý görevidir. Ancak, yargýlama etkinliði
 bilimsel etkinlik deðildir. Metne titreyen ellerle yaklaþmasý gereken bir
 yargýcýn yapabileceði tek þey, daha önce 30.6.1995 tarih ve 1/1 sayýlý
 Ýçtihatlarý Birleþtirme Kararýna yazdýðým karþýoyda açýkladýðým üzere
 (Yargýtay Kararlarý Dergisi, Kasým 1995, sayfa: 1722-1739), yasal metni,
 yasanýn nesnel istencine göre, darlaþtýrarak, geniþleterek yorumlamak ve
 uygulamaktýr. Revizyonu uðratmak deðildir. Olan hukuktan, olmasý gereken
 hukuk çýkartýlamaz. Sokrates'ten bu yana bilinen ve binlerce kez vurgulanan
 gerçek þudur: "Yasalara, yasa olduklarý için saygý gösterilir, doðru
 olduklarý için deðil." (Montaigne, Essais, Paris, 1967, s. 663). Eðer,
 politik güdülerle yasalar uygulanmaz ya da revizyona uðratýlarak
 uygulanýrlarsa, erkler ayrýlýðýndan ve hukukun üstünlüðünden deðil, yargý ve
 yargýçlarýn üstünlüðünden; demokrasiden deðil, dikastokrasiden (yargýçlar
 hükümetinden) söz edilir. Yargýçlar hükümeti deyiþi de, ilk kez, bu tür
 kaygýlarla hükümler kuran yargýçlarýn bulunduðu ülkelerde ortaya çýkmýþtýr.
 Bu yüzden gerekçesinde "iðreti tutkulardan esinlenmiþ yasanýn korkunç
 sonuçlarýndan", "yazýlý hukukun ölçü tanýmaz istisna" getirdiðinden söz eden,
 ticari kira ile ilgili yasayý eleþtiren yargý kararlarýnýn kesinleþmesine,
 Fransýz Yargýtayý izin vermemiþ; erkler ayrýlýðý ilkesinin çiðnendiðini ve
 yetkiaþýmý nedeniyle hukukça sakat bulunduðunu belirterek, bu hükümleri,
 bozmuþtur (17.5.1907, 9.7.1908 tarihli kararlar için bakýnýz: Mimim, Le style
 des jugements, Paris, 1978, n.106; 30.5.1967 tarihli karar için bakýnýz:
 Perrot, institutions wudiciaires, Paris, 1989 s. 26). Bu nedenlerle yargýlama
 deðerleriyle kiþisel kaygýlarý birbirine karýþtýrdýðý için erkler ayrýlýðý
 ilkesini ve demokrasiyi tehdit eden bu çok tehlikeli görüþün, yüce Kurulun
 büyük çoðunluðunca reddedilmesi sevindirici olmuþtur.

III- Oylama:

Yukarýda sergilendiði üzere, oylama, iki aþamada yapýlmak gerekirdi. Birinci
 oylama, yönetmeliðin hukuka uygun olup olmadýðý hususunu, hukuk yargýcýnýn ve
 dolayýsýyla yüce Kurulun inceleme yetkisi olup olmadýðý konusunda olmalýydý.
 Ýkinci oylamaya ise, bu soruna olumlu yanýt verildiði takdirde geçilmeliydi.
 Bu iki sorun birleþtirilerek tek oylama yapýlmýþ ve Hukuk Yargýlama Yasasýnýn
 385. maddesine (Ceza Yargýlama Yasasý, md. 383, 384) uyulmadýðýndan oylama
 hiçlikle sakatlanmýþtýr.

IV- Sonuç:

Yukarýda açýklanan nedenlerle:

A- Oylama hukuka aykýrý olduðundan;

B- Yönetmeliðin hukuka uygunluk denetimini hukuk yargýcý ve Yargýtay
 yapamayacaðýndan;

Çatýþan görüþlerden hiç birine ve o arada bu denetimi yaparak sonuca ulaþan
 yüce Hukuk Genel Kuruluyla, Ýçtihatlarý Birleþtirme Büyük Kurulunun yetki
 aþýmý nedeniyle sakatlanmýþ olan gerekçelerine katýlamýyorum.

Ancak, yukarýda açýklandýðý gibi, tartýþma konusu yönetmelik idari yargý
 tarafýndan ortadan kaldýrýlmadýðýndan geçerli, bu doðrultuda verilen
 tapularla kurulan hükümler hukuka uygun ve yüce Hukuk Genel Kurulunun
 ulaþtýðý sonuç, son çözümlemede bu açýdan doðru olduðundan, çatýþan
 görüþlerin bu çerçevede birleþtirilmesini yerinde buluyorum. 28.3.1996

Dr. Sami SELÇUK
Yargýtay 4. Ceza Dairesi Baþkaný

KARÞI OY YAZISI

* Dairemizin 22.11.1993 tarihli gerekçeli baþvuru yazýsý üzerine Yüksek
 Yargýtay Ýçtihadý Birleþtirme Büyük Genel Kurulu'nun 22 Mart 1996 günü
 gerçekleþtirdiði toplantý sonucu Yüksek Hukuk Genel Kurulu kararý
 doðrultusunda içtihatlarýn birleþtirilmesine karar verilmiþtir.

Ancak, aþaðýda yazýlý nedenlerle, Ýçtihadý Birleþtirme Büyük Genel Kurulu
 kararýna esas olan sayýn çoðunluk görüþüne katýlmýyorum.

Konu ve kapsam: Ýçtihadý Birleþtirme konusu 5653 Sayýlý Yasanýn 3.4.1950
 tarihinde yürürlüðe girmesinden sonra makilik ve orman sahalarýnýn birleþtiði
 yerlerde Orman Sýnýrlarýnýn Tesbitine Ait Yönetmeliðin yasal dayanaðý bulunup
 bulunmadýðý ve bu yönetmelik uyarýnca kurulan Maki Tefrik Komisyonlarý ile
 yaptýklarý iþlemlerin geçerli olup olmadýðý, özel kanunlar gereðince
 oluþturulan tapulara deðer verilip verilmeyeceði hakkýndadýr.

Konu ve kapsam belirlenmiþ olmakla beraber, bu konuda Dairemizin istikrarlý
 görüþünü yansýtan kararlarýmýz ile Yüksek Yargýtay Hukuk Genel Kurulunun
 kararý arasýndaki çeliþkiyi özel olarak vurgulamak gerekir.

BU KONUDA DAÝREMÝZÝN KURULUÞUNDAN BERÝ ÝSTÝKRAR KAZANMIÞ KARARLARINA ESAS
 TEÞKÝL EDEN ÝLKE ÞUDUR: MAKÝLERÝ ORMAN SAYMAYAN 5653 Sayýlý Yasanýn yürürlüðe
 girmesinden sonra çýkarýlan ve yukarýda deðinilen yönetmelik yasaya
 aykýrýdýr. Bu sebeple kurulan MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONLARININ YASAL DAYANAÐI
 YOKTUR. BU KOMÝSYONLARIN OLUÞUMU YASAYA AYKIRI OLDUÐU GÝBÝ, YÝNE BU
 KOMÝSYONLARIN YAPTIKLARI ÝÞLEMLER ve SONUÇLARI DA YASAYA AYKIRI OLDUÐU ÝÇÝN
 GEÇERSÝZDÝR.

Yargýtay Hukuk Genel Kurulu'nun benimsediði görüþ ise, özet olarak; "adý geçen
 komisyonlarýn varlýðý ve yaptýklarý iþlemler ile sonuçlarý YASAYA AYKIRI
 DEÐÝLDÝR, GEÇERLÝDÝR". Yüksek Yargýtay 8. Hukuk Dairesi daha önce 20. Hukuk
 Dairesi'nin kararlarý ve ilkesi doðrultusunda, paralel kararlar verdiði
 halde, sonradan yüksek daire bu görüþünü deðiþtirmiþ, Yargýtay 16. Hukuk
 Dairesi de Dairemize paralel bir karar vermiþ, daha sonra eski görüþüne
 dönmüþtür.

Böylece, Hukuk Genel kararý 7, 8 ve 16. Hukuk Dairelerinin kararlarýný da
 yansýttýðý için, artýk çeliþkiyi açýklarken Yüksek Hukuk Genel Kurulu ile 20.
 Hukuk Dairesi kararlarý þeklinde deðerlendirme yapýlacaktýr. Ancak, anýlan
 dairelerin 20. Hukuk Dairesi görüþünü benimseyen kararlarýna da olayýn
 önemine binaen burada yer vermek zorunlu hale gelmiþtir. Sýrasý ile bu
 kararlar;

a) Yargýtay 20. Hukuk Dairesi'nin ilkeyi açýkça vurgulayan 07.07.1992 tarih,
 992/6313 E., 992/3606 K. sayýlý kararý:

T.C.
Y A R G I T A Y
20. HUKUK DAÝRESÝ

Esas  :1992/6313

Karar  :1992/3606

YARGITAY ÝLAMI

MAHKEMESÝ	: Ýstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARÝHÝ	 : 08/11/1991  NOSU	: 1989/536 - 1991/477

K A R A R

Davacýlar, Kýnalýada 110 ada, 3 parsel ve 108 ada, 2 parsel sayýlý
 taþýnmazlarýnýn 1 nolu Orman Kadastro Komisyonu kararýna göre özel orman
 olduðunu, 3302 sayýlý Yasa ile deðiþik 6831 sayýlý Orman Yasasýnýn 2/B
 maddesi uygulamasý ile sahipleri adýna orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmasý
 gerekirken Hazine adýna çýkarýlmasýnýn yasaya aykýrý olduðunu ileri sürerek
 iþlemin iptalini ve taþýnmazlarýn tapu sahipleri adlarýna orman sýnýrlarý
 dýþýna çýkarýlmasýna karar verilmesini istemiþlerdir.

Davalýlar ise, taþýnmazlarýn 1942 yýlýnda kesinleþen tahdide göre, Devlet
 ormaný olarak sýnýrlandýrýldýðýný, 1744 ve 2896 sayýlý Yasalar uyarýnca iþlem
 yapan komisyonlarca bu yerlerin orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmadýðýný, 3302
 sayýlý Yasa uygulamasý yapýlýncaya kadarki durumlarýnýn Devlet ormaný
 olduðunu, 2/B uygulamasý ile Hazine adýna çýkarma iþleminin doðru olup,
 davacýlarýn dava açmakta sýfat ve aktif dava ehliyetleri olmadýðýndan
 davalarýnýn reddini savunmuþlardýr.

Yerel Mahkeme, çekiþmeli taþýnmazlarýn 1744 sayýlý Yasa ile deðiþik 6831
 sayýlý Yasanýn 2/B maddesi uygulamasý sonunda 1 nolu orman kadastro
 komisyonunca orman sýnýrlarý içine alýnýp, özel orman statüsüne tabi
 tutulmasý gerektiðine karar verildiði, bu karar aleyhine süresinde dava
 açýlmayarak kesinleþtiði; 2896 sayýlý Yasa ile deðiþik 6831 sayýlý Yasanýn
 2/B maddesi uygulamasýný yapan 8 nolu orman kadastro komisyonunun özel orman
 iþlemlerinin geçerli olmadýðý þeklindeki belirlemesinin ikinci kadastro
 iþlemi olup, yasal olamayacaðý ve geçerli bulunmadýðý gerekçesiyle davanýn
 kabulüne karar vermiþtir.

Hüküm, davalýlar tarafýndan temyiz edilmiþtir.

Çekiþmeli taþýnmazlarýn bulunduðu Kýnalýada'da 3116 sayýlý Yasaya göre yapýlan
 orman sýnýrlandýrýlmasý 1942 yýlýnda kesinleþmiþ ve bu tahdide göre
 taþýnmazlar devlet ormaný sýnýrlarý içine alýnmýþtýr. Bu yön taraflar
 arasýnda uyuþmazlýk konusu deðildir. 3.4.1950 tarihinde yürürlüðe giren 5653
 sayýlý Yasa ile yeni bir orman tanýmý getirilmiþtir. Bu yasanýn yürürlüðe
 girmesinden sonra, Maki Tefrik Komisyonu adý ile kurulan komisyonlar
 tarafýndan makilik alanlar belirlenip, orman rejimi dýþýna çýkarýlmýþlardýr.
 Çekiþmeli taþýnmazlar da 1951 yýlýnda makilik saha olarak bu þekilde orman
 sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmýþlardýr. Bu yönden de taraflar arasýnda uyuþmazlýk
 yoktur. Ne var ki; 5653 sayýlý Yasada Maki Tefrik Komisyonlarý kurulacaðýna
 iliþkin bir hüküm mevcut deðildir. Bu komisyonlarýn kuruluþu, yaptýðý
 iþlemler ve aldýðý kararlar yasal dayanaktan yoksun olup, yok hükmündedir.
 Bir yerin, orman sayýlýp orman sýnýrlarý içine alýnmasý ancak yasal olarak
 kurulan orman kadastro komisyonlarýna aittir. Bu nedenle, 1951 yýlýnda
 yapýlan makiye tefrik ve orman sýnýrlarý dýþýna çýkarma iþlemi geçersiz olup;
 taþýnmazlar devlet ormaný sýnýrlarý içinde kalmakta devam etmiþlerdir. 1744
 sayýlý Yasaya göre sýnýrlandýrma ve 2/B maddesi uygulamasý yapmak üzere
 kurulan 1 nolu Orman Kadastro Komisyonu, çekiþmeli taþýnmazlarýn makilik saha
 olarak orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlamayacaðýný belirterek tekrar orman
 sýnýrlarý içine alýnmasýna ve fakat, tapulu olmalarý nedeniyle özel orman
 statüsüne tabi tutulmalarý gerektiðine karar vermiþtir. Ancak, yukarýda da
 açýklandýðý üzere esasen Devlet ormaný olan ve Devlet ormaný sýnýrlarý içinde
 kalmaya devam eden taþýnmazlarýn tekrar sýnýrlandýrmaya tabi tutulmasý yersiz
 ve geçersiz olduðu gibi bunu takiben özel orman statüsüne tabi tutulmasý
 gerektiðine karar verilmesi dahi yasal dayanaktan yoksun ve yok hükmündedir.
 Kadastrosu yapýlan bir yer, ikinci defa sýnýrlandýrýlmaya tabi tutulamaz. Bu
 komisyonca yapýlan ilan nedeniyle süresinden sonra açýlan davanýn esastan
 reddine iliþkin mahkeme kararýný, sonucu itibariyle onayan 14. Hukuk
 Dairesinin 4.11.1986 gün ve 1986/4026-6754 sayýlý kararý iþin esasýna iliþkin
 deðildir. Açýklanan nedenlerle, geçersiz komisyon kararýný deðiþtiren ve
 mahkemenin ikinci kadastro olarak kabul ettiði 8 nolu Orman Kadastro
 Komisyonunun yaptýðý iþlem esasen 3. kadastro iþlemi olup, bu dahi
 geçersizdir.

3302 Sayýlý Yasa ile deðiþik 6831 sayýlý Yasanýn 2/B maddesi gereðince 56 nolu
 Orman Kadastro Komisyonu tarafýndan Hazine adýna orman sýnýrlarý dýþýna
 çýkarma iþlemi yasaya uygundur. Açýklanan bu yasal olgulara göre, davanýn
 reddi gerekirken kabulü yolunda ve yazýlý biçimde hüküm kurulmasý usul ve
 yasaya aykýrýdýr.

SONUÇ : Yukarýda açýklanan nedenlerle; davalýlarýn temyiz itirazlarýnýn kabulü
 ile hükmün BOZULMASINA, davalýlar lehine takdir olunan 100.000 TL. vekalet
 ücretinin davacýlardan alýnýp davalýlara eþit olarak verilmesine, 7.7.1992
 günü oybirliði ile karar verildi.

F. Atbaþoðlu	 M.Y. Aygün	G. Nazlýoðlu	A.
 Ertürk	B. Doðan
Baþkan	 
Üye	 Üye	 Üye	 Üye

b) Yargýtay 8. Hukuk Dairesi'nin görüþ deðiþtirmeden önce verdiði, 20.
 HukukDairesi görüþünü aynen benimseyen 6.6.1988 tarih, 1988/6564 E.,
 1988/7800 K. sayýlý kararý:



T.C.
Y A R G I T A Y
8. HUKUK DAÝRESÝ

Esas  : 1988/6564

Karar  : 1988/7800

YARGITAY ÝLAMI

MAHKEMESÝ	: Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi
TARÝHÝ	 : 11/12/1987	NOSU	: 1986/84 - 1987/619

YARGITAY KARARI

Nizalý yer 76 parselin A ile gösterilen kýsmýdýr. Bu yer 3116 sayýlý Yasaya
 göre yapýlan orman tahdit çalýþmalarý sonunda orman sayýlmýþ ve orman tahdidi
 1950 yýlýnda kesinleþmiþtir. 3.4.1950 tarihinde yürürlüðe giren 5653 sayýlý
 yasanýn 1. maddesi ile 3116 sayýlý Orman Yasasýnýn 1. maddesi deðiþtirilmiþ
 ve toprak muhafaza karakteri taþýmýyan makilerin orman sayýlmýyacaðý hükme
 baðlanmýþtýr. Ancak bu hüküm ormanýn tanýmý ile ilgili bulunmaktadýr. Yoksa
 bu hükme göre sýnýrlamasý kesinleþmiþ olan tahdit haritalarý üzerinde
 düzeltme yapýlmasý gerekmez. Buna raðmen orman genel müdürlüðünce
 Aðustos-1950 tarihinde çýkarýlan 14 maddelik bir yönetmelikle maki
 sahalarýnýn tefrik edilmesi amacý ile hem orman kadastro komisyonlarýna hem
 de mahalli orman iþletme teþkilatýnca kurulacak maki tefrik komisyonlarýna
 yetki verilmiþtir. Ýþte bu þekilde kurulan maki tefrik komisyonunca nizalý
 yer orman sýnýrý dýþýna çýkarýlmýþ ve orman tahdit haritasý bu yönden
 düzeltilmiþtir. Oysa gerek yönetmelik ve gerekse maki tefrik komisyonlarýnýn
 hukuksal dayanaðý bulunmamaktadýr. Ne 5653 sayýlý Kanunda ve ne de 3116
 sayýlý Orman Kanunlarýnda böyle bir komisyon kurulacaðýna ve bu tür
 ormanlarýn kesinleþmiþ orman tahdidi dýþýna çýkarýlacaðýna dair bir hüküm
 bulunmamaktadýr. Yasal dayanaðý olmayan yönetmeliklerin uygulanma yeteneði
 bulunmamaktadýr. Ayrýca yapýlan iþlem o tarihte yürürlükte bulunan 5653
 sayýlý Yasa ile deðiþik 3116 sayýlý Orman Kanununun 1. maddesine aykýrýdýr.
 Az önce de açýklandýðý gibi 5653 sayýlý Kanunla getirilen deðiþiklikle orman
 muhafaza karakteri taþýmayan makilerin orman sayýlmamasý öngörüldüðü halde bu
 uygulamada bilirkiþiler tarafýndan da belirtildiði gibi nizalý yerin toprak
 muhafaza karakteri taþýyan makilerle örtülü olduðu belirtilmiþtir. Bu durumda
 esasen nizalý yerin maki tefrik komisyonunca tefrik iþlemine tabi tutulmamasý
 gerekmektedir. Zira bu yön, hem 1980 yýlýnda faaliyete geçen 6 numaralý orman
 kadastro komisyonunca hem de mahkemece seçilen uzman bilirkiþilerce
 belirtilmiþ ve nizalý yerin toprak muhafaza karakteri taþýyan orman olduðu ve
 5658 sayýlý yasaya göre iadesi mümkün olmayan yerlerden bulunduðu
 belirtilmiþtir. Böyle bir yer için maki tefrik komisyonunun çalýþmalarýndan
 sonra alýnan tapu kaydý da bir deðer taþýmaz. O itibarla olaya 3402 sayýlý
 Yasanýn 45. maddesinin dahi uygulanmasý mümkün bulunmamaktadýr. Davanýn
 reddine karar verilmesi gerekirken yazýlý þekilde hüküm verilmiþ olmasý
 isabetsiz, temyiz itirazlarý yerine olduðundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA
 6.6.1988 tarihinde oybirliðiyle karar verildi.

Þ. Özdemir	F. Ildýz	 C. Nalbantoðlu	A.
 Yüksel	H. Özdemir	
Baþkan	Ü
ye	 Üye	 	Üye	 Üye

c) Yargýtay 16. Hukuk Dairesi'nin verdiði, 20. Hukuk Dairesi görüþüne paralel
 (15.01.1991 tarih, 990/5423 E., 991/121 K. sayýlý) kararý:

T.C.
Y A R G I T A Y
16. HUKUK DAÝRESÝ

SAYI   
Esas  : 1990/5423

Karar  : 1991/121

YARGITAY ÝLAMI

MAHKEMESÝ	: Antalya Kadastro Mahkemesi
TARÝHÝ	: 2/11/1989	NOSU	: 1988/291 - 1989/269

GEREÐÝ  DÜÞÜNÜLDÜ:

Hükmüne uyulan Yargýtay bozma kararýnda özetle; 1946 yýlýnda kesinleþen orman
 tahdit haritasý ve 1952 yýlýnda makilik saha olarak tefrikine iliþkin tutanak
 ve haritanýn getirtilerek uygulanmasý, sonucuna göre 3402 sayýlý Yasanýn 45.
 maddesi hükmü dikkate alýnarak inceleme ve araþtýrma yapýlmasý, belirlenecek
 duruma göre bir karar verilmesi gereðine deðinilmiþtir. Mahkemece bozmaya
 uyulduktan sonra davanýn reddine, taþýnmazlarýn Hazine adýna tesciline karar
 verilmiþ; hüküm, taraflarca temyiz edilmiþtir.

Nizalý taþýnmazlardan 472 ve 473 parsellerin tamamý ile 474, 475 ve 476
 parsellerin bir bölümünün 3116 sayýlý Orman Kanununun yürürlüðü sýrasýnda
 1942 yýlýnda yapýlan orman tahdidi çalýþmalarýyla orman sýnýrlarý içine
 alýndýðý, tahdidin 1946 yýlýnda kesinleþtiði, 1952 yýlýnda Maki Tefrik
 Komisyonunca 5653 sayýlý yasanýn 1. maddesinin (c) bendi uygulamasýný
 gösterir "makilik ve orman sahalarýnýn tesbitine ait yönetmelik" gereðince
 makilik saha olarak belirlendiði, 1963 yýlýnda yapýlan tapulamada davacýlar
 adýna tesbit edildiði anlaþýlmaktadýr. Mahkemece 3402 sayýlý Yasanýn 45.
 maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiðinden ve maki tefrik
 komisyonunca orman rejimi dýþýna çýkartma tarihi ile tesbit tarihi arasýnda
 zilyetlikle mülk edinme koþullarý gerçekleþmediðinden Hazine adýna tescil
 kararý verilmiþtir. Gerek 3116 sayýlý Yasanýn 5653 sayýlý Yasa ile deðiþik 5
 ve onu takibeden maddelerinde, gerek 6831 sayýlý Yasa ve bu yasayý deðiþtiren
 tüm yasalarda orman sýnýrlamasýnýn orman tahdit (kadastro) komisyonlarýnca
 yapýlacaðý, orman rejimi dýþýna çýkarmanýnda yine ayný komisyonlarca
 yapýlacaðý hükme baðlanmýþtýr. Maki tefrik komisyonlarýnýn yaptýðý
 çalýþmalara iliþkin belirtme tutanaðý ve haritalarý orman tahdit çalýþmalarý
 sýrasýnda Orman tahdit (Kadastro) komisyonlarýnca döküman olarak dikkate
 alýnacaðý 6831 sayýlý Yasanýn 2/B maddesinin uygulanmasýna iliþkin
 yönetmeliðin 17/K maddesinde belirlenmiþtir. Bu itibarla maki tefrik
 komisyonunun 8 nolu tutanaðýný orman tahdit komisyonu kararý gibi kabul
 edilmesine imkan yoktur. Mahkemece bu yön ve 3402 sayýlý Yasanýn 45.
 maddesinin iptal edildiði dikkate alýnarak 472, 473 parseller ile 474, 475 ve
 476 parsellerin 1946 yýlýnda kesinleþen orman tahdit haritasý kapsamýnda
 kalan bölümlerinin 6831 sayýlý Yasanýn 11/4, 3402 sayýlý Yasanýn 18. maddesi
 gereðince orman olarak Hazine adýna tapuya  tesciline karar verilmesi
 gerekirken özel mülk olarak Hazine adýna tescil kararý verilmesi isabetsiz
 olduðu gibi 474, 475 ve 476 sayýlý parsellerin tahdit dýþýnda kalan
 bölümlerinin ise tesbit gibi davacýlar adýna tesciline karar verilmemeside
 isabetsiz, taraflarýn temyiz itirazlarýnýn kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
 bozma mahiyetine göre taraflar yararýna vekalet ücreti takdirine mahal
 olmadýðýna, 15.1.1991 gününde oybirliðiyle karar verildi.

Ýhsan Özmen	 Niyazi Durak	Ý. Polat Solak	Tufan
 Algan	Mehmet Çetin
Baþkan	 
Üye	 Üye	 Üye	 Üye

Açýklanan bu kararlardan sonra Yüksek 8. ve 16. Hukuk Daireleri, Dairemiz
 kararlarýna ters düþen Maki Tefrik Komisyonlarýný ve yaptýklarý iþlemler ile
 sonuçlarýný geçerli sayan kararlar vermiþlerdir.

d) Yargýtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu'nun Ýçtihatlarý birleþtirmeye neden
 18.11.1992 tarih, 992-1/553 Esas, 992/659 Karar sayýlý kararý ile Yargýtay
 20. Hukuk Dairesi'nin karþý oy yazýsý:


T.C.
Y A R G I T A Y
HUKUK GENEL KURULU

SAYI
Esas  : 1992/1-553

Karar  : 1992/659

YARGITAY ÝLAMI

BOZMA KARARINI VEREN	
YARGITAY DAÝRESÝ :	

MAHKEMESÝ	: Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi
GÜNÜ	: 8.6.1977	SAYISI : 1977/37-159

Taraflar arasýndaki "tapu iptali ve tescil" davasýndan dolayý yapýlan
 yargýlama sonunda; Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanýn kabulüne
 dair verilen 20.09.1976 gün ve 79-220 sayýlý kararýn incelenmesi davalý
 vekili tarafýndan istenilmesi üzerine, Yargýtay 1. Hukuk Dairesi'nin
 21.06.1976 gün ve 6875-6574 sayýlý ilamiyle; (... Davacýlar 1950 tarih ve 15,
 33 ve 37 sayýlý tapulara dayanarak 26 adet parsele ait tesbitin iptalini
 istemiþlerdir. Mahkemece bunlardan 37 sayýlý kayýt esas tutularak ve nizalý
 parsellerin mezkur kayýt muhtevasýna dahil olduðu kabul edilerek tesbit iptal
 edilmiþtir.

37 sayýlý kayýt 1323 tarih ve 161 sayýlý tapunun ifrazý sonucu meydana
 gelmiþtir. 37 sayýlý kayýt muhtevasýný gösteren harita Sulh Hukuk
 Mahkemesinde bir taksim davasý sonunda düzenlenmiþtir. Taksim davasýnda
 Hazine hasým olmadýðý için 37 sayýlý tapuya ait harita ve haritadaki sýnýrlar
 Hazineyi baðlamaz.

Bu durumda yapýlacak iþ:

1- 37 sayýlý kaydýn geldisini teþkil eden 1323 tarih ve 161 sayýlý temel
 tapunun uygulanmasý, temel tapuda orman sýnýrýnýn mevcut olmasýndan ötürü
 öteki sýnýrlarla ittisal kesilmeden temel tapuya miktarýyla geçerli
 olabilecek þekilde muhteva tayin edilmesi, bundan sonra temel tapudan ne
 suretle ifraz yapýldýðýnýn ve davacýlarýn müfrez 37 numaralý kayýtlarýnýn
 nereye taalluk ettiðinin araþtýrýlýp incelenmesi.

2- 15 ve 33 sayýlý kayýtlarýn da mahalli bilirkiþilerle  usulü dairesinde
 uygulanarak kapsamlarýnýn tayin edilmesi.

Nizalý parsellerden bu tapularýn muhtevalarýna dahil bulunanlar hakkýndaki
 davanýn kabul edilmesi  gerekli iken bu esaslara uymayan soruþturmaya
 dayanýlarak yazýlý þekilde karar verilmesi yolsuzdur...) gerekçesiyle
 bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapýlan yargýlama sonunda;
 mahkemece önceki kararda direnilmiþtir.

TEMYÝZ EDEN: Davalý vekili Av. Ferhan Özkan.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararýnýn süresinde temyiz edildiði
 anlaþýldýktan ve dosyadaki kaðýtlar okunduktan sonra gereði görüþüldü.

Dava, tapulamaca davalý Hazine adýna tespit edilen dava konusu taþýnmaza ait
 tapu kaydýnýn iptali ve tescili istemine iliþkindir.

Çekiþmeli taþýnmazýn gerek 3116 Sayýlý Yasa döneminde yapýlan orman tahdit
 alaný içerisinde, gerekse davacýnýn iddiasýna dayanak yaptýðý tapu kaydýndaki
 müþterekleri tarafýndan davalý Hazine  aleyhine açýlan ve önce görülen
 davalarda kesin olarak saptandýðý üzere 1299 tesis tarihinden gelen ve
 ifrazen oluþan 1950 tarih 37 numaralý tapusu kapsamýnda kadýðý
 tartýþmasýzdýr. Yine bu taþýnmazýn 4785 sayýlý Kanunla devletleþtirilen ve
 5653 sayýlý Kanun uyarýnca kurulan komisyonca makilik olarak belirlenerek
 orman sayýlmayan yerlerden olduðu saptanan 5658 sayýlý Kanun uyarýnca iadeye
 tabi olduðu da, davalý Hazine'nin taraf bulunduðu ayný yerdeki diðer
 taþýnmazlarla ilgili olarak yine tapu kayýtlarýna dayanýlarak açýlan ve önce
 görülüp gerçek þahýslar leyhine sonuçlanarak kesinleþen davalara iliþkin ilam
 örnekleri içeriðinden anlaþýlmýþtýr. Bu belirlemenin davacý yönünden kesin
 hüküm oluþturmasa dahi, bir güçlü delil teþkil ettiði kuþkusuzdur.

Ayrýca da bu husus dosyada mevcut Tarým Orman Bakanlýðý'nýn 18.07.1968 gün ve
 1515 sayýlý yazýsýnda da çekiþme konusu 1510 parsel sayýlý taþýnmazýn,
 03.04.1950 tarihinde yürürlüðe giren 5653 sayýlý Kanun hükümlerine göre orman
 sayýlmayan makilik sahalarýnýn tefrikini saðlamak üzere makiliklerle,
 ormanlarýn birleþtiði yerde orman sýnýrlarýnýn tesbitine dair yönetmelik
 gereðince kurulan yetkili maki tefrik komisyonunca, 25.08.1951 tarihinde
 makilik olarak ayrýldýðý, orman sayýlmayan yer bulunduðu ve Hazine'nin özel
 mülkiyetinde bir arazi olduðu açýklanmak suretiyle tamamen doðrulanmýþtýr.

Bu durumda, mahkemece mevcut delillerin deðerlendirilmesi suretiyle davacý
 tapusu kapsamýnda kaldýðý saptanan dava konusu taþýnmaz hakkýndaki tapu
 iptali ve tescil davasýnýn kabul edilmesi doðrudur. O halde, usul ve yasaya
 uygun bulunan direnme kararý onanmalýdýr.

SONUÇ: Davalý vekilinin temyiz itirazlarýnýn reddi ile, direnme kararýnýn
 yukarýda açýklanan nedenlerle ONANMASINA, Harçlar Kanununun deðiþik 13.
 maddesinin (l) bendi gereðince harç alýnmamasýna, 18.11.1992 gününde
 oyçokluðu ile karar verildi.

Ý. Teoman Pamir	T. Uygur	E. Çubukçu	 A.H.
 Karahacýoðlu
Birinci Baþkanvekili	4. HD. Bþk.	9. HD. Bþk.	 5.
 HD. Bþk. 
	 	 	Geniþletilmiþ Bozma

N. Özkan	 Ö.N. Doðan	 B.C.
 Kadýlar	 H. Örmeci
11. HD. Bþk.	 6. HD. Bþk.	 12. HD.
 Bþk.	 7. HD. Bþk.

F. Atbaþoðlu	 E. Özdenerol	 Ç.
 Aþçýoðlu	 Y. Yýlbaþ
20. HD. Bþk.	 14. HD. Bþk.	 Geniþletilmiþ
 Bozma	Geniþletilmiþ Bozma

E.A. Özkul	 S. Tükenmez	 H.
 Deniz	 K. Öztekin

T. Türkçapar	 H. Özdemir	 O.
 Arslan	 N. Turhan	 
	 	8. HD. Bþk. V.

Ö. Bilen	 K. Öge	 	M.A.
 Selçuk	 Þ.E. Serim

Þ. Yüksel	 M.H. Surlu	 A.H.
 Çiftçi	 M. Aygün
	 	13. HD. Bþk.
 V.	 	 Geniþletilmiþ Bozma

O. Ýzgiey	 U. Araslý	 G.
 Nazlýoðlu	 M. Kaþýkçý	10.
  	 	HD. Bþk. V.	 Geniþletilmiþ
 Bozma

K. Acar	 A. Ertürk	 Ö. Aksoy	 A.
 Özçelik	 	 	Geniþletilmiþ
 Bozma	Geniþletilmiþ Bozma	Geniþletilmiþ Bozma

Z. Saðdur	 B. Doðan	 O. Özgürel	 Ý.
 Erdemir	 	 	Geniþletilmiþ Bozma

S. Özyörük	 E.K. Kurþun	 H.
 Erdoðan	 G. Arýkan

A. Nazlýoðlu	 O.H. Mustafaoðlu

KARÞI OY YAZISI

Dava ve geçirdiði aþama:

Davacý, Hazine adýna kadastroca saptanan 9360 m2 alanýndaki taþýnmazý tapu ile
 malik olduðunu ileri sürerek Hazine adýna oluþmuþ 1510 sayýlý parselin
 tapusunun iptali ile adýna tescilini istemiþtir.

Yerel mahkeme ilk kararýnda davayý kabul etmiþ Yüksek Birinci Hukuk Dairesi
 Kararý Bozmuþtur.

BOZMA KARARI: Bozma kararýnda (37 sayýlý davacýya ait kaydýn, 1323 tarih 161
 sayýlý kök kaydýn taksim ve ifraz sonucunda oluþtuðunu taksim davasýnda taraf
 olmayan Hazineyi baðlamayacaðýný, asýl tapudan 1323 tarihli kök kaydýn nazara
 alýnmasý gerektiðini zira bunun bir sýnýrýnýn da ormaný gösterdiðini miktarý
 ile geçerli sayýlmasý gerektiðini, diðer sýnýrlarla irtibatý kesilmeden
 kapsamýnýn belirlenmesi gerektiðini açýklayarak tapu içinde kalan parsellerle
 ilgili davanýn bu koþullarla ve araþtýrma sonucu saptanacak duruma göre kabul
 edilmesi gerektiðini vurgulamýþtýr.

DÝRENME KARARI: Yerel mahkeme kararýnda direnmiþ ve eski tapuyu da nazarý
 aldýðýný belirterek, bu taþýnmazlarýn maki tefrik komisyonunca makiye
 ayrýldýðýný tapularýn hukuki deðer kazandýðýný orman dýþýna çýkarýlan
 taþýnmazlarýn sahiplerine verilmesi gerektiðini vurguluyarak kararýnda
 direnmiþtir.

USULÝ KAZANILMIÞ HAK VE KESÝN HÜKÜM

Yerel Mahkeme bozmaya uymadýðý için, taraflar lehine usuli kazanýlmýþ haktan
 söz edilemeyeceði gibi evvelce geçmiþ davada taraf, hukuki sebep ve konu
 birliði olmadýðý için kesin hüküm de mevcut deðildir. Olayýn 5658 Sayýlý Ýade
 Yasasý ile hiçbir ilgisi yoktur.

Kaldý ki, Yüksek 1. Hukuk Dairesi bozma kararýnda dahi eski tapu sýnýrýnda
 orman bulunduðuna deðinilmiþ olmakla orman konusu inceleme alaný içindedir.
 Bu sebeplerle araþtýrma ve inceleme konusu geniþ kapsamlý olarak
 deðerlendirilmiþtir.

YÜKSEK HUKUK GENEL KURULU direnmeyi yerinde görüp çoðunluk oyu ile kararý
 onamýþtýr.

Oysa; Dava konusu taþýnmaz ve diðer parsellerin öncesi 1323 tarih ve 161
 sayýlý kök tapu ile ilgili olup 1000 dönümlük çiftlik arazisini satýn alan 4
 köy taksim ve ifraz davasý ile taþýnmazlarý paylaþmýþlardýr. Dosyadaki
 belgelere ve açýklamalara göre olayda tapu miktarýný çok aþan ve binlerce
  dönüme ulaþan Devletleþmiþ arazi bu yolla kiþilere aktarýlmýþtýr. Öncesi
 orman olan bu kadar büyük bir arazinin, 4785 sayýlý Yasa ile
 Devletleþtirilmiþ olmasýna raðmen yasaya aykýrý biçimde niteliði
 deðiþtirilerek daðýtýmý kabul edilebilir bir olay deðildir.

Nevar ki, bu taþýnmazlarýn tamamý 1945 yýlýnda yürürlüðe giren 4785 sayýlý
 Yasa ile Devletleþtirilmiþ ve 1950 yýlýnda ise 3116 sayýlý Yasa gereðince
 Devlet ormaný olarak sýnýrlandýrýlmýþtýr.

Bu husus dosya kapsamý ve yerel mahkeme kararýndaki açýklamalara göre kesin
 olup tartýþmasýzdýr.

O halde, 1323 tarih 161 sayýlý tapu kapsamýnýn tamamýnýn Devletleþtirilmiþ ve
 tahdit edilmiþ orman olduðunda bir çekiþme sözkonusu deðildir.

Ýþte bu ormanlar, 25.08.1951 tarihinde 5653 sayýlý Yasa gereði bu kez maki
 olarak niteliði itibariyle farklý bir þekle sokulmuþ ve maki olarak tefrik
 edilmiþ, yerel mahkeme bu maki tefriki nedeniyle tapulara tekrar hukuki deðer
 kazandýrmýþ, çoðunluk bu düþünceyi benimsemiþtir.

Burada Yargýtay 20. Hukuk Dairesi olarak üzerinde durduðumuz önemli noktalarý
 aþaðýda sýralayarak, çoðunluk düþüncesinden ayrýlýyoruz.

Þöyle ki; 1- 3116 ve 4785 sayýlý Yasalara göre orman sayýlan makiler
 03.04.1950 tarihinde yayýnlanan 5653 sayýlý Yasanýn 1. maddesine göre orman
 sayýlmayan yer olarak kabul edilmiþtir.

5653 Sayýlý Yasanýn 1. maddesinin e fýkrasýnda (maki cinsinden her türlü
 aðaçcýklarla  örtülü yerler orman sayýlmaz)

(Bu kanunun 43. maddesi gereðince muhafaza ormaný mahiyetini taþýdýðý veya
 devamlý orman hasýlatý verdiði Tarým Bakanlýðý'nca fennen belirtilecek olan
 makilerle örtülü sahalar yukarki (e) fýkrasý hükmünün dýþýndadýr.)
 denilmiþtir.

5653 sayýlý Yasanýn 1. maddesindeki bu açýklamanýn dýþýnda makilerin nasýl
 belirleneceði ve nasýl ayrýlacaðý yolunda baþka bir maddeye yer verilmediði
 gibi bu iþi gerçekleþtirmek üzere ayrý bir komisyon kurulacaðý yolunda  da
 hiçbir iþaret yoktur. Buna raðmen 17.08.1950 tarihinde çýkarýlan yönetmelik
 ile yeni bir komisyon kurulmuþtur. Bu komisyondan yasada hiç sözedilmemiþtir.
 Yönetmelik yasaya aykýrý ve yasada yer almayan özel hususlarý gündeme
 getirmiþtir. Tüm orman yasalarýnda ve en son çýkartýlan 3373 Sayýlý Yasa ile
 deðiþik 6831 Sayýlý Yasanýn 7. maddesi (tüm ormanlarýn tesbit ve
 sýnýrlandýrýlmasýnýn) orman tahdit komisyonlarý tarafýndan yapýlacaðýný
 vurgulamýþ ve orman tahdit komisyonlarýnýn nasýl oluþacaðýnýda ayný madde
 göstermiþtir. Bu açýk, kesin ve amir yasa hükmüne göre, ormanlarýn tesbiti,
 tahdidi, dýþarý çýkarýlma iþlemleri yalnýz orman tahdit komisyonlarýna
 tanýnmýþ bir yetki ve görevdir.

Bu komisyonun dýþýnda hiçbir komisyon bu iþi yapamaz. Bu kesin olguya raðmen
 5653 sayýlý Yasada dahi maki tefriki için ayrý bir komisyona deðinilmediði
 halde, yönetmelikle özel komisyon kurulmuþtur ki bu yasaya aykýrý olduðu gibi
 bu tür bir komisyonun yaptýðý tasarruflarda yasaya uygun sayýlamaz.

5653 sayýlý Yasanýn 1. maddesinin (e) fýkrasýnda sadece makilerin orman
 sayýlamayacaðý belirtilmiþ, fakat maki alanlarýnýn nasýl ayrýlacaðý neler
 yapýlacaðý belirtilmemiþtir.

Bu durumda evvelce orman tahdidi yapýlýp kesinleþmiþ orman alanlarý içinde
 maki varsa, bunlarýn tesbiti ile beraber orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmasý
 gerekir. Sadece maki tesbiti yeterli ve sonuç saðlayýcý olamaz. Orman dýþýna
 çýkarma iþlemi ile tamamlanmasý gerekir. Bu çýkarma iþlemi yapýlmadýkça
 belirlenen maki alanlarý yine orman tahdit alaný içinde kalmýþ sayýlýr.
 Dýþarý çýkarýlmadýkça kimseye maledilemez. Kaldý ki, yasada maki alanlarýnýn
 orman dýþýna çýkarýlýp kiþi veya kurumlara verileceðine dair bir hükümde
 mevcut deðildir. Maki alanlarý belirlendiði takdirde bu yerler ne olacaktýr?
 Bu sorunun cevabý yasada yoktur. Yasanýn açýklýk getirmediði bu önemli olaya
 yönetmelikle yön verilemez. Çoðunluk düþüncesine göre, sanki belirlenen maki
 alanlarý kiþi ve kurumlara verilecek veya tapu ibraz edenlerin tapularý
 hukuki deðer kazanacakmýþ gibi yeni bir yol açýlmak istenmiþtir.

Nevar ki, burada bu tür bir düþünceye asla yer verilemez. Zira 4785 Sayýlý
 Yasa ile Devletleþtirilmiþ ve tahdit edilmiþ ormanlardan 6831 sayýlý Yasanýn
 deðiþik 2/B maddesine göre nitelik kaybý sebebiyle tahdit dýþýna çýkarýlan
 yerler Hazineye verilmekte, Hazine adýna çýkarýlmaktadýr.

Yalnýz özel ormanlar sahipleri adýna çýkarýlýr. Olayýmýzda maki alanlarý
 belirlenmiþ fakat paralel bir düþünce ile dahi tahdit dýþýna çýkarýlmamýþtýr.
 Kýyas yolu ile makiler için dýþarý çýkarma düþünülse dahi, tapu ibraz
 edenlere veya zilyetlerine verileceðine dair bir hüküm de yoktur. O halde
 maki alanlarýnýn belirlenmesi için görevlendirilen  komisyon yasaya uygun
 olmadýðý gibi, belirlenen maki alanlarýnýn iadesi gibi bir yolda
 açýlmamýþtýr.

Devletleþen makilere ait tapular var olsa dahi hukuku deðeri kalmamýþtýr.
 Bunlara hukuki deðer kazandýrmak için yasada bu yolda açýk bir hükme yer
 verilmemiþtir. Yapýlan maki tesbitinin sonunda belirlenen makileri tapu ibraz
 edenlere vermek, yasada dayanaðý olmayan bir iþlemdir.

Yukarýda açýkladýðýmýz olguya göre;

a- Maki tefrik komisyonlarýna 5653 sayýlý ve diðer Orman Yasalarýnda yer
 verilmemiþtir.

b- Maki tefrik komisyonlarýnýn oluþumunu saðlayan yönetmeliðin yapýlmasý
 yolunda dahi yasada belirli bir madde mevcut deðildir.

c- Bu sebeplerle yönetmelik yasaya aykýrýdýr.

d- Yasaya aykýrý yönetmelikle kurulan maki tefrik komisyonlarýnýn yaptýklarý
 tefrik ve tesbit iþlemi yasaya aykýrýdýr. Hukuki geçerlilik tanýnamaz.

e- Deðinilen komisyonlar bir an için yasaya uygun sayýlsa dahi, yaptýðý iþ
 maki alanlarýnýn sadece tesbitinden ibarettir. Orman rejimi dýþýna çýkarma
 iþlemi yoktur ve bu komisyonun böyle bir yetkisi de yoktur.

O halde tesbit edilen maki alanlarý orman tahdidi içinde kalmaya devam
 edecektir. Devletleþtirme nedeniyle hukuki deðerini yitiren tapulara bu
 tesbit iþlemi hukuki deðer kazandýrmaz.

Dolayýsýyle, tapu ibraz edenlere bu yerlerin verilmesine yol açacak yasal
 hiçbir olanak yoktur ve tapularýn geçerli sayýlmasý makiye ayrýlan yerlerin
 kiþi ve kurumlara verilmesi 5653 sayýlý ve diðer orman yasalarýnda kaynaðý
 bulunmayan, geçerli sayýlmasý olanaksýz bir tasarruftur.

Bu sebeplerle esasen davanýn dinlenme olanaðý yoktur.

Ancak, yasal sayýlmayan maki tefrik komisyonunun yaptýðý iþlemlerin ötesinde
 1973 yýlýnda yürürlüðe giren 1744 sayýlý Yasa'nýn 2/B maddesinin uygulanmasý
 veya 2896 sayýlý Yasa ile deðiþik 6831 sayýlý Yasa'nýn 2/B maddesi uygulamasý
 yapýlmýþmýdýr? Yani çekiþme konusu taþýnmazlar orman rejimi dýþýna
 çýkarýlmýþmýdýr? Çýkarýlmýþ ise kimin adýna çýkarýlmýþtýr? Bu tür Yasaya
 uygun iþlemler gerçekleþmiþ midir? Ýþte bu yolda araþtýrma yapýlmalý ve eðer
 deðinilen þekillere uygun yasal iþlemler yapýlmamýþ ise, veya yapýlmýþ
 olmasýna raðmen Hazine adýna çýkarýlmýþ ise, davanýn dinlenme olanaðý
 bulunmadýðý düþünülmelidir.

Bu olguya raðmen maki tefrik komisyonlarýnýn yaptýðý iþlemlere ve buna baðlý
 olarak ibraz edilen tapulara hukuki deðer izafe etmek usul ve yasaya
 aykýrýdýr. Bu sebeplerle yerel mahkemenin direnme kararý bozulmalýdýr.

SONUÇ: Yukarýda açýkladýðýmýz nedenlerle, direnme kararýnýn bozulmasý
 gerektiði kanýsý ile sayýn çoðunluðun onama yolundaki düþüncesine
 katýlmýyoruz.

20. Hukuk Dairesi Baþkan ve Üyeleri 

F. Atbaþoðlu	 M.Y. Aygün	 G. Nazlýoðlu	A.
 Ertürk	B. Doðan
 Baþkan	 
Üye	 	Üye	 Üye	 Üye

Yargýtay 7. Hukuk Dairesi'nin eskiden beri karþý görüþü taþýyan kararlarý ile
 yine Yargýtay 8. ve 16. Hukuk Dairelerinin sonradan verdiði karþý görüþe
 uygun kararlar Yargýtay Hukuk Genel Kurulu kararý ile paralel olduðu ve ayný
 esaslarý içerdiði için, artýk Yargýtay Hukuk Genel Kurulu kararý içinde
 deðerlendirmek gerekir. Þimdi, ilkeler ve kararlar açýklandýktan sonra,
 Yargýtay 20. Hukuk Dairesi'nin bu yoldaki kararlarýna esas teþkil eden
 gerekçemize geçiyorum:

ORMAN YASALARINDA KRONOLOJÝK SIRA

Gerek Osmanlý döneminde gerek Cumhuriyet döneminde ormanlarla ilgili pek çok
 yasa çýkarýlmýþtýr. Ancak, buraya en önemli olanlarýný alýyorum.

Ormanlarýmýzla ilgili olarak cumhuriyetten önceki dönemde iki önemli yasa
 görüyoruz.

a- 1856 tarihli Arazi Kanunnamesi
b- 1870 tarihli Orman Nizamnamesi 

Arazi Kanunnamesinde ormanlar dört grupta toplanmýþtýr.

1- Eþhas uhdesideki ormanlar
2- Vakýf ormanlarý
3- Cibali mubaha
4- Kura ve kabaha mahsus ormanlar.

Bu tarifle beraber, devlet ormanlarýnda ve cibali mubahada kimseye tapu
 verilmeyeceði, özel mülkiyete konu olamayacaðý ilkesi benimsenmiþtir.
Orman Nizamnamesinin 24. maddesinde de yine Devlet ormanlarý ile Kura ve
 Kasabata mahsus ormanlarýn zamanaþýmý ile kazanýlamayacaðý vurgulanmýþ, orman
 tahdidi yapýlmasý dahi emredilmiþtir.

Açýkladýðým yasa ve nizamnemede o tarihlerde dahi ormana ne denli önem
 verildiði açýktýr.

1- 3116 SAYILI YASA: 1937 yýlýnda çýkarýlmýþtýr. Devlet ormanlarýnýn
 saptanmasýný esas alan, ormanlarýn tarifini yapan ve ilgili kurallarý
 belirleyen ilk önemli yasadýr. Bu önemli yasada MAKÝ ORMAN SAYILMIÞ
 istisnalar içinde yer almamýþtýr.

2- 4785 SAYILI YASA: 1945 yýlýnda çýkarýlan tüm ormanlarý Devletleþtiren en
 önemli yasadýr. MAKÝLER bu yasada yine orman sayýlmýþ ve istisnalar içinde
 makiye yer verilmemiþtir.

3- 5658 SAYILI YASA: 31.03.1950 tarihinde yürürlüðe giren bu yasada, tanýmý
 yapýlan bazý koþullarýn varlýðý halinde, bir kýsým özel ormanlarýn iadesi
 amaçlanmýþ olup, iade yasasý adý ile anýlmaktadýr. Ne var ki; MAKÝLER, bu
 yasada da yine orman olarak durumunu korumuþ, MAKÝLERLE ilgili her hangi bir
 yeni hüküm getirilmemiþtir.

4- 5653 SAYILI YASA: 03.04.1950 tarihinde yürürlüðe giren bu yasa  3116 sayýlý
 Yasanýn büyük bölümünü deðiþtirmiþ, kýsmen kaldýrmýþ, yine orman tahdidinin
 yöntemini göstermiþ, ormaný tarif etmiþ ve ilk kez (bilimsel hiç bir gerekçe
 gösterilmeden) 1. maddesinin istisnalarý tanýmlayan bölümünün (e) bendinde
 (MAKÝ CÝNSÝNDEN HER TÜRLÜ AÐAÇCIKLARLA ÖRTÜLÜ YERLER ORMAN SAYILAMAZ)
 denilerek makiler bir anda orman rejiminin dýþýna çýkarýlmýþtýr.

5653 SAYILI YASA
Madde 1- Kendi kendine yetiþmiþ veya emekle yetiþtirilmiþ olup herhangi bir
 çeþit orman hasýlatý veren aðaç ve aðaçcýklarýn toplu halleri yerleriyle
 birlikte orman sayýlýr. Ancak:

a) Her çeþit dikenlikler;

b) Parklarla þehir, kasaba ve köy mezarlýklarýnda aðaçcýklar,
c) Sahipli her çeþit ziraat arazisi içinde emekle yetiþtirilen ve tabii olarak
 ormanlarda yetiþmeyen kavak, okaliptüs, söðüt, akasya gibi aðaçcýklar,
d) Ormanlarýn dýþýndaki sahipli arazide ve bunlarýn kenarlarýnda bulunan
 daðýnýk veya yüzölçümü üç hektarý geçmeyen ve Devlet ormanlarýna mesafesi en
 az üç kilometre olan grup halindeki her nevi aðaç ve aðaçcýklar,
e) Maki cinsinden her türlü aðaçcýklarla örtülü yerler, orman sayýlmaz.

Bu kanunun 43. maddesi gereðince muhafaza ormaný mahiyetini taþýdýðý veya
 devamlý orman hasýlatý verdiði Tarým Bakanlýðýnca fennen belirtilecek olan
 makilerle örtülü sahalar yukarýdaki (e) fýkrasý hükmünün dýþýndadýr.

Öncelikle þunu vurgulamak gerekir ki; MAKÝNÝN yapýlan bilimsel tarifine ve bu
 kavram içinde yer alan bitki türlerine bakýldýðýnda, orman bitkileri yer
 almakta, buna raðmen hiç bir bilimsel gerekçe gösterilmeden bir cümle ile
 (maki) orman rejimi dýþýna çýkarýlmýþ bulunmaktadýr.

Bu bir yasa hükmü olduðu için, ister bilimsel gerekçesi olsun, ister olmasýn,
 maki orman sayýlmadýðýna göre, bu olgu tartýþma dýþýndadýr.

Yani, konumuz (MAKÝLER orman mýdýr, deðil midir) þeklindeki bir tartýþmayý
 içermemektedir.

5- 6831 SAYILI YASA: 8.9.1956 tarihinde yürürlüðe giren bu yasanýn 1.
 maddesinin (j) fýkrasýnda yine makiler orman sayýlmamýþtýr.

6831 SAYILI YASA
Madde 1- Ormanlarýn tarifi, taksimi, idare ve murakabesi: Tabii olarak yetiþen
 veya emekle yetiþtirilen aðaç ve aðaçcýk topluluklarý yerleriyle birlikte
 orman sayýlýr.

Ancak:

A) Sazlýklar,
B) Step nebatlarýyla örtülü yerler,
C) Her çeþit dikenler,
Ç) Parklar,
D) Þehir mezarlýklarýyla kasaba ve köylerin hudutlarý içerisinde bulunan eski
 (kadim)
     mezarlýklarýndaki aðaç ve aðaçcýklarla örtülü yerler,
E) Sahipli arazide bulunan ve civarýndaki ormanlarda tabii olarak yetiþmeyen
 aðaç ve
     aðaçcýk nevilerinin bulunduðu yerler,
F) Orman sýnýrlarý içinde veya bitiþiðinde tapulu, orman sýnýrlarý dýþýnda ise
 her türlü 
     tasarruf belgeleriyle özel mülkiyette bulunan ve tarým arazisi olarak
 kullanýlan, daðýnýk 
     veya yer yer küme ve sýra halindeki her nevi aðaç ve aðaçcýklarla örtülü
 yerler,
G) Orman sýnýrlarý dýþýnda olup, yüzölçümü üç hektarý aþmayan sahipli
 arazideki her nevi 
     aðaç ve aðaçcýklarla örtülü yerler.,
H) Sahipli arazide ve muhitin hususiyetlerine göre yetiþmiþ veya
 yetiþtirilecek olan fýstýk 
      çamlýklarý ve palamut meþelikleri dahil olmak üzere her nevi meyvalý
 aðaç ve aðaçcýklar,
Ý) Sahipli arazideki aþýlý ve aþýsýz zeytinliklerle, özel kanunu gereðince
 devlet ormanlarýndan 
    tefrik edilmiþ ve imar ýslah ve temlik þartlarý yerine getirilmiþ bulunan
 yabani zeytinlikler 
    ile 9.7.1956 tarih ve 6777 sayýlý Kanunda tasrih edilen yabani veya
 aþýlanmýþ fýstýklýk, 
    sakýzlýk ve harnupluklar,
J) Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taþýmayan
 yerler, 

orman sayýlmaz.

6- 3302 SAYILI YASA: 19.6.1986 tarihinde yayýnlanan 3302 sayýlý Yasanýn 2.
 maddesi ile orman rejimi içinde bulunan funda ve makilerle kaplý olanlardan,
 tarým alanýna dönüþtürülmesinde yarar görülen kesimlerin dýþarý çýkarýlacaðý
 ilkesi kabul edilmiþtir.

Konu: Makileri orman saymayan 5653 sayýlý Yasada sadece ormanýn tarifi
 deðiþtirilip, maki orman sayýlmamakla yetinilmiþtir. Þöyle ki; bu yasada
 ayrýca (makilerle ilgili bir yönetmelik yapýlacaðýna, orman tahdit
 komisyonlarý dýþýnda yeni bir komisyon kurulacaðýna, MAKÝLERÝN BU KOMÝSYON
 TARAFINDAN TESBÝT ve TEFRÝK EDÝLECEÐÝNE, DAHA SONRA DAÐITILACAÐINA) dair bir
 tek hüküm olmadýðý gibi bunlarýn gerçekleþmesini saðlayacak en ufak bir
 ÝÞARET YOKTUR. 5653 Sayýlý Yasada deðindiðim konularda hiç bir açýklýk
 olmadýðý halde (17.8.1950) tarihinde çýkarýlan bu yönetmeliðe yasada hiç bir
 þekilde yer almayan konular yerleþtirilmiþtir.

Bu yönetmelik yasaya öylesine aykýrýdýr ki, tüm orman yasalarýnda ve özellikle
 5653 sayýlý Yasada dahi ormanlarýn tahdit ve tesbiti Orman Tahdit
 Komisyonlarýna verildiði halde yönetmelikle kurulan, fakat kimlerden OLUÞTUÐU
 DAHÝ BELLÝ OLMAYAN KOMÝSYONLAR KURULUP BU KOMÝSYONLAR ELÝYLE MAKÝLER KISMEN
 ORMANLARLA BERABER ORMAN SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILMIÞTIR.

Böylece 5653 sayýlý Yasanýn 1/e maddesi ile orman sayýlmayan makilerle ilgili
 hüküm, 6831 sayýlý Yasanýn 1/j maddesi ile varlýðýný korumuþ, 6831 sayýlý
 Yasayý deðiþtiren 3302 sayýlý Yasa ile ilk kez dýþarý çýkarýlabileceði kabul
 edilmiþtir.

Burada önemli bir noktayý vurgulamak gerekir. Makiler, 5653 ve 6831 sayýlý
 Yasalarýn 1. maddelerinde sadece orman sayýlmamýþ, ama bu yolda ne
 yapýlacaðýna hiç deðinilmemiþtir.

Þöyle ki; 5653 sayýlý Yasanýn 1/e maddesinin nasýl uygulanacaðýna dair hiç bir
 kural konulmamýþtýr.

Yasada bu yolu gösteren bir kural olmadýðýna göre, evvelce tahdidi yapýlýp
 kesinleþen ormanlara girilerek makilerin belirlenip, orman rejimi dýþýna
 çýkarýlmasýna olanak yoktur.

Sadece, yeni yapýlacak orman tahditlerinde maki varlýðýna rastlandýðýnda bu
 kesimler orman sayýlmayacak ve orman sýnýrlamasý dýþýnda býrakýlacaktýr.

Tahdidi kesinleþmiþ ormanlara özel komisyonlar kurularak girilip, makilerin
 tesbit ve tefriki yoluna gidilmesi yasaya aykýrý ve dayanaksýz bir
 tasarruftur. Kurumlar, yönetmelik çýkarabilirler. Ancak, yasanýn uygulanýþ
 biçimini yasaya aykýrý düþmeden saðlayacak yollarý göstermek amacý ile
 çýkarýlabilir. Yasada hiç bir yeri olmayan þekil ve yöntemler yönetmelikle
 gerçekleþtirilemez.

BELÝRLEME VE DIÞARI ÇIKARMA

Makilerin belirlenmesi ayrý bir olay, dýþarý çýkarma konusu ayrý bir olaydýr.
 Kesinleþmiþ tahdidin varolduðu yerlerde, makilik alanlar belirlense dahi,
 yasal þekilde dýþarý çýkarýlmasý gerçekleþmedikçe, bu kesimler üzerinde
 tasarrufta bulunulamaz.

Dýþarý çýkarma olgusu, ancak 1961 Anayasasýnýn 131. maddesinin 1970 yýlýnda
 1255 sayýlý Yasa ile deðiþtirilmesi sonucu 1973 yýlýnda çýkarýlan 1744 sayýlý
 Yasanýn 2. maddesi ile gerçekleþmiþtir. Bu çýkarma ise, bilim ve fen
 bakýmýndan orman niteliðinin tam olarak kaybolmasý halinde ve tarým alaný
 olarak kullanýlmasýnda yarar görülen yerler içindir. Makilerin dýþarý
 çýkarýlmasý ise 19.6.1986 tarihinde yürürlüðe giren 3302 sayýlý Yasanýn 2.
 maddesi ile kabul edilmiþtir.

9 Temmuz 1961 tarih ve 334 sayýlý T.C. Anayasasý Madde 131: Ormanlarýn
 Korunmasý ve Geliþtirilmesi
Devlet, ormanlarýn korunmasý ve ormanlýk sahalarýn geniþletilmesi için gerekli
 kanunlarý koyar ve tedbirleri alýr. Bütün ormanlarýn gözetimi Devlete aittir.

Devlet ormanlarý, kanuna göre devletçe yönetilir ve iþletilir. Devlet
 ormanlarýnýn mülkiyeti, yönetimi ve iþletilmesi özel kiþilere devrolunamaz.
 Bu ormanlar, zamanaþýmýyla mülk edinilemez ve kamu yararý dýþýnda irtifak
 hakkýna konu olamaz.

Ormanlara zarar verebilecek hiç bir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.

Ormanlar içinde veya hemen yakýnýnda oturan halkýn kalkýndýrýlmasý ve ormaný
 koruma bakýmýndan gerekirse, baþka yere yerleþtirilmesi kanunla düzenlenir.

Yanan ormanlarýn yerinde yeni orman yetiþtirilir ve bu yerlerde baþka çeþit
 tarým ve hayvancýlýk yapýlamaz.

Orman suçlarý için genel af çýkarýlamaz; ormanlarýn tahribine yol açacak hiç
 bir siyasi propaganda yapýlamaz.

17.4.1970 tarih ve 1255 sayýlý Kanunla aþaðýdaki þekilde deðiþtirilmiþtir.

Ormanlarýn ve orman köylüsünün korunmasý, ormanlarýn geliþtirilmesi.

"Devlet, ormanlarýn korunmasý ve ormanlýk sahalarýn geniþletilmesi için
 gerekli kanunlarý koyar ve tedbirleri alýr. Bütün ormanlarýn gözetimi Devlete
 aittir.

Devlet ormanlarý, kanuna göre Devletçe yönetilir ve iþletilir. Devlet
 ormanlarýnýn mülkiyeti, yönetimi ve iþletilmesi özel kiþilere devrolunamaz..
 Bu ormanlar, zamanaþýmý ile mülk edinilemez ve kamu yararý dýþýnda irtifak
 hakkýna konu olamaz.

Ormanlara zarar verebilecek hiç bir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.

Ormanlar içinde veya hemen yakýnýnda oturan halkýn kalkýndýrýlmasý ve ormaný
 koruma bakýmýndan, ormanýn gözetilmesinde ve iþletilmesinde Devletle bu
 halkýn iþbirliði yapmasýný saðlayýcý tedbirler ve gereken hallerde baþka yere
 yerleþtirme kanunla düzenlenir.

Anayasanýn yürürlüðe girdiði tarihten önce bilim ve fen bakýmýndan orman
 niteliðini tam olarak kaybetmiþ olan tarla, bað, meyvelik, zeytinlik gibi
 çeþitli tarým alanlarýnda veya hayvancýlýkta kullanýlmasýnda yarar bulunan
 topraklarla þehir, kasaba ve köy yapýlarýnýn toplu olarak bulunduðu yerler
 dýþýnda orman sýnýrlarýnda hiç bir daraltma  yapýlamaz.

Yanan ormanlarýn yerinde yeni orman yetiþtirilir ve bu yerlerde baþka çeþit
 tarým ve hayvancýlýk yapýlamaz.

Ormanlarýn tahrib edilmesine yol açan hiç bir siyasi propaganda yapýlamaz".
 Anayasadaki bu deðiþiklik 4.7.1973 tarihinde yürürlüðe giren 1744 sayýlý Yasa
 ile hayata geçirilmiþtir.

1744 SAYILI YASA

Madde 2- 15.10.1961 gününden önce bilim ve fen bakýmýndan orman niteliðini
 tama olarak kaybetmiþ yerlerden:

a) Su ve toprak rejimine zarar vermeyen orman bütünlüðünü bozmayan, tarla,
 bað, meyvelik, zeytinlik, fýndýklýk, fýstýklýk (Antep fýstýðý) gibi çeþitli
 tarým alanlarýnda veya hayvancýlýkta kullanýlmasýnda yarar bulunan yerler ile
 otlak, kýþlak ve yaylak haline gelmiþ yerler,
b) Þehir, kasaba ve köy yapýlarýnýn toplu olarak bulunduðu yerleþim sahalarý,
Orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlýr.

Evvelce sýnýrlamasý yapýlmýþ ve fakat yukarýdaki fýkra hükümlerine uymadýðý
 Orman Bakanlýðýnca veya vaki müracaatlar üzerine anlaþýlan sýnýrlamalarýn
 düzeltilmesi bu kanunun yürürlüðe girdiði tarihten itibaren en geç on yýl
 içinde orman kadastro komisyonlarýnca yapýlýr. Bu düzeltme sonucu orman
 sýnýrlarý dýþýna çýkarýlacak yer, sýnýrlamasý itirazsýz kesinleþmiþ tapulu
 arazi ise mülkiyete tekrar tapu sahiplerine intikal eder.

Yeniden yapýlacak orman kadastrosunda da bu madde hükümleri uygulanýr.

Geçici 1. maddeye göre bildirilecek gerekçeli mütalaalarda, bu maddede yazýlý
 hükümleri uygulamaya Orman Bakanlýðý yetkilidir.

Bu madde hükümleri yanan orman sahalarýnda hiç bir suretle uygulanmaz.

Bu maddenin uygulanmasýna iliþkin þekil ve esaslar kanun yürürlüðe girmesinden
 itibaren en geç 6 ay içinde yürürlüðe konulacak tüzükle belli edilir.

Makilerin dýþarý çýkarýlmasý ise 19.6.1986 tarihli 3302 sayýlý Yasa ile
 gerçekleþtirilmiþtir.

3302 SAYILI YASA

Madde 2- Orman sayýlan yerlerden:

A) Öncelikle orman içindeki köyler halkýnýn kýsmen veya tamamen
 yerleþtirilmesi maksadýyla, orman olarak muhafazasýnda bilim ve fen
 bakýmýndan hiç bir yarar görülmeyen aksine tarým alanlarýna dönüþtürülmesinde
 yarar olduðu tesbit edilen yerler ile halen orman rejimi içinde bulunan funda
 ve makilerle örtülü yerlerden tarým alanlarýna dönüþtürülmesinde yarar olduðu
 tesbit edilen yerler.

B) 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakýmýndan orman niteliðini tam
 olarak kaybetmiþ yerlerden;  tarla, bað, bahçe, meyvelik, zeytinlik,
 fýndýklýk, fýstýklýk (Antep fýstýðý, çam fýstýðý) gibi çeþitli tarým alanlarý
 veya otlak, kýþlak, yaylak gibi hayvancýlýkta kullanýlmasýnda yarar olduðu
 tesbit edilen araziler ile þehir, kasaba ve köy yapýlarýnýn toplu olarak
 bulunduðu yerleþim alanlarý,
Orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlýr.

Orman sýnýrlarý dýþýna çýkartýlan bu yerler devlete ait ise Hazine adýna,
 hükmi þahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ise bu müesseseler adýna, hususi
 orman ise sahipleri adýna orman sýnýrlarý dýþýna çýkartýlýr. Uygulama
 kesinleþtikten sonra tapuda kesin tashih ve tescil iþlemi yapýlýr.

Bu yerler dýþýnda orman sýnýrlarýnda hiç bir suretle daraltma yapýlamaz.

Bu madde hükümleri; muhafaza ormaný, milli park olarak ayrýlan, izin ve
 irtifak hakký tesis edilen ormanlýk alanlarda ve 3. madde ile orman rejimi
 içine alýnan yerlerde bu niteliklerin devamý süresince, yanan orman
 sahalarýnda ise hiç bir þekilde uygulanmaz.

DIÞARI ÇIKARMA AYRI BÝR OLAYDIR

Þöyle ki; dýþarý çýkarma olgusu Anayasa deðiþikliði ve deðiþikliðe paralel
 yasalarla ilk kez 1973 yýlýnda gerçekleþmiþ, makilerin dýþarý çýkarýlmasý
 konusu ise, 1986 yýlýnda yine 3302 sayýlý Yasa ile oluþmuþtur. O halde, bir
 yasal dayanak oluþmadýðý halde, sadece makileri orman saymayan bir yasa
 maddesi ile makilerin dýþarý çýkarýlmasý Hazine üzerine kültür arazisi olarak
 geçirilip, daðýtým yoluna gidilmesi her türlü yasal dayanaktan yoksun bir
 iþlemdir.

KESÝNLEÞMÝÞ ORMAN ALANLARINA HÝÇBÝR ÞEKÝLDE BU ÖZEL KOMÝSYONLARIN GÝRME HAK VE
 YETKÝSÝ OLMAYIP, (YASA GEREÐÝ YORUM YAPILACAK YADA YÖNETMELÝK ÇIKARILACAK
 ÝSE) ANCAK, ORMAN TAHDÝT KOMÝSYONLARI YENÝ YAPILACAK ORMAN TAHDÝTLERÝNDE 5653
 SAYILI YASA GEREÐÝ ORMAN OLAN YERLERLE, MAKÝLERÝ BELÝRLEYECEK VE MAKÝLÝKLER
 ÝÇÝN YASANIN 1/e MADDESÝ UYARINCA (ORMAN DEÐÝL, MAKÝDÝR) DÝYE ORMAN DIÞI
 OLMAYAN ÖZEL KOMÝSYONLAR KURULMUÞ, KESÝNLEÞMÝÞ ORMAN ALANLARINA SOKULMUÞ VE
 MAKÝLERLE BÝRLÝKTE GERÇEK ORMANLARDA BU ÝÞLEMLE TEFRÝK EDÝLMÝÞTÝR.

1961 Anayasasý'nýn 131. maddesi, 1970 yýlýna kadar ormanlarý güvence altýnda
 tutmuþtur. 1970 tarih, 1255 sayýlý Yasa ile 131. madde deðiþtirilip, nitelik
 kaybeden yerlerin dýþarý çýkarýlacaðý kabul edilmiþtir. Bu ilke 4.7.1973
 tarihinde çýkarýlan 1744 sayýlý Yasanýn 2. maddesi ile hayata geçirilmiþtir.

1982 Anayasasý'nýn 169. maddesine eklenen 4. fýkra ile bu deðiþiklik
 sürdürülmüþ ve 2896 - 3302 sayýlý Yasalarla deðiþtirilen 6831 sayýlý Yasanýn
 deðiþik 2/B maddesi ile varlýðýný korumuþtur.

DIÞARI ÇIKARMA OLGUSU 1973 YILINDA ÝLK KEZ ORTAYA ÇIKMIÞTIR.

5653 SAYILI YASA VE ANILAN YÖNETMELÝK 1950 YILINDA ÇIKARILMIÞTIR. DEMEKKÝ 1950
 YILINDA (DIÞARI ÇIKARMA) DÝYE BÝR KAVRAM YOKTUR. BU KAVRAM BÝLÝM VE FEN
 BAKIMINDAN ORMAN NÝTELÝÐÝNÝ YÝTÝREN YERLERLE ÝLGÝLÝDÝR. MAKÝLER, NÝTELÝK
 YÝTÝRMÝÞ VE TARIM ALANINA DÖNÜÞMÜÞ YERLER DEÐÝLDÝR. 5653 SAYILI YASAYA KADAR
 DA ORMAN SAYILMIÞTIR. ESASEN BÝLÝMSEL ANLAMDA ORMAN VE ORMANIN DEVAMIDIR.
 KANUNLA ORMAN SAYILMAMIÞ OLSA DAHÝ, DEÐÝNÝLEN YÖNTEMLE YÝNE DIÞARI
 ÇIKARILAMAZ.

Yasa ile üstelik gerekçesiz bir þekilde orman sayýlmamýþtýr. Bu durumda anýlan
 1744 sayýlý Yasanýn 2. maddesi ile de dýþarý çýkarýlamaz. Bir an için 5653
 sayýlý Yasa, orman saymadýðýndan dolayý makilerin ormandan ayrýlmasý yolunda
 hüküm getirseydi, bunun ilmi ve teknik yeterliliði olan Orman Tahdit
 Komisyonlarý tarafýndan yapýlmasý gerekirdi. Bilim ve teknik alanda
 yeterliliði olmayan Yasada dayanaðý bulunmayan bir özel komisyon bu ayrýmý
 nasýl yapabilir?
Kesinleþmiþ orman alanlarýnda bu kesimler ayrýlýp dýþarý çýkarýlmadýkça orman
 olma niteliðini koruyacaktýr. Yapýlan iþlemler bu statüyü dýþlamýþ özel bir
 iþlemdir. Ýþte bu özel iþlem açýklanan nedenlerle Yasaya aykýrýdýr.

Sayýn çoðunluðun görüþü itibariyle makilerin tesbiti ve tefriki tapu
 sicillinin düzeltilmesi olarak ifade edilmiþtir.

Bu kökten yanlýþtýr. Zira, tapudaki sicillin düzeltilmesi iþlemi ile orman
 olan makilerin, bir yasa hükmü ile orman sayýlmamasý sonucu, orman rejimi
 dýþýna çýkarýlmasý çok farklý bir olgudur.

Zira, ormanlar öncelikle kamu malýdýr. Kamu malýný burada özel mülke
 dönüþtürecek bir yol yoktur. Çünkü, bir anda orman sayýlmayan makiler
 ormanlarýn içindedir. Zira, öncesi ormandýr. Kesinleþmiþ orman alanlarýnda
 yapýlacak maki tesbiti, özel mülkiyetdeki sicil düzeltme kavramý içinde
 çözülemez. Bu makilerin öncelikle orman rejimi dýþýna çýkarýlmasý gerekir. Bu
 çýkarmayý saðlayacak bir hüküm 5653 sayýlý Yasada mevcut deðildir. Dýþarý
 çýkarýlmadan ormanlar içindeki makileri bir anda çýkmýþ gibi kabul edip, yada
 yetkisiz bir komisyon eliyle yasada yazýlý olmadýðý halde dýþarý çýkarýp,
 bilahare Hazinenin özel mülkü gibi daðýtýma tabi tutmak ormanlarýn tabi
 olduðu orman yasalarý ile kamu mallarý kavramý ile izah edilemez.

Bu olguyu tapu sicilindeki düzeltme gibi telakki etmek yanlýþ ve dayanaktan
 yoksun bir yorumdur.

Makiler için dýþarý çýkarma olgusu 1986'da çýkarýlan 3302 sayýlý Yasa ile
 gerçekleþmiþtir. 5653 sayýlý Yasanýn yürürlük tarihinde dýþarý çýkarma
 kavramý yoktur. Kesinleþmiþ orman rejimi içindeki makileri orman sýnýrlarý
 dýþýna çýkarmadan hiç bir iþlem yapýlamaz. Makilerle ormanlar her yerde sýnýr
 deðil, çoðu kez iç içedir. Bu iç içelik olgusu nedeniyle ve özellikle 5653
 sayýlý Yasada dýþarý çýkarýlýp daðýtýlacaðý yolunda hüküm olmadýðý halde,
 öncelikle yasaya aykýrý olarak orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmasý yasal bir
 iþlem deðildir ki, tapuda sicil düzeltimi gibi deðerlendirilebilsin!

MAKÝ NEDÝR? TARÝF VE SINIFLANDIRMA

1- Maki formasyonu her dem yeþil sert yapraklý kurakçýl çalý ve aðaçcýklarýn
 teþkil ettiði topluluklardýr. Bazen 2 m. ve daha yüksek çalý ve aðaçcýklardan
 ibaret çok sýk topluluklarý teþkil eder. Bu türler, genellikle sýk dallý,
 sert derimsi ve ufak yapraklýdýr.

Maki, iki grupta incelenebilir:

1- Primer maki, 
2- Sekonder maki,

Primer maki formasyonu doðal maki türüdür. Sekonder maki ise, ORMANLARIN
 TAHRÝBÝ SONUCU alt tabakayý oluþturan bir formasyondur. Bu özellikleriyle
 Ericaceae türleri ve öbür maki formasyonu üyelerinin teþkil ettiði batý
 anadolu çalýlýklarý orman tahribi ile teþekkül etmiþ sekonder bir bitki
 örtüsüdür. BU YÜZDEN DÝKKATLÝ ÇALIÞMALARLA BÖLGENÝN YENÝDEN ORMANLAÞTIRILMASI
 MÜMKÜNDÜR.

Kaynak: (Batý Anadolu Ericaceae üyeleri ve maki formasyonu ile iliþkileri
  üzerinde bir araþtýrma).

(Hasan Peþmen, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Sistematik Botanik Kürsüsü).

Ýlmi bir araþtýrma sonuçlarýný içeren bu açýklamalara göre, sekonder maki
 türü, öncesi orman iken tahrib edilen, fakat ciddi bir çalýþma ile tekrar
 ormana dönüþecek bir formasyon olduðu tüm batý anadoluyu kapsadýðý
 vurgulanmýþtýr.

Makinin bu türünün öncesi itibariyle orman olduðu saptanmýþtýr. Bu bilimsel
 tarife raðmen, çýkarýlan yönetmelikle makiler bir cümle ile orman sayýlmamýþ
 ve ormanlar da kýsmen MAKÝ kavramý içinde orman rejimi dýþýna çýkarýlmýþtýr.

Þöyle ki; 17.8.1950 tarihli (MAKÝLÝK VE ORMAN SAHALARININ BÝRLEÞTÝÐÝ YERLERDE
 ORMAN SINIRLARININ TESBÝTÝNE AÝT YÖNETMELÝK) adý ile çýkarýlan Yönetmeliðin
 1. ve 2. maddeleri þöyledir:


T.C. Orman Gn. Md Þubesi: 2
Ö.No: 2009
H.No: 9857 - 203
Tarih: 17.8.1950

Makilik ve Orman Sahalarýnýn Birleþtiði Yerlerde Orman Sýnýrlarýnýn Tesbitine
 Ait Yönetmelik

MAKSAT

Madde 1 - 5653 sayýlý Kanunun birinci maddesinin (E) bendi hükmü ile ormandan
 sayýlmadýðý belirtilen ve memleketimizde Karadenizin Kýzýlýrmak'tan itibaren
 batýsýnda; Ege ve Bilhassa Akdeniz sahil mýntýkalarýndaki devamlý hasýlat
 vermeyen veya muhafaza ormaný mahiyetini taþýmayan makiliklerin orman
 sahalarý ile tedahüllerini önlemek için 1/25.000 mikyaslý askeri haritalarý
 bulunan ilçelerde ve diðer lüzum ve zaruret görülen yerlerde makilik ve orman
 sahalarýnýn birleþtiði hatlar üzerindeki ORMAN SINIRLARI ORMAN TAHDÝT
 KOMÝSYONLARI VEYA MAHALLÝ ORMAN ÝÞLETME TEÞKÝLATI TARAFINDAN TEÞKÝL EDÝLECEK
 KOMÝSYONLAR TARAFINDAN TESBÝT OLUNACAK VE ARZ ÜZERÝNDE ÖZEL ÝÞARETLERLE BELLÝ
 EDÝLECEKTÝR.

Bu komisyonlarýn çalýþmalarý sýrasýnda mýntýkasýndaki iþlerden bilgi edinmek
 ve komisyonda çalýþmak üzere o yerin bölge þefi ve orman bakým memuru da
 bulundurulacaktýr.

Maki Florasý ve Makilik Sahalar
Madde 2- Memleketimizde makiyi teþkil eden aðaçcýklar; Flarya (Akçakesme)
 funda nevileri, laden nevileri, akgünlük (Tesbih aðacý) defne, sandal, kermez
 meþesi, pýrnal meþesi, Mersin, Zakkum, ýlgýn nevileri, yapraðýný döken somak
 nevileri, çaltý veya karaçalýdan ibarettir.

Yukarýda sayýlan aðaçcýklardan müteþekkil formasyonla örtülü sahalar düz ve
 inbat kabiliyeti fazla olan yerlerde iþgal sahasý ÝTÝBARÝYLE  10 NÝSBETÝNE
 KADAR KORU VE  25 NÝSBETÝNE KADAR BALTALIK ORMAN TEÞKÝL EDEN AÐAÇLARI ÝHTÝVA
 DAHÝ MAKÝ SAHASI SAYILIR.

Bilhassa burada topraðýn cins ve inbat kuvvetine nazaran ziraate elveriþli
 olup olmadýðý üzerinde durulmalý ve tesbit ona göre yapýlmalýdýr. Ancak
 topraðýn kaymasýna ve aþýnmasýna mani olan ve ziraat arazisini bu gibi
 tehlikelerden koruyan meyilli yerlerde ve daðlýk arazide muhafaza ormaný
 karakterini haiz bütün makiliklerle yýllýk veya periyodik devamlý orman
 hasýlatý vermesi mümkün meyilli veya düz arazideki makilikler orman sahalarý
 içine alýnabilir.

Yukarýda deðinilen bilimsel tarife raðmen Yönetmeliðin 2. maddesinde (  10
 nisbetine kadar koru ve  25 nisbetine kadar baltalýk ORMAN teþkil eden
 aðaçlarý ihtiva etse dahi maki sahasý sayýlýr) DENÝLMÝÞ KISMEN KORU VE
 BALTALIKLAR DAHÝ MAKÝ ÝÇÝNE SOKULMUÞTUR.

Bu tarifin bilimsel ölçüler dýþýna çýkarak koru ve baltalýklarý maki
 formasyonuna dahil etmesi, herhalde yasa ile yasanýn amacý ile baðdaþmaz ve
 yasaya aykýrý olduðu tartýþmasýzdýr. Zira, 5653 sayýlý Yasanýn 1/e maddesinde
 maki orman sayýlmaz denilmiþtir. Öyle ise, bilimsel olarak gerçek maki
 alanlarý dýþýna çýkýlmasýna yer ve olanak yoktur.

Yine yönetmeliðin 1. maddesinde hem orman tahdit komisyonlarý hem de (mahalli
 orman iþletme teþkilatý tarafýndan teþkil edilecek komisyonlar tarafýndan
 tesbit olunacak ve arz üzerinde özel iþaretlerle belli edilecektir.)
 denilerek YASADA HÝÇ YERÝ OLMAYAN VE KÝMLERDEN OLUÞACAÐI BELÝRTÝLMEYEN ÖZEL
 KOMÝSYONLARIN KURULMASI saðlanmýþ ve komisyonlara görev yaptýrýlmýþtýr ki;
 yasada yeri olmayan yeni bir komisyon kurulmasý yasaya AYKIRIDIR. Burada
 ilginç olan bir husus vardýr. Þöyle ki; yönetmelikte maki ve orman
 sahalarýnýn birleþtiði hatlar üzerinde orman sýnýrlarýnýn belli edileceði
 yazýlýdýr. Uygulamada ise, ormanlar deðil, nedense makiler ayrýlmýþtýr. Oysa,
 Yönetmeliðin 1. maddesine göre maki ve ormanýn birleþtiði yerde ORMAN
 SINIRLARININ saptanmasý gerekirken, MAKÝLER belirlenmiþtir. Bu madde metnine
 göre, orman sýnýrý belirleme iþleminin de tahdit görmemiþ yerlerde
 gerçekleþtirilmesi gerekir. Oysa, çoðunlukla tahdidi kesinleþmiþ ve orman
 sýnýrlarý belirlenmiþ Devlet ormanlarýna girilerek aksi bir iþlemle MAKÝLER
 belirlenmiþ maki ile beraber ormanlar da dýþarý çýkarýlmýþtýr. Yani, uygulama
 yanlýþ olduðu kadar tersden baþlanarak yönetmelik dahi aþýlmýþtýr.

Ormanlarýn dýþarý çýkarýldýðýnýn açýk kanýtý bugün halen dava konusu olan
 yerlerle ilgili dosyalardaki keþif tutanaklarýnda maki tefrikine konu olan
 kesimlerde hala varlýðýný koruyan ormanlara rastlanmakta ve bilirkiþi
 raporlarýna yansýmaktadýr. Bu yanlýþ ve yasaya aykýrý iþlemleri geçerli
 saymak olanaksýzdýr.

YASALARDA TAHDÝT KOMÝSYONLARI

3116 Sayýlý Yasa Madde 5 - 5653 Sayýlý Yasa Madde 5 - 6831 Sayýlý Yasa Madde 7
 - 1744 Sayýlý Yasa Madde 7 - 2896 Sayýlý Yasa Madde 7 - 3302 Sayýlý Yasa
 Madde 7 - 3373 Sayýlý Yasa Madde 4
Yukarýda deðinilen orman yasalarýnda ve belirlenen maddelerindeki ortak ifade
 þudur: Devlet ormanlarýnýn, hükmi þahsiyeti haiz amme müesseselerine ait
 ormanlarýn, hususi ormanlarýn, orman kadastrosu ve bu ormanlarýn içinde,
 bitiþiðinde bulunan her çeþit taþýnmaz mallarýn ormanlarla müþterek
 sýnýrlarýnýn tayini ve tesbiti ile orman sýnýrlarý dýþýna çýkarma iþ ve
 iþlemleri Orman Kadastro Komisyonlarý tarafýndan YAPILIR.

5653 sayýlý makiyi orman saymayan Yasanýn 5. maddesi de ayný esaslarý içerir.

Peki bu komisyonlar kimlerden oluþur, bu komisyonlar yine ayný maddelerde
 þöyle tarif edilir. Tüm yasalar ayný olmakla beraber özellikle;

5653 SAYILI YASA 

Madde 5 Devlet ormanlarýnýn ve bu ormanlarýn içinde ve bitiþiðindeki otlak,
 yaylak, kýþlak, sulak, diðer ormanlar ve her nevi ARAZÝNÝN SINIRLAMASI ÝÞÝ
 bir yüksek orman mühendisinin baþkanlýðý altýnda Adalet Bakanlýðýnca Hukuk
 mezunlarý arasýndan tayin edilecek bir hukukçu üye ile il genel meclisi daimi
 encümeni tarafýndan seçilecek bir üyeden müteþekkil bir komisyon tarafýndan
 yapýlýr. Bu komisyonlar beldelerde Belediye encümenleri, köylerde ihtiyar
 Kurullarý tarafýndan seçilecek lüzumlu bilirkiþilerin fikirlerinden
 faydalanýr.

Bu komisyonlara lüzumu kadar orman mühendisi ve katip verilebilir. Askeri
 memur mýntýkalardaki ormanlarýn sýnýrlanmasý sýrasýnda Milli Savunma
 Bakanlýðýndan bir temsilci de bulunabilir.

Ýþte tüm yasalar ve özellikle maddesi yukarýya alýnan 5653 sayýlý Yasa
 sýnýrlama iþlemlerinin hangi komisyonlar tarafýndan yapýlacaðýný ve
 komisyonlarýn nasýl kurulacaðýný belirtmiþtir. Bu yasa hükmü dýþlanarak
 yönetmelik uyarýnca kurulan ve fakat KÝMLERDEN OLUÞTUÐU DAHÝ AÇIKLANMAYAN
 özel komisyonlara bu görev verilemez. Bu yasaya aykýrýdýr. Dolayýsýyla bu tür
 komisyonlarýn iþlemlerine geçerlilik TANINAMAZ.

YÖNETMELÝK UYARINCA KURULAN KOMÝSYONLARIN ÝÞLEMLERÝNE KARÞI DOÐRUDAN ÝTÝRAZ,
 DAVA OLANAÐI VE HAKKI YOKTUR.

Þöyle ki;

3116 Sayýlý Yasa Madde 7 - 6831 Sayýlý Yasa Madde 11 - 1744 Sayýlý Yasa Madde
 10 - 2896 Sayýlý Yasa Madde 2 - 3302 Sayýlý Yasa Madde 11 - 3373 Sayýlý Yasa
 Madde 5
Yukarýda açýklanan yasalar ve ilgili maddelerine göre, orman tahdit
 komisyonlarýnýn ve ekiplerinin yaptýklarý iþlemlere karþý belli sürelerle
  itiraz ve dava hakký tanýnmýþtýr. Böylece, yasal komisyonlarýn yaptýklarý
 iþlemler DENETÝME ALINMIÞTIR.

Oysa maki tesbit ve tefrik komisyonlarýnýn iþlemlerinin ilaný yoktur ki,
 itiraz ve dava yolu var olsun, Bu komisyonlarýn iþlemleri ilan edilmemiþ ve
 bunlara karþý itiraz ve dava hakký TANINMAMIÞTIR.

Ancak, bu komisyonlarca iþlemler yapýlýp, bitirilip, makiler ayrýldýktan
 sonra, o yere tapulama, genel kadastro, ya da orman tahdidi girerse bunlarýn
 yapacaklarý iþlemler yasal açýdan itiraza tabi olabilir. Nevarki; bu son
 iþlemleri yapan yasal orman ve kadastro komisyonlarý (MAKÝ KOMÝSYONLARININ
 ÝÞLEMLERÝNÝ ESAS ALMAK ZORUNDADIR.) Ýþte yönetmeliðin 5. maddesi aynen
 þöyledir.

Madde 5- (BELLÝ EDÝLEN SINIR HATLARI TAHDÝT GÖRMEMÝÞ ÝLÇELERDE ORMAN TAHDÝT
 KOMÝSYONLARINCA SONRADAN ALETLE ÖLÇÜLÜP, USULÜ DAÝRESÝNDE TESBÝT OLUNMAK
 ÞARTI ÝLE ORMAN VE MAKÝLÝK SAHALARIN SINIRLARINI TEÞKÝL EDER.)

ÝÞTE BU MADDE ÝLE ORMAN TAHDÝT KOMÝSYONLARI, MAKÝ KOMÝSYONLARININ ÇÝZDÝÐÝ
 SINIRA UYMAK ZORUNDA BIRAKILMIÞTIR. BÖYLECE, YASAL KOMÝSYONLAR ÝKÝNCÝ PLANA
 ÝTÝLMÝÞTÝR VE MAKÝ KOMÝSYONLARININ YAPTIÐI ÝÞLEMLER ÝLANA TABÝ OLMADIÐINDAN,
 ÝTÝRAZ VE DAVA YOLU KAPALIDIR. BU OLGU, MAKÝ KOMÝSYONLARINI DENETÝM DIÞINDA
 BIRAKMIÞTIR. ÇOÐUNLUKLA KESÝNLEÞMÝÞ ORMAN TAHDÝDÝNÝN VAR OLDUÐU YERLERE
 GÝRÝLDÝÐÝ ÝÇÝN BURALARDA ÝKÝNCÝ ÝÞLEMDE YAPILMADIÐINDAN ORMANLAR TAMAMEN MAKÝ
 KOMÝSYONLARININ ELÝNE TERKEDÝLMÝÞTÝR. ÝÞTE BU ÝÞLEMLER VE TASARRUFLAR TAMAMEN
 YASAYA AYKIRIDIR. BU SEBEPLE DE SONUÇLARINA GEÇERLÝLÝK TANIMAK OLANAKSIZDIR.

ANAYASA AÇISINDAN YÖNETMELÝK

1- 20 Nisan 1924 tarihli TEÞKÝLATI ESASÝYE KANUNU'NUN 52. maddesi nizamname
 çýkarýlacaðýný emretmiþtir.

2- 5653 sayýlý ve makiyi orman saymayan Yasa 9.4.1950 tarihinde yürürlüðe
 girmiþtir. Sözü edilen Yönetmelik 17.8.1950 tarihinde çýkarýlmýþtýr.

3- Birinci maddede deðinilen Teþkilatý Esasiye Kanunundan sonra 10 Ocak 1945
 tarihli ANAYASA KABUL edilmiþtir.

4- 5653 Sayýlý Yasa ve tartýþma konusu yönetmelik 1950 yýlýnda çýkarýldýðýna
 göre, 1945 tarihli Anayasa dönemine rastlar ve 1924 tarihli Teþkilatý Esasiye
 Kanunu ile ilgisi yoktur.

1945 tarihli Anayasa'nýn 52. maddesi tüzük çýkarýlmasýný emretmiþtir.

Demek ki; her iki Anayasada da (nizamname - tüzük) çýkarýlabileceði kabul
 edilmiþtir.

5 - 1961 Anayasasýnýn 113. maddesi, 1982 Anayasasýnýn 124. maddesi yönetmelik
 çýkarýlabileceðini belirtmiþtir.

1924 ve 1945 tarihli Anayasalarda yönetmelikten söz edilmemiþ olmasý olayý
 etkilemez, hiç bir þeyi deðiþtirmez. Zira, her iki Anayasada (Nizamname -
 Tüzük) çýkarýlacaðý  ve kanunlara aykýrý olamayacaðý benimsenmiþtir.

Düzenleyici kurallar topluluðu içindeki hiyerarþik norm sýralamasý (Anayasa -
 Yasa - Tüzük ve Yönetmelik) olarak kabul edilir. Yasalar, Anayasaya, Tüzük ve
 Yönetmelikler yasaya aykýrý olamaz.

EÐER, 1945 ANAYASASI'NDA YÖNETMELÝK ÇIKARILACAÐINA DEÐÝNÝLMEDÝÐÝ ÝÇÝN,
 BAKANLIKLARIN VE KAMU TÜZELKÝÞÝLÝKLERÝNÝN YÖNETMELÝK ÇIKARMA HAKKI YOK
 SAYILIRSA, ANILAN MAKÝ TESBÝT VE TEFRÝKÝNÝ SAÐLAYAN YÖNETMELÝÐÝN
 ÇIKARILMAMASI GEREKÝRDÝ. BUNUN SONUCU OLARAKDA YÖNETMELÝÐÝN VARLIÐI SÖZ
 KONUSU OLAMAZDI.

Demek ki; Anayasada yönetmeliðin adýnýn geçmemesi olayý deðiþtirmez. Kurumlar
 yönetmelik çýkarabilir. Kaldý ki; üst norm olan tüzük çýkarýlmasý kabul
 edildiðine göre, en alt norm olan yönetmelik, paralel bir düzenleme olarak
 çýkarýlabilir. Ancak, ayný koþullarla, yani yasaya aykýrý olmamak koþulu ile
 5653 Sayýlý Yasanýn deðiþtirdiði 3116 sayýlý Yasanýn 133. maddesinde de
 Nizamname çýkarýlacaðý kabul edilmiþ ve çýkarýlmýþtýr.

5653 sayýlý Yasada, yönetmelik çýkarýlacaðýna deðinilmemiþ olmasý, Orman
 Bakanlýðýnýn yönetmelik çýkarmasýna engel teþkil etmediði gibi, 1945
 Anayasasý'nda yönetmelikten söz edilmemesi, maki yönetmeliðinin yasaya
 aykýrýlýðýnýn ileri sürülmesine de engel deðildir. Aksi düþünce yasaya da,
 bilime de aykýrý olur.

Kaldý ki; 1945 Anayasasý'nda yönetmelikten söz edilmese dahi, 1950 yýlýnda,
 yani 1945 Anayasasý'nýn yürürlük tarihi içinde söz konusu yönetmelik
 çýkarýlmýþ ve iþleme konulmuþtur.

20 Nisan 1924 tarihli Teþkilat-ý Esasiye Kanununun 52. maddesinde nizamname
 çýkarýlacaðýna deðinilmiþ ve Kanunlara aykýrýlýðý halinde Türkiye Büyük
 Millet Meclisi'nde aykýrýlýðýn giderileceði belirtilmiþtir. 10 Ocak 1945
 tarihli Anayasa'nýn 52. maddesinde Kanunlarýn emrettiði iþleri belirtmek
 üzere ve Danýþtay'ýn incelemesinden geçirilmek þartýyla tüzük
 çýkarýlabileceði Kanunlara aykýrýlýðý ileri sürüldüðünde, çözüm yerinin
 Türkiye Büyük Millet Meclisi olduðu açýklanmýþtýr. 5653 SAYILI YASA VE SÖZ
 KONUSU YÖNETMELÝK 1950 YILINDA YANÝ, 1945 TARÝHLÝ ANAYASA DÖNEMÝNDE
 ÇIKARILMIÞTIR.

Tüzük, Kanunlardan sonra yönetmeliklerden önce gelen bir normdur. Bu norm
 yönetmelikten önceki üstün norm olup, Yasalara aykýrý tüzük olamayacaðý
 vurgulanmýþtýr.

ÜST NORM OLAN TÜZÜÐÜN KANUNA AYKIRILIÐININ SÖZ KONUSU OLAMAYACAÐI
 BENÝMSENDÝÐÝNE GÖRE, YÖNETMELÝK DE ANAYASAYA AYKIRI OLAMAZ. BU ANAYASADA
 YÖNETMELÝKTEN SÖZ EDÝLMEMÝÞ OLMASINA RAÐMEN YÖNETMELÝK ÇIKARILMIÞTIR. BU OLGU
 ÇIKARILACAK YÖNETMELÝKLERÝN YASAYA AYKIRI OLABÝLECEÐÝ ÞEKLÝNDE DE
 YORUMLANAMAZ. NÝZAMNAME VE TÜZÜK YASAYA AYKIRI OLAMAYACAÐINA GÖRE,
 YÖNETMELÝÐÝN DE YASAYA AYKIRI OLAMAYACAÐI TARTIÞMASIZDIR. 1961 VE 1982
 ANAYASALARINDA BU ÝLKE AÇIKÇA VURGULANMIÞTIR.

Sayýn çoðunluk düþüncesine göre, sanki 1945 Anayasasý'nda yönetmelikten söz
 edilmemiþ olmasý nedeniyle bu yönetmeliðin yasaya Anayasaya aykýrýlýðý
 tartýþýlamaz. Ya da aykýrýda olsa geçerlidir gibi bir olgu savunulmaktadýr
 (Kanunlara aykýrý yönetmelik çýkarýlabilir gibi bir olgu savunulmaz).

Tüzük çýkarýlabileceðinin Anayasa'da kabulü yönetmeliðe paralel bir statünün
 bir üst normun kabulüdür.

Yine Sayýn çoðunluk düþüncesine göre, Anayasa'da yönetmelikten söz
 edilmediðine göre, çýkarýlan yönetmeliðin Anayasa'ya aykýrýlýðý da ileri
 sürülemez. Bu yanlýþ ve çeliþik bir yorumdur. Þöyle ki; Anayasa'da
 yönetmeliðe yer verilmemiþ olmasý, Anayasa'ya ve Yasalara aykýrý yönetmelik
 çýkarýlabileceði anlamýna gelmez.  Kaldý ki; hem Anayasada yönetmelikten söz
 edilmediði ileri sürülmekte, hem de Anayasaya raðmen çýkarýlmýþ yönetmeliðin
 varlýðý ve geçerliliði kabul edilmektedir ki, bu açýk bir çeliþkidir. Esasen,
 yönetmeliðin Anayasaya aykýrýlýðýndan deðil, yasaya aykýrýlýðýndan söz
 edilmesi gerekir. Zira, Anayasaya raðmen yönetmelik çýkarýlmýþtýr. Anayasada
 yönetmelikle ilgili kaynak aramaya gerek yoktur. Olayýmýzdaki olgu,
 yönetmeliðin 5653 sayýlý Yasaya ve yasa hükümlerine aykýrýlýðýdýr ve bu
 aykýrýlýk nedeniyle uygulanamayacaðý, uygulansa dahi sonuçlarýnýn geçerli
 olamayacaðýdýr.

20. HUKUK DAÝRESÝ'NÝN KARARLARINDA (YÖNETMELÝK ÇIKARILAMAZ ÝLKESÝ DEÐÝL,
 YASAYA AYKIRI YÖNETMELÝK UYGULANAMAZ VE BU YÖNETMELÝK UYGULANARAK YAPILAN
 ÝÞLEMLERE VE SONUÇLARINA GEÇERLÝLÝK TANINAMAZ) ÝLKESÝ YER ALMIÞTIR.

5653 sayýlý Yasanýn 1. maddesinde sadece ormanýn tarifi deðiþtirilmiþtir. 1.
 maddenin (e) fýkrasý ile makilerin orman olmadýðý belirtilmiþtir. Bunun
 dýþýnda Yasada (makilerin tesbit ve tefrik edileceði kesinleþmiþ orman
 alanlarýndan dýþarý çýkarýlacaðý ve daðýtýlacaðý yolunda bir hüküm yoktur).
 Yasada bu yolda hiçbir açýk madde mevcut deðilken 03.04.1950 tarihinde
 çýkarýlan yönetmelikte bunlara tamamen aykýrý maddelere yer verilmiþtir.

Kanunda bir baþka komisyondan söz edilmemiþtir. Makilerin tesbit ve tefriki
 orman sýnýrlamasý niteliðinde bir iþlemdir. Bunu da ancak orman tahdit
 komisyonlarý yapabilir. O halde, Kanunda adý bile geçmeyen özel bir komisyon
 oluþturmak ve bu komisyona bu iþleri yaptýrmak KANUNA TAMAMEN AYKIRIDIR.
 Kaldýki,  bu komisyonlarýn yönetmeliðe göre kuruluþ biçimi de açýklanmamýþ
 orman iþletme teþkilatý'nýn kuracaðý özel komisyonlar denilmiþtir. Bu gün
 dahi bu komisyonlarýn kimlerden oluþturulduðu meçhuldür. Kanuna bu denli
 aykýrý bir yönetmelik ve yine Kanuna bu denli aykýrý bilinmeyen komisyonlarla
 yapýlan MAKÝ TESBÝT VE TEFRÝKÝNÝ GEÇERLÝ SAYMAK OLANAKSIZDIR.

Bu kadar açýk ayrýlýklarla gerçekleþtirilen iþlemler ve bu iþlemler sonucu
 orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlan makilerin daðýtýmý da Yasaya aykýrý olup, bu
 yolda oluþan tapularada hukuki deðer izafe etmek olanaksýzdý.

BAKANLIKÇA YAPILAN YÖNETMELÝÐÝN ADLÝ YARGI TARAFINDAN YOK SAYILMASI, ÝPTALÝ,
 YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASI SÖZ KONUSU DEÐÝLDÝR. ÝÇTÝHADI BÝRLEÞTÝRMENÝN KONUSU
 BU DEÐÝLDÝR. KONUMUZ (YÖNETMELÝÐÝN YASAYA AYKIRI OLDUÐU, BU SEBEPLE
 DAYANAKSIZ KALDIÐI VE UYGULANMASI SURETÝYLE YAPILAN ÝÞLEMLERÝN VE
 SONUÇLARININ GEÇERSÝZLÝÐÝDÝR).

BU OLGUYA GÖRE, ÝDARÝ YARGI ÝLE ADLÝ YARGI KARARLARININ GÖREV SINIRLARININ
 BÝRBÝRÝNE KARIÞTIRILMAMASI GEREKÝR.

YARGITAY'IN KURULUÞUNDAN BU GÜNE DEÐÝN 125 YILI AÞKIN BÝR SÜRE GEÇMÝÞTÝR. YÜCE
 YARGITAY'IN TARTIÞMASIZ UYGULAMASI VE KARARLARINA YANSIYAN ÝSTÝKRARLI GÖRÜÞÜ
 ÞUDUR:

(ASOLAN KANUNDUR. KANUNA AYKIRI YÖNETMELÝK UYGULANMAZ) AYKIRILIÐIN VARLIÐI
 HALÝNDE YÖNETMELÝÐÝN UYGULANMASINA ASLA YER YOKTUR.

KANUNLARIN ANAYASAYA YÖNETMELÝKLERÝN KANUNLARA AYKIRILIK HALÝ
Kanunlarýn Anayasaya aykýrý olmasý hali ile yönetmeliðin Kanuna aykýrý olmasý
 hali, birbirine karýþtýrýlmamalýdýr. Bunlar hukuki statü ve prosedür
 itibariyle birbirinden tamamen ayrý konulardýr.

7 KASIM 1952 TARÝHLÝ T. C. ANAYASASI

Madde 152:  Anayasaya Aykýrýlýðýn Diðer Mahkemelerde Ýleri Sürülmesi: Bir
 davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde
 kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykýrý görürse veya taraflardan birinin
 ileri sürdüðü aykýrýlýk iddiasýnýn ciddi olduðu kanýsýna varýrsa, Anayasa
 Mahkemesi'nin bu konuda vereceði karara kadar davayý geri býrakýr.

Mahkeme, Anayasa aykýrýlýk iddiasýný ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince
 esas hükümle birlikte karara baðlanýr.

Anayasa Mahkemesi, iþin kendisine geliþinden baþlamak üzere 5 ay içinde
 kararýný verir ve açýklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayý
 yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandýrýr. Ancak, Anayasa
 Mahkemesi'nin kararý, esas hakkýndaki karar kesinleþinceye kadar gelirse,
 mahkeme buna uymak zorundadýr.

Anayasa Mahkemesi'nin iþin esasýna girerek verdiði red kararýnýn Resmi
 Gazete'de yayýmlanmasýndan sonra 10 yýl geçmedikce ayný kanun hükmünün
 Anayasaya aykýrýlýðý iddiasýyla tekrar baþvuruda bulunulamaz.

Maddede açýkça belirlendiði gibi, bir mahkeme baktýðý bir davada uygulanacak
 Yasayý Anayasa'ya aykýrý bulursa veya taraflardan biri ileri sürdüðü takdirde
 mahkeme Anayasa Mahkemesi'ne baþvurabilir ve sonucunu bekler denilmektedir.

Oysa, yönetmeliðin Yasaya aykýrý olmasý halinde bunun hal MERCÝÝ YANÝ ÝPTAL
 YERÝ DANIÞTAY'DIR.

DAYANAK ESERLER BÝLÝM, ÖÐRETÝ VE UYGULAMADAKÝ DURUM
(PROF DR. LÜTFÝ DURAN, 1982, BASIM) (ÝDARE HUKUKU, SAYFA: 457 - 471)

ÜSTÜN HUKUK KURALLARINA UYMA ZORUNLUÐU
Hemen belirtmek gerekir ki, bu istisna dýþýndaki alanlarda düzenleme
 yetkisinin tamamen serbest ve sýnýrsýz olarak kullanýlabileceði
 sanýlmamalýdýr. Düzenleyici iþlemler, dayandýklarý kanun ve tüzüklerin
 hükümlerini tekrarlamakla veya açýklamakla yetinmiyecek ise de; bunlarýn
 konu, amaç ve çerçevesini aþmamak zorundadýr. Yürütme ve idare, düzenleme
 yetkisini kullanýrken, koyacaðý yine hükümlerle kuvvet aldýðý kural
 iþlemlerin (Anayasa, kanunlar, tüzükler) kapsamý, esprisi ve yönü dýþýna
 çýkmamak durumundadýr. Tüzük ve yönetmeliðin üstünde bulunan hukuk kurallarý
 ne kadar ayrýntýlý ve açýk ise düzenleme yetkisi de o kadar sýnýrlý ve
 kýsýntýlý sayýlýr. Bu bakýmdan, bir tüzük, yanlýz istinad ettiði kanunun
 deðil, yürürlükteki bütün kanunlarýn ve Anayasanýn konu ile ilgili
 hükümlerini gözönünde tutmak zorundadýr. Yönetmelikde, ayný kurallarý ve
 varsa tüzük hükümlerini hesaba katmakla yükümlüdür.

Mahkemeler "kural - iþlem" niteliðindeki tüzük ve yönetmelikleri, kanunlar
 gibi, kendi görüþ ve anlayýþlarýna göre yorumlayýp, uygulamaya yetkilidir.
 Onun için, bu yorum ve uygulama, kamu görevlilerinin yaptýðý gibi en sonunda,
 düpedüz bir yerine getirmeden ibaret deðildir. Taraflarýn itirazý üzerine
 veya kendiliðinden, mahkemeler, olaya uygulayacaklarý tüzük veya yönetmelik
 hükmünün kanunlara uygun olup olmadýðýný araþtýrýp, incelemek veya doðrudan
 doðruya ya da baþka bir yargý mercii aracýlýðýyla saptamak zorundadýr. Çünkü,
 hakimler Anayasaya kanuna ve vicdani kanaatlerine göre hüküm vermekle görevli
 olduðundan, yürütme ve idarenin düzenleyici iþlemlerinin hukuken geçerli olup
 olmadýðýný anlayabilmek için, kanunlara ve Anayasaya aykýrý bulunmadýðýný
 tetkik ve tesbit etmek zorundadýrlar.

(TÜRK POZÝTÝF HUKUKUNDA YÜRÜTME ORGANININ DÜZENLEYÝCÝ ÝÞLEMLERÝ, 1965 BASIM,
 SAYFA 180 ÝLA 195) PROF DR. TURAN GÜNEÞ.

Düzenleyici iþlemlerin, genel olarak idari iþlemler içindeki hiyerarþik yerini
 böylece tesbit ettikten sonra, þimdi bizatihi düzenleyici iþlemler arasýnda
 bir hiyerarþi sýrasýnýn bulunup bulunmadýðýný inceleyebiliriz.

113. maddenin yönetmelikler hakkýnda sevkettiði hüküm böyle bir hiyerarþinin
 mevcudiyetini bize ilk bakýþta göstermektedir.

Gerçekten maddeye göre, yönetmelikler kanun ve tüzüðün uygulanmasý için
 çýkarýlmaktadýr ve BUNLARA AYKIRI HÜKÜMLER KOYAMAMAKTADIR. Daha önce sözü
 edilen 125. maddede bu hiyerarþiyi bize göstermektedir.

(DEMEKKÝ BÝLÝM VE ÖÐRETÝDE YÖNETMELÝÐÝN YASAYA AYKIRI OLAMAYACAÐI, AYKIRILIK
 HALÝNDE ÜST NORM OLAN YASANIN UYGULANACAÐI HåKÝMLERÝN AYKIRILIÐI DOÐRUDAN
 DOÐRUYA TESBÝT ETME HAKKINA VE YETKÝSÝNE SAHÝP OLDUÐU BEKLETÝCÝ MESELE SAYMAK
 ZORUNDA OLMADIÐI) AÇIKÇA  KABUL EDÝLMEKTE, BÝLÝNMEKTE VE UYGULAMADA BU YOL
 ÝZLENMEKTEDÝR.

Yönetmeliðin yasanýn önüne geçtiðine ve aykýrýda olsa uygulandýðýna Türk
 Yargýsýnda ve hukuk düzeninde asla rastlanmamýþtýr.

Uygulamada bu ilkeler yýllardýr ve halen varlýðýný sürdürmektedir.
 Yönetmeliðin Yasaya aykýrýlýðý halinde Yasanýn öncelikle uygulanacaðý kabul
 edilmiþ ve yerleþmiþ bir ilkedir. Aksi halde, yani yönetmelik yasanýn önünde
 yer alsa idi, ya da mahkemeler, yasaya aykýrý yönetmeliði yorum ve
 uygulamamak hakkýna sahip olmasalardý, o zaman her aykýrý yönetmeliðin iptali
 için Danýþtay'a baþvurup sonucunu beklemek gibi garip bir olgu ortaya çýkardý
 ve gerek mahkemeler, gerekse Yargýtay hiç bir davayý bitiremez. Yýllarca
 Danýþtay'dan açaðý iptal davalarýnýn sonucunu beklemek zorunda kalýrdý. Bu
 düþünce hukuk sistemi içinde izah edilemez. Mahkemeler yorum yapmak ve kanuna
 aykýrý yönetmeliði uygulamamak hakkýna sahiptir.

5653 sayýlý Yasanýn 5. maddesinde orman sýnýrlamasýnýn orman tahdit
 komisyonlarýnca yapýlacaðý ve komisyonlarýn nasýl oluþacaðý açýklanmýþtýr.
 Yasada makilerin tesbit ve tefriki iþlemini özel bir komisyona yer veren
 madde yoktur.

Kesinleþmiþ orman tahdidi olan yerlere özel bir komisyonunun girip makiyi
 tesbit ve tefriki yetkisinden söz edilemez. Bu iþlem yeni bir sýnýrlandýrma
 iþlemidir. Zira yönetmeliðin 1. maddesinde maki ve orman sýnýrlarýnýn
 birleþtiði hatlarda orman sýnýrlarýnýn belirlenmesi denilmiþtir. Açýkça bir
 sýnýr saptama olgusuna deðinilmiþtir. Bu sýnýrý ancak 5653 sayýlý Yasanýn
 kabul ettiði yeterli ve ehil orman tahdit komisyonu yapacaktýr. Zira, 5.
 madde tüm sýnýrlandýrma iþlemlerini belli olan bu komisyona vermiþ, bunun
 dýþýnda makilerin ayrýmý için baþka ve özel bir komisyon kurmamýþ,
 kurdurmamýþtýr. Yasanýn vermediði bir hak yönetmelikle ihdas  edilmiþ, Yasada
 olmayan yetkisiz ve oluþum biçimi dahi belli olmayan yepyeni komisyonlar
 kurulmuþtur. Kaldý ki yönetmelikle kurulan bu komisyonlar ilk tesbit yerine
 çoðunlukla (tahdidi kesinleþmiþ ormanlýk alanlara girerek bu ayrýmý ve
 çýkarmayý gerçekleþtirmiþtir).

Bu düþüncelerimizi doðrulayan sav ve en yakýn kaynak (Yüksek Yargýtay 8. Hukuk
 Dairesi Onursal Baþkaný Sayýn Þükrü Özdemir ve 3. Ceza Dairesi Baþkaný Sayýn
 Necip Deda tarafýndan çýkarýlan, 1991 basým tarihli ORMAN HUKUKU adlý kitabýn
 1. Cilt, 209 ila 212. sayfalarýnda yeralan açýklamalarýdýr ve özetle
 þöyledir):

MAKÝLÝK VE ORMAN SAHALARIN BÝRLEÞTÝÐÝ YERLERDE ORMANSINIRLARININ TESBÝTÝNE AÝT
 YÖNETMELÝK 
HAKKINDA AÇIKLAMA

Az önce açýklandýðý gibi, 3116 sayýlý Orman Kanununun 1. maddesine göre,
 makilikler orman sayýlmakta idi. Makilikler, kendi kendine yetiþmiþ olup da,
 herhangi bir çeþit orman hasýlatý veren aðaç ve aðaçcýklardan oluþmaktadýr. O
 nedenle, yerleriyle birlikte orman sayýlmýþlardýr. Bu durum 5653 sayýlý
 Kanunun yürürlük tarihi olan 3.4.1950 tarihine kadar böylece devam etmiþtir.
 Baþka bir söyleyiþle, 5653 sayýlý Yasanýn yürürlüðe girdiði güne kadar
 yapýlan orman tahditlerinde makilerle örtülü yerler orman sayýlmýþ ve tahdit
 içine alýnmýþtýr. Tahdit kesinleþmiþ ise artýk böyle bir yer orman sayýlmakta
 ve bu tür yerlere ait tapu kaydý hükmünü yitirmiþ sayýlmaktadýr. Ancak, 5653
 sayýlý Yasanýn 1nci maddesinin (e) bendiyle, maki cinsinden her türlü aðaç ve
 aðaçcýklarla örtülü yerler orman sayýlmayan yer olarak tanýmlandýðýndan, 3116
 sayýlý Kanun uyarýnca orman sýnýrlarý içinde kalan bir kýsým makilik alanlar
 "Maki  Tefrik Komisyonlarý"nca ormandan tefrik (ayrýlarak) edilerek orman
 sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmýþlardýr. Bir kýsmý Hazine adýna özel mülkiyet
 olarak tapuya tescil edildikten sonra, 2510 ve 4753 sayýlý Kanunlara göre,
 tevzi ve temlik edilmiþ, bir kýsmý da Medeni Kanun veya 5602 ve 2613 sayýlý
 Kadastro Kanunlarýna göre kiþiler adýna tapuya tescil edilmiþtir.

YALNIZ, 5653 SAYILI YASANIN BÝRÝNCÝ MADDESÝNÝN SON FIKRASINA GÖRE,
 MAKÝLÝKLERÝN ORMAN SAYILMAMASI, BU YERLERÝN YÝNE 5653 SAYILI KANUNUN 43 NCÜ
 MADDESÝ UYARINCA MUHAFAZA ORMANI NÝTELÝÐÝNÝ TAÞIMAMASI VE DEVAMLI ORMAN
 HASILATI VERMEMESÝ ÞARTINA BAÐLANMIÞTI. TOPRAK MUHAFAZA KARAKTERÝ TAÞIYAN
 VEYA DEVAMLI ORMAN HASILATI VEREN MAKÝ CÝNSÝNDEN HER TÜRLÜ AÐAÇCIKLARLA
 ÖRTÜLÜ YERLER ORMAN SAYILMIÞTIR. BU TÜR YERLERÝN MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONUNCA
 ORMAN SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILMASI BÝR HÜKÜM ÝFADE ETMEZ. ASLINDA, MAKÝ
 TEFRÝK KOMÝSYONLARININ KURULMASI YASAL DEÐÝLDÝR. BU KOMÝSYONLAR ORMAN GENEL
 MÜDÜRLÜÐÜ'NÜN 17.8.1950 GÜNLÜ, 9857 - 203 SAYILI GENELGESÝNE EKLÝ 14 MADDELÝK
 "MAKÝLÝK VE ORMAN SAHALARININ BÝRLEÞTÝÐÝ YERLERDE ORMAN SINIRLARININ
 TESBÝTÝNE AÝT YÖNETMELÝK" HÜKÜMLERÝNE GÖRE KURULMUÞTUR. Yönetmeliðin 1.
 maddesinde: "5653 sayýlý Kanunun birinci maddesinin (E) bendi hükmü ile
 ormandan sayýlmadýðý belirtilen ve memleketimizde Karadenizin Kýzýlýrmak'tan
 itibaren batýsýnda; Ege ve bilhassa Akdeniz sahil mýntýkalarýndaki devamlý
 hasýlat vermeyen veya muhafaza ormaný mahiyetini taþýmayan makiliklerin orman
 sahalarý ile tedahüllerini önlemek için 1/25000 mikyaslý askeri haritalarý
 bulunan ilçelerde ve diðer lüzum ve zaruret görülen yerlerde makilik ve orman
 sahalarýnýn birleþtiði hatlar üzerindeki orman sýnýrlarý tahdit komisyonlarý
 veya  "mahalli orman iþletme teþkilatý tarafýndan teþkil edilecek komisyonlar
 tarafýndan tesbit olunacak ve arz üzerinde özel iþaretlerle belli
 edilecektir.

Bu komisyonlarýn çalýþmalarý sýrasýnda mýntýkasýndaki iþlerden bilgi edinmek
 ve komisyonda çalýþmak üzere o yerin bölge þefi ve orman bakým memuru da
 bulundurulacaktýr" denilmiþtir.

Demek oluyor ki, maki tefrikini orman kadastro komisyonlarý yapabileceði gibi,
 mahalli iþletme teþkilatý tarafýndan kurulacak komisyonlar da
 yapabileceklerdir. 3116 sayýlý Orman Yasasýndan baþlýyarak 3402 sayýlý
 Kadastro Kanununun yürürlüðe girdiði 10.10.1987 tarihine deðin, yürürlükte
 olan Orman Yasalarýnda ve Tüzüklerde yeralan hükümlere göre, ormanlarýn
 tahdit ve belirlenmesi, orman kadastro komisyonlarýna ait idi. Çünkü
 ormanlarýn tahdidi ve orman kadastrosunun yapýlmasý tamamen özel ve teknik
 bir iþtir. Orman kadastro komisyonlarý ormancýlardan ve mahallin özelliðini
 bilen kimselerden oluþmaktadýr. Mahalli orman iþletme teþkilatý tarafýndan
 kurulan komisyonlar yasalara göre kurulmuþ komisyonlar gibi deðildir.

DÝÐER BÝR SÖYLEYÝÞLE, MAHALLÝ ORMAN ÝÞLETME TEÞKÝLATI TARAFINDAN KURULAN
 KOMÝSYONLARIN YASAL DAYANAÐI BULUNMAMAKTADIR. NE 3116 SAYILI KANUNDA, NE DE
 BU KONUNUN BAZI MADDELERÝNÝ DEÐÝÞTÝREN 5653 SAYILI KANUNDA MAKÝ TEFRÝK
 KOMÝSYONLARININ KURULACAÐINA YAHUT BUNUN ÝÇÝN BÝR YÖNETMELÝK ÇIKARILACAÐINA
 DAÝR BÝR HÜKÜM BULUNMAMAKTADIR.

KANUNA, YAHUT TÜZÜÐE DAYANMAYAN BÝR YÖNETMELÝK GEÇERLÝ SAYILMAZ. ÖZELLÝKLE
 3116 SAYILI KANUNA GÖRE YAPILIP KESÝNLEÞMÝÞ ORMAN TAHDÝDÝ ÝÇÝNDE KALAN
 MAKÝLÝK BÝR ALANIN MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONUNCA ORMAN SINIRLARI DIÞINA
 ÇIKARILMASI HÝÇ BÝR ANLAM TAÞIMAZ. ÇÜNKÜ, ORMAN YASALARINDA 6831 SAYILI
 YASANIN 2. MADDESÝNDE BELÝRTÝLEN ORMAN NÝTELÝÐÝNÝ YÝTÝREN YERLERÝN ORMAN
 SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILMASINA ÝLÝÞKÝN HÜKÜMLERE BENZER BÝR HÜKÜM YOKTUR. O
 HALDE, MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONLARININ TEÞEKKÜL TARZI YASAYA AYKIRI OLDUÐU GÝBÝ,
 TAHDÝDÝ KESÝNLEÞEN ORMAN ALANLARININ MAKÝ SAYILARAK ORMAN DIÞINA ÇIKARILMASI
 DA YASAYA AYKIRIDIR. MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONLARININ BUNA YETKÝSÝ YOKTUR.

5653 sayýlý Kanunla deðiþikliðe uðramayan 3116 sayýlý Kanunun 2. maddesi
 þöyledir: "Madde 2 - Bulunduklarý mevki ve vaziyet ve haiz olduklarý
 hususiyet noktasýndan halkýn, memleketin sýhhat, selamet ve menfaatine
 yarayacak olup da birinci madde þumulüne giremiyecek olan muayyen aðaçlý
 sahalar icra vekilleri heyeti kararý ile belli edilerek buralardaki aðaç
 kat'iyatý Orman Ýdaresinin ismine tabi tutulabilir".

Bu madde ile, memleketin menfaati gerektiriyorsa ayný Kanunun 1. maddesinin
 birinci fýkrasý hükmüne girmeyen bir kýsmý aðaçlý sahalarýn belirlenmesi iþi
 Bakanlar Kuruluna ve bu yerlerden aðaç kesilmesine dair izin ise, Orman
 Ýdaresine býrakýlmýþ olmaktadýr. Bu maddede orman alanlarýnýn herhangi bir
 þekilde orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlacaðýna dair bir hüküm bulunmamaktadýr.
 5653 sayýlý Kanunla bu maddede bir deðiþiklik yapýlmadýðýna ve yeni bir
 düzenleme ile de bu doðrultuda bir hüküm getirilmediðine göre, 5653 sayýlý
 Kanunun yürürlüðe girmesinden sonra, ne orman kadastro komisyonlarýnca ve ne
 de maki tefrik komisyonlarýnca daha önce kesinleþmiþ orman tahdit
 haritalarýnda yönetmelik hükmüne uyularak bir deðiþiklik yapýlmasý yahut bir
 kýsým yerlerin maki alaný olarak tefrik edilmesi mümkün deðildir.

O NEDENLE, MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONLARI TARAFINDAN YAPILACAK TEFRÝK ÝÞLEMLERÝ
 GEÇERSÝZDÝR.

ANCAK, ÝLK KEZ ORMAN KADASTROSU YAPILACAK YERLERDE, 5653 SAYILI KANUNUN 5.
 MADDESÝNE GÖRE KURULAN ORMAN KADASTRO KOMÝSYONLARI DEÐÝÞÝK 1. MADDE HÜKMÜNÜ
 GÖZÖNÜNDE TUTARAK MAKÝ TEFRÝKÝ YAPABÝLÝR. BUNUN DIÞINDA NE KADASTRO
 KOMÝSYONLARININ NE DE TEFRÝK KOMÝSYONLARININ KADASTRO HARÝTALARINDA
 DEÐÝÞÝKLÝK YAPMAK YETKÝLERÝ YOKTUR.

BÖYLE YERLER ANCAK KOÞULLARI VARSA, 6831 SAYILI YASANIN 2. MADDESÝNE GÖRE
 ORMAN SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILABÝLÝR.

6831 sayýlý Yasanýn 2. maddesine göre, bir yerin orman niteliðini
 yitirmesinden ötürü orman dýþýna çýkarýlmasý yetkisi ise, orman kadastro
 komisyonlarýna aittir. Onun içindir ki, 5653 sayýlý Yasanýn yürürlüðe girdiði
 3.4.1950 tarihinden baþlýyarak 6831 sayýlý Yasanýn yürürlüðe girdiði 8.9.1956
 tarihine kadar maki tefrik komisyonlarýnca yapýlan iþlemler yasal dayanaktan
 yoksundur. 6831 sayýlý Yasanýn 1 nci maddesinin J bendi ile ayný hükme
 benzeyen hüküm getirilmiþtir. Bu hükme göre, toprak muhafaza karakteri
 taþýmýyan makilik ve fundalýklar orman sayýlmaz. 3573 sayýlý Kanunla orman
 içinde kalan deliceliklerin orman dýþýna çýkarýlmasýna izin verilmiþ olduðu
 halde, makiliklerin orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmasýna açýkça izin
 verilmemiþtir. 5653 sayýlý Kanunla orman sayýlmayan yerlerde makilik alanlar
 bakýmýndan bir geniþleme yapýlmýþtýr.

Orman Kanununa göre, kurulan komisyonlarýn dahi, kesinleþen tahdit içinde
 kalan makilik alanlarý orman sýnýrý dýþýna çýkarmaya yetkileri yoktur.
 Nitekim bu görüþ, (Özdemir - Tuncel - Orman Kanunu) adlý eserde "Bu duruma
 göre, hem 5653 sayýlý Devlet ormaný olarak sýnýrlandýrýlmýþ olan yerlerdeki
 makiliklerin tefrikini öngören bir hüküm olmayýþý, hem de maki tefrik
 komisyonlarýnýn sýnýrlandýrýlmasý yapýlmýþ olan yerlerde maki olarak orman
 sýnýrlarý dýþýna çýkarma yetkisi bulunmamasý nedenleriyle 1950 ve 1956
 yýllarý arasýnda yapýlan tefrik iþlemlerinin herhangi bir hukuki geçerliði
 olamýyacaðýndan ihtilaf halinde mevcut orman kadastro sýnýrý aplike edilmek
 veya henüz orman kadastrosu yapýlmamýþsa makiye tefrik edilme iþlemi dikkate
 alýnmaksýzýn taþýnmazýn orman sayýlan yerlerden olup olmadýðýnýn incelenmesi
 gerekecektir" denilerek benimsenmiþtir.

3116 SAYILI YASA VE MAKÝ

3116 sayýlý Yasada MAKÝ orman dýþýnda tutulmamýþtýr. Orman olmadýðý yolunda
 hüküm bulunmayan bir Yasada maki tefriki ile ilgili komisyon kurulacaðýna
 dair madde aramak yada böyle bir madde mevcut deðildir demek çeliþik ve
 dayanaksýz bir düþüncedir. 3116 sayýlý Yasanýn 1. maddesi ormaný tarif etmiþ
 ve orman olmayan yerleri saymýþtýr. Maki istisnalar içinde deðildir. 3116
 sayýlý Yasaya göre ormandýr. Orman olan yerler için iþlem yapacak komisyon
 Orman Tahdit Komisyonudur. Baþka bir komisyona neden gerek görülsün?
Makinin orman sayýlmama olgusu 5653 sayýlý Yasa ile gündeme gelmiþtir.
 Makileri orman sayan 3116 Sayýlý Yasada makiler için özel bir komisyon
 kurulmasýna gerek olmadýðý her halde tartýþýlacak bir konu deðildir.

3116 sayýlý Yasada (maki orman deðildir) diye bir hükme yer verilmediðine ve
 doðal olarak orman sayýldýðýna göre ormanlarýn tahdit ve tesbiti yine doðal
 olarak Orman Tahdit Komisyonlarýna verilmiþ bir görevdir.

Ayrým yoktur, dolayýsýyla ayrý bir komisyon kurulmasýna da gerek yoktur. Bu
 sebeplerle (3116 sayýlý Yasada maki tesbit ve tefrik iþleminin Orman Tahdit
 Komisyonunca yapýlacaðýna dair hüküm yoktur) demek tamamen dayanaksýz bir
 yorum ve düþüncedir. Zira, olayýn 3116 sayýlý Yasa ile ilgisi yoktur.

11.06.1937 tarihli Orman Nizamnamesinin çýkarýldýðý tarihte (makiyi ormandan
 ayýran bir Yasa hükmü olmadýðýna göre, bu nizamnamede makilerle ilgili hüküm
 aramak þeklindeki düþünceyi benimsemek olanaksýzdýr.

UYGULAMA VE SONUÇLARI

Uygulamada Orman Tahdit Komisyonlarýnýn maki tesbitine ve tefrikine
 rastlanmamýþtýr. Tüm tutanaklarda (Maki Tefrik Komisyonlarýnca) yapýlan
 iþlemlere yer verilmiþ fakat bu komisyonlarýn kimlerden ve nasýl oluþtuðu
 dahi açýklanmamýþtýr. Yasanýn kabul ettiði ve görevlendirdiði ORMAN TAHDÝT
 KOMÝSYONLARI, maki tefrik komisyonlarýnýn yaptýklarý iþlemleri aynen
 benimsemek zorunda býrakýlmýþtýr.

Yukarýda metni açýklanan yönetmeliðin 5. maddesi bu olguyu belirlemiþtir.

(Yönetmelik, Madde 5, Sayfa 21)

4753, 5618, 2510, 3573 SAYILI YASALAR VE BUNLARA 
GÖRE YAPILAN ÝÞLEMLER

a- 4753 sayýlý Yasa, topraksýz ya da yeteri kadar topraðý olmayan çiftçiyi
 topraklandýrma YASASIDIR. Bu yasanýn 8. maddesinde daðýtýlacak topraklar
 belirlenmiþtir. Ne var ki; 8. maddede ORMANLARIN daðýtýlacaðýna dair bir
 hüküm YOKTUR.

b- 5658 sayýlý YASA, tanýmý yapýlan bazý koþullarýn varlýðý halinde, özel
 ormanlarýn sahiplerine iadesini öngören yasadýr ve 5653 Sayýlý YASA ile hiç
 bir ilgisi yoktur. Yargýtay Hukuk Genel Kurulu'nun baþlangýçta deðinilen
 kararýnda (5653 sayýlý Yasa ile dýþarý çýkarýlmýþ, 5658 sayýlý Yasa ile
 sahiplerine iade edilmiþtir) þeklindeki açýklamanýn hiç bir yasal dayanaðý
 yoktur. Zira, yukarýdaki tüm açýklamalara göre, 5653 sayýlý Yasa DIÞARI
 ÇIKARMA yasasý deðildir. 5658 sayýlý Yasa da 5653 sayýlý Yasada sözü edilen
 makilerin ÝADESÝNÝ ÖNGÖREN BÝR YASA DEÐÝLDÝR.

Amaç, kavram ve espri olarak bu yasalarýn birbiriyle ilgisi yoktur ve bir
 birine karýþtýrýlmamasý gerekli hatta zorunludur. Aksi halde, yanlýþ
 yorumlara, yanlýþ uygulamalara ve hukuki, adli hatalara neden olunabilir.

c- 2510 SAYILI ÝSKAN YASASININ DA, 5653 SAYILI YASA ile ilgisi yoktur.
 Makileri orman saymayan 5653 sayýlý Yasadan sonra çýkarýlan, adý geçen
 yönetmelikle kurulan özel komisyonlarca ormanlardan tefrik edilen MAKÝLÝK
 alanlardan bazýlarýnda kiþilerin ve gruplarýn iskan edilmesi, yasalarý amaç
 ve konu itibariyle ayný paralelde göstermeyi gerektirmez. Zira, makilerin
 orman rejimi dýþýna çýkarýlmasýndan sonra, hangi amaçla kullanýlýrsa
 kullanýlsýn, bu olgular yönetmeliðe ve sonuçlarýna geçerlilik saðlamaz.

d- 3573 sayýlý Zeytinciliðin Islahý Hakkýndaki YASANIN, yine amaç, durum ve
 espri itibariyle 5653 sayýlý Yasa ile hiç bir ilgisi yoktur.

Bu sebeplerle, 5653 sayýlý Yasayý bu yasalarla karýþtýrmamak gerekir.

5653 SAYILI YASANIN GEREKÇESÝ

1- 5653 sayýlý Yasanýn gerekçesinde (makilerin orman sayýlmamasý, bilimsel
 açýklamaya dayalý deðildir). Siyasi amaçlý bir yasa olduðu gerekçesinden
 açýkça anlaþýlmaktadýr.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi
24.3.1950 Tarih, 72/B Sayfa: 960 Bütçe Komisyonu Raporu
(Makiler memleket orman sahasýnýn  7'sini teþkil etmektedir. Geniþliði
 500-600 bin hektardýr. Bütün bu orman sahalarýmýz geçen zamanlar içinde
 katiyen artmamýþtýr. Bilakis miktarý günden güne azalmýþtýr. Eskiden ORMAN
 MEFHUMU ÝÇÝNDE KALAN BU YERLER bir madde kabul edilince ORMANDAN
 SAYILMAYACAKTIR.)

Tarým Komisyonu Raporu
21.12.1949,  E: 1/553, 2/114, 4/155, Karar No: 9
3116 sayýlý Kanunun tarifi bir takým anlaþmazlýklara yer vermemek üzere
 tasarýda esaslý bir þekilde ele alýnan tarifin ana hatlarý kabul edilerek
 vuzuhlaþtýrma bakýmýndan maddede UFAK DEÐÝÞTÝRME YAPILMIÞ VE MAKÝLER ORMAN
 MEFHUMU DIÞINA ÇIKARILMIÞTIR.

3116 SAYILI KANUNUN BAZI MADDELERÝNÝN DEÐÝÞTÝRÝLMESÝNE VE BU KANUNA BAZI
 HÜKÜMLER EKLENMESÝNE DAÝR KANUN TASARISI GEREKÇESÝ:

Yurt ormanlarýnýn usulü idareleri hakkýnda gereken Orman Kanununun tanzimi iþi
 1912 tarihinden itibaren ele alýnmýþtýr. Birçok yabancý mütehassýslarýn da
 üzerinde çalýþtýklarý bu konu nihayet 25 yýl devamlý bir çalýþma ile
 Cumhuriyet devrimizde 1937 senesinde baþarýlmýþ olup, 3116 sayýlý Orman
 Kanunu ile bu tarihe kadar esaslý bir mevzuata dayanmadan idare edilen
 ormanlarýmýzý nihayet bir prensibe ve nizama baðlamýþtýr.

Uzun ve devamlý bir çalýþmadan sonra elde edilen 3116 sayýlý Orman Kanunu ile
 asýrlarca devam edegelen ormanlardan kayýtsýz ve þartsýz faydalanma anlayýþ
 ve adetlerinin bir hamlede deðiþtirilmesi karþýsýnda tatbikatta bir takým
 aksaklýklar tevlit ettiði görülmüþtür.

3116 sayýlý Orman Kanununun uygulanmasýnda geçen 12 senelik bir devrede yurdun
 orman bünyesine ve halkýn örf ve adetine uymayan tatbikatý Orman Kanununun
 daha ziyade tatbikat bakýmýndan bu günkü zaruretlere göre deðiþtirilmesini ve
 kanunun yurt ormanlarýnýn Devlet elinde bulunmasý ve Devletçe iþletilmesi ana
 görüþ ve prensiplerine dokunulmadan orman teþkilatýyla halk münasebetlerini
 daha kolaylaþtýracak ve ormanlarýn daha esaslý bir þekilde korunmasýný
 saðlayacak hükümlerin ilavesine lüzum ve zaruret hasýl olmuþtur.

Önce orman sayýlan ve bilimsel açýklamadan yoksun siyasi amaçlý kýsa gerekçe
 ile binlerce hektar maki orman rejimi dýþýna çýkarýlmýþtýr.

Bu iþlem sonucu dýþarý çýkarýlan alanlar kullanýlýþ biçimi itibariyle erozyonu
 davet ettiði tartýþmasýzdýr. Ülkemiz için erozyonun getirdiði olumsuzluklar
 ise bilinen ve günümüzün konusu haline gelen acý gerçektir.

KAMU MÜLKÝYETÝ VE ÖZEL MÜLKÝYET

Kamu malý kavramý içinde yer alan kamu mülkiyetini özel mülkiyetten ayýrmak
 gerekir.

Özel mülkiyete saygýmýz sonsuzdur, bu Devletimizin temel oluþum ilkesi içinde
 yer alan büyük bir kavramdýr.

Ancak, kamu malý dediðimiz ayrý bir mülkiyet kavramý asýrlar öncesinden
 itibaren var olan Ýslam Hukukunda da ayrý bir yeri olan kavramdýr.

Ormanlar KAMU MALIDIR. Yani, tüm ulusun her bireyinin tüm ormanlar üzerinde
 HAKKI VARDIR. Anayasanýn 169. maddesi bu olguyu açýk ve kesin þekilde
 belirtmiþtir.

1982 ANAYASASI 

MADDE: 169 Ormanlarýn Korunmasý ve Geliþtirilmesi
Devlet ormanlarýnýn korunmasý ve sahalarýnýn geniþletilmesi için gerekli
 kanunlarý koyar ve tedbirleri alýr. Yanan ormanlarýn yerinde yeni orman
 yetiþtirir, bu yerlerde baþka çeþit tarým ve hayvancýlýk yapýlamaz. Bütün
 ormanlarýn gözetimi Devlete aittir.

Devlet ormanlarýnýn mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanlarý kanuna göre,
 Devletçe yönetilir ve iþletilir. Bu ormanlar zamanaþýmý ile mülk edinilemez
 ve kamu yararý dýþýnda irtifak hakkýna konu olamaz.

Ormanlara zarar verebilecek hiç bir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.
 Ormanlarýn tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapýlamaz; münhasýran
 orman suçlarý için genel ve özel af çýkarýlamaz. Ormanlarý yakmak, ormaný yok
 etmek veya daraltmak amacýyla iþlenen suçlar genel ve özel af kapsamýna
 alýnamaz.

Orman olarak muhafazasýnda bilim ve fen bakýmýndan hiç bir yarar görülmeyen,
 aksine tarým alanlarýna dönüþtürülmesinde kesin yarar olduðu tesbit edilen
 yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakýmýndan orman
 niteliðini tam olarak kaybetmiþ olan tarla, bað, meyvalýk, zeytinlik gibi
 çeþitli tarým alanlarýnda veya hayvancýlýkta kullanýlmasýnda yarar olduðu
 tesbit edilen araziler, þehir, kasaba ve köy yapýlarýnýn toplu olarak
 bulunduðu yerler dýþýnda, orman sýnýrlarýnda daraltma yapýlamaz.

Anayasa ormanlarýn özel mülkiyete konu olamayacaðýný, zilyetlik ve tapu ile
 özel mülke dönüþemeyeceðini, yani kazanýlamayacaðýný VURGULAMIÞTIR.

6831 Sayýlý Orman Yasasýnýn 11. maddesi (kadastrosu yapýlýp kesinleþen Dev
 lete ait ORMANLAR tapu dairelerince hiç bir harç ve resim alýnmaksýzýn HAZÝNE
 ADINA TAPUYA TESCÝL OLUNUR) denilmiþtir.

Demek ki; Anayasa gereði özel mülke konu olamayacaðý belirlenen ORMANLAR 6831
 sayýlý Yasanýn 11. maddesi uyarýnca da Hazine adýna tescil olunur denilerek,
 KAMU MALI OLAN ORMANLAR ÝÇÝN ÖZEL BÝR MÜLKÝYET yani KAMU MÜLKÝYETÝ kavramý
 getirilmiþ, kamu mallarý tescile tabi olmadýðý halde, yasanýn amir hükmü ile
 ormanlara özgün bir kural olarak Hazine adýna tescili kabul edilmiþ, kamu
 malý niteliðine raðmen güvenceye alýnmasý ve korunmasý için özel bir yol
 izlenmiþtir. Bu özel mülkiyetin de ötesinde çok önemli ve yüce bir kavramdýr.
 Anayasa Mahkemesi verdiði üç ayrý kararla ormanlarda tapu ve zilyetlikle yer
 kazandýran 3402 sayýlý Yasanýn 45. maddesinin üç fýkrasýný iptal etmiþtir.
 (01.06.1988 gün ve 31/13 E. K.; 14.3.1989 gün ve 35/13 E. K. ve 13.06.1989
 gün ve 7/25 E. K.) Demekki, ormanlarý özel mülke dönüþtürebilecek yollar dahi
 Anayasa Mahkemesi kararlarý ile kapatýlmýþtýr.

Bütün bu olgular toplumsal açýdan ve ülke yönünden ormanlara verilen deðeri
 açýklamaya yeter kanýsýndayým.

Anayasa ve yasalara aykýrý düþen tasarruflarýn hangi aþamada nerede ve nasýl
 olursa olsun düzeltilmesi hukukun üstünlüðü ilkesinin gereðidir ve bu ilke
 YASAL bir olgu þeklinde varlýðýný Anayasa ve yasalarla korumuþ, sürdürmüþtür.

O halde, tüm ulusun her bireyinin hakký olan ORMANLAR'ýn kamu malý olduðu
 gözetilerek, KAMU MALI kavramýna da ayný ölçüde saygý duymak GEREKÝR.

Ýnsan Haklarý, insanlýðýn doðuþu ile baþlamýþtýr ve bu kavram içinde ÖZEL
 MÜLKÝYETLE BERABER KAMU MALLARININ (kamu mülkiyetinin) da ayný ölçüde ve çok
 önemli bir yeri olduðu TARTIÞMASIZDIR.

Ýnsan haklarý, her iki kavramý da içine aldýðýna göre, kamu mallarýna (kamu
 mülkiyetine de) saygý duyulmasý zorunludur ve bu gerçek yadsýnamaz.

SONUÇ: Yukarýda açýkladýðým bütün bu nedenlerle;

1- 5653 sayýlý Yasanýn yürürlüðünden sonra çýkarýlan 17.8.1950 tarihli
 (makilik ve orman sahalarýnýn birleþtiði yerlerde orman sýnýrlarýnýn
 tesbitine ait yönetmelik) yasada hiç bir þekilde yer almayan, yasaya uygun
 düþmeyen hükümler taþýdýðý için 5653 sayýlý Yasaya aykýrýdýr. Dolayýsýyla
 YASAL DAYANAKTAN YOKSUNDUR.

2- Yasaya aykýrý bu yönetmelik uyarýnca kurulan, maki tesbit ve tefrik
 iþlemlerini yapan özel komisyonlarýn yasal dayanaðý olmadýðýndan YAPTIKLARI
 ÝÞLEMLER GEÇERSÝZDÝR.

3- Anýlan komisyonlarýn yaptýklarý iþlemler sonucu, orman rejimi dýþýna
 çýkarýlan makilik alanlarda özel yasalarla oluþturulan tapulara deðer
 verilemez. Bu inançla, sayýn çoðunluðun aksi yolda oluþturduðu düþünce ve
 karara katýlmýyorum.

Ferruh ATBAÞOÐLU
20. Hukuk Dairesi Baþkaný

KARÞI OY YAZISI

* 3.4.1950 tarihinde yürürlüðe giren; 5653 sayýlý Yasa döneminde çýkarýlan
 17.8.1950 günlü bir yönetmeliðe dayalý oluþturulan "Maki Tefrik Komisyonu"nun
 Makiler yönünden yaptýðý tasarruflara geçerlik tanýyan sayýn çoðunluk
 kararýna aþaðýda açýklanan nedenler yönünden katýlmak mümkün olmamýþtýr:

1) "SAHÝPSÝZ KAMU MALLARI REJÝMÝ" YÖNÜNDEN

Öncelikle ve özellikle belirtmek gerekir ki, "makiler" yurdumuzun kimi
 bölgelerinde "orman" görevini yapan ve onun kadar önemli bir yeri olan, doðal
 olarak oluþan bitki (aðaçcýk) topluluklarýdýr. 3.4.1950 tarihinde yürürlüðe
 giren ve yaklaþýk 6 yýl yürürlükte kalan 5653 sayýlý Yasanýn 1/e bendi
 "maki"yi orman saymamýþ, ancak, muhafaza ormaný niteliðini taþýyan veya
 devamlý orman hasýlatý verdiði fennen saptanan makilik alanlarý anýlan (e)
 bendi kapsamý dýþýnda býrakmýþtýr.

Ýçtihat aykýrýlýðýna neden olan hukuksal sorun ise; yukarýda sözü edilen yasa
 döneminde çýkarýlan ve herhangi bir yasal düzenleme veya kurala dayanmayan
 17.8.1950 tarihli yönetmelik gereðince oluþturulan ve adýna "maki tefrik
 komisyonu" denilen kurulun; "Makilik alanlarý" orman rejimi dýþarýsýna
 çýkarma ve buna dayalý bu alanlarýn özel mülkiyet sistemine geçirilmesine
 imkan tanýyan iþlemlerinin hukuksal açýdan geçerli sayýlýp sayýlamýyacaðýna
 iliþkindir.

Sorunun çözümü için öncelikle; "makilerin" hukuksal mahiyet ve rejiminin
 ortaya konulmasý ve hukuksal niteliklerinin bu tür tasarruflara imkan tanýyýp
 tanýmadýðýnýn belirlenmesi zorunludur.

Gerçekten, anýlan dönem yönünden, yasanýn kabul ettiði sistem gereði, makilik
 alanlar belli istisnalar dýþýnda orman sayýlmamýþtýr. Þu duruma göre; istisna
 hükmü dýþýnda kalan makilerin içtihat aykýrýlýðýna neden olan dönem yönünden
 orman sayýlmadýðýný kabul etmek hukuksal zorunluluktur.

Ne var ki, orman sayýlmayan bu yerlerin de yasal olmayan bir yöntemle,
 Devletin hüküm ve tasarrufundan çýkarýlmasý mümkün deðildir. Makiler yukarýda
 açýklandýðý üzere doðal olarak yetiþen aðaçcýk topluluklar olup, doðal
 zenginliklerimiz içerisinde yer alýr. Ormanlar gibi kamu mallarýndandýr. Bu
 aðaçcýk topluluklarýnýn hangi hukuksal düzene tabi olacaðý, uyuþmazlýðýn
 iliþkin olduðu dönem yönünden Anayasa ve özel yasa ile  düzenlenmemiþtir.
 Ancak, konunun makilere özgü biçimde düzenlenmemesine karþýn; hukuk düzenimiz
 makilerinde yer aldýðý mallar rejimini ortaya koymuþ, bu yönde bir hukuksal
 boþluða veya keyfiliðe imkan tanýmamýþtýr. Gerçekten makilerinde içerisinde
 yer aldýðý kamu mallarý rejimi Medeni Kanunun 641. maddesinde açýkça
 düzenlenmiþ ve sistem bir anayasal kural gücü ve biçiminde ortaya konmuþtur.

Sözü edilen maddeye göre; sahipsiz mallar ile menfaatý umuma ait olan mallar
 Devletin hüküm ve tasarrufu altýndadýr. Aksi sabit olmadýkça, menfaatý umuma
 ait sular ile tarýma elveriþli olmayan kimi mallar üzerinde özel mülkiyet
 kurulamaz. Belirtilen sistemde Kamunun ortak kullanýlmasýna açýk mallar:

a) Dar anlamda Kamu mallarý,
b) Sahipsiz mallar, olarak ikiye ayrýlmýþlardýr.

Birinci gruba girenler, doðruda doðruya ve ancak bir "tahsis" sonucu Kamunun
 ortak kullanýlmasýna açýk mallardýr. Yollar, köprüler, meralar v.s.'ler bu
 tür kamu mallarýný oluþtururlar.

Ýkinci gruba girenler ise, sahipsiz Kamu mallarýný meydana getirirler ve
 doðrudan kamunun ortak kullanýlmasýna açýk býrakýlan mallardýr. Bunlar
 idarenin bir tahsis tasarrufunu gerektirmeksizin doðal niteliklerinin sonucu
 olarak bu özelliði kazanmýþlardýr. Nitekim, Medeni Kanunun sözü edilen
 maddesinin aslýný oluþturan Ýsviçre Medeni Kanunun 644. maddesinde de; sistem
 daha kapsamlý ve açýk biçimde belirtilmiþ; sahipsiz mallar ve kamu mallarý
 içinde bulunduklarý Devletin hüküm ve tasarrufu altýna alýnmýþlar; genel
 sular, kayalar, tepeler, daðlar gibi tarýma elveriþli olmayan yerler üzerinde
 aksine kural olmadýkça özel mülkiyet kurulmasý yasaklanmýþtýr.

Doktrin ve uygulamalar açýsýndan sahipsiz kamu mallarý þöylece belirlenmiþtir:

I- Tarýma elveriþli olmayan arazi;

a) Kayalýklar, taþlýklar, tepeler, daðlar,
b) Sazlýk, kamýþlýk ve bataklýklar,
c) Meþelik, pýrnallýk ve fundalýklar (Makiler),
d) Deniz Kýyýlarý
II- Genel Sular,
III- Ormanlar,
IV- Tabii Servetler ve Kaynaklar,
V- Taþ ocaklarý ve Tuzlar.. (Prof. Dr. Akýn Duren, Ýdare Hukuku Dersleri,
 1979, Sh: 82 ve müteakip)

Buna göre; makilik alanlarýn oluþturduðu kamusal mallar, orman sayýlmasa dahi
 ayný hukuksal rejime baðlýdýr. Aralarýnda, bu yönden hiçbir fark
 bulunmamaktadýr. Ýster orman, ister maki veya kýyý, deniz, göl, daðlýk,
 kayalýk alanlar devletin hüküm ve tasarrufu altýna alýnmakla, Medeni Kanunun
 belirlediði özel mülkiyet kapsamý dýþýna çýkarýlmýþlardýr. Bu mallar üzerinde
  ister tapu, ister idari tasarrufla mülkiyet hakký oluþturulamaz. Nitekim,
 Medeni Kanunun 641. maddesinde koyduðu bu ilke daha sonra 1961 ve 1982
 Anayasalarýnda aynen benimsenmiþ ve tüm sahipsiz mallarý içerisine alan tabii
 servet ve kaynaklarýn Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda olduðu temel ilke
 olarak kabul edilmiþtir. Anayasa mahkemesi de, belirtilen ilkeye açýklýk
 getirmek ve sistemi ortaya koymak yönünden içtihadýný 1960'lý yýllarda koymuþ
 ve bu güne kadar en ufak sapma göstermeden, ayný doðrultuda kararlar
 vermiþtir. Kamu mallarý açýsýndan "Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda
 bulunmasý" ilkesi, Anayasa Mahkemesi kararlarýna göre, aynen þu þekilde
 ortaya konmuþtur: "...Anayasa, tabii servet ve kaynaklarýný Medeni Kanun
 hükümlerine baðlý özel mülkiyet düzeninin kapsamý dýþýnda býrakmakla onlara
 devletin devlet olma niteliði ile eli altýnda tuttuðu nesneler düzeni içinde
 vermektedir. Her iki düzen baþka baþka koþullara ve kurallara baðlýdýr,
 deðiþik niteliktedir. Aralarýnda birbirlerine karýþtýrýlmalarýný önleyecek
 bellilik ve kesinlikle sýnýrlar vardýr. Tabii servetlerin ve kaynaklarýn
 devletin hüküm ve tasarrufu altýnda bulunduðu açýklanmakla, ayný zamanda
 bunlarýn mülkiyet konusu olamýyacaðýda hükme baðlanmýþtýr. ...Aslýnda
 mülkiyet düzenine baðlý bulunmayan bir nesnede mülkiyetin devride öncelikle
 söz konusu olamaz (AYMK. 16.2.1965 günlü, E: 1963/126, K: 1965/7). "Anayasa
 Mahkemesi orman ve kýyý gibi sahipsiz Kamu mallarý yönünden verdiði kimi
 kararlarýn da Medeni Kanunun açýklanan ilkesini ayný biçimde yorumlamýþtýr.

Öte yandan, sahipsiz kamu mallarýnýn tabi olacaðý hukuksal rejimi belirlemek
 yönünden Yargýtay'da konuya, Anayasa mahkemesinin belirlediði esaslar
 içerisinde yaklaþmýþ ve Medeni Kanunun 641. maddesini yukarýda açýklanan
 Anayasa Mahkemesi kararý doðrultusunda yorumlayarak sahipsiz kamu mal
 rejimini 13.3.1972 günlü 7/4 sayýlý Ýnançlarý Birleþtirme Kararýnda þöyle
 ortaya koymuþtur: "... Medeni Kanunun 641. maddesi uyarýnca menfaati umuma
 ait olan mallar Devletin hüküm ve tasarrufu altýndadýr. Kimsenin mülkü
 deðildir..." Hukuk Genel Kurulu'nun kimi kararlarýnda da sistem ayný biçimde
 benimsenmiþtir. 29.11.1977 günlü, 11537/12272 sayýlý Yargýtay Hukuk Genel
 Kurulu Kararýnda þu görüþlere yer verilmiþtir: "Medeni Kanunun 641. maddesi
 sahipsiz Kamu mallarý yönünden amir hüküm getirmiþtir. Bu mallar kimsenin
 malý olamaz. Kamu yararý ile konulan hükmün bozulmasý kamu düzenini
 ilgilendirir. Doðal olarak alýnmýþ bu yerlerde tapu kaydý geçersizdir..."
 27.2.1980 günlü, 1967/1365 sayýlý bir baþka Hukuk Genel Kurulu kararýnda ise;
 sahipsiz kamu mallarý yönünden özel mülkiyetin yürümeyeceði, alýnýp,
 satýlamýyacaðý zaman aþýmý ile kazanýlamýyacaðý ve tapu siciline
 kaydedilemiyeceði ve bu mallarda toplu mülkiyetinin söz konusu olacaðý kabul
 edilmiþtir. Diðer taraftan Danýþtay'da Kamu mallarýna iliþkin kimi
 kararlarýnda, hukuki iliþkinin niteliði bile tartýþmadan, kamu mallarý
 üzerinde özel mülkiyet hakký olmadýðýný, aksine kamu mülkiyeti bulunduðunu
 kabul ederek önüne gelen sorunlarý çözmüþtür.

Þu duruma göre; sahipsiz kamu mallarýndan birisini oluþturan "Makilik
 alanlarýn" ortaya konulan temel ilklere göre, hukuksal reimlerini kabul etmek
 sistemin gereðidir. Bu mallar, toplumun yararýna ayrý bir hukuksal düzene
 tabidir. Doðrudan doðruya kamunun kullanýmýna açýk olan mallardandýr. Doðal
 olarak herkesin yararlanýlmasýna sunulmuþ olmalarý nedeni ile, mülkiyet
 kavramý ile baðdaþamazlar. Kaldý ki, doðal yapýda mülkiyete elveriþli
 deðildir.

Ancak, Medeni Kanunun sahipsiz kamu mallarý yönünden kabul ettiði sistem, bir
 istisna getirmiþ ve özel yasal düzenlemeler ile olmak koþulu ile "devletin
 hüküm ve tasarrufu" ilkesinden vazgeçileceði belirlenmiþtir. Sorunun çözümü
 yönünden bu ilke  büyük önem taþýmaktadýr. Gerçekten sahipsiz kamu mallarý
 yönünden öngörülen "kamu mülkiyeti" sistemi 1961 Anayasal düzenine kadar,
 yasa koyucuya aksine düzenleme imkaný tanýmýþtýr. 1961 ve 1982 Anayasalarý
 ise, artýk, sahipsiz kamu mallarý yönünden bu istisna yetkiye yer vermemiþ,
 yasa koyucunun bu mallarý özel rejime geçirme yetkisinin bulunmadýðýný kabul
 etmiþtir.

Uyuþmazlýk konusu döneme iliþkin "makiler" yönünden soruna yaklaþýldýðýnda;
 gerek 5653 sayýlý ve gerekse önceki yasa döneminde, makilik alanlarýn;
 sahipsiz kamu malý niteliklerinin ortadan kaldýrýlmalarý ve bu yerlerin özel
 mülkiyet rejimine tabi tutulmalarý yönünden 11.6.1945 günlü 4753 sayýlý
 Yasanýn 64. maddesi ile yürürlükten kaldýrýlan 1934 tarihli 2644 sayýlý Tapu
 Kanununun 6. maddesi dýþýnda özel yasal düzenleme bulunmamaktadýr.

Bu durumda ve sonuç olarak; Kamu mülkiyetine konu ve devletin hüküm ve
 tasarrufu altýnda bulunan, baðlý bulunduklarý hukuksal rejim itibariyle orman
 veya diðer sahipsiz kamu mallarý ile, aralarýnda hiç bir fark bulunmayan,
 doðal zenginlik ve kaynaklardan bulunan makilik alanlarýn özel mülkiyete
 geçirilmelerine nitelikleri ve tabi olduklarý hukuksal rejim imkan
 tanýmamaktadýr. Bu yönden oluþan sayýn çoðunluk görüþüne katýlmak mümkün
 deðildir.

2- NORMLAR HÝYERARÞÝSÝ VE YASAMA YETKÝSÝ YÖNÜNDEN

- Makilere özel mülkiyet yolunu açan sistem, bir idari tasarruf bir
 yönetmelikle getirilmiþtir. Yönetmelik yoluylada olsa, bir sahipsiz kamu
 malýnýn özel mülkiyete geçirilmesi hukuksal açýdan geçerlimidir? Bu yönden de
 olumlu sonuca ulaþmak mümkün deðildir.

Gerçekten, Anayasal sistemde; Yönetmelikler; yalnýzca, Kanunlarýn ve
 Tüzüklerin uygulanmasýný saðlamak üzere ve bunlara aykýrý olmamak koþuluyla,
 Kamu tüzel kiþileri tarafýndan yapýlan idari tasarruflardýr. Genel ve soyut
 kurallar getirirler. Ne varki, Yasama tasarruflarý ile aralarýnda gerek
 tasarrufun kapsam ve niteliði gerekse tasarrufu yapan organ yönünden büyük
 fark mevcuttur.

Yenilik doðurucu hukuk kurallarý, ancak, Yasama iþlemleri ile yapýlýr. Yasa
 koyucu, düzenlemek istediði konuda, temel kurallarý belirler, tüm esaslarý
 gösterir. Geleceðe yönelik, soyut, objektif genel kurallar yasal
 tasarruflarla ortaya çýkarýlýr. 1924 Anayasasýndan itibaren, ilkel bir yetki
 olan yasama yetkisi salt, yasa koyucu tarafýndan kullanýlmakta ve bu organa
 ait bulunmaktadýr. Konu sayýsýz Anayasa mahkemesi kararlarý ile ayrýntýlý
 biçimde belirlenmiþtir (AYMK. 11.10.1963, 1963/124, K: 1963/243, AYMK. E:
 1962/198, K: 1962/111, AYMK. E: 1968/38, K: 1969/341 v.s. gibi) Yönetmelikler
 ise, yürütme veya deðiþik kamu tüzel kiþileri tarafýndan yapýlan, ancak,
 yasalarýn açýkça belirlediði teknik, uzmanlýk gerektirici ve ayrýntýlý
 alanlarda yapýlan idari netiliði aðýr basan tasarruflardýr. Sadece, Yasa ve
 Tüzüklerin uygulanma alanlarýný gösterirler ve baðlý yetkinin kullanýlmasý
 sonucu ortaya çýkarýrlar. Yenilik koyucu, mevcut düzeni deðiþtirici, temel
 nitelikte kurallar getiremezler ve böyle bir alana giremezler. Anayasal
 sistemde, yasa koyucu, belli konuda gerekli kurallarý eksiksiz ortaya koyar,
 eðer uygun veya zorunlu görürse, onlarýn uygulanmasý yolunda, sýnýrlarý iyice
 gösterilmiþ alanlar býrakýr. Ýþte idare ancak bu alanlar içinde yetkisini
 kullanarak bir takým kurallar koyarak, sadece, Yasanýn uygulanmasýný saðlar
 (AYMK. 23-25/10/1969 E: 1967/41, K: 1969/57, AYMK. 5.4.1977, E: 1977/1, K:
 1977/20... gibi)

Uyuþmazlýk konusu olay ise, sahipsiz kamu mallarýnýn önemli bir bölümünün
 hukuksal sisteminin deðiþtirilmesine ve bunlarýn kamusal rejimden
 çýkarýlarak, özel mülkiyet alanýna aktarýlmasýna iliþkindir. Önce Medeni
 Kanun ve daha sonra Anayasal sistem ve kurallarla özel mülkiyete kapalý bir
 alan hukuksal rejim deðiþikliðine tabi tutulmakta ve kanunun hiç bir þekilde
 düzenleme yapmadýðý, özel mülkiyete iliþkin kural koymadýðý bir alanda bir
 yönetmelikle sistem tümüyle ters çevrilmektedir. Bu tür bir deðiþikliðin ise,
 öncelikle, kayýtsýz þartsýz yasama tasarrufu ile yasa koyucu tarafýndan
 yapýlmasý anayasal bir zorunluluktur. Medeni Kanunun yasakladýðý, kendi
 rejimi dýþýnda tuttuðu mallarýn özel mülkiyet rejimine çýkarýlma iþinin
 Yasadan kaynaklanmayan bir yöntemle düzenlenmesi düþünülemez ve bu alanda
 yapýlan tüm iþlemler hukuksal deðer taþýmaz.

Yargý yetkisini, Türk Milleti adýna kullanan baðýmsýz mahkeme ve hakimlerin;
 Anayasa, Kanuna ve Hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre, hüküm verme
 zorunluluklarý gözönünde tutulunca, Anayasa ve Yasaya aykýrý bir idari
 tasarrufa geçerlilik tanýnamaz.

3- "KAZANILMIÞ HAKLAR" ÝLKESÝ YÖNÜNDEN

Yukarýda açýklandýðý üzere Medeni Kanunun 641. maddesi sistemine göre,
 uyuþmazlýðýn iliþkin olduðu dönemde, "sahipsiz kamu mallarý" "kamu mülkiyeti"
 rejimine tabidir ve özel mülkiyete kapalýdýr. Ne var ki, bu sistemde, "kanun
 yolu" ile olmak koþuluyla, ilkeye aykýrý bir rejim kabul etme imkaný
 mevcuttur. Gerçi, 1961 ve onu takiben 1982 Anayasal düzenlemelerinde, Medeni
 Kanunun aksine kural getirebilme yöntemi kapatýlmýþ ise de, uyuþmazlýkla
 ilgili dönem yönünden böyle bir kesin yasaklayýcý durum sözkonusu deðildir.
 Demek ki, bir "sahipsiz kamu malýný" özel mülkiyete konu yapabilmek için
 kanunun ayrýntýlarýyla düzenlendiði "yasama tasarrufu" þarttýr.

Oysa, dava konusu olayda, Kanunun düzenlediði, temel ilke ve kurallarýnýn
 gösterildiði bir yasal sistem bulunmamaktadýr. Ortada sadece, sahipsiz kamu
 malýný korumakla görevli bir idari kuruluþun yasadan kaynaklanmayan bir idari
 tasarrufu (yönetmeliði) mevcuttur ve buna dayalý kamu mülkiyeti kaldýrýlarak,
 özel mülkiyet yolu açýlmýþtýr. Ýþte bu tür bir yöntemle elde edilen kamu malý
 üzerinde "kazanýlmýþ haklar" ilkesinin etkisinin deðerlendirilmesi yapýlmalý
 ve sorun çözümlenmelidir.

Hemen açýklamak gerekirse; uygulama açýsý bakýmýndan "kazýnýlmýþ hak" ilkesi,
 hukukun en tartýþmalý konularýndan birisi olarak ortaya çýkar. Ýlke, daha
 çok, "özel hukuk" alanýnda etkili olur. "Kamu hukuku" alanýnda uygulanmasý,
 daha sýnýrlý ve daraltýlmýþ biçimdedir. Dava konusu olayda ise, sorun, daha
 ziyade kamu hukuku aðýrlýklý olarak belirmektedir.

Genel anlamda; "kazanýlmýþ hak" ilkesi ile, bir iþlem sonucu elde edilen
 haklara veya durumlara; kazanýldýðý dönemdeki yasal sisteme uygun olmak
 koþuluyla, ilerisi için hukuksal koruma getirilmesi amaçlanýr. Böylece,
 önceki dönemlerde kazanýlan haklarýn yeni düzenleme veya uygulamalardan
 etkilenmemesi saðlanýr.

Sahipsiz kamu mallarý yönünden bu ilkenin geçerliliði zaman zaman Yüksek
 Mahkemelerce tartýþýlmýþ ve ilkenin uygulanma alaný ortaya konmuþtur. Eldeki
 soruna, "kazanýlmýþ hak" genel teorisi ve "Yüksek Mahkeme" uygulamalarý
 açýsýndan yaklaþýldýðýnda, bu yönden dahi, sayýn çoðunluðun görüþüne katýlmak
 mümkün olamamaktadýr.

Gerçekten sahipsiz kamu malý olarak "makiler"le ayný hukuksal konumda bulunan
 "kýyýlara" iliþkin kararýnda; Anayasa Mahkemesi "kazanýlmýþ hak" ilkesinin
 Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda bulunan yerler yönünden uygulanma alanýný
 göstermiþ ve þu temel görüþlere yer vermiþtir:" Yasalara aykýrý durumlara
 dayanýlarak kazanýlmýþ hak iddiasýnda bulunulamýyacaðý, hukukun temel
 ilkelerinden birini teþkil etmektedir... Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda
 bulunan ve özel mülkiyete konu olmayan yerlerde, mevzuata aykýrý olarak
 yapýlan yapýlar yönünden kazanýlmýþ haklarýn saklý tutulacaðý kuralý
 uygulanamaz (AYMK. 25.2.1986 günlü, E: 1986/1, K: 1986/4).

Sahipsiz kamu mallarý arasýnda önemli bir yer tutan ve makilik alanlarla
 birlikte; ayný hukuksal rejime tabi ormanlar konusunda da, Anayasa Mahkemesi
 yukarýdaki görüþünü yinelemiþ ve aynen þöyle demiþtir:

"... Bir kez yasanýn bir kuralýna aykýrý biçimde edinilen hakka, daha üstün
 bir hak bulunmasýna karþýn sonsuza deðin geçerlilik tanýmak, kazanýlmýþ hak
 durumunu geniþleterek anayasanýn özel kuralý karþýsýnda saðlýklý kabul etmek
 kötü niyetlileri bu yolda davranmaya özendirir ve böylece ormanlarýn
 daralmasý sonucunu doðurur (... 14.5.1989 günlü, E: 1988/35, K: 1989/3).

Bir baþka kararýnda da, aynen: Anayasaya aykýrýlýðý saptanan yasa hükümlerine
 göre elde edilen haklar, ilerisi için kazanýlmýþ hak oluþturmaz ve uygulanma
 niteliðini yitirir, hükmüne yer vermiþtir (AYMK. 12.12.1989 günlü, E:
 1989/11, K: 1989/48).

Öte yandan, Yargýtayýmýzýn Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda bulunan
 sahipsiz kamu mallarý yönünden ortaya koyduðu uygulama denilebilirki, Anayasa
 Mahkemesi ile ayný paralelde hatta daha ileri bir uygulamadýr. Örneðin
 Yargýtay Hukuk Genel Kurulu, 27.2.1980 günlü, E: 1978/1-1967, K: 1980/1365
 sayýlý kararýnda aynen þu görüþlere yer vermiþtir: "... Devletin hükümranlýk
 sahasýna giren yerlerden yararlanýlmasý kamuya aittir. Kýyýlar, kumluk,
 çakýllýk, taþlýk, kayalýk olsun denizlerin devamýdýr. Bu itibarla, bu kabil
 yerler için alýnan tapu kayýtlarý hukuken deðer taþýmazlar. Bu yaklaþým
 toplumun mülkiyet iliþkisine müdahalesinden doðduðundan davada sözkonusu olan
 ve kamu malý niteliðinde bulunduðu bilirkiþi raporu ile saptanan  taþýnmazýn
 mülkiyetinin korunmasý Devletin yükümlülüðünde iken ve memurlarýn aksine
 iþlem yapmasý olanaðý yok iken tapu tescil ve intikallerinin yapýlmýþ olmasý
  bu Genel kuraldan sapmayý haklý kýlmaz. Esasen olayýn baþýnda yapýlan iþlem
 yokluk nedeniyle bir hak kazandýrmaz. Yapýlan geçersiz iþlemlerin Devletin
 yüceliði esasýndan hareketle hukuki geçerliliði de söz konusu olamaz..."

Nitekim, Yargýtayýmýz bir baþka kararýnda, Yargýtay Hukuk Genel Kurulu'nun E:
 1988/1-825, K: 1988/964 nolu kararýnda, sahipsiz kamu mallarý yönünden þu
 temel görüþlere yer vermiþtir: Medeni Kanunun 641/1. maddesi hükmünce;
 sahipsiz kamu mallarý Devletin hüküm ve tasarrufu altýndadýr. Bu düzenleme,
 tapu siciline tesçil edilemiyecek yerleri belirleme amacýna yönelik bir
 düzenleme olarak kabul edilmelidir. Bu yerler Medeni Kanunun taþýnmaz mallar
 mülkiyeti ile hükümlerinin uygulanmasýna konu olamýyacaklardýr. Bunlar,
 doðrudan doðruya kamu hukuku kurallarýna tabi tutulacaklardýr. Maddenin 3.
 fýkrasýnda "gibi" sözcügü kullanýlmýþ olmakla, mevzuatý umuma ait yerler
 sýnýrlý bir biçimde belirtilmemiþ benzer nitelikteki yerlerin de, özel
 mülkiyete konu taþýnmazlarla ilgili hükümleri uygulanmasýna tabi
 tutulmayacaklarý sonucu çýkmaktadýr. Menfaatý umuma ait yerlerden kiþilerin
 eþit olarak yararlanmalarý asýldýr ve bu yararlanma hakký subjektif bir hak
 deðildir. Kamu hukukundan doðan haktýr... Mahiyetleri gereði tescile tabi
 olmayan ve Kamu hukuku kurallarý kapsamýna giren bir yol nasýlsa tapu
 siciline tesçil edilmiþ olursa bu iþlem o yerin hukuki niteliðinde hiç bir
 deðiþiklik meydana getirmez, baþka bir anlatýmla özel hukuk kurallarýna tabi
 bir yer mahiyetini kazanmaz, tesçil yok hükmündedir..."

Þu duruma göre ve belirtilen temel görüþ ve ilkeler çerçevesinde denilebilir
 ki, sahipsiz kamu mallarý üzerinde anayasal ve yasal sisteme uygun bir hak
 elde edilmedikçe, bu yerler üzerinde "Kazanýlmýþ hak" ilkesi uygulanamaz.
 Uyuþmazlýk konusu durumda da; anayasal ve yasal sisteme aykýrý olarak,
 idarenin yok hükmündeki bir tasarrufuna dayanýlarak, sahipsiz kamu mallarý
 üzerinde özel mülkiyet rejimi açýlamaz ve böyle bir sisteme geçerlik
 tanýnamaz.

4- ANAYASAL TEMEL ÝLKELER YÖNÜNDEN

Uyuþmazlýk konusu dava, ortaya çýkaracaðý sonuçlar nedeniyle, anayasal kimi
 kural ve ilkelerle de yakýndan ilgilidir. Anayasal kurallar ise, yürürlüðe
 girdikleri andan itibaren, gözönünde bulundurulmasý zorunlu kurallandandýr.
 Kamu düzenine iliþkin olmalarý nedeniyle bu kurallar, derhal etkilerini
 göstermeli ve uygulanma öncelliðine sahip olmalýdýr. Anayasanýn baðlayýcýlýðý
 ve üstünlüðü ilkesi gereði, yargýsal organlarda, kararlarýný verirlerken,
 Anayasanýn açýk ve emredici kurallarýný gözetmek zorundadýrlar. Nitekim
 Anayasanýn 138. maddesi bu ilkeyi açýkça belirleyerek, hakimlerin öncelikle
 Anayasa'ya uygun hüküm kurma yükümlülüðünde olduklarýný belirlemiþtir.

Anayasa ise, sahipsiz kamu mallarý yönünden anayasal rejimi, 168. 169. ve 43.
 maddelerinde ortaya koymuþ ve bu mallarý kamu hukuku alanýna çekerek, bu
 mallarda, olaðan-ortak kullaným biçimini benimsemiþtir. Bu tür bir kullaným
 biçimi ile bu mallarýn doðal özgüleme amacý içerisinde herkes tarafýndan
 doðrudan doðruya ve herhangi bir izne baðlý olmaksýzýn ücretsiz kullanýlmasý
 amaçlanýr. Bu kullaným;  "genellik" "eþitlik" ve "serbestlik" olmak üzere üç
 temel ilkeye dayanýr.

Genellik ilkesi; bu kamu mallarýndan herkesin açýk olarak yararlanabilmesini
 anlatýr. Örneðin, kýyýlar, daðlar, denizler, ormanlar, makiler herkesin
 yararýna sunulmuþ þeylerdir.

Eþitlik ilkesi; kiþilerin bu yerlerden eþit biçimde yararlanmasýný ifade eder.
 Ýdare; bir kiþi veya topluluk yararýna diðerlerine sýnýr getiremez.

Serbestlik ilkesi; herksin bu kamu mallarýndan herhangi bir ücrete ve izne
 tabi olmadan serbestçe yararlanabilmesini açýklar.

Kýsaca sahipsiz kamu mallarýnýn olaðan ortak kullanýmý, kiþisel özgürlüðün bir
 sonucu olarak ortaya çýkar.

Sayýn çoðunluðun benimsediði sonuç ile, sahipsiz kamu mallarýnýn belirtilen
 anayasal özelliklerini gözardý edilmiþ, Ýdarenin yanlýþ uygulamasý sonucu
 yurt doðal kaynaklarýnda Anayasanýn istemediði bir durum yaratýlmýþtýr.
 Kamunun yukarýda belirtilen Anayasal yararlanma biçimi ferdi ve subjektif
 yararlanmaya dönüþtürülmüþ, kamusal yarar gözardý edilmiþtir. Oysa, bireysel
 ve ferdi çýkarlarýn ötesinde ulusal ve toplumsal yararlar korunmalýdýr.
 Toplumun tüm fertlerini ve gelecek kuþaklarý ilgilendiren ve ülke doðal
 zenginliklerini oluþturan bu yerler niteliklerini kaybetme tehlikesi ile
 karþý karþýya býrakýlmýþtýr.

Öte yandan, soruna; topraksýz köylülerin, topraða kavuþturulmalarý gerekçesine
 dayalý ve Anayasaya uygun bir idari tasarruf biçiminde dahi yaklaþmamýz
 mümkün deðildir. Zira Anayasa 44. maddesi ile bu sorunu dahi ele almýþ ve
 temel ilkeyi belirlemiþtir. Anýlan maddeye göre; tarýmla uðraþan topraksýz
 çiftçilerin topraða kavuþturulmasý, erozyonla toprak kaybýnýn önlenmesi ve
 topraðýn verimli iþletilmesi makro düzeyde Devletçe ele alýnmalýdýr. Ne
 varki, bu alanda topraksýz köylüye toprak saðlanýrken üretim düþürülmemeli,
 ormanlarýn küçülmesi ve diðer toprak zenginliklerinin azalmasý  sonucu
 doðacak iþlemlerden kesinlikle kaçýnýlmalýdýr. Buna ilaveten, Anayasa'nýn
 170. maddesi ile; sahipsiz kamu mallarýndan bir bölümünü oluþturan ve
 makilerle ayný anayasal rejime tabi bulunan ormanlarýn bu niteliklerini
 kaybetmeleri halinde buralarý iþgal eden kimselerin adlarýna mülk edindirilme
 yolunu kapamýþ, bu gibi yerlerin ancak, Devlet eli ile ihya edildikten sonra,
 halkýn yararlanabilmesine tahsisini öngörmüþtür. Nitekim, Anayasa Mahkemesi;
 1.6.1988 günlü, E: 1987/31, K: 1988/13 sayýlý kararýnda : orman niteliðini
 yitiren yerlerin aslýnda orman topraðý olan Devletin olduðunu, bu yerlerin
 ancak ihya edilerek köylüye verilebileceðini ve ihyanýn yerleþtirilmeden
 önce, Devlet eli ile yapýlmasýnýn þart olduðunu kabul etmiþ ve sahipsiz kamu
 mallarýndan olan ormanlarýn bu niteliklerini yitirmeleri halinde Devletçe
 ihya edilerek, halkýn yararlanýlmasýna sunulmanýn, mülkiyet olmayýp
 yararlanma olacaðýný açýkça hükme baðlamýþtýr. Sayýn çoðunluk, sahipsiz kamu
 mallarýnýn doðrudan özel mülkiyete konu olabileceðini kabul etmek suretiyle,
 belirtilen ilkelere ters düþmüþtür.

Nihayet, sahipsiz kamu mallarýnýn doðal nitelik ve zenginliklerini kaybetme
 sonucu doðuracak bir uygulama, Anayasanýn 56. maddesinde ifadesini bulan ve
 "herkesin saðlýklý ve dengeli bir çevrede yaþama hakkýný" belirleyen anayasal
 hakka dahi uygun düþmemektedir. Gerçekten Anayasamýz böyle bir hak tanýmakla
 birlikte, bu hakkýn yaþama geçirilmesi amacýyla, çevrenin geliþtirilmesi,
 korunmasý ve çevre kirliliðinin önlenmesi yolunda, Devlete ve vatandaþlara
 görev vermiþtir.

Saðlýklý çevre oluþturulmasýnda ise, doðal zenginlikler olarak sahipsiz kamu
 mallarý büyük önem kazanmaktadýr. Çünkü, çevreyi oluþturan ve saðlýklý bir
 ortam yaratan unsurlarýn baþýnda doðal zenginlikler ve sahipsiz kamu mallarý
 gelir. Bu nedenle, bu mallar her ne pahasýna olursa olsun korunmalý ve
 niteliklerini kaybettirecek tasarruflara geçerlik tanýmamalýdýr. Uyuþmazlýk
 konusu olayda, ortaya çýkan sonuç, bu görüþle dahi anayasal sisteme uygun
 düþmemiþtir.

Belirtilen nedenlerle sayýn çoðunluðun görüþüne katýlamýyorum.

Utkan ARASLI 
21.Hukuk Dairesi Üyesi



    
Ýçtihat:
Hukuk Forumlarýndan Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Saðlýk ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satýþý 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artýþ anlaþmazlýðý 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleþmede anarak whatsapp yazýþmalarýnýn yasal bildirim kanalý ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleþmedeki "görüþ alýnarak" ifadesi, görüþü alýnan tarafa eylemi engelleme hakký verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalýk davalarý] Evlat edinilen çocuklarýn eski baba adý deðiþimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Þirketleri (Fleetcorp) Borçlarýný Devir ALan Varlýk Yönetim Þirketleri 

  • Filo Kiralama Þirketlerinin Borçlarýnýn Varlýk Yönetim Þirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasýnda kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarý ödenir 

  • Keþide tarihinin tahrif edildiði ve ibraz sürelerinin geçtiði çekler Borçlu olunmadýðýnýn Tespiti 

  • Ýkinci Nesil Ýnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    Ýçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diðer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumlarý + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleþme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Bloglarý + Avukat ilanlarý + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    Ýçtihat Arþivi  Eski içtihat dizini

    Hukuk Forumlarýndan Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Saðlýk ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satýþý 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artýþ anlaþmazlýðý 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleþmede anarak whatsapp yazýþmalarýnýn yasal bildirim kanalý ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleþmedeki "görüþ alýnarak" ifadesi, görüþü alýnan tarafa eylemi engelleme hakký verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalýk davalarý] Evlat edinilen çocuklarýn eski baba adý deðiþimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Þirketleri (Fleetcorp) Borçlarýný Devir ALan Varlýk Yönetim Þirketleri 

  • Filo Kiralama Þirketlerinin Borçlarýnýn Varlýk Yönetim Þirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasýnda kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarý ödenir 

  • Keþide tarihinin tahrif edildiði ve ibraz sürelerinin geçtiði çekler Borçlu olunmadýðýnýn Tespiti 

  • Ýkinci Nesil Ýnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    Ýçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diðer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumlarý + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleþme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Bloglarý + Avukat ilanlarý + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    Ýçtihat Arþivi  Eski içtihat dizini