 |
Yargýtay içtihatlarý bölümü
Yargýtay Kararý
T.C.
Y A R G I T A Y
Ýçtihadý Birleþtirme
Büyük Genel Kurulu Kararý
E. 1993/5 K.
K 1996/1
T. 22.3.1996
* ORMAN SINIRLANDIRMA KAPSAMI
* MAKÝLÝK TAÞINMAZLAR
* ÖZEL KANUNLARLA OLUÞTURULAN
TAPULARA DEÐER VERME
ÖZET : "3116 Sayýlý Orman Kanunu'nun 5663 sayýlý Kanun'la deðiþik 1/e
maddesine göre çýkarýlan "Makilik ve Orman Sahalarýnýn Birleþtiði Yerlerde
Orman Sýnýrlarýnýn Tesbitine Ait Yönetmelik" ile bu Yönetmelik uyarýnca
kurulan maki komisyonlarý yasal olup yaptýklarý iþlemler de geçerlidir. Orman
sýnýrlandýrmasý kapsamýnda iken söz konusu komisyonlar tarafýndan makilik
alan olarak belirlenen taþýnmazlar hakkýnda, özel kanunlar gereðince
oluþturulan tapulara deðer verilmek gerekir.
(3116 s. OK. m. 1/e, 5, 13) (6831 s. OK. m. 2) (2510 s. Ýskan K.) (4753 s.
ÇTK.)
(3573 s. ZIK)
Yürürlükten kaldýrýlmýþ olan 3116 sayýlý Orman Kanunu'nun 5653 sayýlý Kanun'la
deðiþik 1/e maddesine göre çýkarýlan "Makilik ve Orman Sahalarýnýn Birleþtiði
Yerlerde Orman Sýnýrlarýnýn Tesbitine Ait Yönetmelik" ile bu Yönetmelik
uyarýnca kurulan maki komisyonlarýnýn ve yaptýklarý iþlemlerin geçerli olup
olmadýðý, orman sýnýrlandýrmasý kapsamýnda iken söz konusu komisyonlar
tarafýndan makilik alan olarak belirlenen taþýnmazlar hakkýnda özel kanunlar
gereðince oluþturulan tapulara deðer verilip verilemeyeceði konusunda
Yargýtay Hukuk Genel Kurulu, Birinci, Yedinci, Ondördüncü ve Onaltýncý Hukuk
Daireleri ile Sekizinci ve Yirminci Hukuk Dairelerinin kararlarý arasýnda
Ýçtihad aykýrýlýðý bulunduðu belirtilerek Ýçtihadlarýn Birleþtirilmesi,
Yirminci Hukuk Dairesi'nin 19.11.1993 gün ve 1/1 D. Ýþ sayýlý kararýna
dayanýlarak istenilmiþ; Birinci Baþkanlýk Kurulu'nun 2.12.1993 gün ve 48
sayýlý kararý ile konu gündeme alýnmýþtýr. Ýçtihadý Birleþtirme Büyük Genel
Kurulu'nun 9.12.1994 günlü oturumunda Ýçtihadlar arasýnda aykýrýlýk bulunduðu
kararlaþtýrýldýktan sonra Ýçtihadý Birleþtirme kapsamýnýn yeniden Birinci
Baþkanlýk Kurulu'nca düzenlenmesine karar verilmiþ, bu doðrultuda belirlenen
Ýçtihadý Birleþtirme kapsamý Genel Kurul'da verilen önergelere uygun olarak
düzeltilmek suretiyle kabul edilmiþ ve iþin esasýnýn görüþülmsine
geçilmiþtir.
Hukuk Genel Kurulu'nun 18.11.1992 tarih, 1992/1-553 esas ve 1992/659 karar
sayýlý ilamýnda; maki komisyonlarýnýn makilik alanlarý belirlemeye yetkili
olduðu, makilik saha olarak belirlenen ve orman sayýlmayan yerlere iliþkin
olarak oluþturulan tapulara deðer verilerek uyuþmazlýðýn çözümlenmesi
gereðine deðinilmiþtir. Birinci, Yedinci, Ondördüncü ve Onaltýncý Hukuk
Daireleri'nin kararlarý da ayný doðrultudadýr.
Buna karþýlýk 20. Hukuk Dairesi'nin 7.7.1992 gün, 1992/6313 esas ve 1992/3606
karar sayýlý ilamýnda; "... 5653 sayýlý Yasa'da maki tefrik komisyonlarý
kurulacaðýna iliþkin bir hüküm mevcut deðildir. Bu komisyonlarýn kuruluþu,
yaptýðý iþlemler ve aldýðý kararlar yasal dayanaktan yoksun olup, yok
hükmündedir..." görüþüne yer verilmiþ, ayný Dairenin 30.11.1992 gün,
1992/3809 esas ve 1992/6542 sayýlý kararýnda; Maki Yönetmeliðinin yasal
dayanaðýnýn bulunmadýðý, orman dýþýna çýkarma iþlemlerinin orman tahdit
komisyonlarýnca yapýlabileceði, yönetmeliðin kanuna aykýrý olduðu ve bu
suretle oluþan tapu kayýtlarýna deðer verilemeyeceði belirtilmiþ; keza
19.11.1993 tarihli Ýçtihatlarýn Birleþtirilmesi için Birinci Baþkanlýk
Kurulu'na baþvuru kararýnda da bu görüþler doðrulanmýþtýr. Sekizinci Hukuk
Dairesi'nin 6.6.1988 gün, 1988/6564 esas ve 1988/7800 sayýlý kararý da benzer
niteliktedir.
Ülkemizde orman konusunda ilk düzenleme, 1285 tarihinde yürürlüðe giren "Orman
Nizamnamesi" ile yapýlmýþtýr. Bu Nizamname'de ormanýn tanýma yer
verilmemiþtir. Cumhuriyet döneminde çýkartýlan 3116 sayýlý Orman Kanunu
1.6.1937 tarihinde yürürlüðe konulmuþ ve anýlan Yasa'nýn 1/1. maddesinde, ilk
kez ormanýn tanýmý yapýlmýþtýr. Orman, "Kendi kendine yetiþen ve emekle
yetiþtirilmiþ olup da herhangi bir çeþit orman hasýlatý veren aðaçcýk ve
aðaçcýklarýn toplu halleri yerleri ile birlikte orman sayýlýr" þeklinde
tanýmlanmýþ, maddenin 2. fýkrasýnda ise istisnalar belirtilmiþtir. 3116
sayýlý Kanun'un orman tanýmýna "Makilik" alanlar da girmektedir.
24.3.1950 tarihinde kabul edilerek 3.4.1950 tarihinde yürürlüðe konulan 5653
sayýlý Kanun'la, 3116 sayýlý Orman Kanunu'nun bazý maddeleri ve bu arada
ormanýn tanýmýna iliþkin 1. maddesi deðiþtirilmiþ, ormanýn tanýmý yeniden
yapýlmýþ, istisnalar bentler halinde sayýlmýþtýr. Anýlan maddenin "e"
bendinde "Maki cinsinden her türlü aðaçcýklarla örtülü yerler orman sayýlmaz"
denilmiþ, son fýkrasýnda ise, "Bu Kanunun 43. maddesi gereðince muhafaza
ormaný niteliðini taþýdýðý veya devamlý orman hasýlatý verdiði Tarým
Bakanlýðýn'ca fennen belirtilecek olan makilerle örtülü sahalar yukarýki (e)
fýkrasý hükmünün dýþýndadýr" hükmüne yer verilmiþtir. Makilik alanlar orman
sayýlýrken, yapýlan deðiþiklikle, istisnalar dýþýnda orman sayýlmamýþtýr.
Orman Kanunu'nda yapýlan deðiþikliðin uygulamasý yönünden, idare tarafýndan
17.8.1950 tarihinde "Makilik ve Orman Sahalarýnýn Birleþtiði Yerlerde Orman
Sýnýrlarýnýn Tesbitine Ait Yönetmelik" yürürlüðe konulmuþtur. 3116 sayýlý
Kanun, 6831 sayýlý Orman Kanunu'nun yürürlüðe girdiði 8.9.1956 tarihinde
yürürlükten kalkmýþ ve Yönetmelik geçerliliðini yitirmiþtir.
Ýçtihat aykýrýlýðý 1950 yýlýnda yürürlüðe konulan ve 1956 yýlýna kadar
yürürlükte kalan Maki Yönetmeliðinin yasal dayanaðý bulunup bulunmadýðý,
yönetmeliðin kanuna aykýrý olup olmadýðý ve yönetmelik uyarýnca kurulan maki
komisyonlarýnýn iþlemlerine deðer verilip verilemeyeceði konularýnda
toplanmaktadýr.
Kamu kurum ve kuruluþlarýnca kanun ve tüzüklerin uygulanmasýný saðlamak ve
bunlara aykýrý olmamak þartýyla yapýlan düzenleyici kurallara "Yönetmelik"
denilmektedir.
Yönetmeliðin yürürlüðe konulduðu tarihte uygulanmakta olan 1924 Anayasasý'nda,
yönetmeliklerle ilgili bir hüküm bulunmamaktadýr. 1961 tarihli Anayasa'nýn
113. maddesinde kamu kurum ve kuruluþlarýnýn yönetmelik çýkarabilecekleri ve
bunlarýn Resmi Gazete'de de yayýmlanmasýnýn zorunlu olduðu belirtilmiþtir.
Yürürlükte bulunan 1982 tarihli Anayasa'nýn 124. maddesinde ise, kamu kurum
ve kuruluþlarýnýn yönetmelik çýkarabilecekleri hükmüne yer verilmiþ,
yönetmeliklerin tümünün Resmi Gazete'de yayýmlanmasý zorunluluðu
kaldýrýlmýþtýr. Yönetmeliðin yürürlüðe konuduðu tarihte uygulanmakta olan
1924 tarihli Anayasa'da yönetmelikle ilgili hüküm bulunmamasý, idarenin
kanunlarda açýk yetki verilmedikçe yönetmelik çýkaramayacaðý þeklinde
yorumlanamaz. Yürütme organýnýn yönetmelik çýkarma yetkisi, kanunlarýn
yürütülmesi görevinin idareye ait olmasýndan kaynaklanmaktadýr. Kanunlarý
yürütmekle yetkili kýlýnan idare bu iþlevini açýklayýcý ve ayrýntýlý
düzenlemeler yaparak yerine getirebilecektir. 1961 ve 1982 Anayasalarý'nda
idarenin yönetmelik çýkarmaya yetkili olduðunun belirtilmesi de bunu
doðrulamaktadýr. Bu itibarla, idarenin kanunlarýn uygulamasý yönünden
yönetmelik çýkarmasý için yasada ayrýca yetki verilmesine gerek
bulunmamaktadýr. Ancak, bazý kanunlarda idarenin yönetmelikle düzenleme
yapmasý öngörülmektedir. Bu gibi durumlarda idare yönetmelikle düzenleme
yapmak zorundadýr. Kanunlarda yönetmeliðe iliþkin hüküm bulunmamasý halinde
yönetmelik çýkarýp çýkarmamak idarenin takdir hakký kapsamýna girmektedir.
Ýdare takdir hakkýna dayanarak kanunlarda açýk hüküm olmasa dahi yönetmelik
çýkarabilir. Bu husus yürütme görevinin doðasý gereðidir.
Ýçtihat uyuþmazlýðýna konu olan olayda, orman niteliðini taþýyan makilik
alanlarla, orman sayýlmayan makilik alanlarýn fennen belirtilmesi görevi
Tarým Bakanlýðý'na verilmiþtir. Ýdare, 5653 sayýlý Kanun'dan kaynaklanan
"Belirleme" görevini yönetmelikle düzenleme yaparak yerine getirmiþtir.
Bakanlýða verilen görevin yerine getirilmesi yönetmelikle düzenleme
yapýlmasýný zorunlu kýlmýþtýr. Kanunda belirleme görevinin ne þekilde
yapýlacaðýna dair hüküm olmadýðýndan bu yön idarenin takdirine
býrakýlmýþtýr. Yönetmeliðin dayanaðý olmadýðýna iliþkin görüþ, deðinilen
nedenlerle yasal dayanaktan yoksun bulunmaktadýr.
Ýdare tarafýndan prosedürüne uygun olarak yürürlüðe konulan bir yönetmeliðin,
adli yargý tarafýndan yürürlükten kaldýrýlmasý, yürürlüðünün durdurulmasý,
iptal edilmesi veya yok sayýlmasý mümkün deðildir. Yönetmeliðin yürürlükten
kaldýrýlmasý veya deðiþtirilmesi idareye, iptali ise idari yargýya aittir.
Yazýlý normlar, Anayasa, Milletlerarasý Andlaþmalar, Kanun, Kanun Hükmünde
Kararname, Tüzük ve Yönetmeliklerdir. Normlar hiyerarþisinin zirvesini
Anayasa, alt basamaðýný ise Yönetmelik oluþturmaktadýr. Bu nedenlerle
çýkarýlan yönetmeliklerin üstün normlarla çatýþmamasý gerekir. Ýçtihat
uyuþmazlýðýna neden olan yönetmeliðin üstün normlarla çatýþýp çatýþmadýðýnýn
saptanmasý zorunlu görülmüþtür.
Her olaya, olay tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümlerinin uygulanmasý
zorunludur. Yönetmeliðin yürürlüðe konulduðu tarihte yürürlükte bulunan 1924
tarihli Anayasa'da ormanlarýn korunmasý ile ilgili yasama ve yürütme
organýnýn yetkilerini kýsýtlayýcý hiçbir hüküm yoktur. Bu nedenle çýkarýlan
yönetmeliðin 1924 Anayasasý'yla çatýþtýðýndan sözedilemez. 1961 ve 1982
Anayasalarý'nda ormanla ilgili kýsýtlayýcý hükümlerin geriye dönük olarak
uygulanmasý mümkün deðildir.
1961 tarihli Anayasa'nýn 151. maddesinde, mahkemelerin Anayasa'ya aykýrýlýk
iddiasýný ciddi bulmasý halinde Anayasa Mahkemesi'ne baþvurabileceði, altý ay
içinde karar verilmemesi durumunda mahkemelerin kendi kanýsýna göre
uyuþmazlýðý çözümleyeceði öngörülmüþtür. 1982 tarihli Anayasa'nýn 152/3.
maddesinde ise, Anayasa Mahkemesi'ne baþvuran mahkemenin 5 ay beklemekle
yükümlü olduðu, bu süre içinde istem konusunda karar verilmemesi halinde
yürürlükteki kanuna göre uyuþmazlýðýn çözümlenmesi hükmüne yer verilmiþtir.
1961 ve 1982 tarihli Anayasalar'da, Anayasa'ya aykýrýlýk iddiasý ile Anayasa
Mahkemesi'ne baþvuru yapýlmasý açýkça "bekletici sorun" sayýlmýþtýr.
Anayasa'da kanun çýkarma yetkisi yasama organýna verilmiþtir. Yasama organý
Anayasa çerçevesinde konu ile sýnýrlý olmaksýzýn kanun çýkarabilir. Bir baþka
deyimle kanun, Yasama Organý tarafýndan yapýlan baðýmsýz bir hukuksal
düzenlemedir. Buna karþýlýk yönetmelik, kanunu açýklayan, kanunun
uygulanmasýný saðlayan ve kanunu tamamlayan bir idari tasarruftur.
Yönetmelikle kanun arasýnda organik bað mevcut olup, yönetmelik kanuna
baðýmlýdýr. Bu sebeple öncelikle üstün norm olan kanunun, kanuna aykýrý
olmayan hallerde ise yönetmelik hükümlerinin uygulanmasý gerekir. Bir baþka
anlatýmla; kanunla yönetmeliðin çatýþmasý halinde üstün norm durumunda
bulunan kanuna deðer verilerek uyuþmazlýðýn çözümlenmesi zorunludur. Öðretide
bazý hukukçular yönetmeliklerin kanuna aykýrý olmasýnýn adli yargýda
incelenemeyeceði, bu gibi hallerde ilgili tarafa idari yargýya baþvurarak
yönetmeliðin iptalini saðlamak üzere önel verilmesi ve bunun bekletici sorun
yapýlmasý gerektiði konusunda görüþ bildirmektedirler. Gerek Anayasa'da ve
gerekse kanunlarýmýzda yönetmelikle kanunun çatýþmasý halinde bunun bekletici
sorun sayýlmasý gerektiði hususunda bir hüküm bulunmamaktadýr. Ayrýca, adli
yargý içinde ceza ve hukuk ayýrýmý yapýlarak sonuca varýlmasý da isabetli
deðildir. Yorum yaparken yargý yolunu bir bütün olarak kabul zorunludur.
Yargýtay'ýn süregelen uygulamalarýnda ayýrým yapýlmaksýzýn yönetmeliðin
kanuna aykýrý olmasý halinde, kanuna deðer verilerek uyuþmazlýklarýn
çözümlenmesi ilkesi benimsenmiþtir. Yönetmeliðin kanuna baðýmlý olmasý
açýklanan þekilde yorum ve uygulama yapýlmasýný gerektirmektedir.
Makilik alanlarýn belirlenmesi görevi Tarým Bakanlýðý'na verilmiþ olup, Orman
Kanunu'nda bu konuda baþka hiçbir hüküm bulunmamaktadýr. 3116 sayýlý Orman
Kanunu'nun 5653 sayýlý Kanun'la deðiþik 5. maddesi ise ormanlarýn
sýnýrlandýrýlmasý ile ilgili hükümleri içermektedir. Kanun'da "orman
sayýlmadýðý" açýklanan makilik alanlarýn tesbiti ayrý bir iþlem, "orman
niteliði" taþýyan ormanlarýn sýnýrlandýrýlmasý ise baþka bir iþlemdir.
Ýþlemlerin amaçlarý, nitelikleri ve iþlevleri deðiþiktir.
Maki komisyonlarýnca yapýlan iþlemin orman dýþýna çýkarma niteliðinde olduðu,
orman dýþýna çýkarmanýn yalnýzca orman tahdit komisyanlarýnca
yapýlabileceði, baþka komisyonlarca yapýlan iþlemlerin geçerli olmayacaðý
ileri sürülmektedir.
Öncelikle, maki komisyonlarý tarafýndan yapýlan iþlemin niteliðinin
açýklanmasý gerekli görülmüþtür. Yönetmeliðin baþlýðýnda yapýlacak iþlemin
"tesbit" olduðu belirtilmiþ, 1, 2 ve 4. maddelerinde "tesbit" iþleminin ne
þekilde yapýlacaðý açýklanmýþtýr. Maki komisyonlarý yönetmelikte düzenlenen
kurallara uygun olarak makilik ve orman sahalarýnýn birleþtiði yerlerde orman
sýnýr hatlarýný belirlemekle görevlendirilmiþtir. Bu suretle muhafaza ormaný
niteliði taþýmayan, devamlý orman hasýlatý vermeyen makilik alanlarýn
saptanmasý amaçlanmýþtýr. Bu iþlemin orman sýnýrlandýrýlmasý yapýlan veya
yapýlmayan bölgelerde gerçekleþtirilmesi öngörülmüþtür. Ýçtihat uyuþmazlýðý,
orman sýnýrlandýrmasý yapýlan yerlerdeki makilik alanlarýn tesbitine
iliþkindir. 3116 sayýlý Orman Kanunu'nun 13. maddesi gereðince
sýnýrlandýrýlmasý kesinleþen ormanlar Hazine adýna tapuya tescil olunur. 3116
sayýlý Kanun'la makilikler de orman sayýldýðý için, bu alanlar da
sýnýrlandýrma kapsamýna alýnmýþtýr. 5653 sayýlý Kanun, istisnalar ayrýk olmak
üzere makiliklerin orman sayýlmayan yer olduðunu kabul etmiþ, bu deðiþikliðe
uygun olarak orman sayýlmayan makilik alanlarýn tesbiti gerekmiþtir. Maki
komisyonlarýnýn görevi, orman sayýlmayan makilik alanlarý belirlemekten
ibarettir. Orman sayýlmayan makiliklerin tesbiti yeni orman tanýmýna göre
tapu sicilinde düzeltme yapýlmasý niteliðindedir. Bu düzeltme sonucu "orman
niteliði ile Hazine adýna tescil" edilen taþýnmaz, orman sayýlmayan makilik
alan olarak tesbit edilmekle "özel mülk olarak Hazine adýna tapuya tescil"
edilecek, taþýnmazýn sadece tapudaki niteliði deðiþecektir. Böylece tesbit
iþlemi ile Hazine adýna tapulu olan taþýnmaz tapusuz hale dönüþmeyecektir.
Bilim ve fen bakýmýndan orman niteliðini tam olarak kaybetmiþ ve tarým arazisi
veya yerleþim yeri olarak kullanýlmasýnda yarar olan ormanlarýn, orman dýþýna
çýkarýlabileceði hükmü, gerek Anayasa'da ve gerekse 6831 sayýlý Orman
Kanunu'nun 2. maddesinde yer almýþtýr. Orman dýþýna çýkarýlan yerin öncesi
orman olduðundan, orman kavramýna "yerleri de" dahildir. Bitki örtüsünün
kaldýrýlmýþ olmasý, o yerin orman rejimi dýþýna kendiliðinden çýkmasýný
gerektirmez. Anayasa ve Yasa'da öngörülen þartlarýn oluþmasý halinde orman
tahdit komisyonlarý tarafýndan orman dýþýna çýkarma iþlemleri yapýlmaktadýr.
Maki tesbit iþleminin orman tahdit komisyonunca yapýlacaðýna iliþkin 3116
sayýlý Orman Kanunu'nda bir hüküm bulunmamaktadýr. Komisyonunun oluþumunu
belirleme idarenin takdirine aittir. Yönetmeliðin 1. maddesinde, tahdit
komisyonlarýnýn da belirleme görevini yapabileceði öngörülmüþtür. Bu nedenle
yönetmeliðin, 3116 sayýlý Orman Kanunu'na aykýrý hükümler taþýdýðýna iliþkin
iddia dayanaksýz kalmaktadýr. Yönetmelikle kanun arasýnda hiçbir çatýþma
bulunmamaktadýr.
Bakanlar Kurulu'nca 2.6.1937 tarihinde kabul edilerek, 11.6.1937 tarihinde
yürürlüðe konulan Orman Nizamnamesi'nde makiliklerle ilgili hüküm
bulunmamaktadýr. Bu nedenle Yönetmeliðin Tüzüðe aykýrýlýðýndan söz edilemez.
Maki komisyonlarýnca orman sayýlmadýðý belirlenerek Hazine adýna özel mülk
olarak tescil edilen taþýnmazlar, 2510 sayýlý Ýskan Kanunu, 4753 sayýlý
Çiftçiyi Topraklandýrma Kanunu, 3573 sayýlý Zeytinciliðin Islahý Kanunu, 5658
sayýlý Orman Kanunu'na ek Kanun gibi özel kanunlar uyarýnca Hazine tarafýndan
tahsis, temlik, daðýtým ve satýþ suretiyle kiþiler adýna tapuya baðlanmýþ ve
tapu kayýtlarý oluþturulmuþtur. Hazine tarafýndan daðýtýlan, satýþa konu
olan, temlik ve tahsis edilen bu taþýnmazlarýn ormanla hiçbir ilgisi
bulunmamaktadýr. Bu nedenlerle özel kanunlar uyarýnca oluþturulan tapu
kayýtlarý yasal prosedüre uygun ve geçerli kayýtlardýr. Tapu kayýtlarý
taþýnmaz mallardaki mülkiyet hakkýnýn belgesi ve göstergesidir. Anayasa'nýn
36. maddesi gereðince mülkiyet hakký, temel insan hakkýdýr. Ýnsan haklarýna
ve kazanýlmýþ haklara saygý gösterilmesi hukuk devleti olmanýn temel
þartýdýr.
Açýklanan nedenlerle, yönetmeliðin idare tarafýndan usulen yürürlüðe
konulduðu, yönetmeliðin üstün normlara aykýrý hükümler taþýmadýðý,
yönetmelikle kurulan komisyonlarýn makilik alanlarý belirlemeye yetkili
olduðu, orman sýnýrlandýrmasý kapsamýnda iken maki komisyonlarý tarafýndan
makilik alan olarak belirlenerek özel kanunlar uyarýnca oluþturulan tapularýn
geçerli bulunduðu sonucuna varýlmýþ; Ýçtihatlar arasýndaki aykýrýlýðýn Hukuk
Genel Kurulu, Birinci, Yedinci, Ondördüncü ve Onaltýncý Hukuk Daireleri'nin
kararlarý doðrultusunda birleþtirilmesine karar verilmesi gerekmiþtir.
S o n u ç : 3116 sayýlý Orman Kanunu'nun 5653 sayýlý Kanun'la deðiþik 1/e
maddesine göre çýkarýlan "Makilik ve Orman Sahalarýnýn Birleþtiði Yerlerde
Orman Sýnýrlarýnýn Tesbitine Ait Yönetmelik" ile bu Yönetmelik uyarýnca
kurulan maki komisyonlarýnýn ve yaptýklarý iþlemlerin geçerli olduðuna, orman
sýnýrlandýrmasý kapsamýnda iken söz konusu komisyonlar tarafýndan makilik
alan olarak belirlenen taþýnmazlar hakkýnda özel kanunlar gereðince
oluþturulan tapulara deðer verilmesi gerektiðine, 22.3.1996 tarihli iþin esas
ile ilgili olarak müzakere yapýlan ilk toplantýda üçte ikiyi aþan çoðunlukla
karar verildi.
KARÞI OY
I- Görüþleri ve tartýþýlacak konu:
* Ýçtihatlarý Birleþtirmenin konusu, 3116 sayýlý Orman Yasasýnýn 5653 sayýlý
Yasayla deðiþik 1/e maddesi ve bendi uyarýnca çýkarýlan "Makiliklerle
Ormanlarýn Birleþtiði Yerde Orman Sýnýrlarýnýn Tespitine Dair Yönetmelik" le
bu yönetmeliðe göre kurulan "Maki Ayýrma Komisyonlarý"nýn ve bu komisyonlarýn
yaptýklarý iþlemlerin; dolayýsýyla daha önce Orman Sýnýrlamasýnda orman
olarak benimsenmekle birlikte bu komisyonlarca "makilik alan" olarak saptanan
taþýnmazlar hakkýnda özel yasalar gereðince kiþiler adýna verilen tapularýn
hukuk açýsýndan geçerli olup olmadýklarýdýr.
Yüce Hukuk Genel Kurulu ile yüksek 1, 7, 14 ve 16. Hukuk Dairelerine göre,
"Maki Ayýrým Komisyonlarý"nýn yasaya aykýrý olup olmadýðý konusu, Yüksek 20.
Hukuk Dairesi'nin tersini belirten görüþüne deðin, hiç tartýþma konusu
yapýlmamýþtýr. Ancak, Yüce Kurul ile yüksek 20. Hukuk Dairesi dýþýnda kalan
ve yukarýda anýlan dairelere göre, bu komisyonlar; yasaya uygun olarak
kurulmuþlardýr ve verdikleri kararlar da yasaldýr.
Yüksek 20. Hukuk Dairesi'ne göre ise, 5653 sayýlý Yasada "Maki Ayýrma
Komisyonu" kurulacaðýna ve bu konuda yönetmelik çýkarýlacaðýna iliþkin yasal
bir hüküm bulunmamaktadýr. O yüzden, bu komisyonlar yasa dýþý ve yaptýklarý
iþlemlerde "yokluk"la sakattýr. Yüksek 8. Hukuk Dairesi'nin kimi kararlarý
(6.6.1988, 6564/7800; 27.6.1988, 6572/8824) da bu doðrultudadýr.
Görülüyor ki, sorun; "Maki Ayýrma Komisyonlarý" ile yaptýklarý iþlemlerin
dayanaðýný oluþturan yönetmeliðin geçerli olup olmadýklarýnda
düðümlenmektedir. Bu durum karþýsýnda; iki alt sorunu art arda tartýþmak ve
oylamak zorunludur. Birincisi, yönetmeliðin hukuka uygunluðu sorununu hukuk
yargýcýnýn çözme yetkisi olup olmadýðý; ikincisi de bu yetkinin bulunduðu
benimsediði takdirde, yönetmeliðin hukuk açýsýndan geçerli bulunup
bulunmadýðýdýr. Hukuk yargýcýnýn, böyle bir yetkisinin olmadýðý sonucuna
ulaþýldýðý takdirde, ikinci sorunun tartýþýlmasýna elbette gerek yoktur.
Öyleyse ilkin, hukuk yargýcýnýn bir yönetmeliðin hukuka uygunluðunu inceleme
yetkisi olup olmadýðý irdelenmelidir.
II- Adli yargýnýn yetkisi:
A- Normlar basamaðý açýsýndan:
Hukuk düzeninde normlar basamaðý, yukarýdan aþaðýya doðrudur: Anayasa,
ulusüstü yasa, yasa, yasa hükmündeki kararnama, tüzük, yönetmelik, genelge.
Bu basamaklandýrmaya (stufentheorie) göre:
a- Yukarý normlar alt normlarý yaratýrlar.
b- Yaratýcýlýk aþaðýya doðru azalýr, yukarý doðru artar.
c- Yaratýcýlýðýn doðasý gereðince, alt norm, üst norma aykýrý olamaz.
ç- En soyut norm en üstte, en somut norm en altta yer alýr. Baþka deyiþle,
normlarýn somutlaþmasý aþaðýya doðru artar ve bu nedenle uygulama en altta
yer alan en somut normdan baþlar. Hukuk düzeninde en yukarýda yer alan
normlar, ilkelere; en altta yer alan normlarsa yürütmeye (icraya) yakýndýr.
Bir baþka deyiþle, en üstte yer alan normlarýn yaratýcýlýðý çok,
uygulanýrlýðý az; en altta yer alan normlarýn uygulanýrlýðý çok, yaratýcýlýðý
azdýr. Özetle, normlar basamaðýnda aþaðýya doðru inildikçe somutlaþma süreci
yaþanmakta ve bu süreç, hukuk normunu yaratmanýn zararýna, hukuk normunu
uygulamanýn yararýna iþlemektedir (F. Lachaume, La hierarchie des actes
administratifs executoires en droit public français, L. G. D. J., Paris,
1966, s. 58, 145-150).
B- Hukuka uygunluðun çözüm yetkisi açýsýndan:
Bu uygulama sürecinde, eðer bir alt normun üst norma uymadýðý ileri sürülürse,
uygulamacýnýn görevi, hukuka uygunluk sorunu çözülmeden, alt normu
uygulamamaktýr. O zaman bu sorunu çözmeye yetkili merci hangisidir sorusuna
yanýt vermek gerekecektir.
"Yargýlama birliði ilkesi"ni ve dolayýsýyla "yüksek mahkeme dizgesi"ni
benimseyen ülkelerde, sorun yoktur. Ýlk mahkemelerden yüksek mahkemeye deðin
her yargý mercii, bir yasanýn Anayasaya, bir tüzüðün ya da yönetmeliðin
yasaya aykýrý olup olmadýðý sorununu çözmeye yetkilidir.
Türkiye, Almanya, Fransa, Ýspanya, Ýtalya gibi yargý birliðini benimsemiþ,
anayasal, adli ve idari yargýyý ayýrmýþ olan ülkelerde ise çözüm, çatýþan
ilkelerden önceliðin hangi ilkeye verilmesine göre deðiþmektedir. Eðer "yargý
otoritelerinin ayrýlýðý ilkesi"ne öncelik tanýnýrsa ve dava bir baþka yargý
merciinin önündeyse, konuyu yalnýzca yetkili yargý organý çözeceðinden,
"bekletici sorun" söz konusu olacaktýr. Eðer olaya el koyan mahkemenin
"yargýlamasýnýn tamlýðý (la plenitude de juridiction du tribunal saisi)
ilkesi"ne üstünlük tanýnýrsa, asýl davanýn yargýcý, istisnanýn da yargýcý
denilecek, asýl davaya el koyan mahkeme, kendi davasýna yettiði oranda, yani
nispi yargýlama çerçevesinde sorunu çözecek, "önsorun" söz konusu olacaktýr.
Ýlkeler matematiðinin bu belirleyici sonuçlarýna göre, ceza davasýnda
yargýlamanýn tamlýðý ilkesi öne çýkmakta, ceza yargýcý sorunu bir önsorun
olarak çözmektedir. Zira, suçlanan kiþi suçsuzsa suçsuzluðunun
kanýtlanmasýnda; suçluysa bir an önce cezalandýrýlmasýnda, hem bireysel ve
hem de kamusal yarar vardýr. Yargýlamada çabukluk ve yoðunluk ilkeleri de
bunu zorunlu kýlmaktadýr. Nitekim, hukuk öðretisindeki bu geliþme, yazýlý
hukuka yansýmýþ, Türk (md. 255), Fransýz (md. 384), 1988 Ýtalya (md. 2, 3)
Ceza Yargýlama Yasalarý ile 1 Mart 1993 tarihinde yürürlüðe giren Fransýz
Ceza Yasasý (md. 11-5), bu görüþler doðrultusunda düzenlemeler getirmiþtir.
Hukuk davasýna gelince, durum deðiþiktir. Hukuk yargýcý, bir yönetmeliðin
yasaya uygun olup olmadýðý sorununu çözmeye yetkili deðildir. Yargý
otoritelerinin ayrýlýðý ilkesine öncelik tanýmak ve konuyu bekletici sorun
yapmak zorundadýr. Kural budur. Bu kuralýn yalnýzca iki istisnasý vardýr.
Konu devlet tarafýndan bireylerin mülkiyet hakkýna ve özgürlüklerine yapýlan
bir saldýrýyla ilgili ise, hukuk yargýcý konuyu önsorun olarak çözmeye
yetkilidir. Fransýz Uyuþmazlýk Mahkemesi'nin 16.7.1923, 10.1.1950,
5.7.1971,2.7.1979; Yargýtayý'nýn 21.12.1961, 25.4.1985 tarihli kararlarý
böyledir (Bu konuda birkaç kaynak vermekle yetiniyorum: Kuru, III, s.
2368-2381; Üstündað, Medeni Yargýlama Hukuku, 1992, s. 181-182;
Rivero-Waline, Droit administratif, 15. ed., Dalloz, 1994, n. 181, 182, 183;
R. Chapus, Droit administratif, gŽnŽral, T.T., 4. Žd., 1988, n. 965-972;
Vedel-Delvole, Droit administratif, Paris, 1992, s. 523; Kunter, n. 156;
Erem, 1986, s. 149-151; Foschini, s. 376-377; Merle-Vitu, n. 1341-1356).
Ceza yargýlama yasalarýnda "yargýlama tamlýðý ve asýl davanýn yargýcýnýn
istisnanýn da yargýcý olduðu" ilkeleri doðrultusunda ve yukarýda belirtildiði
üzere, açýk hükümler olduðu halde; hukuk yargýlama yasalarýnda benzer
hükümlere rastlanmamaktadýr. Bu, çok çarpýcý ve derinlemesine incelemeleri
gerektiren bir olgudur; nedenleri de yukarýda özetlenmiþtir. Ceza ve hukuk
yargýlama dizgeleri arasýndaki baþkalýk boyutlarý dýþlanýrsa, yalýnkat
vargýlara ulaþýlmasý kaçýnýlmaz olur. Yinelemeyi göze alarak belirteyim ki,
her yazýlý hukuk dizgesi, önce kuralý koyar, sonra da istisnayý öngörür.
Düzenleme her zaman ve her yerde böyledir. Buna göre, madde açýsýndan yetki
(görev) kuralý, kamu düzeniyle ilgilidir ve yasalarla belirlenir. Bu bir
kuraldýr. Bu kurala bir istisna getirildiði takdirde, yasanýn bunu ayrýca
öngörmesi gerekir. Türk yazýlý hukukuna göre, yasal hükümlerin yasaya
aykýrýlýðýný Anayasa Mahkemesi; bir yönetmeliðin yasaya aykýrýlýðýný idari
yargý çözecektir. Görev kuralý böyledir. Eðer bu kurala bir istisna
getirilmesi söz konusu olursa, bunu yasalarýn ayrýca öngörmesi gerekir.
Yasalar öngörmediði takdirde, kamu düzeniyle ilgili bir kuralýn aþýlmasý
olanaksýzdýr. Bu bakýmdan, ister hukuk, ister ceza yargýcý olsun, adli
yargýçlarýn madde açýsýndan yetki (görev) kuralýna uymalarý zorunludur. Asýl
olan budur. Bu yüzden yukarýda sergilenen nedenlerle yasalar yalnýzca ceza
yargýlamasýnda ceza yargýcýnýn bu kuralý aþmasýna olanak tanýyabilmek için,
(görev kuralýna) istisna oluþturan hükümleri ayrýca öngörmek gereðini
duymuþlardýr. Ne var ki, daha önce sergilendiði üzere, ceza yargýcýnýn bu
konudaki yetkisi, idare yargýcýnýn yetkisi oranýnda deðildir; önüne gelen
dava ile sýnýrlýdýr. Baþka yargýçlarý ve davalarý baðlamamaktadýr. Bu
sýnýrlýlýðýn ve nispiliðin nedeni de, kamu düzenini ilgilendiren görev
kuralýnýn fazla örselenmemesi kaygýsýdýr. Oysa, asýl görevli olan idare
yargýcýnýn bir yönetmeliðin yasaya aykýrýlýðý konusundaki çözümü, kurumlarý
ve öbür yargý organlarýný baðlayýcýdýr, mutlaktýr. Eðer yasalar, hukuk
yargýçlarýna da, ceza yargýçlarý gibi bekletici sorunlarý önsoruna
dönüþtürerek çözme yetkisini açýkça öngörmüþ olsalardý, elbette ceza
yargýlamasýndakine benzer sonuçlar doðacaktý. Hukuk yargýlama yasalarýnda
görev kuralýna istisna oluþturan böyle bir yetki yargýçlara verilmemiþtir. Bu
nedenlerle adli yargý önüne gelen bir yönetmeliðin yasaya aykýrý olup
olmadýðýnýn bekletici sorun yapýlmasý gerektiðine iliþkin bir hüküm
bulunmadýðý gerekçesini çýkýþ noktasý yapmak, kural ile istisnanýn yerini
deðiþtirmek ve istisnadan kural üretmek demektir. Bu mantýkla yola çýkýldýðý
takdirde, ister istemez "adli yargýçlar, önlerine gelen davalarda baþka
mercilerin görevlerine giren sorunlarýn tümünü önsorun olarak çözerler"
sonucuna ulaþýlacaktýr. Bu ise mantýkta, belirleyici nitelikte bir "büyük
önermedir" ve zorunlu sonucu da þudur: "Hukuk yargýcý yalnýzca yönetmeliðin
yasaya aykýrý olup olmadýðýný deðil, Yasanýn Anayasaya aykýrý olup olmadýðýný
da çözmekle yükümlüdür. "Görüldüðü üzere, bu çýkarsama, üzerinde durulmayý
gerektirmeyecek oranda yanlýþ bir mantýða dayanmata, bu nedenle de çok yanlýþ
sonuçlara götürmekte, hukukta kamu düzenine iliþkin temel ilkeleri ve yorum
kurallarýný temelinden çökertmektedir.
1961 Anayasasý'na göre anayasaya aykýrýlýk konusu, Anayasa Mahkemesi'nin
kararý, Anayasanýn 1488 sayýlý Yasa deðiþikliðinden önce üç, bu deðiþiklikten
sonra altý ay içinde belli olmadýðý takdirde, o dava ile sýnýrlý olmak
üzere, öbür mahkemelerce de, bir önsorun olarak, çözülebiliyordu (md. 151/4).
Bu nedenle o dönemde, anayasaya aykýrýlýk konusunu bir önsorun olarak ele
alabilen bir yargýcýn, bir tüzüðün ya da yönetmeliðin yasaya aykýrý olup
olmadýðý konusunu yine bir önsorun biçiminde çözme yetkisini öncelikle (haydi
haydi) taþýdýðý, dahasý yargý yetkisinin uyuþmazlýða uygulanacak normu
belirleme yetkisini de içerdiði, uygulamada üst normun alt norma yeðlenmesi
ve üst norma aykýrý alt normun savsanmasý gerektiði, Fransýz Yargýtay'ýnýn ve
öðretisinin de bu görüþte olduðu belirtilmiþtir (R. Seçkin, Hukuk Kurallarýný
Uygulamada Hukuk ve Ticaret Mahkemelerinin Anayasaya Dayanan Kural Belirleme
Yetkileri ve Geçerli Olmayan Tüzük Gibi Ýdari Düzenleyici Ýþlemler Yerine
Daha Üstün Olan Kuralý Uygulama Ödevleri, Ýmran Öktem'e Armaðan, Ankara,
1970, s. 52-55, 60-62, 63).
Bu görüþlere katýlmak olanaksýzdýr. Ýlkin bir yorum aracý olan öncelik
(evleviyet, haydisellik, a fortiori) kuralýna burada baþvurulamaz. Çünkü bu
kural, istisnayý geniþletmek için kullanýlamaz istisnalar, yalnýzca kendi
sýnýrlarý içinde sonuç doðurur; örnekseme yöntemiyle ve öncelik kuralýna göre
geniþletilemezler. 1960'lý yýllarda, yargýlamanýn çabukluðu ilkesini üstün
tutan kurucu iktidar; Anayasada öngördüðü anayasa yargýsý, idari yargý ve
adli yargý yetkilerinin (maddi görev) ayrýlýðý kuralýna sýnýrlý bir istisna
getirmiþtir ve bu istisna da ancak o çerçevede uygulanacaktýr. Üstelik, yetki
kuralý, kamu düzeniyle ilgilidir. Ýstisnalarý, ancak yasalar belirler.
Bundan baþka, bu görüþ; normlar basamaðýnýn yalnýzca bir yanýný yani yukarýdan
aþaðýya doðru normlarýn öncekilere aykýrý olamayacaklarý yönünü görüyor ve
fakat somutlaþma ilkesini ve bunun zorunlu sonucu olan uygulamanýn en somut,
dolayýsýyla en alt normdan baþlayacaðý yönünü; somutlaþma ilkesinin hukukta
ve yetkilerde kargaþayý önlemek için icat edildiðini göz ardý ediyor. Hemen
belirteyim ki, uygulamada üst normun alt norma yeðlenmesi ve aykýrýlýk
durumunda alt normun savsanmasý diye bir kural yoktur. Olamaz da. Yukarýdaki
inceleme yazýsýnda belirtilenlerin tersine somutlaþma ilkesine göre
uygulamanýn alt normdan baþlayacaðý; aykýrýlýk durumunda ise, bunu aþmak için
bekletici sorun ya da önsorun olgularýnýn gündeme geleceði sürgit
benimsenmiþtir. Yine ayný inceleme yazýsýnda Fransýz Yargýtayý'nýn 1923'ten
bu yana tüzük ve yönetmeliklerin yasaya aykýrýlýðýný bekletici sorun
yapmadýðý, yargýçlarýn bunu inceleyebilecekleri yolundaki görüþü
desteklediði, öðretinin de bu düþüncede olduðu belirtilmiþ ve fakat hiç bir
kaynaða gönderme yapýlmamýþtýr. (s. 90). Oysa, yukarýda belirtildiði gibi,
gerçek bunun tam tersidir. 16.7.1923'ten beri Fransýz Uyuþmazlýk Mahkemesi ve
Yargýtayý, hukuk yargýcýnýn bu konuyu bekletici sorun yapmasý gerektiðini,
önsorun olarak kendisinin tüzük ve yönetmeliðin hukuka aykýrýlýðý konusunu,
nisbi yargýlamayla dahi, çözemeyeceðini ve yasaya aykýrýlýðý ileri sürülen
tüzük ya da yönetmeliði uygulamak zorunda olduðunu sürgit ve yerleþik biçimde
öngörmüþlerdir. 1990'lý kaynaklarda da ayný görüþün sürdüðü açýklanmaktadýr.
Konuyu bilimsel merak ve metodik kuþkuyla inceleyen herkesin ulaþacaðý sonuç,
Fransa açýsýndan, budur.
1982 düzenlemesinde, "yorum davasý" yolunun kapatýlmasý ise, adli yargýyý bu
konuda yetkili kýlamaz. Olsa olsa, zamanýnda yargý yolunu konu yapýlmayan
iþlemin geçerliliðini ortaya koyar Hukuk düzenimizdeki bu boþluðu ise, yargý
deðil, ancak yasama organý doldurabilir.
Bu bilgilerin ýþýðý altýnda, 1950-1956 arasý yürürlükte kalan tartýþma konusu
yönetmeliðin hukuka aykýrýlýðý konusunu hukuk yargýcýnýn ve dolayýsýyla
Yargýtayýn çözme yetkisi bulunmamaktadýr. O nedenle de, yönetmeliðin hukuka
uygun olup olmadýðý sorununu tartýþmaya gerek yoktur.
Bu arada, tartýþmalar sýrasýnda yönetmeliðin "yokluk" yaptýrýmýyla
sakatlandýðý da ileri sürülmüþtür. Bu aþýrý ve yanýlgýlý bir
deðerlendirmedir. Biçimsel açýdan yetkili kurumca çýkarýlan ve yayýmlanarak
yürürlüðe giren bir yönetmelik, hukuka aykýrý ise, hiçlik (butlan)
yaptýrýmýyla sakatlanacak ve iptal edilinceye deðin de geçerli kalacaktýr.
Oysa, hukuk bakýmýndan yokluk, kaymakamýn sulh ceza yargýcý yerine geçerek
tutuklama kararý vermesi durumunda olduðu gibi, aykýrýlýðý giderme çaresine
gerek duyulmadýðý durumlarda söz konusudur ve böyle bir iþlem yapýlmamýþ
sayýlýr. Bu nedenle ayrýca yargý organýnýn yoklukla sakat bir iþlemi ortadan
kaldýrmasýna gerek yoktur. Yetkili organca çýkarýlýp Resmi Gazete'de
yayýmlanmýþ, bu yüzden de yasaya aykýrý ise iptal edilinceye deðin geçerli
bir yönetmeliðin yoklukla sakat olduðunu iddia ederek sonuç almaya çalýþmak,
belirtilen nedenlerle kimi hukuk kavramlarýný göz ardý etmek demektir. Bu
yöntemi onaylamak olanaksýzdýr.
Görüþmeler sýrasýnda ve bu görüþlerde, iki kaygý sýk sýk dile getirilmiþtir.
Bunlardan birine göre, yönetmeliðin çýkmasýndan bu yana 50 yýla yaklaþan
yargýsal kararlardaki yerleþiklik sarsýlmamalý; dolayýsýyla kargaþa doðuracak
görüþlerden sakýnýlmalýdýr. Bu görüþü paylaþmak olanaksýzdýr. Çünkü yasalarýn
/ yönetmeliklerin, kýsaca yazýlý hukukun yorum ve uygulamasýnda böyle bir
kaygýya yer verilemez. Yargýçlar, görevlerini yaparken, eski ve kendi
kararlarýna karþý bile baðýmsýzdýrlar. Bu kararlar, yeni kararlarýn
oluþturulmasýnda yalnýzca bir görüþ deðerindedir, baðlayýcý deðildir. O
yüzden böyle bir kaygý ve anlayýþ, yargýç baðýmsýzlýðýna ve Anayasanýn 138/1.
maddesine aykýrýdýr. Ýkinci olarak, yanlýþ bir yargý kararý, hukukta ve
uygulamada yerleþiklik adýna ve pahasýna kollanamaz. Çünkü yanlýþ kýdem
kazanýnca doðruya dönüþmez; sadece müzminleþir. Yanlýþýn sürdürülmesindeki
hukuksal sarsýntý; ondan dönmenin yaratacaðý sarsýntýdan her zaman daha
fazladýr. Üçüncü olarak da, bu sarsýntýlarý düzeltmenin yollarý, her hukuk
sisteminde bulunmakta ve bilinmektedir.
Görüþmelerde ve görüþlerde dile getirilen ikinci kaygý ise þudur: Ormanlar
politik dürtülerle çýkarýlan yazýlý hukuk düzenlemelerinin kýyýmýna
uðramýþtýr. Yargýnýn görevi bu olumsuz yasalarýn yarattýðý kýyýmý önlemektir.
Bu yaklaþým, herþeyden önce, yargýcýn ve yargýlamanýn nesnelliði ilkesine
aykýrýdýr. Yargýç, önüne gelen olayda hukukun ne dediðini saptarken, herkese
ve bu arada kendisine karþý da uzak duracak; kiþiler üstü ve yansýz olacak,
kiþisellikten arýnacaktýr. Herkesin yasa önünde eþitliðini saðlayan
yansýzlýk; yasanýn herkes için eþit uygulanmasýný saðlayan kiþisellikten
arýnmýþlýk ilkeleri gereðince, yargýç, yazýlý hukuku, iyi / kötü ayýrýmý
yapmadan, nesnel bir mantýkla uygulamak zorundadýr. Yargýlama ve yargý
kararlarý kiþisel görüþ, inanç ve duygularýn aracý olamaz (Foschini, Sistema
del diritto processuale penale, 1965, I, n. 143; Kunter, Muhakeme dalý olarak
ceza muhakemesi hukuku, 1989, n. 179, 181; Habscheid, Droit Judiciaire prive
suisse, Geneve, 1981, s. 41, 42; Grophe, Les decisions de justice, Paris,
1952, s. 100-114). Ýkinci olarak, yargýçlar, yasallýk ilkesi gereðince,
"Anayasaya, yasaya ve hukuka uygun düþen kanýlarýna" göre hüküm kurarlar
(Anayasa, md. 138/1). Yargýç, yasanýn üstünde deðil, içindedir. Yorum
kurallarýna göre uygulama yapar. Halk adýna yargýlamada egemenliðin kullaným
biçimi ancak böyle olur. Yargýç, hukuk anlayýþýna uymayan bir yasayý,
bilimsel bir incelemede elbette eleþtirebilir. Eleþtirmelidir de. Bu onun
hukuka, topluma ve insanlýða karþý görevidir. Ancak, yargýlama etkinliði
bilimsel etkinlik deðildir. Metne titreyen ellerle yaklaþmasý gereken bir
yargýcýn yapabileceði tek þey, daha önce 30.6.1995 tarih ve 1/1 sayýlý
Ýçtihatlarý Birleþtirme Kararýna yazdýðým karþýoyda açýkladýðým üzere
(Yargýtay Kararlarý Dergisi, Kasým 1995, sayfa: 1722-1739), yasal metni,
yasanýn nesnel istencine göre, darlaþtýrarak, geniþleterek yorumlamak ve
uygulamaktýr. Revizyonu uðratmak deðildir. Olan hukuktan, olmasý gereken
hukuk çýkartýlamaz. Sokrates'ten bu yana bilinen ve binlerce kez vurgulanan
gerçek þudur: "Yasalara, yasa olduklarý için saygý gösterilir, doðru
olduklarý için deðil." (Montaigne, Essais, Paris, 1967, s. 663). Eðer,
politik güdülerle yasalar uygulanmaz ya da revizyona uðratýlarak
uygulanýrlarsa, erkler ayrýlýðýndan ve hukukun üstünlüðünden deðil, yargý ve
yargýçlarýn üstünlüðünden; demokrasiden deðil, dikastokrasiden (yargýçlar
hükümetinden) söz edilir. Yargýçlar hükümeti deyiþi de, ilk kez, bu tür
kaygýlarla hükümler kuran yargýçlarýn bulunduðu ülkelerde ortaya çýkmýþtýr.
Bu yüzden gerekçesinde "iðreti tutkulardan esinlenmiþ yasanýn korkunç
sonuçlarýndan", "yazýlý hukukun ölçü tanýmaz istisna" getirdiðinden söz eden,
ticari kira ile ilgili yasayý eleþtiren yargý kararlarýnýn kesinleþmesine,
Fransýz Yargýtayý izin vermemiþ; erkler ayrýlýðý ilkesinin çiðnendiðini ve
yetkiaþýmý nedeniyle hukukça sakat bulunduðunu belirterek, bu hükümleri,
bozmuþtur (17.5.1907, 9.7.1908 tarihli kararlar için bakýnýz: Mimim, Le style
des jugements, Paris, 1978, n.106; 30.5.1967 tarihli karar için bakýnýz:
Perrot, institutions wudiciaires, Paris, 1989 s. 26). Bu nedenlerle yargýlama
deðerleriyle kiþisel kaygýlarý birbirine karýþtýrdýðý için erkler ayrýlýðý
ilkesini ve demokrasiyi tehdit eden bu çok tehlikeli görüþün, yüce Kurulun
büyük çoðunluðunca reddedilmesi sevindirici olmuþtur.
III- Oylama:
Yukarýda sergilendiði üzere, oylama, iki aþamada yapýlmak gerekirdi. Birinci
oylama, yönetmeliðin hukuka uygun olup olmadýðý hususunu, hukuk yargýcýnýn ve
dolayýsýyla yüce Kurulun inceleme yetkisi olup olmadýðý konusunda olmalýydý.
Ýkinci oylamaya ise, bu soruna olumlu yanýt verildiði takdirde geçilmeliydi.
Bu iki sorun birleþtirilerek tek oylama yapýlmýþ ve Hukuk Yargýlama Yasasýnýn
385. maddesine (Ceza Yargýlama Yasasý, md. 383, 384) uyulmadýðýndan oylama
hiçlikle sakatlanmýþtýr.
IV- Sonuç:
Yukarýda açýklanan nedenlerle:
A- Oylama hukuka aykýrý olduðundan;
B- Yönetmeliðin hukuka uygunluk denetimini hukuk yargýcý ve Yargýtay
yapamayacaðýndan;
Çatýþan görüþlerden hiç birine ve o arada bu denetimi yaparak sonuca ulaþan
yüce Hukuk Genel Kuruluyla, Ýçtihatlarý Birleþtirme Büyük Kurulunun yetki
aþýmý nedeniyle sakatlanmýþ olan gerekçelerine katýlamýyorum.
Ancak, yukarýda açýklandýðý gibi, tartýþma konusu yönetmelik idari yargý
tarafýndan ortadan kaldýrýlmadýðýndan geçerli, bu doðrultuda verilen
tapularla kurulan hükümler hukuka uygun ve yüce Hukuk Genel Kurulunun
ulaþtýðý sonuç, son çözümlemede bu açýdan doðru olduðundan, çatýþan
görüþlerin bu çerçevede birleþtirilmesini yerinde buluyorum. 28.3.1996
Dr. Sami SELÇUK
Yargýtay 4. Ceza Dairesi Baþkaný
KARÞI OY YAZISI
* Dairemizin 22.11.1993 tarihli gerekçeli baþvuru yazýsý üzerine Yüksek
Yargýtay Ýçtihadý Birleþtirme Büyük Genel Kurulu'nun 22 Mart 1996 günü
gerçekleþtirdiði toplantý sonucu Yüksek Hukuk Genel Kurulu kararý
doðrultusunda içtihatlarýn birleþtirilmesine karar verilmiþtir.
Ancak, aþaðýda yazýlý nedenlerle, Ýçtihadý Birleþtirme Büyük Genel Kurulu
kararýna esas olan sayýn çoðunluk görüþüne katýlmýyorum.
Konu ve kapsam: Ýçtihadý Birleþtirme konusu 5653 Sayýlý Yasanýn 3.4.1950
tarihinde yürürlüðe girmesinden sonra makilik ve orman sahalarýnýn birleþtiði
yerlerde Orman Sýnýrlarýnýn Tesbitine Ait Yönetmeliðin yasal dayanaðý bulunup
bulunmadýðý ve bu yönetmelik uyarýnca kurulan Maki Tefrik Komisyonlarý ile
yaptýklarý iþlemlerin geçerli olup olmadýðý, özel kanunlar gereðince
oluþturulan tapulara deðer verilip verilmeyeceði hakkýndadýr.
Konu ve kapsam belirlenmiþ olmakla beraber, bu konuda Dairemizin istikrarlý
görüþünü yansýtan kararlarýmýz ile Yüksek Yargýtay Hukuk Genel Kurulunun
kararý arasýndaki çeliþkiyi özel olarak vurgulamak gerekir.
BU KONUDA DAÝREMÝZÝN KURULUÞUNDAN BERÝ ÝSTÝKRAR KAZANMIÞ KARARLARINA ESAS
TEÞKÝL EDEN ÝLKE ÞUDUR: MAKÝLERÝ ORMAN SAYMAYAN 5653 Sayýlý Yasanýn yürürlüðe
girmesinden sonra çýkarýlan ve yukarýda deðinilen yönetmelik yasaya
aykýrýdýr. Bu sebeple kurulan MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONLARININ YASAL DAYANAÐI
YOKTUR. BU KOMÝSYONLARIN OLUÞUMU YASAYA AYKIRI OLDUÐU GÝBÝ, YÝNE BU
KOMÝSYONLARIN YAPTIKLARI ÝÞLEMLER ve SONUÇLARI DA YASAYA AYKIRI OLDUÐU ÝÇÝN
GEÇERSÝZDÝR.
Yargýtay Hukuk Genel Kurulu'nun benimsediði görüþ ise, özet olarak; "adý geçen
komisyonlarýn varlýðý ve yaptýklarý iþlemler ile sonuçlarý YASAYA AYKIRI
DEÐÝLDÝR, GEÇERLÝDÝR". Yüksek Yargýtay 8. Hukuk Dairesi daha önce 20. Hukuk
Dairesi'nin kararlarý ve ilkesi doðrultusunda, paralel kararlar verdiði
halde, sonradan yüksek daire bu görüþünü deðiþtirmiþ, Yargýtay 16. Hukuk
Dairesi de Dairemize paralel bir karar vermiþ, daha sonra eski görüþüne
dönmüþtür.
Böylece, Hukuk Genel kararý 7, 8 ve 16. Hukuk Dairelerinin kararlarýný da
yansýttýðý için, artýk çeliþkiyi açýklarken Yüksek Hukuk Genel Kurulu ile 20.
Hukuk Dairesi kararlarý þeklinde deðerlendirme yapýlacaktýr. Ancak, anýlan
dairelerin 20. Hukuk Dairesi görüþünü benimseyen kararlarýna da olayýn
önemine binaen burada yer vermek zorunlu hale gelmiþtir. Sýrasý ile bu
kararlar;
a) Yargýtay 20. Hukuk Dairesi'nin ilkeyi açýkça vurgulayan 07.07.1992 tarih,
992/6313 E., 992/3606 K. sayýlý kararý:
T.C.
Y A R G I T A Y
20. HUKUK DAÝRESÝ
Esas :1992/6313
Karar :1992/3606
YARGITAY ÝLAMI
MAHKEMESÝ : Ýstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARÝHÝ : 08/11/1991 NOSU : 1989/536 - 1991/477
K A R A R
Davacýlar, Kýnalýada 110 ada, 3 parsel ve 108 ada, 2 parsel sayýlý
taþýnmazlarýnýn 1 nolu Orman Kadastro Komisyonu kararýna göre özel orman
olduðunu, 3302 sayýlý Yasa ile deðiþik 6831 sayýlý Orman Yasasýnýn 2/B
maddesi uygulamasý ile sahipleri adýna orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmasý
gerekirken Hazine adýna çýkarýlmasýnýn yasaya aykýrý olduðunu ileri sürerek
iþlemin iptalini ve taþýnmazlarýn tapu sahipleri adlarýna orman sýnýrlarý
dýþýna çýkarýlmasýna karar verilmesini istemiþlerdir.
Davalýlar ise, taþýnmazlarýn 1942 yýlýnda kesinleþen tahdide göre, Devlet
ormaný olarak sýnýrlandýrýldýðýný, 1744 ve 2896 sayýlý Yasalar uyarýnca iþlem
yapan komisyonlarca bu yerlerin orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmadýðýný, 3302
sayýlý Yasa uygulamasý yapýlýncaya kadarki durumlarýnýn Devlet ormaný
olduðunu, 2/B uygulamasý ile Hazine adýna çýkarma iþleminin doðru olup,
davacýlarýn dava açmakta sýfat ve aktif dava ehliyetleri olmadýðýndan
davalarýnýn reddini savunmuþlardýr.
Yerel Mahkeme, çekiþmeli taþýnmazlarýn 1744 sayýlý Yasa ile deðiþik 6831
sayýlý Yasanýn 2/B maddesi uygulamasý sonunda 1 nolu orman kadastro
komisyonunca orman sýnýrlarý içine alýnýp, özel orman statüsüne tabi
tutulmasý gerektiðine karar verildiði, bu karar aleyhine süresinde dava
açýlmayarak kesinleþtiði; 2896 sayýlý Yasa ile deðiþik 6831 sayýlý Yasanýn
2/B maddesi uygulamasýný yapan 8 nolu orman kadastro komisyonunun özel orman
iþlemlerinin geçerli olmadýðý þeklindeki belirlemesinin ikinci kadastro
iþlemi olup, yasal olamayacaðý ve geçerli bulunmadýðý gerekçesiyle davanýn
kabulüne karar vermiþtir.
Hüküm, davalýlar tarafýndan temyiz edilmiþtir.
Çekiþmeli taþýnmazlarýn bulunduðu Kýnalýada'da 3116 sayýlý Yasaya göre yapýlan
orman sýnýrlandýrýlmasý 1942 yýlýnda kesinleþmiþ ve bu tahdide göre
taþýnmazlar devlet ormaný sýnýrlarý içine alýnmýþtýr. Bu yön taraflar
arasýnda uyuþmazlýk konusu deðildir. 3.4.1950 tarihinde yürürlüðe giren 5653
sayýlý Yasa ile yeni bir orman tanýmý getirilmiþtir. Bu yasanýn yürürlüðe
girmesinden sonra, Maki Tefrik Komisyonu adý ile kurulan komisyonlar
tarafýndan makilik alanlar belirlenip, orman rejimi dýþýna çýkarýlmýþlardýr.
Çekiþmeli taþýnmazlar da 1951 yýlýnda makilik saha olarak bu þekilde orman
sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmýþlardýr. Bu yönden de taraflar arasýnda uyuþmazlýk
yoktur. Ne var ki; 5653 sayýlý Yasada Maki Tefrik Komisyonlarý kurulacaðýna
iliþkin bir hüküm mevcut deðildir. Bu komisyonlarýn kuruluþu, yaptýðý
iþlemler ve aldýðý kararlar yasal dayanaktan yoksun olup, yok hükmündedir.
Bir yerin, orman sayýlýp orman sýnýrlarý içine alýnmasý ancak yasal olarak
kurulan orman kadastro komisyonlarýna aittir. Bu nedenle, 1951 yýlýnda
yapýlan makiye tefrik ve orman sýnýrlarý dýþýna çýkarma iþlemi geçersiz olup;
taþýnmazlar devlet ormaný sýnýrlarý içinde kalmakta devam etmiþlerdir. 1744
sayýlý Yasaya göre sýnýrlandýrma ve 2/B maddesi uygulamasý yapmak üzere
kurulan 1 nolu Orman Kadastro Komisyonu, çekiþmeli taþýnmazlarýn makilik saha
olarak orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlamayacaðýný belirterek tekrar orman
sýnýrlarý içine alýnmasýna ve fakat, tapulu olmalarý nedeniyle özel orman
statüsüne tabi tutulmalarý gerektiðine karar vermiþtir. Ancak, yukarýda da
açýklandýðý üzere esasen Devlet ormaný olan ve Devlet ormaný sýnýrlarý içinde
kalmaya devam eden taþýnmazlarýn tekrar sýnýrlandýrmaya tabi tutulmasý yersiz
ve geçersiz olduðu gibi bunu takiben özel orman statüsüne tabi tutulmasý
gerektiðine karar verilmesi dahi yasal dayanaktan yoksun ve yok hükmündedir.
Kadastrosu yapýlan bir yer, ikinci defa sýnýrlandýrýlmaya tabi tutulamaz. Bu
komisyonca yapýlan ilan nedeniyle süresinden sonra açýlan davanýn esastan
reddine iliþkin mahkeme kararýný, sonucu itibariyle onayan 14. Hukuk
Dairesinin 4.11.1986 gün ve 1986/4026-6754 sayýlý kararý iþin esasýna iliþkin
deðildir. Açýklanan nedenlerle, geçersiz komisyon kararýný deðiþtiren ve
mahkemenin ikinci kadastro olarak kabul ettiði 8 nolu Orman Kadastro
Komisyonunun yaptýðý iþlem esasen 3. kadastro iþlemi olup, bu dahi
geçersizdir.
3302 Sayýlý Yasa ile deðiþik 6831 sayýlý Yasanýn 2/B maddesi gereðince 56 nolu
Orman Kadastro Komisyonu tarafýndan Hazine adýna orman sýnýrlarý dýþýna
çýkarma iþlemi yasaya uygundur. Açýklanan bu yasal olgulara göre, davanýn
reddi gerekirken kabulü yolunda ve yazýlý biçimde hüküm kurulmasý usul ve
yasaya aykýrýdýr.
SONUÇ : Yukarýda açýklanan nedenlerle; davalýlarýn temyiz itirazlarýnýn kabulü
ile hükmün BOZULMASINA, davalýlar lehine takdir olunan 100.000 TL. vekalet
ücretinin davacýlardan alýnýp davalýlara eþit olarak verilmesine, 7.7.1992
günü oybirliði ile karar verildi.
F. Atbaþoðlu M.Y. Aygün G. Nazlýoðlu A.
Ertürk B. Doðan
Baþkan
Üye Üye Üye Üye
b) Yargýtay 8. Hukuk Dairesi'nin görüþ deðiþtirmeden önce verdiði, 20.
HukukDairesi görüþünü aynen benimseyen 6.6.1988 tarih, 1988/6564 E.,
1988/7800 K. sayýlý kararý:
T.C.
Y A R G I T A Y
8. HUKUK DAÝRESÝ
Esas : 1988/6564
Karar : 1988/7800
YARGITAY ÝLAMI
MAHKEMESÝ : Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi
TARÝHÝ : 11/12/1987 NOSU : 1986/84 - 1987/619
YARGITAY KARARI
Nizalý yer 76 parselin A ile gösterilen kýsmýdýr. Bu yer 3116 sayýlý Yasaya
göre yapýlan orman tahdit çalýþmalarý sonunda orman sayýlmýþ ve orman tahdidi
1950 yýlýnda kesinleþmiþtir. 3.4.1950 tarihinde yürürlüðe giren 5653 sayýlý
yasanýn 1. maddesi ile 3116 sayýlý Orman Yasasýnýn 1. maddesi deðiþtirilmiþ
ve toprak muhafaza karakteri taþýmýyan makilerin orman sayýlmýyacaðý hükme
baðlanmýþtýr. Ancak bu hüküm ormanýn tanýmý ile ilgili bulunmaktadýr. Yoksa
bu hükme göre sýnýrlamasý kesinleþmiþ olan tahdit haritalarý üzerinde
düzeltme yapýlmasý gerekmez. Buna raðmen orman genel müdürlüðünce
Aðustos-1950 tarihinde çýkarýlan 14 maddelik bir yönetmelikle maki
sahalarýnýn tefrik edilmesi amacý ile hem orman kadastro komisyonlarýna hem
de mahalli orman iþletme teþkilatýnca kurulacak maki tefrik komisyonlarýna
yetki verilmiþtir. Ýþte bu þekilde kurulan maki tefrik komisyonunca nizalý
yer orman sýnýrý dýþýna çýkarýlmýþ ve orman tahdit haritasý bu yönden
düzeltilmiþtir. Oysa gerek yönetmelik ve gerekse maki tefrik komisyonlarýnýn
hukuksal dayanaðý bulunmamaktadýr. Ne 5653 sayýlý Kanunda ve ne de 3116
sayýlý Orman Kanunlarýnda böyle bir komisyon kurulacaðýna ve bu tür
ormanlarýn kesinleþmiþ orman tahdidi dýþýna çýkarýlacaðýna dair bir hüküm
bulunmamaktadýr. Yasal dayanaðý olmayan yönetmeliklerin uygulanma yeteneði
bulunmamaktadýr. Ayrýca yapýlan iþlem o tarihte yürürlükte bulunan 5653
sayýlý Yasa ile deðiþik 3116 sayýlý Orman Kanununun 1. maddesine aykýrýdýr.
Az önce de açýklandýðý gibi 5653 sayýlý Kanunla getirilen deðiþiklikle orman
muhafaza karakteri taþýmayan makilerin orman sayýlmamasý öngörüldüðü halde bu
uygulamada bilirkiþiler tarafýndan da belirtildiði gibi nizalý yerin toprak
muhafaza karakteri taþýyan makilerle örtülü olduðu belirtilmiþtir. Bu durumda
esasen nizalý yerin maki tefrik komisyonunca tefrik iþlemine tabi tutulmamasý
gerekmektedir. Zira bu yön, hem 1980 yýlýnda faaliyete geçen 6 numaralý orman
kadastro komisyonunca hem de mahkemece seçilen uzman bilirkiþilerce
belirtilmiþ ve nizalý yerin toprak muhafaza karakteri taþýyan orman olduðu ve
5658 sayýlý yasaya göre iadesi mümkün olmayan yerlerden bulunduðu
belirtilmiþtir. Böyle bir yer için maki tefrik komisyonunun çalýþmalarýndan
sonra alýnan tapu kaydý da bir deðer taþýmaz. O itibarla olaya 3402 sayýlý
Yasanýn 45. maddesinin dahi uygulanmasý mümkün bulunmamaktadýr. Davanýn
reddine karar verilmesi gerekirken yazýlý þekilde hüküm verilmiþ olmasý
isabetsiz, temyiz itirazlarý yerine olduðundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA
6.6.1988 tarihinde oybirliðiyle karar verildi.
Þ. Özdemir F. Ildýz C. Nalbantoðlu A.
Yüksel H. Özdemir
Baþkan Ü
ye Üye Üye Üye
c) Yargýtay 16. Hukuk Dairesi'nin verdiði, 20. Hukuk Dairesi görüþüne paralel
(15.01.1991 tarih, 990/5423 E., 991/121 K. sayýlý) kararý:
T.C.
Y A R G I T A Y
16. HUKUK DAÝRESÝ
SAYI
Esas : 1990/5423
Karar : 1991/121
YARGITAY ÝLAMI
MAHKEMESÝ : Antalya Kadastro Mahkemesi
TARÝHÝ : 2/11/1989 NOSU : 1988/291 - 1989/269
GEREÐÝ DÜÞÜNÜLDÜ:
Hükmüne uyulan Yargýtay bozma kararýnda özetle; 1946 yýlýnda kesinleþen orman
tahdit haritasý ve 1952 yýlýnda makilik saha olarak tefrikine iliþkin tutanak
ve haritanýn getirtilerek uygulanmasý, sonucuna göre 3402 sayýlý Yasanýn 45.
maddesi hükmü dikkate alýnarak inceleme ve araþtýrma yapýlmasý, belirlenecek
duruma göre bir karar verilmesi gereðine deðinilmiþtir. Mahkemece bozmaya
uyulduktan sonra davanýn reddine, taþýnmazlarýn Hazine adýna tesciline karar
verilmiþ; hüküm, taraflarca temyiz edilmiþtir.
Nizalý taþýnmazlardan 472 ve 473 parsellerin tamamý ile 474, 475 ve 476
parsellerin bir bölümünün 3116 sayýlý Orman Kanununun yürürlüðü sýrasýnda
1942 yýlýnda yapýlan orman tahdidi çalýþmalarýyla orman sýnýrlarý içine
alýndýðý, tahdidin 1946 yýlýnda kesinleþtiði, 1952 yýlýnda Maki Tefrik
Komisyonunca 5653 sayýlý yasanýn 1. maddesinin (c) bendi uygulamasýný
gösterir "makilik ve orman sahalarýnýn tesbitine ait yönetmelik" gereðince
makilik saha olarak belirlendiði, 1963 yýlýnda yapýlan tapulamada davacýlar
adýna tesbit edildiði anlaþýlmaktadýr. Mahkemece 3402 sayýlý Yasanýn 45.
maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiðinden ve maki tefrik
komisyonunca orman rejimi dýþýna çýkartma tarihi ile tesbit tarihi arasýnda
zilyetlikle mülk edinme koþullarý gerçekleþmediðinden Hazine adýna tescil
kararý verilmiþtir. Gerek 3116 sayýlý Yasanýn 5653 sayýlý Yasa ile deðiþik 5
ve onu takibeden maddelerinde, gerek 6831 sayýlý Yasa ve bu yasayý deðiþtiren
tüm yasalarda orman sýnýrlamasýnýn orman tahdit (kadastro) komisyonlarýnca
yapýlacaðý, orman rejimi dýþýna çýkarmanýnda yine ayný komisyonlarca
yapýlacaðý hükme baðlanmýþtýr. Maki tefrik komisyonlarýnýn yaptýðý
çalýþmalara iliþkin belirtme tutanaðý ve haritalarý orman tahdit çalýþmalarý
sýrasýnda Orman tahdit (Kadastro) komisyonlarýnca döküman olarak dikkate
alýnacaðý 6831 sayýlý Yasanýn 2/B maddesinin uygulanmasýna iliþkin
yönetmeliðin 17/K maddesinde belirlenmiþtir. Bu itibarla maki tefrik
komisyonunun 8 nolu tutanaðýný orman tahdit komisyonu kararý gibi kabul
edilmesine imkan yoktur. Mahkemece bu yön ve 3402 sayýlý Yasanýn 45.
maddesinin iptal edildiði dikkate alýnarak 472, 473 parseller ile 474, 475 ve
476 parsellerin 1946 yýlýnda kesinleþen orman tahdit haritasý kapsamýnda
kalan bölümlerinin 6831 sayýlý Yasanýn 11/4, 3402 sayýlý Yasanýn 18. maddesi
gereðince orman olarak Hazine adýna tapuya tesciline karar verilmesi
gerekirken özel mülk olarak Hazine adýna tescil kararý verilmesi isabetsiz
olduðu gibi 474, 475 ve 476 sayýlý parsellerin tahdit dýþýnda kalan
bölümlerinin ise tesbit gibi davacýlar adýna tesciline karar verilmemeside
isabetsiz, taraflarýn temyiz itirazlarýnýn kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
bozma mahiyetine göre taraflar yararýna vekalet ücreti takdirine mahal
olmadýðýna, 15.1.1991 gününde oybirliðiyle karar verildi.
Ýhsan Özmen Niyazi Durak Ý. Polat Solak Tufan
Algan Mehmet Çetin
Baþkan
Üye Üye Üye Üye
Açýklanan bu kararlardan sonra Yüksek 8. ve 16. Hukuk Daireleri, Dairemiz
kararlarýna ters düþen Maki Tefrik Komisyonlarýný ve yaptýklarý iþlemler ile
sonuçlarýný geçerli sayan kararlar vermiþlerdir.
d) Yargýtay Yüksek Hukuk Genel Kurulu'nun Ýçtihatlarý birleþtirmeye neden
18.11.1992 tarih, 992-1/553 Esas, 992/659 Karar sayýlý kararý ile Yargýtay
20. Hukuk Dairesi'nin karþý oy yazýsý:
T.C.
Y A R G I T A Y
HUKUK GENEL KURULU
SAYI
Esas : 1992/1-553
Karar : 1992/659
YARGITAY ÝLAMI
BOZMA KARARINI VEREN
YARGITAY DAÝRESÝ :
MAHKEMESÝ : Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi
GÜNÜ : 8.6.1977 SAYISI : 1977/37-159
Taraflar arasýndaki "tapu iptali ve tescil" davasýndan dolayý yapýlan
yargýlama sonunda; Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanýn kabulüne
dair verilen 20.09.1976 gün ve 79-220 sayýlý kararýn incelenmesi davalý
vekili tarafýndan istenilmesi üzerine, Yargýtay 1. Hukuk Dairesi'nin
21.06.1976 gün ve 6875-6574 sayýlý ilamiyle; (... Davacýlar 1950 tarih ve 15,
33 ve 37 sayýlý tapulara dayanarak 26 adet parsele ait tesbitin iptalini
istemiþlerdir. Mahkemece bunlardan 37 sayýlý kayýt esas tutularak ve nizalý
parsellerin mezkur kayýt muhtevasýna dahil olduðu kabul edilerek tesbit iptal
edilmiþtir.
37 sayýlý kayýt 1323 tarih ve 161 sayýlý tapunun ifrazý sonucu meydana
gelmiþtir. 37 sayýlý kayýt muhtevasýný gösteren harita Sulh Hukuk
Mahkemesinde bir taksim davasý sonunda düzenlenmiþtir. Taksim davasýnda
Hazine hasým olmadýðý için 37 sayýlý tapuya ait harita ve haritadaki sýnýrlar
Hazineyi baðlamaz.
Bu durumda yapýlacak iþ:
1- 37 sayýlý kaydýn geldisini teþkil eden 1323 tarih ve 161 sayýlý temel
tapunun uygulanmasý, temel tapuda orman sýnýrýnýn mevcut olmasýndan ötürü
öteki sýnýrlarla ittisal kesilmeden temel tapuya miktarýyla geçerli
olabilecek þekilde muhteva tayin edilmesi, bundan sonra temel tapudan ne
suretle ifraz yapýldýðýnýn ve davacýlarýn müfrez 37 numaralý kayýtlarýnýn
nereye taalluk ettiðinin araþtýrýlýp incelenmesi.
2- 15 ve 33 sayýlý kayýtlarýn da mahalli bilirkiþilerle usulü dairesinde
uygulanarak kapsamlarýnýn tayin edilmesi.
Nizalý parsellerden bu tapularýn muhtevalarýna dahil bulunanlar hakkýndaki
davanýn kabul edilmesi gerekli iken bu esaslara uymayan soruþturmaya
dayanýlarak yazýlý þekilde karar verilmesi yolsuzdur...) gerekçesiyle
bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapýlan yargýlama sonunda;
mahkemece önceki kararda direnilmiþtir.
TEMYÝZ EDEN: Davalý vekili Av. Ferhan Özkan.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararýnýn süresinde temyiz edildiði
anlaþýldýktan ve dosyadaki kaðýtlar okunduktan sonra gereði görüþüldü.
Dava, tapulamaca davalý Hazine adýna tespit edilen dava konusu taþýnmaza ait
tapu kaydýnýn iptali ve tescili istemine iliþkindir.
Çekiþmeli taþýnmazýn gerek 3116 Sayýlý Yasa döneminde yapýlan orman tahdit
alaný içerisinde, gerekse davacýnýn iddiasýna dayanak yaptýðý tapu kaydýndaki
müþterekleri tarafýndan davalý Hazine aleyhine açýlan ve önce görülen
davalarda kesin olarak saptandýðý üzere 1299 tesis tarihinden gelen ve
ifrazen oluþan 1950 tarih 37 numaralý tapusu kapsamýnda kadýðý
tartýþmasýzdýr. Yine bu taþýnmazýn 4785 sayýlý Kanunla devletleþtirilen ve
5653 sayýlý Kanun uyarýnca kurulan komisyonca makilik olarak belirlenerek
orman sayýlmayan yerlerden olduðu saptanan 5658 sayýlý Kanun uyarýnca iadeye
tabi olduðu da, davalý Hazine'nin taraf bulunduðu ayný yerdeki diðer
taþýnmazlarla ilgili olarak yine tapu kayýtlarýna dayanýlarak açýlan ve önce
görülüp gerçek þahýslar leyhine sonuçlanarak kesinleþen davalara iliþkin ilam
örnekleri içeriðinden anlaþýlmýþtýr. Bu belirlemenin davacý yönünden kesin
hüküm oluþturmasa dahi, bir güçlü delil teþkil ettiði kuþkusuzdur.
Ayrýca da bu husus dosyada mevcut Tarým Orman Bakanlýðý'nýn 18.07.1968 gün ve
1515 sayýlý yazýsýnda da çekiþme konusu 1510 parsel sayýlý taþýnmazýn,
03.04.1950 tarihinde yürürlüðe giren 5653 sayýlý Kanun hükümlerine göre orman
sayýlmayan makilik sahalarýnýn tefrikini saðlamak üzere makiliklerle,
ormanlarýn birleþtiði yerde orman sýnýrlarýnýn tesbitine dair yönetmelik
gereðince kurulan yetkili maki tefrik komisyonunca, 25.08.1951 tarihinde
makilik olarak ayrýldýðý, orman sayýlmayan yer bulunduðu ve Hazine'nin özel
mülkiyetinde bir arazi olduðu açýklanmak suretiyle tamamen doðrulanmýþtýr.
Bu durumda, mahkemece mevcut delillerin deðerlendirilmesi suretiyle davacý
tapusu kapsamýnda kaldýðý saptanan dava konusu taþýnmaz hakkýndaki tapu
iptali ve tescil davasýnýn kabul edilmesi doðrudur. O halde, usul ve yasaya
uygun bulunan direnme kararý onanmalýdýr.
SONUÇ: Davalý vekilinin temyiz itirazlarýnýn reddi ile, direnme kararýnýn
yukarýda açýklanan nedenlerle ONANMASINA, Harçlar Kanununun deðiþik 13.
maddesinin (l) bendi gereðince harç alýnmamasýna, 18.11.1992 gününde
oyçokluðu ile karar verildi.
Ý. Teoman Pamir T. Uygur E. Çubukçu A.H.
Karahacýoðlu
Birinci Baþkanvekili 4. HD. Bþk. 9. HD. Bþk. 5.
HD. Bþk.
Geniþletilmiþ Bozma
N. Özkan Ö.N. Doðan B.C.
Kadýlar H. Örmeci
11. HD. Bþk. 6. HD. Bþk. 12. HD.
Bþk. 7. HD. Bþk.
F. Atbaþoðlu E. Özdenerol Ç.
Aþçýoðlu Y. Yýlbaþ
20. HD. Bþk. 14. HD. Bþk. Geniþletilmiþ
Bozma Geniþletilmiþ Bozma
E.A. Özkul S. Tükenmez H.
Deniz K. Öztekin
T. Türkçapar H. Özdemir O.
Arslan N. Turhan
8. HD. Bþk. V.
Ö. Bilen K. Öge M.A.
Selçuk Þ.E. Serim
Þ. Yüksel M.H. Surlu A.H.
Çiftçi M. Aygün
13. HD. Bþk.
V. Geniþletilmiþ Bozma
O. Ýzgiey U. Araslý G.
Nazlýoðlu M. Kaþýkçý 10.
HD. Bþk. V. Geniþletilmiþ
Bozma
K. Acar A. Ertürk Ö. Aksoy A.
Özçelik Geniþletilmiþ
Bozma Geniþletilmiþ Bozma Geniþletilmiþ Bozma
Z. Saðdur B. Doðan O. Özgürel Ý.
Erdemir Geniþletilmiþ Bozma
S. Özyörük E.K. Kurþun H.
Erdoðan G. Arýkan
A. Nazlýoðlu O.H. Mustafaoðlu
KARÞI OY YAZISI
Dava ve geçirdiði aþama:
Davacý, Hazine adýna kadastroca saptanan 9360 m2 alanýndaki taþýnmazý tapu ile
malik olduðunu ileri sürerek Hazine adýna oluþmuþ 1510 sayýlý parselin
tapusunun iptali ile adýna tescilini istemiþtir.
Yerel mahkeme ilk kararýnda davayý kabul etmiþ Yüksek Birinci Hukuk Dairesi
Kararý Bozmuþtur.
BOZMA KARARI: Bozma kararýnda (37 sayýlý davacýya ait kaydýn, 1323 tarih 161
sayýlý kök kaydýn taksim ve ifraz sonucunda oluþtuðunu taksim davasýnda taraf
olmayan Hazineyi baðlamayacaðýný, asýl tapudan 1323 tarihli kök kaydýn nazara
alýnmasý gerektiðini zira bunun bir sýnýrýnýn da ormaný gösterdiðini miktarý
ile geçerli sayýlmasý gerektiðini, diðer sýnýrlarla irtibatý kesilmeden
kapsamýnýn belirlenmesi gerektiðini açýklayarak tapu içinde kalan parsellerle
ilgili davanýn bu koþullarla ve araþtýrma sonucu saptanacak duruma göre kabul
edilmesi gerektiðini vurgulamýþtýr.
DÝRENME KARARI: Yerel mahkeme kararýnda direnmiþ ve eski tapuyu da nazarý
aldýðýný belirterek, bu taþýnmazlarýn maki tefrik komisyonunca makiye
ayrýldýðýný tapularýn hukuki deðer kazandýðýný orman dýþýna çýkarýlan
taþýnmazlarýn sahiplerine verilmesi gerektiðini vurguluyarak kararýnda
direnmiþtir.
USULÝ KAZANILMIÞ HAK VE KESÝN HÜKÜM
Yerel Mahkeme bozmaya uymadýðý için, taraflar lehine usuli kazanýlmýþ haktan
söz edilemeyeceði gibi evvelce geçmiþ davada taraf, hukuki sebep ve konu
birliði olmadýðý için kesin hüküm de mevcut deðildir. Olayýn 5658 Sayýlý Ýade
Yasasý ile hiçbir ilgisi yoktur.
Kaldý ki, Yüksek 1. Hukuk Dairesi bozma kararýnda dahi eski tapu sýnýrýnda
orman bulunduðuna deðinilmiþ olmakla orman konusu inceleme alaný içindedir.
Bu sebeplerle araþtýrma ve inceleme konusu geniþ kapsamlý olarak
deðerlendirilmiþtir.
YÜKSEK HUKUK GENEL KURULU direnmeyi yerinde görüp çoðunluk oyu ile kararý
onamýþtýr.
Oysa; Dava konusu taþýnmaz ve diðer parsellerin öncesi 1323 tarih ve 161
sayýlý kök tapu ile ilgili olup 1000 dönümlük çiftlik arazisini satýn alan 4
köy taksim ve ifraz davasý ile taþýnmazlarý paylaþmýþlardýr. Dosyadaki
belgelere ve açýklamalara göre olayda tapu miktarýný çok aþan ve binlerce
dönüme ulaþan Devletleþmiþ arazi bu yolla kiþilere aktarýlmýþtýr. Öncesi
orman olan bu kadar büyük bir arazinin, 4785 sayýlý Yasa ile
Devletleþtirilmiþ olmasýna raðmen yasaya aykýrý biçimde niteliði
deðiþtirilerek daðýtýmý kabul edilebilir bir olay deðildir.
Nevar ki, bu taþýnmazlarýn tamamý 1945 yýlýnda yürürlüðe giren 4785 sayýlý
Yasa ile Devletleþtirilmiþ ve 1950 yýlýnda ise 3116 sayýlý Yasa gereðince
Devlet ormaný olarak sýnýrlandýrýlmýþtýr.
Bu husus dosya kapsamý ve yerel mahkeme kararýndaki açýklamalara göre kesin
olup tartýþmasýzdýr.
O halde, 1323 tarih 161 sayýlý tapu kapsamýnýn tamamýnýn Devletleþtirilmiþ ve
tahdit edilmiþ orman olduðunda bir çekiþme sözkonusu deðildir.
Ýþte bu ormanlar, 25.08.1951 tarihinde 5653 sayýlý Yasa gereði bu kez maki
olarak niteliði itibariyle farklý bir þekle sokulmuþ ve maki olarak tefrik
edilmiþ, yerel mahkeme bu maki tefriki nedeniyle tapulara tekrar hukuki deðer
kazandýrmýþ, çoðunluk bu düþünceyi benimsemiþtir.
Burada Yargýtay 20. Hukuk Dairesi olarak üzerinde durduðumuz önemli noktalarý
aþaðýda sýralayarak, çoðunluk düþüncesinden ayrýlýyoruz.
Þöyle ki; 1- 3116 ve 4785 sayýlý Yasalara göre orman sayýlan makiler
03.04.1950 tarihinde yayýnlanan 5653 sayýlý Yasanýn 1. maddesine göre orman
sayýlmayan yer olarak kabul edilmiþtir.
5653 Sayýlý Yasanýn 1. maddesinin e fýkrasýnda (maki cinsinden her türlü
aðaçcýklarla örtülü yerler orman sayýlmaz)
(Bu kanunun 43. maddesi gereðince muhafaza ormaný mahiyetini taþýdýðý veya
devamlý orman hasýlatý verdiði Tarým Bakanlýðý'nca fennen belirtilecek olan
makilerle örtülü sahalar yukarki (e) fýkrasý hükmünün dýþýndadýr.)
denilmiþtir.
5653 sayýlý Yasanýn 1. maddesindeki bu açýklamanýn dýþýnda makilerin nasýl
belirleneceði ve nasýl ayrýlacaðý yolunda baþka bir maddeye yer verilmediði
gibi bu iþi gerçekleþtirmek üzere ayrý bir komisyon kurulacaðý yolunda da
hiçbir iþaret yoktur. Buna raðmen 17.08.1950 tarihinde çýkarýlan yönetmelik
ile yeni bir komisyon kurulmuþtur. Bu komisyondan yasada hiç sözedilmemiþtir.
Yönetmelik yasaya aykýrý ve yasada yer almayan özel hususlarý gündeme
getirmiþtir. Tüm orman yasalarýnda ve en son çýkartýlan 3373 Sayýlý Yasa ile
deðiþik 6831 Sayýlý Yasanýn 7. maddesi (tüm ormanlarýn tesbit ve
sýnýrlandýrýlmasýnýn) orman tahdit komisyonlarý tarafýndan yapýlacaðýný
vurgulamýþ ve orman tahdit komisyonlarýnýn nasýl oluþacaðýnýda ayný madde
göstermiþtir. Bu açýk, kesin ve amir yasa hükmüne göre, ormanlarýn tesbiti,
tahdidi, dýþarý çýkarýlma iþlemleri yalnýz orman tahdit komisyonlarýna
tanýnmýþ bir yetki ve görevdir.
Bu komisyonun dýþýnda hiçbir komisyon bu iþi yapamaz. Bu kesin olguya raðmen
5653 sayýlý Yasada dahi maki tefriki için ayrý bir komisyona deðinilmediði
halde, yönetmelikle özel komisyon kurulmuþtur ki bu yasaya aykýrý olduðu gibi
bu tür bir komisyonun yaptýðý tasarruflarda yasaya uygun sayýlamaz.
5653 sayýlý Yasanýn 1. maddesinin (e) fýkrasýnda sadece makilerin orman
sayýlamayacaðý belirtilmiþ, fakat maki alanlarýnýn nasýl ayrýlacaðý neler
yapýlacaðý belirtilmemiþtir.
Bu durumda evvelce orman tahdidi yapýlýp kesinleþmiþ orman alanlarý içinde
maki varsa, bunlarýn tesbiti ile beraber orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmasý
gerekir. Sadece maki tesbiti yeterli ve sonuç saðlayýcý olamaz. Orman dýþýna
çýkarma iþlemi ile tamamlanmasý gerekir. Bu çýkarma iþlemi yapýlmadýkça
belirlenen maki alanlarý yine orman tahdit alaný içinde kalmýþ sayýlýr.
Dýþarý çýkarýlmadýkça kimseye maledilemez. Kaldý ki, yasada maki alanlarýnýn
orman dýþýna çýkarýlýp kiþi veya kurumlara verileceðine dair bir hükümde
mevcut deðildir. Maki alanlarý belirlendiði takdirde bu yerler ne olacaktýr?
Bu sorunun cevabý yasada yoktur. Yasanýn açýklýk getirmediði bu önemli olaya
yönetmelikle yön verilemez. Çoðunluk düþüncesine göre, sanki belirlenen maki
alanlarý kiþi ve kurumlara verilecek veya tapu ibraz edenlerin tapularý
hukuki deðer kazanacakmýþ gibi yeni bir yol açýlmak istenmiþtir.
Nevar ki, burada bu tür bir düþünceye asla yer verilemez. Zira 4785 Sayýlý
Yasa ile Devletleþtirilmiþ ve tahdit edilmiþ ormanlardan 6831 sayýlý Yasanýn
deðiþik 2/B maddesine göre nitelik kaybý sebebiyle tahdit dýþýna çýkarýlan
yerler Hazineye verilmekte, Hazine adýna çýkarýlmaktadýr.
Yalnýz özel ormanlar sahipleri adýna çýkarýlýr. Olayýmýzda maki alanlarý
belirlenmiþ fakat paralel bir düþünce ile dahi tahdit dýþýna çýkarýlmamýþtýr.
Kýyas yolu ile makiler için dýþarý çýkarma düþünülse dahi, tapu ibraz
edenlere veya zilyetlerine verileceðine dair bir hüküm de yoktur. O halde
maki alanlarýnýn belirlenmesi için görevlendirilen komisyon yasaya uygun
olmadýðý gibi, belirlenen maki alanlarýnýn iadesi gibi bir yolda
açýlmamýþtýr.
Devletleþen makilere ait tapular var olsa dahi hukuku deðeri kalmamýþtýr.
Bunlara hukuki deðer kazandýrmak için yasada bu yolda açýk bir hükme yer
verilmemiþtir. Yapýlan maki tesbitinin sonunda belirlenen makileri tapu ibraz
edenlere vermek, yasada dayanaðý olmayan bir iþlemdir.
Yukarýda açýkladýðýmýz olguya göre;
a- Maki tefrik komisyonlarýna 5653 sayýlý ve diðer Orman Yasalarýnda yer
verilmemiþtir.
b- Maki tefrik komisyonlarýnýn oluþumunu saðlayan yönetmeliðin yapýlmasý
yolunda dahi yasada belirli bir madde mevcut deðildir.
c- Bu sebeplerle yönetmelik yasaya aykýrýdýr.
d- Yasaya aykýrý yönetmelikle kurulan maki tefrik komisyonlarýnýn yaptýklarý
tefrik ve tesbit iþlemi yasaya aykýrýdýr. Hukuki geçerlilik tanýnamaz.
e- Deðinilen komisyonlar bir an için yasaya uygun sayýlsa dahi, yaptýðý iþ
maki alanlarýnýn sadece tesbitinden ibarettir. Orman rejimi dýþýna çýkarma
iþlemi yoktur ve bu komisyonun böyle bir yetkisi de yoktur.
O halde tesbit edilen maki alanlarý orman tahdidi içinde kalmaya devam
edecektir. Devletleþtirme nedeniyle hukuki deðerini yitiren tapulara bu
tesbit iþlemi hukuki deðer kazandýrmaz.
Dolayýsýyle, tapu ibraz edenlere bu yerlerin verilmesine yol açacak yasal
hiçbir olanak yoktur ve tapularýn geçerli sayýlmasý makiye ayrýlan yerlerin
kiþi ve kurumlara verilmesi 5653 sayýlý ve diðer orman yasalarýnda kaynaðý
bulunmayan, geçerli sayýlmasý olanaksýz bir tasarruftur.
Bu sebeplerle esasen davanýn dinlenme olanaðý yoktur.
Ancak, yasal sayýlmayan maki tefrik komisyonunun yaptýðý iþlemlerin ötesinde
1973 yýlýnda yürürlüðe giren 1744 sayýlý Yasa'nýn 2/B maddesinin uygulanmasý
veya 2896 sayýlý Yasa ile deðiþik 6831 sayýlý Yasa'nýn 2/B maddesi uygulamasý
yapýlmýþmýdýr? Yani çekiþme konusu taþýnmazlar orman rejimi dýþýna
çýkarýlmýþmýdýr? Çýkarýlmýþ ise kimin adýna çýkarýlmýþtýr? Bu tür Yasaya
uygun iþlemler gerçekleþmiþ midir? Ýþte bu yolda araþtýrma yapýlmalý ve eðer
deðinilen þekillere uygun yasal iþlemler yapýlmamýþ ise, veya yapýlmýþ
olmasýna raðmen Hazine adýna çýkarýlmýþ ise, davanýn dinlenme olanaðý
bulunmadýðý düþünülmelidir.
Bu olguya raðmen maki tefrik komisyonlarýnýn yaptýðý iþlemlere ve buna baðlý
olarak ibraz edilen tapulara hukuki deðer izafe etmek usul ve yasaya
aykýrýdýr. Bu sebeplerle yerel mahkemenin direnme kararý bozulmalýdýr.
SONUÇ: Yukarýda açýkladýðýmýz nedenlerle, direnme kararýnýn bozulmasý
gerektiði kanýsý ile sayýn çoðunluðun onama yolundaki düþüncesine
katýlmýyoruz.
20. Hukuk Dairesi Baþkan ve Üyeleri
F. Atbaþoðlu M.Y. Aygün G. Nazlýoðlu A.
Ertürk B. Doðan
Baþkan
Üye Üye Üye Üye
Yargýtay 7. Hukuk Dairesi'nin eskiden beri karþý görüþü taþýyan kararlarý ile
yine Yargýtay 8. ve 16. Hukuk Dairelerinin sonradan verdiði karþý görüþe
uygun kararlar Yargýtay Hukuk Genel Kurulu kararý ile paralel olduðu ve ayný
esaslarý içerdiði için, artýk Yargýtay Hukuk Genel Kurulu kararý içinde
deðerlendirmek gerekir. Þimdi, ilkeler ve kararlar açýklandýktan sonra,
Yargýtay 20. Hukuk Dairesi'nin bu yoldaki kararlarýna esas teþkil eden
gerekçemize geçiyorum:
ORMAN YASALARINDA KRONOLOJÝK SIRA
Gerek Osmanlý döneminde gerek Cumhuriyet döneminde ormanlarla ilgili pek çok
yasa çýkarýlmýþtýr. Ancak, buraya en önemli olanlarýný alýyorum.
Ormanlarýmýzla ilgili olarak cumhuriyetten önceki dönemde iki önemli yasa
görüyoruz.
a- 1856 tarihli Arazi Kanunnamesi
b- 1870 tarihli Orman Nizamnamesi
Arazi Kanunnamesinde ormanlar dört grupta toplanmýþtýr.
1- Eþhas uhdesideki ormanlar
2- Vakýf ormanlarý
3- Cibali mubaha
4- Kura ve kabaha mahsus ormanlar.
Bu tarifle beraber, devlet ormanlarýnda ve cibali mubahada kimseye tapu
verilmeyeceði, özel mülkiyete konu olamayacaðý ilkesi benimsenmiþtir.
Orman Nizamnamesinin 24. maddesinde de yine Devlet ormanlarý ile Kura ve
Kasabata mahsus ormanlarýn zamanaþýmý ile kazanýlamayacaðý vurgulanmýþ, orman
tahdidi yapýlmasý dahi emredilmiþtir.
Açýkladýðým yasa ve nizamnemede o tarihlerde dahi ormana ne denli önem
verildiði açýktýr.
1- 3116 SAYILI YASA: 1937 yýlýnda çýkarýlmýþtýr. Devlet ormanlarýnýn
saptanmasýný esas alan, ormanlarýn tarifini yapan ve ilgili kurallarý
belirleyen ilk önemli yasadýr. Bu önemli yasada MAKÝ ORMAN SAYILMIÞ
istisnalar içinde yer almamýþtýr.
2- 4785 SAYILI YASA: 1945 yýlýnda çýkarýlan tüm ormanlarý Devletleþtiren en
önemli yasadýr. MAKÝLER bu yasada yine orman sayýlmýþ ve istisnalar içinde
makiye yer verilmemiþtir.
3- 5658 SAYILI YASA: 31.03.1950 tarihinde yürürlüðe giren bu yasada, tanýmý
yapýlan bazý koþullarýn varlýðý halinde, bir kýsým özel ormanlarýn iadesi
amaçlanmýþ olup, iade yasasý adý ile anýlmaktadýr. Ne var ki; MAKÝLER, bu
yasada da yine orman olarak durumunu korumuþ, MAKÝLERLE ilgili her hangi bir
yeni hüküm getirilmemiþtir.
4- 5653 SAYILI YASA: 03.04.1950 tarihinde yürürlüðe giren bu yasa 3116 sayýlý
Yasanýn büyük bölümünü deðiþtirmiþ, kýsmen kaldýrmýþ, yine orman tahdidinin
yöntemini göstermiþ, ormaný tarif etmiþ ve ilk kez (bilimsel hiç bir gerekçe
gösterilmeden) 1. maddesinin istisnalarý tanýmlayan bölümünün (e) bendinde
(MAKÝ CÝNSÝNDEN HER TÜRLÜ AÐAÇCIKLARLA ÖRTÜLÜ YERLER ORMAN SAYILAMAZ)
denilerek makiler bir anda orman rejiminin dýþýna çýkarýlmýþtýr.
5653 SAYILI YASA
Madde 1- Kendi kendine yetiþmiþ veya emekle yetiþtirilmiþ olup herhangi bir
çeþit orman hasýlatý veren aðaç ve aðaçcýklarýn toplu halleri yerleriyle
birlikte orman sayýlýr. Ancak:
a) Her çeþit dikenlikler;
b) Parklarla þehir, kasaba ve köy mezarlýklarýnda aðaçcýklar,
c) Sahipli her çeþit ziraat arazisi içinde emekle yetiþtirilen ve tabii olarak
ormanlarda yetiþmeyen kavak, okaliptüs, söðüt, akasya gibi aðaçcýklar,
d) Ormanlarýn dýþýndaki sahipli arazide ve bunlarýn kenarlarýnda bulunan
daðýnýk veya yüzölçümü üç hektarý geçmeyen ve Devlet ormanlarýna mesafesi en
az üç kilometre olan grup halindeki her nevi aðaç ve aðaçcýklar,
e) Maki cinsinden her türlü aðaçcýklarla örtülü yerler, orman sayýlmaz.
Bu kanunun 43. maddesi gereðince muhafaza ormaný mahiyetini taþýdýðý veya
devamlý orman hasýlatý verdiði Tarým Bakanlýðýnca fennen belirtilecek olan
makilerle örtülü sahalar yukarýdaki (e) fýkrasý hükmünün dýþýndadýr.
Öncelikle þunu vurgulamak gerekir ki; MAKÝNÝN yapýlan bilimsel tarifine ve bu
kavram içinde yer alan bitki türlerine bakýldýðýnda, orman bitkileri yer
almakta, buna raðmen hiç bir bilimsel gerekçe gösterilmeden bir cümle ile
(maki) orman rejimi dýþýna çýkarýlmýþ bulunmaktadýr.
Bu bir yasa hükmü olduðu için, ister bilimsel gerekçesi olsun, ister olmasýn,
maki orman sayýlmadýðýna göre, bu olgu tartýþma dýþýndadýr.
Yani, konumuz (MAKÝLER orman mýdýr, deðil midir) þeklindeki bir tartýþmayý
içermemektedir.
5- 6831 SAYILI YASA: 8.9.1956 tarihinde yürürlüðe giren bu yasanýn 1.
maddesinin (j) fýkrasýnda yine makiler orman sayýlmamýþtýr.
6831 SAYILI YASA
Madde 1- Ormanlarýn tarifi, taksimi, idare ve murakabesi: Tabii olarak yetiþen
veya emekle yetiþtirilen aðaç ve aðaçcýk topluluklarý yerleriyle birlikte
orman sayýlýr.
Ancak:
A) Sazlýklar,
B) Step nebatlarýyla örtülü yerler,
C) Her çeþit dikenler,
Ç) Parklar,
D) Þehir mezarlýklarýyla kasaba ve köylerin hudutlarý içerisinde bulunan eski
(kadim)
mezarlýklarýndaki aðaç ve aðaçcýklarla örtülü yerler,
E) Sahipli arazide bulunan ve civarýndaki ormanlarda tabii olarak yetiþmeyen
aðaç ve
aðaçcýk nevilerinin bulunduðu yerler,
F) Orman sýnýrlarý içinde veya bitiþiðinde tapulu, orman sýnýrlarý dýþýnda ise
her türlü
tasarruf belgeleriyle özel mülkiyette bulunan ve tarým arazisi olarak
kullanýlan, daðýnýk
veya yer yer küme ve sýra halindeki her nevi aðaç ve aðaçcýklarla örtülü
yerler,
G) Orman sýnýrlarý dýþýnda olup, yüzölçümü üç hektarý aþmayan sahipli
arazideki her nevi
aðaç ve aðaçcýklarla örtülü yerler.,
H) Sahipli arazide ve muhitin hususiyetlerine göre yetiþmiþ veya
yetiþtirilecek olan fýstýk
çamlýklarý ve palamut meþelikleri dahil olmak üzere her nevi meyvalý
aðaç ve aðaçcýklar,
Ý) Sahipli arazideki aþýlý ve aþýsýz zeytinliklerle, özel kanunu gereðince
devlet ormanlarýndan
tefrik edilmiþ ve imar ýslah ve temlik þartlarý yerine getirilmiþ bulunan
yabani zeytinlikler
ile 9.7.1956 tarih ve 6777 sayýlý Kanunda tasrih edilen yabani veya
aþýlanmýþ fýstýklýk,
sakýzlýk ve harnupluklar,
J) Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taþýmayan
yerler,
orman sayýlmaz.
6- 3302 SAYILI YASA: 19.6.1986 tarihinde yayýnlanan 3302 sayýlý Yasanýn 2.
maddesi ile orman rejimi içinde bulunan funda ve makilerle kaplý olanlardan,
tarým alanýna dönüþtürülmesinde yarar görülen kesimlerin dýþarý çýkarýlacaðý
ilkesi kabul edilmiþtir.
Konu: Makileri orman saymayan 5653 sayýlý Yasada sadece ormanýn tarifi
deðiþtirilip, maki orman sayýlmamakla yetinilmiþtir. Þöyle ki; bu yasada
ayrýca (makilerle ilgili bir yönetmelik yapýlacaðýna, orman tahdit
komisyonlarý dýþýnda yeni bir komisyon kurulacaðýna, MAKÝLERÝN BU KOMÝSYON
TARAFINDAN TESBÝT ve TEFRÝK EDÝLECEÐÝNE, DAHA SONRA DAÐITILACAÐINA) dair bir
tek hüküm olmadýðý gibi bunlarýn gerçekleþmesini saðlayacak en ufak bir
ÝÞARET YOKTUR. 5653 Sayýlý Yasada deðindiðim konularda hiç bir açýklýk
olmadýðý halde (17.8.1950) tarihinde çýkarýlan bu yönetmeliðe yasada hiç bir
þekilde yer almayan konular yerleþtirilmiþtir.
Bu yönetmelik yasaya öylesine aykýrýdýr ki, tüm orman yasalarýnda ve özellikle
5653 sayýlý Yasada dahi ormanlarýn tahdit ve tesbiti Orman Tahdit
Komisyonlarýna verildiði halde yönetmelikle kurulan, fakat kimlerden OLUÞTUÐU
DAHÝ BELLÝ OLMAYAN KOMÝSYONLAR KURULUP BU KOMÝSYONLAR ELÝYLE MAKÝLER KISMEN
ORMANLARLA BERABER ORMAN SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILMIÞTIR.
Böylece 5653 sayýlý Yasanýn 1/e maddesi ile orman sayýlmayan makilerle ilgili
hüküm, 6831 sayýlý Yasanýn 1/j maddesi ile varlýðýný korumuþ, 6831 sayýlý
Yasayý deðiþtiren 3302 sayýlý Yasa ile ilk kez dýþarý çýkarýlabileceði kabul
edilmiþtir.
Burada önemli bir noktayý vurgulamak gerekir. Makiler, 5653 ve 6831 sayýlý
Yasalarýn 1. maddelerinde sadece orman sayýlmamýþ, ama bu yolda ne
yapýlacaðýna hiç deðinilmemiþtir.
Þöyle ki; 5653 sayýlý Yasanýn 1/e maddesinin nasýl uygulanacaðýna dair hiç bir
kural konulmamýþtýr.
Yasada bu yolu gösteren bir kural olmadýðýna göre, evvelce tahdidi yapýlýp
kesinleþen ormanlara girilerek makilerin belirlenip, orman rejimi dýþýna
çýkarýlmasýna olanak yoktur.
Sadece, yeni yapýlacak orman tahditlerinde maki varlýðýna rastlandýðýnda bu
kesimler orman sayýlmayacak ve orman sýnýrlamasý dýþýnda býrakýlacaktýr.
Tahdidi kesinleþmiþ ormanlara özel komisyonlar kurularak girilip, makilerin
tesbit ve tefriki yoluna gidilmesi yasaya aykýrý ve dayanaksýz bir
tasarruftur. Kurumlar, yönetmelik çýkarabilirler. Ancak, yasanýn uygulanýþ
biçimini yasaya aykýrý düþmeden saðlayacak yollarý göstermek amacý ile
çýkarýlabilir. Yasada hiç bir yeri olmayan þekil ve yöntemler yönetmelikle
gerçekleþtirilemez.
BELÝRLEME VE DIÞARI ÇIKARMA
Makilerin belirlenmesi ayrý bir olay, dýþarý çýkarma konusu ayrý bir olaydýr.
Kesinleþmiþ tahdidin varolduðu yerlerde, makilik alanlar belirlense dahi,
yasal þekilde dýþarý çýkarýlmasý gerçekleþmedikçe, bu kesimler üzerinde
tasarrufta bulunulamaz.
Dýþarý çýkarma olgusu, ancak 1961 Anayasasýnýn 131. maddesinin 1970 yýlýnda
1255 sayýlý Yasa ile deðiþtirilmesi sonucu 1973 yýlýnda çýkarýlan 1744 sayýlý
Yasanýn 2. maddesi ile gerçekleþmiþtir. Bu çýkarma ise, bilim ve fen
bakýmýndan orman niteliðinin tam olarak kaybolmasý halinde ve tarým alaný
olarak kullanýlmasýnda yarar görülen yerler içindir. Makilerin dýþarý
çýkarýlmasý ise 19.6.1986 tarihinde yürürlüðe giren 3302 sayýlý Yasanýn 2.
maddesi ile kabul edilmiþtir.
9 Temmuz 1961 tarih ve 334 sayýlý T.C. Anayasasý Madde 131: Ormanlarýn
Korunmasý ve Geliþtirilmesi
Devlet, ormanlarýn korunmasý ve ormanlýk sahalarýn geniþletilmesi için gerekli
kanunlarý koyar ve tedbirleri alýr. Bütün ormanlarýn gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarý, kanuna göre devletçe yönetilir ve iþletilir. Devlet
ormanlarýnýn mülkiyeti, yönetimi ve iþletilmesi özel kiþilere devrolunamaz.
Bu ormanlar, zamanaþýmýyla mülk edinilemez ve kamu yararý dýþýnda irtifak
hakkýna konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiç bir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.
Ormanlar içinde veya hemen yakýnýnda oturan halkýn kalkýndýrýlmasý ve ormaný
koruma bakýmýndan gerekirse, baþka yere yerleþtirilmesi kanunla düzenlenir.
Yanan ormanlarýn yerinde yeni orman yetiþtirilir ve bu yerlerde baþka çeþit
tarým ve hayvancýlýk yapýlamaz.
Orman suçlarý için genel af çýkarýlamaz; ormanlarýn tahribine yol açacak hiç
bir siyasi propaganda yapýlamaz.
17.4.1970 tarih ve 1255 sayýlý Kanunla aþaðýdaki þekilde deðiþtirilmiþtir.
Ormanlarýn ve orman köylüsünün korunmasý, ormanlarýn geliþtirilmesi.
"Devlet, ormanlarýn korunmasý ve ormanlýk sahalarýn geniþletilmesi için
gerekli kanunlarý koyar ve tedbirleri alýr. Bütün ormanlarýn gözetimi Devlete
aittir.
Devlet ormanlarý, kanuna göre Devletçe yönetilir ve iþletilir. Devlet
ormanlarýnýn mülkiyeti, yönetimi ve iþletilmesi özel kiþilere devrolunamaz..
Bu ormanlar, zamanaþýmý ile mülk edinilemez ve kamu yararý dýþýnda irtifak
hakkýna konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiç bir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.
Ormanlar içinde veya hemen yakýnýnda oturan halkýn kalkýndýrýlmasý ve ormaný
koruma bakýmýndan, ormanýn gözetilmesinde ve iþletilmesinde Devletle bu
halkýn iþbirliði yapmasýný saðlayýcý tedbirler ve gereken hallerde baþka yere
yerleþtirme kanunla düzenlenir.
Anayasanýn yürürlüðe girdiði tarihten önce bilim ve fen bakýmýndan orman
niteliðini tam olarak kaybetmiþ olan tarla, bað, meyvelik, zeytinlik gibi
çeþitli tarým alanlarýnda veya hayvancýlýkta kullanýlmasýnda yarar bulunan
topraklarla þehir, kasaba ve köy yapýlarýnýn toplu olarak bulunduðu yerler
dýþýnda orman sýnýrlarýnda hiç bir daraltma yapýlamaz.
Yanan ormanlarýn yerinde yeni orman yetiþtirilir ve bu yerlerde baþka çeþit
tarým ve hayvancýlýk yapýlamaz.
Ormanlarýn tahrib edilmesine yol açan hiç bir siyasi propaganda yapýlamaz".
Anayasadaki bu deðiþiklik 4.7.1973 tarihinde yürürlüðe giren 1744 sayýlý Yasa
ile hayata geçirilmiþtir.
1744 SAYILI YASA
Madde 2- 15.10.1961 gününden önce bilim ve fen bakýmýndan orman niteliðini
tama olarak kaybetmiþ yerlerden:
a) Su ve toprak rejimine zarar vermeyen orman bütünlüðünü bozmayan, tarla,
bað, meyvelik, zeytinlik, fýndýklýk, fýstýklýk (Antep fýstýðý) gibi çeþitli
tarým alanlarýnda veya hayvancýlýkta kullanýlmasýnda yarar bulunan yerler ile
otlak, kýþlak ve yaylak haline gelmiþ yerler,
b) Þehir, kasaba ve köy yapýlarýnýn toplu olarak bulunduðu yerleþim sahalarý,
Orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlýr.
Evvelce sýnýrlamasý yapýlmýþ ve fakat yukarýdaki fýkra hükümlerine uymadýðý
Orman Bakanlýðýnca veya vaki müracaatlar üzerine anlaþýlan sýnýrlamalarýn
düzeltilmesi bu kanunun yürürlüðe girdiði tarihten itibaren en geç on yýl
içinde orman kadastro komisyonlarýnca yapýlýr. Bu düzeltme sonucu orman
sýnýrlarý dýþýna çýkarýlacak yer, sýnýrlamasý itirazsýz kesinleþmiþ tapulu
arazi ise mülkiyete tekrar tapu sahiplerine intikal eder.
Yeniden yapýlacak orman kadastrosunda da bu madde hükümleri uygulanýr.
Geçici 1. maddeye göre bildirilecek gerekçeli mütalaalarda, bu maddede yazýlý
hükümleri uygulamaya Orman Bakanlýðý yetkilidir.
Bu madde hükümleri yanan orman sahalarýnda hiç bir suretle uygulanmaz.
Bu maddenin uygulanmasýna iliþkin þekil ve esaslar kanun yürürlüðe girmesinden
itibaren en geç 6 ay içinde yürürlüðe konulacak tüzükle belli edilir.
Makilerin dýþarý çýkarýlmasý ise 19.6.1986 tarihli 3302 sayýlý Yasa ile
gerçekleþtirilmiþtir.
3302 SAYILI YASA
Madde 2- Orman sayýlan yerlerden:
A) Öncelikle orman içindeki köyler halkýnýn kýsmen veya tamamen
yerleþtirilmesi maksadýyla, orman olarak muhafazasýnda bilim ve fen
bakýmýndan hiç bir yarar görülmeyen aksine tarým alanlarýna dönüþtürülmesinde
yarar olduðu tesbit edilen yerler ile halen orman rejimi içinde bulunan funda
ve makilerle örtülü yerlerden tarým alanlarýna dönüþtürülmesinde yarar olduðu
tesbit edilen yerler.
B) 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakýmýndan orman niteliðini tam
olarak kaybetmiþ yerlerden; tarla, bað, bahçe, meyvelik, zeytinlik,
fýndýklýk, fýstýklýk (Antep fýstýðý, çam fýstýðý) gibi çeþitli tarým alanlarý
veya otlak, kýþlak, yaylak gibi hayvancýlýkta kullanýlmasýnda yarar olduðu
tesbit edilen araziler ile þehir, kasaba ve köy yapýlarýnýn toplu olarak
bulunduðu yerleþim alanlarý,
Orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlýr.
Orman sýnýrlarý dýþýna çýkartýlan bu yerler devlete ait ise Hazine adýna,
hükmi þahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ise bu müesseseler adýna, hususi
orman ise sahipleri adýna orman sýnýrlarý dýþýna çýkartýlýr. Uygulama
kesinleþtikten sonra tapuda kesin tashih ve tescil iþlemi yapýlýr.
Bu yerler dýþýnda orman sýnýrlarýnda hiç bir suretle daraltma yapýlamaz.
Bu madde hükümleri; muhafaza ormaný, milli park olarak ayrýlan, izin ve
irtifak hakký tesis edilen ormanlýk alanlarda ve 3. madde ile orman rejimi
içine alýnan yerlerde bu niteliklerin devamý süresince, yanan orman
sahalarýnda ise hiç bir þekilde uygulanmaz.
DIÞARI ÇIKARMA AYRI BÝR OLAYDIR
Þöyle ki; dýþarý çýkarma olgusu Anayasa deðiþikliði ve deðiþikliðe paralel
yasalarla ilk kez 1973 yýlýnda gerçekleþmiþ, makilerin dýþarý çýkarýlmasý
konusu ise, 1986 yýlýnda yine 3302 sayýlý Yasa ile oluþmuþtur. O halde, bir
yasal dayanak oluþmadýðý halde, sadece makileri orman saymayan bir yasa
maddesi ile makilerin dýþarý çýkarýlmasý Hazine üzerine kültür arazisi olarak
geçirilip, daðýtým yoluna gidilmesi her türlü yasal dayanaktan yoksun bir
iþlemdir.
KESÝNLEÞMÝÞ ORMAN ALANLARINA HÝÇBÝR ÞEKÝLDE BU ÖZEL KOMÝSYONLARIN GÝRME HAK VE
YETKÝSÝ OLMAYIP, (YASA GEREÐÝ YORUM YAPILACAK YADA YÖNETMELÝK ÇIKARILACAK
ÝSE) ANCAK, ORMAN TAHDÝT KOMÝSYONLARI YENÝ YAPILACAK ORMAN TAHDÝTLERÝNDE 5653
SAYILI YASA GEREÐÝ ORMAN OLAN YERLERLE, MAKÝLERÝ BELÝRLEYECEK VE MAKÝLÝKLER
ÝÇÝN YASANIN 1/e MADDESÝ UYARINCA (ORMAN DEÐÝL, MAKÝDÝR) DÝYE ORMAN DIÞI
OLMAYAN ÖZEL KOMÝSYONLAR KURULMUÞ, KESÝNLEÞMÝÞ ORMAN ALANLARINA SOKULMUÞ VE
MAKÝLERLE BÝRLÝKTE GERÇEK ORMANLARDA BU ÝÞLEMLE TEFRÝK EDÝLMÝÞTÝR.
1961 Anayasasý'nýn 131. maddesi, 1970 yýlýna kadar ormanlarý güvence altýnda
tutmuþtur. 1970 tarih, 1255 sayýlý Yasa ile 131. madde deðiþtirilip, nitelik
kaybeden yerlerin dýþarý çýkarýlacaðý kabul edilmiþtir. Bu ilke 4.7.1973
tarihinde çýkarýlan 1744 sayýlý Yasanýn 2. maddesi ile hayata geçirilmiþtir.
1982 Anayasasý'nýn 169. maddesine eklenen 4. fýkra ile bu deðiþiklik
sürdürülmüþ ve 2896 - 3302 sayýlý Yasalarla deðiþtirilen 6831 sayýlý Yasanýn
deðiþik 2/B maddesi ile varlýðýný korumuþtur.
DIÞARI ÇIKARMA OLGUSU 1973 YILINDA ÝLK KEZ ORTAYA ÇIKMIÞTIR.
5653 SAYILI YASA VE ANILAN YÖNETMELÝK 1950 YILINDA ÇIKARILMIÞTIR. DEMEKKÝ 1950
YILINDA (DIÞARI ÇIKARMA) DÝYE BÝR KAVRAM YOKTUR. BU KAVRAM BÝLÝM VE FEN
BAKIMINDAN ORMAN NÝTELÝÐÝNÝ YÝTÝREN YERLERLE ÝLGÝLÝDÝR. MAKÝLER, NÝTELÝK
YÝTÝRMÝÞ VE TARIM ALANINA DÖNÜÞMÜÞ YERLER DEÐÝLDÝR. 5653 SAYILI YASAYA KADAR
DA ORMAN SAYILMIÞTIR. ESASEN BÝLÝMSEL ANLAMDA ORMAN VE ORMANIN DEVAMIDIR.
KANUNLA ORMAN SAYILMAMIÞ OLSA DAHÝ, DEÐÝNÝLEN YÖNTEMLE YÝNE DIÞARI
ÇIKARILAMAZ.
Yasa ile üstelik gerekçesiz bir þekilde orman sayýlmamýþtýr. Bu durumda anýlan
1744 sayýlý Yasanýn 2. maddesi ile de dýþarý çýkarýlamaz. Bir an için 5653
sayýlý Yasa, orman saymadýðýndan dolayý makilerin ormandan ayrýlmasý yolunda
hüküm getirseydi, bunun ilmi ve teknik yeterliliði olan Orman Tahdit
Komisyonlarý tarafýndan yapýlmasý gerekirdi. Bilim ve teknik alanda
yeterliliði olmayan Yasada dayanaðý bulunmayan bir özel komisyon bu ayrýmý
nasýl yapabilir?
Kesinleþmiþ orman alanlarýnda bu kesimler ayrýlýp dýþarý çýkarýlmadýkça orman
olma niteliðini koruyacaktýr. Yapýlan iþlemler bu statüyü dýþlamýþ özel bir
iþlemdir. Ýþte bu özel iþlem açýklanan nedenlerle Yasaya aykýrýdýr.
Sayýn çoðunluðun görüþü itibariyle makilerin tesbiti ve tefriki tapu
sicillinin düzeltilmesi olarak ifade edilmiþtir.
Bu kökten yanlýþtýr. Zira, tapudaki sicillin düzeltilmesi iþlemi ile orman
olan makilerin, bir yasa hükmü ile orman sayýlmamasý sonucu, orman rejimi
dýþýna çýkarýlmasý çok farklý bir olgudur.
Zira, ormanlar öncelikle kamu malýdýr. Kamu malýný burada özel mülke
dönüþtürecek bir yol yoktur. Çünkü, bir anda orman sayýlmayan makiler
ormanlarýn içindedir. Zira, öncesi ormandýr. Kesinleþmiþ orman alanlarýnda
yapýlacak maki tesbiti, özel mülkiyetdeki sicil düzeltme kavramý içinde
çözülemez. Bu makilerin öncelikle orman rejimi dýþýna çýkarýlmasý gerekir. Bu
çýkarmayý saðlayacak bir hüküm 5653 sayýlý Yasada mevcut deðildir. Dýþarý
çýkarýlmadan ormanlar içindeki makileri bir anda çýkmýþ gibi kabul edip, yada
yetkisiz bir komisyon eliyle yasada yazýlý olmadýðý halde dýþarý çýkarýp,
bilahare Hazinenin özel mülkü gibi daðýtýma tabi tutmak ormanlarýn tabi
olduðu orman yasalarý ile kamu mallarý kavramý ile izah edilemez.
Bu olguyu tapu sicilindeki düzeltme gibi telakki etmek yanlýþ ve dayanaktan
yoksun bir yorumdur.
Makiler için dýþarý çýkarma olgusu 1986'da çýkarýlan 3302 sayýlý Yasa ile
gerçekleþmiþtir. 5653 sayýlý Yasanýn yürürlük tarihinde dýþarý çýkarma
kavramý yoktur. Kesinleþmiþ orman rejimi içindeki makileri orman sýnýrlarý
dýþýna çýkarmadan hiç bir iþlem yapýlamaz. Makilerle ormanlar her yerde sýnýr
deðil, çoðu kez iç içedir. Bu iç içelik olgusu nedeniyle ve özellikle 5653
sayýlý Yasada dýþarý çýkarýlýp daðýtýlacaðý yolunda hüküm olmadýðý halde,
öncelikle yasaya aykýrý olarak orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmasý yasal bir
iþlem deðildir ki, tapuda sicil düzeltimi gibi deðerlendirilebilsin!
MAKÝ NEDÝR? TARÝF VE SINIFLANDIRMA
1- Maki formasyonu her dem yeþil sert yapraklý kurakçýl çalý ve aðaçcýklarýn
teþkil ettiði topluluklardýr. Bazen 2 m. ve daha yüksek çalý ve aðaçcýklardan
ibaret çok sýk topluluklarý teþkil eder. Bu türler, genellikle sýk dallý,
sert derimsi ve ufak yapraklýdýr.
Maki, iki grupta incelenebilir:
1- Primer maki,
2- Sekonder maki,
Primer maki formasyonu doðal maki türüdür. Sekonder maki ise, ORMANLARIN
TAHRÝBÝ SONUCU alt tabakayý oluþturan bir formasyondur. Bu özellikleriyle
Ericaceae türleri ve öbür maki formasyonu üyelerinin teþkil ettiði batý
anadolu çalýlýklarý orman tahribi ile teþekkül etmiþ sekonder bir bitki
örtüsüdür. BU YÜZDEN DÝKKATLÝ ÇALIÞMALARLA BÖLGENÝN YENÝDEN ORMANLAÞTIRILMASI
MÜMKÜNDÜR.
Kaynak: (Batý Anadolu Ericaceae üyeleri ve maki formasyonu ile iliþkileri
üzerinde bir araþtýrma).
(Hasan Peþmen, Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Sistematik Botanik Kürsüsü).
Ýlmi bir araþtýrma sonuçlarýný içeren bu açýklamalara göre, sekonder maki
türü, öncesi orman iken tahrib edilen, fakat ciddi bir çalýþma ile tekrar
ormana dönüþecek bir formasyon olduðu tüm batý anadoluyu kapsadýðý
vurgulanmýþtýr.
Makinin bu türünün öncesi itibariyle orman olduðu saptanmýþtýr. Bu bilimsel
tarife raðmen, çýkarýlan yönetmelikle makiler bir cümle ile orman sayýlmamýþ
ve ormanlar da kýsmen MAKÝ kavramý içinde orman rejimi dýþýna çýkarýlmýþtýr.
Þöyle ki; 17.8.1950 tarihli (MAKÝLÝK VE ORMAN SAHALARININ BÝRLEÞTÝÐÝ YERLERDE
ORMAN SINIRLARININ TESBÝTÝNE AÝT YÖNETMELÝK) adý ile çýkarýlan Yönetmeliðin
1. ve 2. maddeleri þöyledir:
T.C. Orman Gn. Md Þubesi: 2
Ö.No: 2009
H.No: 9857 - 203
Tarih: 17.8.1950
Makilik ve Orman Sahalarýnýn Birleþtiði Yerlerde Orman Sýnýrlarýnýn Tesbitine
Ait Yönetmelik
MAKSAT
Madde 1 - 5653 sayýlý Kanunun birinci maddesinin (E) bendi hükmü ile ormandan
sayýlmadýðý belirtilen ve memleketimizde Karadenizin Kýzýlýrmak'tan itibaren
batýsýnda; Ege ve Bilhassa Akdeniz sahil mýntýkalarýndaki devamlý hasýlat
vermeyen veya muhafaza ormaný mahiyetini taþýmayan makiliklerin orman
sahalarý ile tedahüllerini önlemek için 1/25.000 mikyaslý askeri haritalarý
bulunan ilçelerde ve diðer lüzum ve zaruret görülen yerlerde makilik ve orman
sahalarýnýn birleþtiði hatlar üzerindeki ORMAN SINIRLARI ORMAN TAHDÝT
KOMÝSYONLARI VEYA MAHALLÝ ORMAN ÝÞLETME TEÞKÝLATI TARAFINDAN TEÞKÝL EDÝLECEK
KOMÝSYONLAR TARAFINDAN TESBÝT OLUNACAK VE ARZ ÜZERÝNDE ÖZEL ÝÞARETLERLE BELLÝ
EDÝLECEKTÝR.
Bu komisyonlarýn çalýþmalarý sýrasýnda mýntýkasýndaki iþlerden bilgi edinmek
ve komisyonda çalýþmak üzere o yerin bölge þefi ve orman bakým memuru da
bulundurulacaktýr.
Maki Florasý ve Makilik Sahalar
Madde 2- Memleketimizde makiyi teþkil eden aðaçcýklar; Flarya (Akçakesme)
funda nevileri, laden nevileri, akgünlük (Tesbih aðacý) defne, sandal, kermez
meþesi, pýrnal meþesi, Mersin, Zakkum, ýlgýn nevileri, yapraðýný döken somak
nevileri, çaltý veya karaçalýdan ibarettir.
Yukarýda sayýlan aðaçcýklardan müteþekkil formasyonla örtülü sahalar düz ve
inbat kabiliyeti fazla olan yerlerde iþgal sahasý ÝTÝBARÝYLE 10 NÝSBETÝNE
KADAR KORU VE 25 NÝSBETÝNE KADAR BALTALIK ORMAN TEÞKÝL EDEN AÐAÇLARI ÝHTÝVA
DAHÝ MAKÝ SAHASI SAYILIR.
Bilhassa burada topraðýn cins ve inbat kuvvetine nazaran ziraate elveriþli
olup olmadýðý üzerinde durulmalý ve tesbit ona göre yapýlmalýdýr. Ancak
topraðýn kaymasýna ve aþýnmasýna mani olan ve ziraat arazisini bu gibi
tehlikelerden koruyan meyilli yerlerde ve daðlýk arazide muhafaza ormaný
karakterini haiz bütün makiliklerle yýllýk veya periyodik devamlý orman
hasýlatý vermesi mümkün meyilli veya düz arazideki makilikler orman sahalarý
içine alýnabilir.
Yukarýda deðinilen bilimsel tarife raðmen Yönetmeliðin 2. maddesinde ( 10
nisbetine kadar koru ve 25 nisbetine kadar baltalýk ORMAN teþkil eden
aðaçlarý ihtiva etse dahi maki sahasý sayýlýr) DENÝLMÝÞ KISMEN KORU VE
BALTALIKLAR DAHÝ MAKÝ ÝÇÝNE SOKULMUÞTUR.
Bu tarifin bilimsel ölçüler dýþýna çýkarak koru ve baltalýklarý maki
formasyonuna dahil etmesi, herhalde yasa ile yasanýn amacý ile baðdaþmaz ve
yasaya aykýrý olduðu tartýþmasýzdýr. Zira, 5653 sayýlý Yasanýn 1/e maddesinde
maki orman sayýlmaz denilmiþtir. Öyle ise, bilimsel olarak gerçek maki
alanlarý dýþýna çýkýlmasýna yer ve olanak yoktur.
Yine yönetmeliðin 1. maddesinde hem orman tahdit komisyonlarý hem de (mahalli
orman iþletme teþkilatý tarafýndan teþkil edilecek komisyonlar tarafýndan
tesbit olunacak ve arz üzerinde özel iþaretlerle belli edilecektir.)
denilerek YASADA HÝÇ YERÝ OLMAYAN VE KÝMLERDEN OLUÞACAÐI BELÝRTÝLMEYEN ÖZEL
KOMÝSYONLARIN KURULMASI saðlanmýþ ve komisyonlara görev yaptýrýlmýþtýr ki;
yasada yeri olmayan yeni bir komisyon kurulmasý yasaya AYKIRIDIR. Burada
ilginç olan bir husus vardýr. Þöyle ki; yönetmelikte maki ve orman
sahalarýnýn birleþtiði hatlar üzerinde orman sýnýrlarýnýn belli edileceði
yazýlýdýr. Uygulamada ise, ormanlar deðil, nedense makiler ayrýlmýþtýr. Oysa,
Yönetmeliðin 1. maddesine göre maki ve ormanýn birleþtiði yerde ORMAN
SINIRLARININ saptanmasý gerekirken, MAKÝLER belirlenmiþtir. Bu madde metnine
göre, orman sýnýrý belirleme iþleminin de tahdit görmemiþ yerlerde
gerçekleþtirilmesi gerekir. Oysa, çoðunlukla tahdidi kesinleþmiþ ve orman
sýnýrlarý belirlenmiþ Devlet ormanlarýna girilerek aksi bir iþlemle MAKÝLER
belirlenmiþ maki ile beraber ormanlar da dýþarý çýkarýlmýþtýr. Yani, uygulama
yanlýþ olduðu kadar tersden baþlanarak yönetmelik dahi aþýlmýþtýr.
Ormanlarýn dýþarý çýkarýldýðýnýn açýk kanýtý bugün halen dava konusu olan
yerlerle ilgili dosyalardaki keþif tutanaklarýnda maki tefrikine konu olan
kesimlerde hala varlýðýný koruyan ormanlara rastlanmakta ve bilirkiþi
raporlarýna yansýmaktadýr. Bu yanlýþ ve yasaya aykýrý iþlemleri geçerli
saymak olanaksýzdýr.
YASALARDA TAHDÝT KOMÝSYONLARI
3116 Sayýlý Yasa Madde 5 - 5653 Sayýlý Yasa Madde 5 - 6831 Sayýlý Yasa Madde 7
- 1744 Sayýlý Yasa Madde 7 - 2896 Sayýlý Yasa Madde 7 - 3302 Sayýlý Yasa
Madde 7 - 3373 Sayýlý Yasa Madde 4
Yukarýda deðinilen orman yasalarýnda ve belirlenen maddelerindeki ortak ifade
þudur: Devlet ormanlarýnýn, hükmi þahsiyeti haiz amme müesseselerine ait
ormanlarýn, hususi ormanlarýn, orman kadastrosu ve bu ormanlarýn içinde,
bitiþiðinde bulunan her çeþit taþýnmaz mallarýn ormanlarla müþterek
sýnýrlarýnýn tayini ve tesbiti ile orman sýnýrlarý dýþýna çýkarma iþ ve
iþlemleri Orman Kadastro Komisyonlarý tarafýndan YAPILIR.
5653 sayýlý makiyi orman saymayan Yasanýn 5. maddesi de ayný esaslarý içerir.
Peki bu komisyonlar kimlerden oluþur, bu komisyonlar yine ayný maddelerde
þöyle tarif edilir. Tüm yasalar ayný olmakla beraber özellikle;
5653 SAYILI YASA
Madde 5 Devlet ormanlarýnýn ve bu ormanlarýn içinde ve bitiþiðindeki otlak,
yaylak, kýþlak, sulak, diðer ormanlar ve her nevi ARAZÝNÝN SINIRLAMASI ÝÞÝ
bir yüksek orman mühendisinin baþkanlýðý altýnda Adalet Bakanlýðýnca Hukuk
mezunlarý arasýndan tayin edilecek bir hukukçu üye ile il genel meclisi daimi
encümeni tarafýndan seçilecek bir üyeden müteþekkil bir komisyon tarafýndan
yapýlýr. Bu komisyonlar beldelerde Belediye encümenleri, köylerde ihtiyar
Kurullarý tarafýndan seçilecek lüzumlu bilirkiþilerin fikirlerinden
faydalanýr.
Bu komisyonlara lüzumu kadar orman mühendisi ve katip verilebilir. Askeri
memur mýntýkalardaki ormanlarýn sýnýrlanmasý sýrasýnda Milli Savunma
Bakanlýðýndan bir temsilci de bulunabilir.
Ýþte tüm yasalar ve özellikle maddesi yukarýya alýnan 5653 sayýlý Yasa
sýnýrlama iþlemlerinin hangi komisyonlar tarafýndan yapýlacaðýný ve
komisyonlarýn nasýl kurulacaðýný belirtmiþtir. Bu yasa hükmü dýþlanarak
yönetmelik uyarýnca kurulan ve fakat KÝMLERDEN OLUÞTUÐU DAHÝ AÇIKLANMAYAN
özel komisyonlara bu görev verilemez. Bu yasaya aykýrýdýr. Dolayýsýyla bu tür
komisyonlarýn iþlemlerine geçerlilik TANINAMAZ.
YÖNETMELÝK UYARINCA KURULAN KOMÝSYONLARIN ÝÞLEMLERÝNE KARÞI DOÐRUDAN ÝTÝRAZ,
DAVA OLANAÐI VE HAKKI YOKTUR.
Þöyle ki;
3116 Sayýlý Yasa Madde 7 - 6831 Sayýlý Yasa Madde 11 - 1744 Sayýlý Yasa Madde
10 - 2896 Sayýlý Yasa Madde 2 - 3302 Sayýlý Yasa Madde 11 - 3373 Sayýlý Yasa
Madde 5
Yukarýda açýklanan yasalar ve ilgili maddelerine göre, orman tahdit
komisyonlarýnýn ve ekiplerinin yaptýklarý iþlemlere karþý belli sürelerle
itiraz ve dava hakký tanýnmýþtýr. Böylece, yasal komisyonlarýn yaptýklarý
iþlemler DENETÝME ALINMIÞTIR.
Oysa maki tesbit ve tefrik komisyonlarýnýn iþlemlerinin ilaný yoktur ki,
itiraz ve dava yolu var olsun, Bu komisyonlarýn iþlemleri ilan edilmemiþ ve
bunlara karþý itiraz ve dava hakký TANINMAMIÞTIR.
Ancak, bu komisyonlarca iþlemler yapýlýp, bitirilip, makiler ayrýldýktan
sonra, o yere tapulama, genel kadastro, ya da orman tahdidi girerse bunlarýn
yapacaklarý iþlemler yasal açýdan itiraza tabi olabilir. Nevarki; bu son
iþlemleri yapan yasal orman ve kadastro komisyonlarý (MAKÝ KOMÝSYONLARININ
ÝÞLEMLERÝNÝ ESAS ALMAK ZORUNDADIR.) Ýþte yönetmeliðin 5. maddesi aynen
þöyledir.
Madde 5- (BELLÝ EDÝLEN SINIR HATLARI TAHDÝT GÖRMEMÝÞ ÝLÇELERDE ORMAN TAHDÝT
KOMÝSYONLARINCA SONRADAN ALETLE ÖLÇÜLÜP, USULÜ DAÝRESÝNDE TESBÝT OLUNMAK
ÞARTI ÝLE ORMAN VE MAKÝLÝK SAHALARIN SINIRLARINI TEÞKÝL EDER.)
ÝÞTE BU MADDE ÝLE ORMAN TAHDÝT KOMÝSYONLARI, MAKÝ KOMÝSYONLARININ ÇÝZDÝÐÝ
SINIRA UYMAK ZORUNDA BIRAKILMIÞTIR. BÖYLECE, YASAL KOMÝSYONLAR ÝKÝNCÝ PLANA
ÝTÝLMÝÞTÝR VE MAKÝ KOMÝSYONLARININ YAPTIÐI ÝÞLEMLER ÝLANA TABÝ OLMADIÐINDAN,
ÝTÝRAZ VE DAVA YOLU KAPALIDIR. BU OLGU, MAKÝ KOMÝSYONLARINI DENETÝM DIÞINDA
BIRAKMIÞTIR. ÇOÐUNLUKLA KESÝNLEÞMÝÞ ORMAN TAHDÝDÝNÝN VAR OLDUÐU YERLERE
GÝRÝLDÝÐÝ ÝÇÝN BURALARDA ÝKÝNCÝ ÝÞLEMDE YAPILMADIÐINDAN ORMANLAR TAMAMEN MAKÝ
KOMÝSYONLARININ ELÝNE TERKEDÝLMÝÞTÝR. ÝÞTE BU ÝÞLEMLER VE TASARRUFLAR TAMAMEN
YASAYA AYKIRIDIR. BU SEBEPLE DE SONUÇLARINA GEÇERLÝLÝK TANIMAK OLANAKSIZDIR.
ANAYASA AÇISINDAN YÖNETMELÝK
1- 20 Nisan 1924 tarihli TEÞKÝLATI ESASÝYE KANUNU'NUN 52. maddesi nizamname
çýkarýlacaðýný emretmiþtir.
2- 5653 sayýlý ve makiyi orman saymayan Yasa 9.4.1950 tarihinde yürürlüðe
girmiþtir. Sözü edilen Yönetmelik 17.8.1950 tarihinde çýkarýlmýþtýr.
3- Birinci maddede deðinilen Teþkilatý Esasiye Kanunundan sonra 10 Ocak 1945
tarihli ANAYASA KABUL edilmiþtir.
4- 5653 Sayýlý Yasa ve tartýþma konusu yönetmelik 1950 yýlýnda çýkarýldýðýna
göre, 1945 tarihli Anayasa dönemine rastlar ve 1924 tarihli Teþkilatý Esasiye
Kanunu ile ilgisi yoktur.
1945 tarihli Anayasa'nýn 52. maddesi tüzük çýkarýlmasýný emretmiþtir.
Demek ki; her iki Anayasada da (nizamname - tüzük) çýkarýlabileceði kabul
edilmiþtir.
5 - 1961 Anayasasýnýn 113. maddesi, 1982 Anayasasýnýn 124. maddesi yönetmelik
çýkarýlabileceðini belirtmiþtir.
1924 ve 1945 tarihli Anayasalarda yönetmelikten söz edilmemiþ olmasý olayý
etkilemez, hiç bir þeyi deðiþtirmez. Zira, her iki Anayasada (Nizamname -
Tüzük) çýkarýlacaðý ve kanunlara aykýrý olamayacaðý benimsenmiþtir.
Düzenleyici kurallar topluluðu içindeki hiyerarþik norm sýralamasý (Anayasa -
Yasa - Tüzük ve Yönetmelik) olarak kabul edilir. Yasalar, Anayasaya, Tüzük ve
Yönetmelikler yasaya aykýrý olamaz.
EÐER, 1945 ANAYASASI'NDA YÖNETMELÝK ÇIKARILACAÐINA DEÐÝNÝLMEDÝÐÝ ÝÇÝN,
BAKANLIKLARIN VE KAMU TÜZELKÝÞÝLÝKLERÝNÝN YÖNETMELÝK ÇIKARMA HAKKI YOK
SAYILIRSA, ANILAN MAKÝ TESBÝT VE TEFRÝKÝNÝ SAÐLAYAN YÖNETMELÝÐÝN
ÇIKARILMAMASI GEREKÝRDÝ. BUNUN SONUCU OLARAKDA YÖNETMELÝÐÝN VARLIÐI SÖZ
KONUSU OLAMAZDI.
Demek ki; Anayasada yönetmeliðin adýnýn geçmemesi olayý deðiþtirmez. Kurumlar
yönetmelik çýkarabilir. Kaldý ki; üst norm olan tüzük çýkarýlmasý kabul
edildiðine göre, en alt norm olan yönetmelik, paralel bir düzenleme olarak
çýkarýlabilir. Ancak, ayný koþullarla, yani yasaya aykýrý olmamak koþulu ile
5653 Sayýlý Yasanýn deðiþtirdiði 3116 sayýlý Yasanýn 133. maddesinde de
Nizamname çýkarýlacaðý kabul edilmiþ ve çýkarýlmýþtýr.
5653 sayýlý Yasada, yönetmelik çýkarýlacaðýna deðinilmemiþ olmasý, Orman
Bakanlýðýnýn yönetmelik çýkarmasýna engel teþkil etmediði gibi, 1945
Anayasasý'nda yönetmelikten söz edilmemesi, maki yönetmeliðinin yasaya
aykýrýlýðýnýn ileri sürülmesine de engel deðildir. Aksi düþünce yasaya da,
bilime de aykýrý olur.
Kaldý ki; 1945 Anayasasý'nda yönetmelikten söz edilmese dahi, 1950 yýlýnda,
yani 1945 Anayasasý'nýn yürürlük tarihi içinde söz konusu yönetmelik
çýkarýlmýþ ve iþleme konulmuþtur.
20 Nisan 1924 tarihli Teþkilat-ý Esasiye Kanununun 52. maddesinde nizamname
çýkarýlacaðýna deðinilmiþ ve Kanunlara aykýrýlýðý halinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nde aykýrýlýðýn giderileceði belirtilmiþtir. 10 Ocak 1945
tarihli Anayasa'nýn 52. maddesinde Kanunlarýn emrettiði iþleri belirtmek
üzere ve Danýþtay'ýn incelemesinden geçirilmek þartýyla tüzük
çýkarýlabileceði Kanunlara aykýrýlýðý ileri sürüldüðünde, çözüm yerinin
Türkiye Büyük Millet Meclisi olduðu açýklanmýþtýr. 5653 SAYILI YASA VE SÖZ
KONUSU YÖNETMELÝK 1950 YILINDA YANÝ, 1945 TARÝHLÝ ANAYASA DÖNEMÝNDE
ÇIKARILMIÞTIR.
Tüzük, Kanunlardan sonra yönetmeliklerden önce gelen bir normdur. Bu norm
yönetmelikten önceki üstün norm olup, Yasalara aykýrý tüzük olamayacaðý
vurgulanmýþtýr.
ÜST NORM OLAN TÜZÜÐÜN KANUNA AYKIRILIÐININ SÖZ KONUSU OLAMAYACAÐI
BENÝMSENDÝÐÝNE GÖRE, YÖNETMELÝK DE ANAYASAYA AYKIRI OLAMAZ. BU ANAYASADA
YÖNETMELÝKTEN SÖZ EDÝLMEMÝÞ OLMASINA RAÐMEN YÖNETMELÝK ÇIKARILMIÞTIR. BU OLGU
ÇIKARILACAK YÖNETMELÝKLERÝN YASAYA AYKIRI OLABÝLECEÐÝ ÞEKLÝNDE DE
YORUMLANAMAZ. NÝZAMNAME VE TÜZÜK YASAYA AYKIRI OLAMAYACAÐINA GÖRE,
YÖNETMELÝÐÝN DE YASAYA AYKIRI OLAMAYACAÐI TARTIÞMASIZDIR. 1961 VE 1982
ANAYASALARINDA BU ÝLKE AÇIKÇA VURGULANMIÞTIR.
Sayýn çoðunluk düþüncesine göre, sanki 1945 Anayasasý'nda yönetmelikten söz
edilmemiþ olmasý nedeniyle bu yönetmeliðin yasaya Anayasaya aykýrýlýðý
tartýþýlamaz. Ya da aykýrýda olsa geçerlidir gibi bir olgu savunulmaktadýr
(Kanunlara aykýrý yönetmelik çýkarýlabilir gibi bir olgu savunulmaz).
Tüzük çýkarýlabileceðinin Anayasa'da kabulü yönetmeliðe paralel bir statünün
bir üst normun kabulüdür.
Yine Sayýn çoðunluk düþüncesine göre, Anayasa'da yönetmelikten söz
edilmediðine göre, çýkarýlan yönetmeliðin Anayasa'ya aykýrýlýðý da ileri
sürülemez. Bu yanlýþ ve çeliþik bir yorumdur. Þöyle ki; Anayasa'da
yönetmeliðe yer verilmemiþ olmasý, Anayasa'ya ve Yasalara aykýrý yönetmelik
çýkarýlabileceði anlamýna gelmez. Kaldý ki; hem Anayasada yönetmelikten söz
edilmediði ileri sürülmekte, hem de Anayasaya raðmen çýkarýlmýþ yönetmeliðin
varlýðý ve geçerliliði kabul edilmektedir ki, bu açýk bir çeliþkidir. Esasen,
yönetmeliðin Anayasaya aykýrýlýðýndan deðil, yasaya aykýrýlýðýndan söz
edilmesi gerekir. Zira, Anayasaya raðmen yönetmelik çýkarýlmýþtýr. Anayasada
yönetmelikle ilgili kaynak aramaya gerek yoktur. Olayýmýzdaki olgu,
yönetmeliðin 5653 sayýlý Yasaya ve yasa hükümlerine aykýrýlýðýdýr ve bu
aykýrýlýk nedeniyle uygulanamayacaðý, uygulansa dahi sonuçlarýnýn geçerli
olamayacaðýdýr.
20. HUKUK DAÝRESÝ'NÝN KARARLARINDA (YÖNETMELÝK ÇIKARILAMAZ ÝLKESÝ DEÐÝL,
YASAYA AYKIRI YÖNETMELÝK UYGULANAMAZ VE BU YÖNETMELÝK UYGULANARAK YAPILAN
ÝÞLEMLERE VE SONUÇLARINA GEÇERLÝLÝK TANINAMAZ) ÝLKESÝ YER ALMIÞTIR.
5653 sayýlý Yasanýn 1. maddesinde sadece ormanýn tarifi deðiþtirilmiþtir. 1.
maddenin (e) fýkrasý ile makilerin orman olmadýðý belirtilmiþtir. Bunun
dýþýnda Yasada (makilerin tesbit ve tefrik edileceði kesinleþmiþ orman
alanlarýndan dýþarý çýkarýlacaðý ve daðýtýlacaðý yolunda bir hüküm yoktur).
Yasada bu yolda hiçbir açýk madde mevcut deðilken 03.04.1950 tarihinde
çýkarýlan yönetmelikte bunlara tamamen aykýrý maddelere yer verilmiþtir.
Kanunda bir baþka komisyondan söz edilmemiþtir. Makilerin tesbit ve tefriki
orman sýnýrlamasý niteliðinde bir iþlemdir. Bunu da ancak orman tahdit
komisyonlarý yapabilir. O halde, Kanunda adý bile geçmeyen özel bir komisyon
oluþturmak ve bu komisyona bu iþleri yaptýrmak KANUNA TAMAMEN AYKIRIDIR.
Kaldýki, bu komisyonlarýn yönetmeliðe göre kuruluþ biçimi de açýklanmamýþ
orman iþletme teþkilatý'nýn kuracaðý özel komisyonlar denilmiþtir. Bu gün
dahi bu komisyonlarýn kimlerden oluþturulduðu meçhuldür. Kanuna bu denli
aykýrý bir yönetmelik ve yine Kanuna bu denli aykýrý bilinmeyen komisyonlarla
yapýlan MAKÝ TESBÝT VE TEFRÝKÝNÝ GEÇERLÝ SAYMAK OLANAKSIZDIR.
Bu kadar açýk ayrýlýklarla gerçekleþtirilen iþlemler ve bu iþlemler sonucu
orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlan makilerin daðýtýmý da Yasaya aykýrý olup, bu
yolda oluþan tapularada hukuki deðer izafe etmek olanaksýzdý.
BAKANLIKÇA YAPILAN YÖNETMELÝÐÝN ADLÝ YARGI TARAFINDAN YOK SAYILMASI, ÝPTALÝ,
YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASI SÖZ KONUSU DEÐÝLDÝR. ÝÇTÝHADI BÝRLEÞTÝRMENÝN KONUSU
BU DEÐÝLDÝR. KONUMUZ (YÖNETMELÝÐÝN YASAYA AYKIRI OLDUÐU, BU SEBEPLE
DAYANAKSIZ KALDIÐI VE UYGULANMASI SURETÝYLE YAPILAN ÝÞLEMLERÝN VE
SONUÇLARININ GEÇERSÝZLÝÐÝDÝR).
BU OLGUYA GÖRE, ÝDARÝ YARGI ÝLE ADLÝ YARGI KARARLARININ GÖREV SINIRLARININ
BÝRBÝRÝNE KARIÞTIRILMAMASI GEREKÝR.
YARGITAY'IN KURULUÞUNDAN BU GÜNE DEÐÝN 125 YILI AÞKIN BÝR SÜRE GEÇMÝÞTÝR. YÜCE
YARGITAY'IN TARTIÞMASIZ UYGULAMASI VE KARARLARINA YANSIYAN ÝSTÝKRARLI GÖRÜÞÜ
ÞUDUR:
(ASOLAN KANUNDUR. KANUNA AYKIRI YÖNETMELÝK UYGULANMAZ) AYKIRILIÐIN VARLIÐI
HALÝNDE YÖNETMELÝÐÝN UYGULANMASINA ASLA YER YOKTUR.
KANUNLARIN ANAYASAYA YÖNETMELÝKLERÝN KANUNLARA AYKIRILIK HALÝ
Kanunlarýn Anayasaya aykýrý olmasý hali ile yönetmeliðin Kanuna aykýrý olmasý
hali, birbirine karýþtýrýlmamalýdýr. Bunlar hukuki statü ve prosedür
itibariyle birbirinden tamamen ayrý konulardýr.
7 KASIM 1952 TARÝHLÝ T. C. ANAYASASI
Madde 152: Anayasaya Aykýrýlýðýn Diðer Mahkemelerde Ýleri Sürülmesi: Bir
davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde
kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykýrý görürse veya taraflardan birinin
ileri sürdüðü aykýrýlýk iddiasýnýn ciddi olduðu kanýsýna varýrsa, Anayasa
Mahkemesi'nin bu konuda vereceði karara kadar davayý geri býrakýr.
Mahkeme, Anayasa aykýrýlýk iddiasýný ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince
esas hükümle birlikte karara baðlanýr.
Anayasa Mahkemesi, iþin kendisine geliþinden baþlamak üzere 5 ay içinde
kararýný verir ve açýklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayý
yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandýrýr. Ancak, Anayasa
Mahkemesi'nin kararý, esas hakkýndaki karar kesinleþinceye kadar gelirse,
mahkeme buna uymak zorundadýr.
Anayasa Mahkemesi'nin iþin esasýna girerek verdiði red kararýnýn Resmi
Gazete'de yayýmlanmasýndan sonra 10 yýl geçmedikce ayný kanun hükmünün
Anayasaya aykýrýlýðý iddiasýyla tekrar baþvuruda bulunulamaz.
Maddede açýkça belirlendiði gibi, bir mahkeme baktýðý bir davada uygulanacak
Yasayý Anayasa'ya aykýrý bulursa veya taraflardan biri ileri sürdüðü takdirde
mahkeme Anayasa Mahkemesi'ne baþvurabilir ve sonucunu bekler denilmektedir.
Oysa, yönetmeliðin Yasaya aykýrý olmasý halinde bunun hal MERCÝÝ YANÝ ÝPTAL
YERÝ DANIÞTAY'DIR.
DAYANAK ESERLER BÝLÝM, ÖÐRETÝ VE UYGULAMADAKÝ DURUM
(PROF DR. LÜTFÝ DURAN, 1982, BASIM) (ÝDARE HUKUKU, SAYFA: 457 - 471)
ÜSTÜN HUKUK KURALLARINA UYMA ZORUNLUÐU
Hemen belirtmek gerekir ki, bu istisna dýþýndaki alanlarda düzenleme
yetkisinin tamamen serbest ve sýnýrsýz olarak kullanýlabileceði
sanýlmamalýdýr. Düzenleyici iþlemler, dayandýklarý kanun ve tüzüklerin
hükümlerini tekrarlamakla veya açýklamakla yetinmiyecek ise de; bunlarýn
konu, amaç ve çerçevesini aþmamak zorundadýr. Yürütme ve idare, düzenleme
yetkisini kullanýrken, koyacaðý yine hükümlerle kuvvet aldýðý kural
iþlemlerin (Anayasa, kanunlar, tüzükler) kapsamý, esprisi ve yönü dýþýna
çýkmamak durumundadýr. Tüzük ve yönetmeliðin üstünde bulunan hukuk kurallarý
ne kadar ayrýntýlý ve açýk ise düzenleme yetkisi de o kadar sýnýrlý ve
kýsýntýlý sayýlýr. Bu bakýmdan, bir tüzük, yanlýz istinad ettiði kanunun
deðil, yürürlükteki bütün kanunlarýn ve Anayasanýn konu ile ilgili
hükümlerini gözönünde tutmak zorundadýr. Yönetmelikde, ayný kurallarý ve
varsa tüzük hükümlerini hesaba katmakla yükümlüdür.
Mahkemeler "kural - iþlem" niteliðindeki tüzük ve yönetmelikleri, kanunlar
gibi, kendi görüþ ve anlayýþlarýna göre yorumlayýp, uygulamaya yetkilidir.
Onun için, bu yorum ve uygulama, kamu görevlilerinin yaptýðý gibi en sonunda,
düpedüz bir yerine getirmeden ibaret deðildir. Taraflarýn itirazý üzerine
veya kendiliðinden, mahkemeler, olaya uygulayacaklarý tüzük veya yönetmelik
hükmünün kanunlara uygun olup olmadýðýný araþtýrýp, incelemek veya doðrudan
doðruya ya da baþka bir yargý mercii aracýlýðýyla saptamak zorundadýr. Çünkü,
hakimler Anayasaya kanuna ve vicdani kanaatlerine göre hüküm vermekle görevli
olduðundan, yürütme ve idarenin düzenleyici iþlemlerinin hukuken geçerli olup
olmadýðýný anlayabilmek için, kanunlara ve Anayasaya aykýrý bulunmadýðýný
tetkik ve tesbit etmek zorundadýrlar.
(TÜRK POZÝTÝF HUKUKUNDA YÜRÜTME ORGANININ DÜZENLEYÝCÝ ÝÞLEMLERÝ, 1965 BASIM,
SAYFA 180 ÝLA 195) PROF DR. TURAN GÜNEÞ.
Düzenleyici iþlemlerin, genel olarak idari iþlemler içindeki hiyerarþik yerini
böylece tesbit ettikten sonra, þimdi bizatihi düzenleyici iþlemler arasýnda
bir hiyerarþi sýrasýnýn bulunup bulunmadýðýný inceleyebiliriz.
113. maddenin yönetmelikler hakkýnda sevkettiði hüküm böyle bir hiyerarþinin
mevcudiyetini bize ilk bakýþta göstermektedir.
Gerçekten maddeye göre, yönetmelikler kanun ve tüzüðün uygulanmasý için
çýkarýlmaktadýr ve BUNLARA AYKIRI HÜKÜMLER KOYAMAMAKTADIR. Daha önce sözü
edilen 125. maddede bu hiyerarþiyi bize göstermektedir.
(DEMEKKÝ BÝLÝM VE ÖÐRETÝDE YÖNETMELÝÐÝN YASAYA AYKIRI OLAMAYACAÐI, AYKIRILIK
HALÝNDE ÜST NORM OLAN YASANIN UYGULANACAÐI HåKÝMLERÝN AYKIRILIÐI DOÐRUDAN
DOÐRUYA TESBÝT ETME HAKKINA VE YETKÝSÝNE SAHÝP OLDUÐU BEKLETÝCÝ MESELE SAYMAK
ZORUNDA OLMADIÐI) AÇIKÇA KABUL EDÝLMEKTE, BÝLÝNMEKTE VE UYGULAMADA BU YOL
ÝZLENMEKTEDÝR.
Yönetmeliðin yasanýn önüne geçtiðine ve aykýrýda olsa uygulandýðýna Türk
Yargýsýnda ve hukuk düzeninde asla rastlanmamýþtýr.
Uygulamada bu ilkeler yýllardýr ve halen varlýðýný sürdürmektedir.
Yönetmeliðin Yasaya aykýrýlýðý halinde Yasanýn öncelikle uygulanacaðý kabul
edilmiþ ve yerleþmiþ bir ilkedir. Aksi halde, yani yönetmelik yasanýn önünde
yer alsa idi, ya da mahkemeler, yasaya aykýrý yönetmeliði yorum ve
uygulamamak hakkýna sahip olmasalardý, o zaman her aykýrý yönetmeliðin iptali
için Danýþtay'a baþvurup sonucunu beklemek gibi garip bir olgu ortaya çýkardý
ve gerek mahkemeler, gerekse Yargýtay hiç bir davayý bitiremez. Yýllarca
Danýþtay'dan açaðý iptal davalarýnýn sonucunu beklemek zorunda kalýrdý. Bu
düþünce hukuk sistemi içinde izah edilemez. Mahkemeler yorum yapmak ve kanuna
aykýrý yönetmeliði uygulamamak hakkýna sahiptir.
5653 sayýlý Yasanýn 5. maddesinde orman sýnýrlamasýnýn orman tahdit
komisyonlarýnca yapýlacaðý ve komisyonlarýn nasýl oluþacaðý açýklanmýþtýr.
Yasada makilerin tesbit ve tefriki iþlemini özel bir komisyona yer veren
madde yoktur.
Kesinleþmiþ orman tahdidi olan yerlere özel bir komisyonunun girip makiyi
tesbit ve tefriki yetkisinden söz edilemez. Bu iþlem yeni bir sýnýrlandýrma
iþlemidir. Zira yönetmeliðin 1. maddesinde maki ve orman sýnýrlarýnýn
birleþtiði hatlarda orman sýnýrlarýnýn belirlenmesi denilmiþtir. Açýkça bir
sýnýr saptama olgusuna deðinilmiþtir. Bu sýnýrý ancak 5653 sayýlý Yasanýn
kabul ettiði yeterli ve ehil orman tahdit komisyonu yapacaktýr. Zira, 5.
madde tüm sýnýrlandýrma iþlemlerini belli olan bu komisyona vermiþ, bunun
dýþýnda makilerin ayrýmý için baþka ve özel bir komisyon kurmamýþ,
kurdurmamýþtýr. Yasanýn vermediði bir hak yönetmelikle ihdas edilmiþ, Yasada
olmayan yetkisiz ve oluþum biçimi dahi belli olmayan yepyeni komisyonlar
kurulmuþtur. Kaldý ki yönetmelikle kurulan bu komisyonlar ilk tesbit yerine
çoðunlukla (tahdidi kesinleþmiþ ormanlýk alanlara girerek bu ayrýmý ve
çýkarmayý gerçekleþtirmiþtir).
Bu düþüncelerimizi doðrulayan sav ve en yakýn kaynak (Yüksek Yargýtay 8. Hukuk
Dairesi Onursal Baþkaný Sayýn Þükrü Özdemir ve 3. Ceza Dairesi Baþkaný Sayýn
Necip Deda tarafýndan çýkarýlan, 1991 basým tarihli ORMAN HUKUKU adlý kitabýn
1. Cilt, 209 ila 212. sayfalarýnda yeralan açýklamalarýdýr ve özetle
þöyledir):
MAKÝLÝK VE ORMAN SAHALARIN BÝRLEÞTÝÐÝ YERLERDE ORMANSINIRLARININ TESBÝTÝNE AÝT
YÖNETMELÝK
HAKKINDA AÇIKLAMA
Az önce açýklandýðý gibi, 3116 sayýlý Orman Kanununun 1. maddesine göre,
makilikler orman sayýlmakta idi. Makilikler, kendi kendine yetiþmiþ olup da,
herhangi bir çeþit orman hasýlatý veren aðaç ve aðaçcýklardan oluþmaktadýr. O
nedenle, yerleriyle birlikte orman sayýlmýþlardýr. Bu durum 5653 sayýlý
Kanunun yürürlük tarihi olan 3.4.1950 tarihine kadar böylece devam etmiþtir.
Baþka bir söyleyiþle, 5653 sayýlý Yasanýn yürürlüðe girdiði güne kadar
yapýlan orman tahditlerinde makilerle örtülü yerler orman sayýlmýþ ve tahdit
içine alýnmýþtýr. Tahdit kesinleþmiþ ise artýk böyle bir yer orman sayýlmakta
ve bu tür yerlere ait tapu kaydý hükmünü yitirmiþ sayýlmaktadýr. Ancak, 5653
sayýlý Yasanýn 1nci maddesinin (e) bendiyle, maki cinsinden her türlü aðaç ve
aðaçcýklarla örtülü yerler orman sayýlmayan yer olarak tanýmlandýðýndan, 3116
sayýlý Kanun uyarýnca orman sýnýrlarý içinde kalan bir kýsým makilik alanlar
"Maki Tefrik Komisyonlarý"nca ormandan tefrik (ayrýlarak) edilerek orman
sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmýþlardýr. Bir kýsmý Hazine adýna özel mülkiyet
olarak tapuya tescil edildikten sonra, 2510 ve 4753 sayýlý Kanunlara göre,
tevzi ve temlik edilmiþ, bir kýsmý da Medeni Kanun veya 5602 ve 2613 sayýlý
Kadastro Kanunlarýna göre kiþiler adýna tapuya tescil edilmiþtir.
YALNIZ, 5653 SAYILI YASANIN BÝRÝNCÝ MADDESÝNÝN SON FIKRASINA GÖRE,
MAKÝLÝKLERÝN ORMAN SAYILMAMASI, BU YERLERÝN YÝNE 5653 SAYILI KANUNUN 43 NCÜ
MADDESÝ UYARINCA MUHAFAZA ORMANI NÝTELÝÐÝNÝ TAÞIMAMASI VE DEVAMLI ORMAN
HASILATI VERMEMESÝ ÞARTINA BAÐLANMIÞTI. TOPRAK MUHAFAZA KARAKTERÝ TAÞIYAN
VEYA DEVAMLI ORMAN HASILATI VEREN MAKÝ CÝNSÝNDEN HER TÜRLÜ AÐAÇCIKLARLA
ÖRTÜLÜ YERLER ORMAN SAYILMIÞTIR. BU TÜR YERLERÝN MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONUNCA
ORMAN SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILMASI BÝR HÜKÜM ÝFADE ETMEZ. ASLINDA, MAKÝ
TEFRÝK KOMÝSYONLARININ KURULMASI YASAL DEÐÝLDÝR. BU KOMÝSYONLAR ORMAN GENEL
MÜDÜRLÜÐÜ'NÜN 17.8.1950 GÜNLÜ, 9857 - 203 SAYILI GENELGESÝNE EKLÝ 14 MADDELÝK
"MAKÝLÝK VE ORMAN SAHALARININ BÝRLEÞTÝÐÝ YERLERDE ORMAN SINIRLARININ
TESBÝTÝNE AÝT YÖNETMELÝK" HÜKÜMLERÝNE GÖRE KURULMUÞTUR. Yönetmeliðin 1.
maddesinde: "5653 sayýlý Kanunun birinci maddesinin (E) bendi hükmü ile
ormandan sayýlmadýðý belirtilen ve memleketimizde Karadenizin Kýzýlýrmak'tan
itibaren batýsýnda; Ege ve bilhassa Akdeniz sahil mýntýkalarýndaki devamlý
hasýlat vermeyen veya muhafaza ormaný mahiyetini taþýmayan makiliklerin orman
sahalarý ile tedahüllerini önlemek için 1/25000 mikyaslý askeri haritalarý
bulunan ilçelerde ve diðer lüzum ve zaruret görülen yerlerde makilik ve orman
sahalarýnýn birleþtiði hatlar üzerindeki orman sýnýrlarý tahdit komisyonlarý
veya "mahalli orman iþletme teþkilatý tarafýndan teþkil edilecek komisyonlar
tarafýndan tesbit olunacak ve arz üzerinde özel iþaretlerle belli
edilecektir.
Bu komisyonlarýn çalýþmalarý sýrasýnda mýntýkasýndaki iþlerden bilgi edinmek
ve komisyonda çalýþmak üzere o yerin bölge þefi ve orman bakým memuru da
bulundurulacaktýr" denilmiþtir.
Demek oluyor ki, maki tefrikini orman kadastro komisyonlarý yapabileceði gibi,
mahalli iþletme teþkilatý tarafýndan kurulacak komisyonlar da
yapabileceklerdir. 3116 sayýlý Orman Yasasýndan baþlýyarak 3402 sayýlý
Kadastro Kanununun yürürlüðe girdiði 10.10.1987 tarihine deðin, yürürlükte
olan Orman Yasalarýnda ve Tüzüklerde yeralan hükümlere göre, ormanlarýn
tahdit ve belirlenmesi, orman kadastro komisyonlarýna ait idi. Çünkü
ormanlarýn tahdidi ve orman kadastrosunun yapýlmasý tamamen özel ve teknik
bir iþtir. Orman kadastro komisyonlarý ormancýlardan ve mahallin özelliðini
bilen kimselerden oluþmaktadýr. Mahalli orman iþletme teþkilatý tarafýndan
kurulan komisyonlar yasalara göre kurulmuþ komisyonlar gibi deðildir.
DÝÐER BÝR SÖYLEYÝÞLE, MAHALLÝ ORMAN ÝÞLETME TEÞKÝLATI TARAFINDAN KURULAN
KOMÝSYONLARIN YASAL DAYANAÐI BULUNMAMAKTADIR. NE 3116 SAYILI KANUNDA, NE DE
BU KONUNUN BAZI MADDELERÝNÝ DEÐÝÞTÝREN 5653 SAYILI KANUNDA MAKÝ TEFRÝK
KOMÝSYONLARININ KURULACAÐINA YAHUT BUNUN ÝÇÝN BÝR YÖNETMELÝK ÇIKARILACAÐINA
DAÝR BÝR HÜKÜM BULUNMAMAKTADIR.
KANUNA, YAHUT TÜZÜÐE DAYANMAYAN BÝR YÖNETMELÝK GEÇERLÝ SAYILMAZ. ÖZELLÝKLE
3116 SAYILI KANUNA GÖRE YAPILIP KESÝNLEÞMÝÞ ORMAN TAHDÝDÝ ÝÇÝNDE KALAN
MAKÝLÝK BÝR ALANIN MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONUNCA ORMAN SINIRLARI DIÞINA
ÇIKARILMASI HÝÇ BÝR ANLAM TAÞIMAZ. ÇÜNKÜ, ORMAN YASALARINDA 6831 SAYILI
YASANIN 2. MADDESÝNDE BELÝRTÝLEN ORMAN NÝTELÝÐÝNÝ YÝTÝREN YERLERÝN ORMAN
SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILMASINA ÝLÝÞKÝN HÜKÜMLERE BENZER BÝR HÜKÜM YOKTUR. O
HALDE, MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONLARININ TEÞEKKÜL TARZI YASAYA AYKIRI OLDUÐU GÝBÝ,
TAHDÝDÝ KESÝNLEÞEN ORMAN ALANLARININ MAKÝ SAYILARAK ORMAN DIÞINA ÇIKARILMASI
DA YASAYA AYKIRIDIR. MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONLARININ BUNA YETKÝSÝ YOKTUR.
5653 sayýlý Kanunla deðiþikliðe uðramayan 3116 sayýlý Kanunun 2. maddesi
þöyledir: "Madde 2 - Bulunduklarý mevki ve vaziyet ve haiz olduklarý
hususiyet noktasýndan halkýn, memleketin sýhhat, selamet ve menfaatine
yarayacak olup da birinci madde þumulüne giremiyecek olan muayyen aðaçlý
sahalar icra vekilleri heyeti kararý ile belli edilerek buralardaki aðaç
kat'iyatý Orman Ýdaresinin ismine tabi tutulabilir".
Bu madde ile, memleketin menfaati gerektiriyorsa ayný Kanunun 1. maddesinin
birinci fýkrasý hükmüne girmeyen bir kýsmý aðaçlý sahalarýn belirlenmesi iþi
Bakanlar Kuruluna ve bu yerlerden aðaç kesilmesine dair izin ise, Orman
Ýdaresine býrakýlmýþ olmaktadýr. Bu maddede orman alanlarýnýn herhangi bir
þekilde orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlacaðýna dair bir hüküm bulunmamaktadýr.
5653 sayýlý Kanunla bu maddede bir deðiþiklik yapýlmadýðýna ve yeni bir
düzenleme ile de bu doðrultuda bir hüküm getirilmediðine göre, 5653 sayýlý
Kanunun yürürlüðe girmesinden sonra, ne orman kadastro komisyonlarýnca ve ne
de maki tefrik komisyonlarýnca daha önce kesinleþmiþ orman tahdit
haritalarýnda yönetmelik hükmüne uyularak bir deðiþiklik yapýlmasý yahut bir
kýsým yerlerin maki alaný olarak tefrik edilmesi mümkün deðildir.
O NEDENLE, MAKÝ TEFRÝK KOMÝSYONLARI TARAFINDAN YAPILACAK TEFRÝK ÝÞLEMLERÝ
GEÇERSÝZDÝR.
ANCAK, ÝLK KEZ ORMAN KADASTROSU YAPILACAK YERLERDE, 5653 SAYILI KANUNUN 5.
MADDESÝNE GÖRE KURULAN ORMAN KADASTRO KOMÝSYONLARI DEÐÝÞÝK 1. MADDE HÜKMÜNÜ
GÖZÖNÜNDE TUTARAK MAKÝ TEFRÝKÝ YAPABÝLÝR. BUNUN DIÞINDA NE KADASTRO
KOMÝSYONLARININ NE DE TEFRÝK KOMÝSYONLARININ KADASTRO HARÝTALARINDA
DEÐÝÞÝKLÝK YAPMAK YETKÝLERÝ YOKTUR.
BÖYLE YERLER ANCAK KOÞULLARI VARSA, 6831 SAYILI YASANIN 2. MADDESÝNE GÖRE
ORMAN SINIRLARI DIÞINA ÇIKARILABÝLÝR.
6831 sayýlý Yasanýn 2. maddesine göre, bir yerin orman niteliðini
yitirmesinden ötürü orman dýþýna çýkarýlmasý yetkisi ise, orman kadastro
komisyonlarýna aittir. Onun içindir ki, 5653 sayýlý Yasanýn yürürlüðe girdiði
3.4.1950 tarihinden baþlýyarak 6831 sayýlý Yasanýn yürürlüðe girdiði 8.9.1956
tarihine kadar maki tefrik komisyonlarýnca yapýlan iþlemler yasal dayanaktan
yoksundur. 6831 sayýlý Yasanýn 1 nci maddesinin J bendi ile ayný hükme
benzeyen hüküm getirilmiþtir. Bu hükme göre, toprak muhafaza karakteri
taþýmýyan makilik ve fundalýklar orman sayýlmaz. 3573 sayýlý Kanunla orman
içinde kalan deliceliklerin orman dýþýna çýkarýlmasýna izin verilmiþ olduðu
halde, makiliklerin orman sýnýrlarý dýþýna çýkarýlmasýna açýkça izin
verilmemiþtir. 5653 sayýlý Kanunla orman sayýlmayan yerlerde makilik alanlar
bakýmýndan bir geniþleme yapýlmýþtýr.
Orman Kanununa göre, kurulan komisyonlarýn dahi, kesinleþen tahdit içinde
kalan makilik alanlarý orman sýnýrý dýþýna çýkarmaya yetkileri yoktur.
Nitekim bu görüþ, (Özdemir - Tuncel - Orman Kanunu) adlý eserde "Bu duruma
göre, hem 5653 sayýlý Devlet ormaný olarak sýnýrlandýrýlmýþ olan yerlerdeki
makiliklerin tefrikini öngören bir hüküm olmayýþý, hem de maki tefrik
komisyonlarýnýn sýnýrlandýrýlmasý yapýlmýþ olan yerlerde maki olarak orman
sýnýrlarý dýþýna çýkarma yetkisi bulunmamasý nedenleriyle 1950 ve 1956
yýllarý arasýnda yapýlan tefrik iþlemlerinin herhangi bir hukuki geçerliði
olamýyacaðýndan ihtilaf halinde mevcut orman kadastro sýnýrý aplike edilmek
veya henüz orman kadastrosu yapýlmamýþsa makiye tefrik edilme iþlemi dikkate
alýnmaksýzýn taþýnmazýn orman sayýlan yerlerden olup olmadýðýnýn incelenmesi
gerekecektir" denilerek benimsenmiþtir.
3116 SAYILI YASA VE MAKÝ
3116 sayýlý Yasada MAKÝ orman dýþýnda tutulmamýþtýr. Orman olmadýðý yolunda
hüküm bulunmayan bir Yasada maki tefriki ile ilgili komisyon kurulacaðýna
dair madde aramak yada böyle bir madde mevcut deðildir demek çeliþik ve
dayanaksýz bir düþüncedir. 3116 sayýlý Yasanýn 1. maddesi ormaný tarif etmiþ
ve orman olmayan yerleri saymýþtýr. Maki istisnalar içinde deðildir. 3116
sayýlý Yasaya göre ormandýr. Orman olan yerler için iþlem yapacak komisyon
Orman Tahdit Komisyonudur. Baþka bir komisyona neden gerek görülsün?
Makinin orman sayýlmama olgusu 5653 sayýlý Yasa ile gündeme gelmiþtir.
Makileri orman sayan 3116 Sayýlý Yasada makiler için özel bir komisyon
kurulmasýna gerek olmadýðý her halde tartýþýlacak bir konu deðildir.
3116 sayýlý Yasada (maki orman deðildir) diye bir hükme yer verilmediðine ve
doðal olarak orman sayýldýðýna göre ormanlarýn tahdit ve tesbiti yine doðal
olarak Orman Tahdit Komisyonlarýna verilmiþ bir görevdir.
Ayrým yoktur, dolayýsýyla ayrý bir komisyon kurulmasýna da gerek yoktur. Bu
sebeplerle (3116 sayýlý Yasada maki tesbit ve tefrik iþleminin Orman Tahdit
Komisyonunca yapýlacaðýna dair hüküm yoktur) demek tamamen dayanaksýz bir
yorum ve düþüncedir. Zira, olayýn 3116 sayýlý Yasa ile ilgisi yoktur.
11.06.1937 tarihli Orman Nizamnamesinin çýkarýldýðý tarihte (makiyi ormandan
ayýran bir Yasa hükmü olmadýðýna göre, bu nizamnamede makilerle ilgili hüküm
aramak þeklindeki düþünceyi benimsemek olanaksýzdýr.
UYGULAMA VE SONUÇLARI
Uygulamada Orman Tahdit Komisyonlarýnýn maki tesbitine ve tefrikine
rastlanmamýþtýr. Tüm tutanaklarda (Maki Tefrik Komisyonlarýnca) yapýlan
iþlemlere yer verilmiþ fakat bu komisyonlarýn kimlerden ve nasýl oluþtuðu
dahi açýklanmamýþtýr. Yasanýn kabul ettiði ve görevlendirdiði ORMAN TAHDÝT
KOMÝSYONLARI, maki tefrik komisyonlarýnýn yaptýklarý iþlemleri aynen
benimsemek zorunda býrakýlmýþtýr.
Yukarýda metni açýklanan yönetmeliðin 5. maddesi bu olguyu belirlemiþtir.
(Yönetmelik, Madde 5, Sayfa 21)
4753, 5618, 2510, 3573 SAYILI YASALAR VE BUNLARA
GÖRE YAPILAN ÝÞLEMLER
a- 4753 sayýlý Yasa, topraksýz ya da yeteri kadar topraðý olmayan çiftçiyi
topraklandýrma YASASIDIR. Bu yasanýn 8. maddesinde daðýtýlacak topraklar
belirlenmiþtir. Ne var ki; 8. maddede ORMANLARIN daðýtýlacaðýna dair bir
hüküm YOKTUR.
b- 5658 sayýlý YASA, tanýmý yapýlan bazý koþullarýn varlýðý halinde, özel
ormanlarýn sahiplerine iadesini öngören yasadýr ve 5653 Sayýlý YASA ile hiç
bir ilgisi yoktur. Yargýtay Hukuk Genel Kurulu'nun baþlangýçta deðinilen
kararýnda (5653 sayýlý Yasa ile dýþarý çýkarýlmýþ, 5658 sayýlý Yasa ile
sahiplerine iade edilmiþtir) þeklindeki açýklamanýn hiç bir yasal dayanaðý
yoktur. Zira, yukarýdaki tüm açýklamalara göre, 5653 sayýlý Yasa DIÞARI
ÇIKARMA yasasý deðildir. 5658 sayýlý Yasa da 5653 sayýlý Yasada sözü edilen
makilerin ÝADESÝNÝ ÖNGÖREN BÝR YASA DEÐÝLDÝR.
Amaç, kavram ve espri olarak bu yasalarýn birbiriyle ilgisi yoktur ve bir
birine karýþtýrýlmamasý gerekli hatta zorunludur. Aksi halde, yanlýþ
yorumlara, yanlýþ uygulamalara ve hukuki, adli hatalara neden olunabilir.
c- 2510 SAYILI ÝSKAN YASASININ DA, 5653 SAYILI YASA ile ilgisi yoktur.
Makileri orman saymayan 5653 sayýlý Yasadan sonra çýkarýlan, adý geçen
yönetmelikle kurulan özel komisyonlarca ormanlardan tefrik edilen MAKÝLÝK
alanlardan bazýlarýnda kiþilerin ve gruplarýn iskan edilmesi, yasalarý amaç
ve konu itibariyle ayný paralelde göstermeyi gerektirmez. Zira, makilerin
orman rejimi dýþýna çýkarýlmasýndan sonra, hangi amaçla kullanýlýrsa
kullanýlsýn, bu olgular yönetmeliðe ve sonuçlarýna geçerlilik saðlamaz.
d- 3573 sayýlý Zeytinciliðin Islahý Hakkýndaki YASANIN, yine amaç, durum ve
espri itibariyle 5653 sayýlý Yasa ile hiç bir ilgisi yoktur.
Bu sebeplerle, 5653 sayýlý Yasayý bu yasalarla karýþtýrmamak gerekir.
5653 SAYILI YASANIN GEREKÇESÝ
1- 5653 sayýlý Yasanýn gerekçesinde (makilerin orman sayýlmamasý, bilimsel
açýklamaya dayalý deðildir). Siyasi amaçlý bir yasa olduðu gerekçesinden
açýkça anlaþýlmaktadýr.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Tutanak Dergisi
24.3.1950 Tarih, 72/B Sayfa: 960 Bütçe Komisyonu Raporu
(Makiler memleket orman sahasýnýn 7'sini teþkil etmektedir. Geniþliði
500-600 bin hektardýr. Bütün bu orman sahalarýmýz geçen zamanlar içinde
katiyen artmamýþtýr. Bilakis miktarý günden güne azalmýþtýr. Eskiden ORMAN
MEFHUMU ÝÇÝNDE KALAN BU YERLER bir madde kabul edilince ORMANDAN
SAYILMAYACAKTIR.)
Tarým Komisyonu Raporu
21.12.1949, E: 1/553, 2/114, 4/155, Karar No: 9
3116 sayýlý Kanunun tarifi bir takým anlaþmazlýklara yer vermemek üzere
tasarýda esaslý bir þekilde ele alýnan tarifin ana hatlarý kabul edilerek
vuzuhlaþtýrma bakýmýndan maddede UFAK DEÐÝÞTÝRME YAPILMIÞ VE MAKÝLER ORMAN
MEFHUMU DIÞINA ÇIKARILMIÞTIR.
3116 SAYILI KANUNUN BAZI MADDELERÝNÝN DEÐÝÞTÝRÝLMESÝNE VE BU KANUNA BAZI
HÜKÜMLER EKLENMESÝNE DAÝR KANUN TASARISI GEREKÇESÝ:
Yurt ormanlarýnýn usulü idareleri hakkýnda gereken Orman Kanununun tanzimi iþi
1912 tarihinden itibaren ele alýnmýþtýr. Birçok yabancý mütehassýslarýn da
üzerinde çalýþtýklarý bu konu nihayet 25 yýl devamlý bir çalýþma ile
Cumhuriyet devrimizde 1937 senesinde baþarýlmýþ olup, 3116 sayýlý Orman
Kanunu ile bu tarihe kadar esaslý bir mevzuata dayanmadan idare edilen
ormanlarýmýzý nihayet bir prensibe ve nizama baðlamýþtýr.
Uzun ve devamlý bir çalýþmadan sonra elde edilen 3116 sayýlý Orman Kanunu ile
asýrlarca devam edegelen ormanlardan kayýtsýz ve þartsýz faydalanma anlayýþ
ve adetlerinin bir hamlede deðiþtirilmesi karþýsýnda tatbikatta bir takým
aksaklýklar tevlit ettiði görülmüþtür.
3116 sayýlý Orman Kanununun uygulanmasýnda geçen 12 senelik bir devrede yurdun
orman bünyesine ve halkýn örf ve adetine uymayan tatbikatý Orman Kanununun
daha ziyade tatbikat bakýmýndan bu günkü zaruretlere göre deðiþtirilmesini ve
kanunun yurt ormanlarýnýn Devlet elinde bulunmasý ve Devletçe iþletilmesi ana
görüþ ve prensiplerine dokunulmadan orman teþkilatýyla halk münasebetlerini
daha kolaylaþtýracak ve ormanlarýn daha esaslý bir þekilde korunmasýný
saðlayacak hükümlerin ilavesine lüzum ve zaruret hasýl olmuþtur.
Önce orman sayýlan ve bilimsel açýklamadan yoksun siyasi amaçlý kýsa gerekçe
ile binlerce hektar maki orman rejimi dýþýna çýkarýlmýþtýr.
Bu iþlem sonucu dýþarý çýkarýlan alanlar kullanýlýþ biçimi itibariyle erozyonu
davet ettiði tartýþmasýzdýr. Ülkemiz için erozyonun getirdiði olumsuzluklar
ise bilinen ve günümüzün konusu haline gelen acý gerçektir.
KAMU MÜLKÝYETÝ VE ÖZEL MÜLKÝYET
Kamu malý kavramý içinde yer alan kamu mülkiyetini özel mülkiyetten ayýrmak
gerekir.
Özel mülkiyete saygýmýz sonsuzdur, bu Devletimizin temel oluþum ilkesi içinde
yer alan büyük bir kavramdýr.
Ancak, kamu malý dediðimiz ayrý bir mülkiyet kavramý asýrlar öncesinden
itibaren var olan Ýslam Hukukunda da ayrý bir yeri olan kavramdýr.
Ormanlar KAMU MALIDIR. Yani, tüm ulusun her bireyinin tüm ormanlar üzerinde
HAKKI VARDIR. Anayasanýn 169. maddesi bu olguyu açýk ve kesin þekilde
belirtmiþtir.
1982 ANAYASASI
MADDE: 169 Ormanlarýn Korunmasý ve Geliþtirilmesi
Devlet ormanlarýnýn korunmasý ve sahalarýnýn geniþletilmesi için gerekli
kanunlarý koyar ve tedbirleri alýr. Yanan ormanlarýn yerinde yeni orman
yetiþtirir, bu yerlerde baþka çeþit tarým ve hayvancýlýk yapýlamaz. Bütün
ormanlarýn gözetimi Devlete aittir.
Devlet ormanlarýnýn mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanlarý kanuna göre,
Devletçe yönetilir ve iþletilir. Bu ormanlar zamanaþýmý ile mülk edinilemez
ve kamu yararý dýþýnda irtifak hakkýna konu olamaz.
Ormanlara zarar verebilecek hiç bir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.
Ormanlarýn tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapýlamaz; münhasýran
orman suçlarý için genel ve özel af çýkarýlamaz. Ormanlarý yakmak, ormaný yok
etmek veya daraltmak amacýyla iþlenen suçlar genel ve özel af kapsamýna
alýnamaz.
Orman olarak muhafazasýnda bilim ve fen bakýmýndan hiç bir yarar görülmeyen,
aksine tarým alanlarýna dönüþtürülmesinde kesin yarar olduðu tesbit edilen
yerler ile 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakýmýndan orman
niteliðini tam olarak kaybetmiþ olan tarla, bað, meyvalýk, zeytinlik gibi
çeþitli tarým alanlarýnda veya hayvancýlýkta kullanýlmasýnda yarar olduðu
tesbit edilen araziler, þehir, kasaba ve köy yapýlarýnýn toplu olarak
bulunduðu yerler dýþýnda, orman sýnýrlarýnda daraltma yapýlamaz.
Anayasa ormanlarýn özel mülkiyete konu olamayacaðýný, zilyetlik ve tapu ile
özel mülke dönüþemeyeceðini, yani kazanýlamayacaðýný VURGULAMIÞTIR.
6831 Sayýlý Orman Yasasýnýn 11. maddesi (kadastrosu yapýlýp kesinleþen Dev
lete ait ORMANLAR tapu dairelerince hiç bir harç ve resim alýnmaksýzýn HAZÝNE
ADINA TAPUYA TESCÝL OLUNUR) denilmiþtir.
Demek ki; Anayasa gereði özel mülke konu olamayacaðý belirlenen ORMANLAR 6831
sayýlý Yasanýn 11. maddesi uyarýnca da Hazine adýna tescil olunur denilerek,
KAMU MALI OLAN ORMANLAR ÝÇÝN ÖZEL BÝR MÜLKÝYET yani KAMU MÜLKÝYETÝ kavramý
getirilmiþ, kamu mallarý tescile tabi olmadýðý halde, yasanýn amir hükmü ile
ormanlara özgün bir kural olarak Hazine adýna tescili kabul edilmiþ, kamu
malý niteliðine raðmen güvenceye alýnmasý ve korunmasý için özel bir yol
izlenmiþtir. Bu özel mülkiyetin de ötesinde çok önemli ve yüce bir kavramdýr.
Anayasa Mahkemesi verdiði üç ayrý kararla ormanlarda tapu ve zilyetlikle yer
kazandýran 3402 sayýlý Yasanýn 45. maddesinin üç fýkrasýný iptal etmiþtir.
(01.06.1988 gün ve 31/13 E. K.; 14.3.1989 gün ve 35/13 E. K. ve 13.06.1989
gün ve 7/25 E. K.) Demekki, ormanlarý özel mülke dönüþtürebilecek yollar dahi
Anayasa Mahkemesi kararlarý ile kapatýlmýþtýr.
Bütün bu olgular toplumsal açýdan ve ülke yönünden ormanlara verilen deðeri
açýklamaya yeter kanýsýndayým.
Anayasa ve yasalara aykýrý düþen tasarruflarýn hangi aþamada nerede ve nasýl
olursa olsun düzeltilmesi hukukun üstünlüðü ilkesinin gereðidir ve bu ilke
YASAL bir olgu þeklinde varlýðýný Anayasa ve yasalarla korumuþ, sürdürmüþtür.
O halde, tüm ulusun her bireyinin hakký olan ORMANLAR'ýn kamu malý olduðu
gözetilerek, KAMU MALI kavramýna da ayný ölçüde saygý duymak GEREKÝR.
Ýnsan Haklarý, insanlýðýn doðuþu ile baþlamýþtýr ve bu kavram içinde ÖZEL
MÜLKÝYETLE BERABER KAMU MALLARININ (kamu mülkiyetinin) da ayný ölçüde ve çok
önemli bir yeri olduðu TARTIÞMASIZDIR.
Ýnsan haklarý, her iki kavramý da içine aldýðýna göre, kamu mallarýna (kamu
mülkiyetine de) saygý duyulmasý zorunludur ve bu gerçek yadsýnamaz.
SONUÇ: Yukarýda açýkladýðým bütün bu nedenlerle;
1- 5653 sayýlý Yasanýn yürürlüðünden sonra çýkarýlan 17.8.1950 tarihli
(makilik ve orman sahalarýnýn birleþtiði yerlerde orman sýnýrlarýnýn
tesbitine ait yönetmelik) yasada hiç bir þekilde yer almayan, yasaya uygun
düþmeyen hükümler taþýdýðý için 5653 sayýlý Yasaya aykýrýdýr. Dolayýsýyla
YASAL DAYANAKTAN YOKSUNDUR.
2- Yasaya aykýrý bu yönetmelik uyarýnca kurulan, maki tesbit ve tefrik
iþlemlerini yapan özel komisyonlarýn yasal dayanaðý olmadýðýndan YAPTIKLARI
ÝÞLEMLER GEÇERSÝZDÝR.
3- Anýlan komisyonlarýn yaptýklarý iþlemler sonucu, orman rejimi dýþýna
çýkarýlan makilik alanlarda özel yasalarla oluþturulan tapulara deðer
verilemez. Bu inançla, sayýn çoðunluðun aksi yolda oluþturduðu düþünce ve
karara katýlmýyorum.
Ferruh ATBAÞOÐLU
20. Hukuk Dairesi Baþkaný
KARÞI OY YAZISI
* 3.4.1950 tarihinde yürürlüðe giren; 5653 sayýlý Yasa döneminde çýkarýlan
17.8.1950 günlü bir yönetmeliðe dayalý oluþturulan "Maki Tefrik Komisyonu"nun
Makiler yönünden yaptýðý tasarruflara geçerlik tanýyan sayýn çoðunluk
kararýna aþaðýda açýklanan nedenler yönünden katýlmak mümkün olmamýþtýr:
1) "SAHÝPSÝZ KAMU MALLARI REJÝMÝ" YÖNÜNDEN
Öncelikle ve özellikle belirtmek gerekir ki, "makiler" yurdumuzun kimi
bölgelerinde "orman" görevini yapan ve onun kadar önemli bir yeri olan, doðal
olarak oluþan bitki (aðaçcýk) topluluklarýdýr. 3.4.1950 tarihinde yürürlüðe
giren ve yaklaþýk 6 yýl yürürlükte kalan 5653 sayýlý Yasanýn 1/e bendi
"maki"yi orman saymamýþ, ancak, muhafaza ormaný niteliðini taþýyan veya
devamlý orman hasýlatý verdiði fennen saptanan makilik alanlarý anýlan (e)
bendi kapsamý dýþýnda býrakmýþtýr.
Ýçtihat aykýrýlýðýna neden olan hukuksal sorun ise; yukarýda sözü edilen yasa
döneminde çýkarýlan ve herhangi bir yasal düzenleme veya kurala dayanmayan
17.8.1950 tarihli yönetmelik gereðince oluþturulan ve adýna "maki tefrik
komisyonu" denilen kurulun; "Makilik alanlarý" orman rejimi dýþarýsýna
çýkarma ve buna dayalý bu alanlarýn özel mülkiyet sistemine geçirilmesine
imkan tanýyan iþlemlerinin hukuksal açýdan geçerli sayýlýp sayýlamýyacaðýna
iliþkindir.
Sorunun çözümü için öncelikle; "makilerin" hukuksal mahiyet ve rejiminin
ortaya konulmasý ve hukuksal niteliklerinin bu tür tasarruflara imkan tanýyýp
tanýmadýðýnýn belirlenmesi zorunludur.
Gerçekten, anýlan dönem yönünden, yasanýn kabul ettiði sistem gereði, makilik
alanlar belli istisnalar dýþýnda orman sayýlmamýþtýr. Þu duruma göre; istisna
hükmü dýþýnda kalan makilerin içtihat aykýrýlýðýna neden olan dönem yönünden
orman sayýlmadýðýný kabul etmek hukuksal zorunluluktur.
Ne var ki, orman sayýlmayan bu yerlerin de yasal olmayan bir yöntemle,
Devletin hüküm ve tasarrufundan çýkarýlmasý mümkün deðildir. Makiler yukarýda
açýklandýðý üzere doðal olarak yetiþen aðaçcýk topluluklar olup, doðal
zenginliklerimiz içerisinde yer alýr. Ormanlar gibi kamu mallarýndandýr. Bu
aðaçcýk topluluklarýnýn hangi hukuksal düzene tabi olacaðý, uyuþmazlýðýn
iliþkin olduðu dönem yönünden Anayasa ve özel yasa ile düzenlenmemiþtir.
Ancak, konunun makilere özgü biçimde düzenlenmemesine karþýn; hukuk düzenimiz
makilerinde yer aldýðý mallar rejimini ortaya koymuþ, bu yönde bir hukuksal
boþluða veya keyfiliðe imkan tanýmamýþtýr. Gerçekten makilerinde içerisinde
yer aldýðý kamu mallarý rejimi Medeni Kanunun 641. maddesinde açýkça
düzenlenmiþ ve sistem bir anayasal kural gücü ve biçiminde ortaya konmuþtur.
Sözü edilen maddeye göre; sahipsiz mallar ile menfaatý umuma ait olan mallar
Devletin hüküm ve tasarrufu altýndadýr. Aksi sabit olmadýkça, menfaatý umuma
ait sular ile tarýma elveriþli olmayan kimi mallar üzerinde özel mülkiyet
kurulamaz. Belirtilen sistemde Kamunun ortak kullanýlmasýna açýk mallar:
a) Dar anlamda Kamu mallarý,
b) Sahipsiz mallar, olarak ikiye ayrýlmýþlardýr.
Birinci gruba girenler, doðruda doðruya ve ancak bir "tahsis" sonucu Kamunun
ortak kullanýlmasýna açýk mallardýr. Yollar, köprüler, meralar v.s.'ler bu
tür kamu mallarýný oluþtururlar.
Ýkinci gruba girenler ise, sahipsiz Kamu mallarýný meydana getirirler ve
doðrudan kamunun ortak kullanýlmasýna açýk býrakýlan mallardýr. Bunlar
idarenin bir tahsis tasarrufunu gerektirmeksizin doðal niteliklerinin sonucu
olarak bu özelliði kazanmýþlardýr. Nitekim, Medeni Kanunun sözü edilen
maddesinin aslýný oluþturan Ýsviçre Medeni Kanunun 644. maddesinde de; sistem
daha kapsamlý ve açýk biçimde belirtilmiþ; sahipsiz mallar ve kamu mallarý
içinde bulunduklarý Devletin hüküm ve tasarrufu altýna alýnmýþlar; genel
sular, kayalar, tepeler, daðlar gibi tarýma elveriþli olmayan yerler üzerinde
aksine kural olmadýkça özel mülkiyet kurulmasý yasaklanmýþtýr.
Doktrin ve uygulamalar açýsýndan sahipsiz kamu mallarý þöylece belirlenmiþtir:
I- Tarýma elveriþli olmayan arazi;
a) Kayalýklar, taþlýklar, tepeler, daðlar,
b) Sazlýk, kamýþlýk ve bataklýklar,
c) Meþelik, pýrnallýk ve fundalýklar (Makiler),
d) Deniz Kýyýlarý
II- Genel Sular,
III- Ormanlar,
IV- Tabii Servetler ve Kaynaklar,
V- Taþ ocaklarý ve Tuzlar.. (Prof. Dr. Akýn Duren, Ýdare Hukuku Dersleri,
1979, Sh: 82 ve müteakip)
Buna göre; makilik alanlarýn oluþturduðu kamusal mallar, orman sayýlmasa dahi
ayný hukuksal rejime baðlýdýr. Aralarýnda, bu yönden hiçbir fark
bulunmamaktadýr. Ýster orman, ister maki veya kýyý, deniz, göl, daðlýk,
kayalýk alanlar devletin hüküm ve tasarrufu altýna alýnmakla, Medeni Kanunun
belirlediði özel mülkiyet kapsamý dýþýna çýkarýlmýþlardýr. Bu mallar üzerinde
ister tapu, ister idari tasarrufla mülkiyet hakký oluþturulamaz. Nitekim,
Medeni Kanunun 641. maddesinde koyduðu bu ilke daha sonra 1961 ve 1982
Anayasalarýnda aynen benimsenmiþ ve tüm sahipsiz mallarý içerisine alan tabii
servet ve kaynaklarýn Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda olduðu temel ilke
olarak kabul edilmiþtir. Anayasa mahkemesi de, belirtilen ilkeye açýklýk
getirmek ve sistemi ortaya koymak yönünden içtihadýný 1960'lý yýllarda koymuþ
ve bu güne kadar en ufak sapma göstermeden, ayný doðrultuda kararlar
vermiþtir. Kamu mallarý açýsýndan "Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda
bulunmasý" ilkesi, Anayasa Mahkemesi kararlarýna göre, aynen þu þekilde
ortaya konmuþtur: "...Anayasa, tabii servet ve kaynaklarýný Medeni Kanun
hükümlerine baðlý özel mülkiyet düzeninin kapsamý dýþýnda býrakmakla onlara
devletin devlet olma niteliði ile eli altýnda tuttuðu nesneler düzeni içinde
vermektedir. Her iki düzen baþka baþka koþullara ve kurallara baðlýdýr,
deðiþik niteliktedir. Aralarýnda birbirlerine karýþtýrýlmalarýný önleyecek
bellilik ve kesinlikle sýnýrlar vardýr. Tabii servetlerin ve kaynaklarýn
devletin hüküm ve tasarrufu altýnda bulunduðu açýklanmakla, ayný zamanda
bunlarýn mülkiyet konusu olamýyacaðýda hükme baðlanmýþtýr. ...Aslýnda
mülkiyet düzenine baðlý bulunmayan bir nesnede mülkiyetin devride öncelikle
söz konusu olamaz (AYMK. 16.2.1965 günlü, E: 1963/126, K: 1965/7). "Anayasa
Mahkemesi orman ve kýyý gibi sahipsiz Kamu mallarý yönünden verdiði kimi
kararlarýn da Medeni Kanunun açýklanan ilkesini ayný biçimde yorumlamýþtýr.
Öte yandan, sahipsiz kamu mallarýnýn tabi olacaðý hukuksal rejimi belirlemek
yönünden Yargýtay'da konuya, Anayasa mahkemesinin belirlediði esaslar
içerisinde yaklaþmýþ ve Medeni Kanunun 641. maddesini yukarýda açýklanan
Anayasa Mahkemesi kararý doðrultusunda yorumlayarak sahipsiz kamu mal
rejimini 13.3.1972 günlü 7/4 sayýlý Ýnançlarý Birleþtirme Kararýnda þöyle
ortaya koymuþtur: "... Medeni Kanunun 641. maddesi uyarýnca menfaati umuma
ait olan mallar Devletin hüküm ve tasarrufu altýndadýr. Kimsenin mülkü
deðildir..." Hukuk Genel Kurulu'nun kimi kararlarýnda da sistem ayný biçimde
benimsenmiþtir. 29.11.1977 günlü, 11537/12272 sayýlý Yargýtay Hukuk Genel
Kurulu Kararýnda þu görüþlere yer verilmiþtir: "Medeni Kanunun 641. maddesi
sahipsiz Kamu mallarý yönünden amir hüküm getirmiþtir. Bu mallar kimsenin
malý olamaz. Kamu yararý ile konulan hükmün bozulmasý kamu düzenini
ilgilendirir. Doðal olarak alýnmýþ bu yerlerde tapu kaydý geçersizdir..."
27.2.1980 günlü, 1967/1365 sayýlý bir baþka Hukuk Genel Kurulu kararýnda ise;
sahipsiz kamu mallarý yönünden özel mülkiyetin yürümeyeceði, alýnýp,
satýlamýyacaðý zaman aþýmý ile kazanýlamýyacaðý ve tapu siciline
kaydedilemiyeceði ve bu mallarda toplu mülkiyetinin söz konusu olacaðý kabul
edilmiþtir. Diðer taraftan Danýþtay'da Kamu mallarýna iliþkin kimi
kararlarýnda, hukuki iliþkinin niteliði bile tartýþmadan, kamu mallarý
üzerinde özel mülkiyet hakký olmadýðýný, aksine kamu mülkiyeti bulunduðunu
kabul ederek önüne gelen sorunlarý çözmüþtür.
Þu duruma göre; sahipsiz kamu mallarýndan birisini oluþturan "Makilik
alanlarýn" ortaya konulan temel ilklere göre, hukuksal reimlerini kabul etmek
sistemin gereðidir. Bu mallar, toplumun yararýna ayrý bir hukuksal düzene
tabidir. Doðrudan doðruya kamunun kullanýmýna açýk olan mallardandýr. Doðal
olarak herkesin yararlanýlmasýna sunulmuþ olmalarý nedeni ile, mülkiyet
kavramý ile baðdaþamazlar. Kaldý ki, doðal yapýda mülkiyete elveriþli
deðildir.
Ancak, Medeni Kanunun sahipsiz kamu mallarý yönünden kabul ettiði sistem, bir
istisna getirmiþ ve özel yasal düzenlemeler ile olmak koþulu ile "devletin
hüküm ve tasarrufu" ilkesinden vazgeçileceði belirlenmiþtir. Sorunun çözümü
yönünden bu ilke büyük önem taþýmaktadýr. Gerçekten sahipsiz kamu mallarý
yönünden öngörülen "kamu mülkiyeti" sistemi 1961 Anayasal düzenine kadar,
yasa koyucuya aksine düzenleme imkaný tanýmýþtýr. 1961 ve 1982 Anayasalarý
ise, artýk, sahipsiz kamu mallarý yönünden bu istisna yetkiye yer vermemiþ,
yasa koyucunun bu mallarý özel rejime geçirme yetkisinin bulunmadýðýný kabul
etmiþtir.
Uyuþmazlýk konusu döneme iliþkin "makiler" yönünden soruna yaklaþýldýðýnda;
gerek 5653 sayýlý ve gerekse önceki yasa döneminde, makilik alanlarýn;
sahipsiz kamu malý niteliklerinin ortadan kaldýrýlmalarý ve bu yerlerin özel
mülkiyet rejimine tabi tutulmalarý yönünden 11.6.1945 günlü 4753 sayýlý
Yasanýn 64. maddesi ile yürürlükten kaldýrýlan 1934 tarihli 2644 sayýlý Tapu
Kanununun 6. maddesi dýþýnda özel yasal düzenleme bulunmamaktadýr.
Bu durumda ve sonuç olarak; Kamu mülkiyetine konu ve devletin hüküm ve
tasarrufu altýnda bulunan, baðlý bulunduklarý hukuksal rejim itibariyle orman
veya diðer sahipsiz kamu mallarý ile, aralarýnda hiç bir fark bulunmayan,
doðal zenginlik ve kaynaklardan bulunan makilik alanlarýn özel mülkiyete
geçirilmelerine nitelikleri ve tabi olduklarý hukuksal rejim imkan
tanýmamaktadýr. Bu yönden oluþan sayýn çoðunluk görüþüne katýlmak mümkün
deðildir.
2- NORMLAR HÝYERARÞÝSÝ VE YASAMA YETKÝSÝ YÖNÜNDEN
- Makilere özel mülkiyet yolunu açan sistem, bir idari tasarruf bir
yönetmelikle getirilmiþtir. Yönetmelik yoluylada olsa, bir sahipsiz kamu
malýnýn özel mülkiyete geçirilmesi hukuksal açýdan geçerlimidir? Bu yönden de
olumlu sonuca ulaþmak mümkün deðildir.
Gerçekten, Anayasal sistemde; Yönetmelikler; yalnýzca, Kanunlarýn ve
Tüzüklerin uygulanmasýný saðlamak üzere ve bunlara aykýrý olmamak koþuluyla,
Kamu tüzel kiþileri tarafýndan yapýlan idari tasarruflardýr. Genel ve soyut
kurallar getirirler. Ne varki, Yasama tasarruflarý ile aralarýnda gerek
tasarrufun kapsam ve niteliði gerekse tasarrufu yapan organ yönünden büyük
fark mevcuttur.
Yenilik doðurucu hukuk kurallarý, ancak, Yasama iþlemleri ile yapýlýr. Yasa
koyucu, düzenlemek istediði konuda, temel kurallarý belirler, tüm esaslarý
gösterir. Geleceðe yönelik, soyut, objektif genel kurallar yasal
tasarruflarla ortaya çýkarýlýr. 1924 Anayasasýndan itibaren, ilkel bir yetki
olan yasama yetkisi salt, yasa koyucu tarafýndan kullanýlmakta ve bu organa
ait bulunmaktadýr. Konu sayýsýz Anayasa mahkemesi kararlarý ile ayrýntýlý
biçimde belirlenmiþtir (AYMK. 11.10.1963, 1963/124, K: 1963/243, AYMK. E:
1962/198, K: 1962/111, AYMK. E: 1968/38, K: 1969/341 v.s. gibi) Yönetmelikler
ise, yürütme veya deðiþik kamu tüzel kiþileri tarafýndan yapýlan, ancak,
yasalarýn açýkça belirlediði teknik, uzmanlýk gerektirici ve ayrýntýlý
alanlarda yapýlan idari netiliði aðýr basan tasarruflardýr. Sadece, Yasa ve
Tüzüklerin uygulanma alanlarýný gösterirler ve baðlý yetkinin kullanýlmasý
sonucu ortaya çýkarýrlar. Yenilik koyucu, mevcut düzeni deðiþtirici, temel
nitelikte kurallar getiremezler ve böyle bir alana giremezler. Anayasal
sistemde, yasa koyucu, belli konuda gerekli kurallarý eksiksiz ortaya koyar,
eðer uygun veya zorunlu görürse, onlarýn uygulanmasý yolunda, sýnýrlarý iyice
gösterilmiþ alanlar býrakýr. Ýþte idare ancak bu alanlar içinde yetkisini
kullanarak bir takým kurallar koyarak, sadece, Yasanýn uygulanmasýný saðlar
(AYMK. 23-25/10/1969 E: 1967/41, K: 1969/57, AYMK. 5.4.1977, E: 1977/1, K:
1977/20... gibi)
Uyuþmazlýk konusu olay ise, sahipsiz kamu mallarýnýn önemli bir bölümünün
hukuksal sisteminin deðiþtirilmesine ve bunlarýn kamusal rejimden
çýkarýlarak, özel mülkiyet alanýna aktarýlmasýna iliþkindir. Önce Medeni
Kanun ve daha sonra Anayasal sistem ve kurallarla özel mülkiyete kapalý bir
alan hukuksal rejim deðiþikliðine tabi tutulmakta ve kanunun hiç bir þekilde
düzenleme yapmadýðý, özel mülkiyete iliþkin kural koymadýðý bir alanda bir
yönetmelikle sistem tümüyle ters çevrilmektedir. Bu tür bir deðiþikliðin ise,
öncelikle, kayýtsýz þartsýz yasama tasarrufu ile yasa koyucu tarafýndan
yapýlmasý anayasal bir zorunluluktur. Medeni Kanunun yasakladýðý, kendi
rejimi dýþýnda tuttuðu mallarýn özel mülkiyet rejimine çýkarýlma iþinin
Yasadan kaynaklanmayan bir yöntemle düzenlenmesi düþünülemez ve bu alanda
yapýlan tüm iþlemler hukuksal deðer taþýmaz.
Yargý yetkisini, Türk Milleti adýna kullanan baðýmsýz mahkeme ve hakimlerin;
Anayasa, Kanuna ve Hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre, hüküm verme
zorunluluklarý gözönünde tutulunca, Anayasa ve Yasaya aykýrý bir idari
tasarrufa geçerlilik tanýnamaz.
3- "KAZANILMIÞ HAKLAR" ÝLKESÝ YÖNÜNDEN
Yukarýda açýklandýðý üzere Medeni Kanunun 641. maddesi sistemine göre,
uyuþmazlýðýn iliþkin olduðu dönemde, "sahipsiz kamu mallarý" "kamu mülkiyeti"
rejimine tabidir ve özel mülkiyete kapalýdýr. Ne var ki, bu sistemde, "kanun
yolu" ile olmak koþuluyla, ilkeye aykýrý bir rejim kabul etme imkaný
mevcuttur. Gerçi, 1961 ve onu takiben 1982 Anayasal düzenlemelerinde, Medeni
Kanunun aksine kural getirebilme yöntemi kapatýlmýþ ise de, uyuþmazlýkla
ilgili dönem yönünden böyle bir kesin yasaklayýcý durum sözkonusu deðildir.
Demek ki, bir "sahipsiz kamu malýný" özel mülkiyete konu yapabilmek için
kanunun ayrýntýlarýyla düzenlendiði "yasama tasarrufu" þarttýr.
Oysa, dava konusu olayda, Kanunun düzenlediði, temel ilke ve kurallarýnýn
gösterildiði bir yasal sistem bulunmamaktadýr. Ortada sadece, sahipsiz kamu
malýný korumakla görevli bir idari kuruluþun yasadan kaynaklanmayan bir idari
tasarrufu (yönetmeliði) mevcuttur ve buna dayalý kamu mülkiyeti kaldýrýlarak,
özel mülkiyet yolu açýlmýþtýr. Ýþte bu tür bir yöntemle elde edilen kamu malý
üzerinde "kazanýlmýþ haklar" ilkesinin etkisinin deðerlendirilmesi yapýlmalý
ve sorun çözümlenmelidir.
Hemen açýklamak gerekirse; uygulama açýsý bakýmýndan "kazýnýlmýþ hak" ilkesi,
hukukun en tartýþmalý konularýndan birisi olarak ortaya çýkar. Ýlke, daha
çok, "özel hukuk" alanýnda etkili olur. "Kamu hukuku" alanýnda uygulanmasý,
daha sýnýrlý ve daraltýlmýþ biçimdedir. Dava konusu olayda ise, sorun, daha
ziyade kamu hukuku aðýrlýklý olarak belirmektedir.
Genel anlamda; "kazanýlmýþ hak" ilkesi ile, bir iþlem sonucu elde edilen
haklara veya durumlara; kazanýldýðý dönemdeki yasal sisteme uygun olmak
koþuluyla, ilerisi için hukuksal koruma getirilmesi amaçlanýr. Böylece,
önceki dönemlerde kazanýlan haklarýn yeni düzenleme veya uygulamalardan
etkilenmemesi saðlanýr.
Sahipsiz kamu mallarý yönünden bu ilkenin geçerliliði zaman zaman Yüksek
Mahkemelerce tartýþýlmýþ ve ilkenin uygulanma alaný ortaya konmuþtur. Eldeki
soruna, "kazanýlmýþ hak" genel teorisi ve "Yüksek Mahkeme" uygulamalarý
açýsýndan yaklaþýldýðýnda, bu yönden dahi, sayýn çoðunluðun görüþüne katýlmak
mümkün olamamaktadýr.
Gerçekten sahipsiz kamu malý olarak "makiler"le ayný hukuksal konumda bulunan
"kýyýlara" iliþkin kararýnda; Anayasa Mahkemesi "kazanýlmýþ hak" ilkesinin
Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda bulunan yerler yönünden uygulanma alanýný
göstermiþ ve þu temel görüþlere yer vermiþtir:" Yasalara aykýrý durumlara
dayanýlarak kazanýlmýþ hak iddiasýnda bulunulamýyacaðý, hukukun temel
ilkelerinden birini teþkil etmektedir... Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda
bulunan ve özel mülkiyete konu olmayan yerlerde, mevzuata aykýrý olarak
yapýlan yapýlar yönünden kazanýlmýþ haklarýn saklý tutulacaðý kuralý
uygulanamaz (AYMK. 25.2.1986 günlü, E: 1986/1, K: 1986/4).
Sahipsiz kamu mallarý arasýnda önemli bir yer tutan ve makilik alanlarla
birlikte; ayný hukuksal rejime tabi ormanlar konusunda da, Anayasa Mahkemesi
yukarýdaki görüþünü yinelemiþ ve aynen þöyle demiþtir:
"... Bir kez yasanýn bir kuralýna aykýrý biçimde edinilen hakka, daha üstün
bir hak bulunmasýna karþýn sonsuza deðin geçerlilik tanýmak, kazanýlmýþ hak
durumunu geniþleterek anayasanýn özel kuralý karþýsýnda saðlýklý kabul etmek
kötü niyetlileri bu yolda davranmaya özendirir ve böylece ormanlarýn
daralmasý sonucunu doðurur (... 14.5.1989 günlü, E: 1988/35, K: 1989/3).
Bir baþka kararýnda da, aynen: Anayasaya aykýrýlýðý saptanan yasa hükümlerine
göre elde edilen haklar, ilerisi için kazanýlmýþ hak oluþturmaz ve uygulanma
niteliðini yitirir, hükmüne yer vermiþtir (AYMK. 12.12.1989 günlü, E:
1989/11, K: 1989/48).
Öte yandan, Yargýtayýmýzýn Devletin hüküm ve tasarrufu altýnda bulunan
sahipsiz kamu mallarý yönünden ortaya koyduðu uygulama denilebilirki, Anayasa
Mahkemesi ile ayný paralelde hatta daha ileri bir uygulamadýr. Örneðin
Yargýtay Hukuk Genel Kurulu, 27.2.1980 günlü, E: 1978/1-1967, K: 1980/1365
sayýlý kararýnda aynen þu görüþlere yer vermiþtir: "... Devletin hükümranlýk
sahasýna giren yerlerden yararlanýlmasý kamuya aittir. Kýyýlar, kumluk,
çakýllýk, taþlýk, kayalýk olsun denizlerin devamýdýr. Bu itibarla, bu kabil
yerler için alýnan tapu kayýtlarý hukuken deðer taþýmazlar. Bu yaklaþým
toplumun mülkiyet iliþkisine müdahalesinden doðduðundan davada sözkonusu olan
ve kamu malý niteliðinde bulunduðu bilirkiþi raporu ile saptanan taþýnmazýn
mülkiyetinin korunmasý Devletin yükümlülüðünde iken ve memurlarýn aksine
iþlem yapmasý olanaðý yok iken tapu tescil ve intikallerinin yapýlmýþ olmasý
bu Genel kuraldan sapmayý haklý kýlmaz. Esasen olayýn baþýnda yapýlan iþlem
yokluk nedeniyle bir hak kazandýrmaz. Yapýlan geçersiz iþlemlerin Devletin
yüceliði esasýndan hareketle hukuki geçerliliði de söz konusu olamaz..."
Nitekim, Yargýtayýmýz bir baþka kararýnda, Yargýtay Hukuk Genel Kurulu'nun E:
1988/1-825, K: 1988/964 nolu kararýnda, sahipsiz kamu mallarý yönünden þu
temel görüþlere yer vermiþtir: Medeni Kanunun 641/1. maddesi hükmünce;
sahipsiz kamu mallarý Devletin hüküm ve tasarrufu altýndadýr. Bu düzenleme,
tapu siciline tesçil edilemiyecek yerleri belirleme amacýna yönelik bir
düzenleme olarak kabul edilmelidir. Bu yerler Medeni Kanunun taþýnmaz mallar
mülkiyeti ile hükümlerinin uygulanmasýna konu olamýyacaklardýr. Bunlar,
doðrudan doðruya kamu hukuku kurallarýna tabi tutulacaklardýr. Maddenin 3.
fýkrasýnda "gibi" sözcügü kullanýlmýþ olmakla, mevzuatý umuma ait yerler
sýnýrlý bir biçimde belirtilmemiþ benzer nitelikteki yerlerin de, özel
mülkiyete konu taþýnmazlarla ilgili hükümleri uygulanmasýna tabi
tutulmayacaklarý sonucu çýkmaktadýr. Menfaatý umuma ait yerlerden kiþilerin
eþit olarak yararlanmalarý asýldýr ve bu yararlanma hakký subjektif bir hak
deðildir. Kamu hukukundan doðan haktýr... Mahiyetleri gereði tescile tabi
olmayan ve Kamu hukuku kurallarý kapsamýna giren bir yol nasýlsa tapu
siciline tesçil edilmiþ olursa bu iþlem o yerin hukuki niteliðinde hiç bir
deðiþiklik meydana getirmez, baþka bir anlatýmla özel hukuk kurallarýna tabi
bir yer mahiyetini kazanmaz, tesçil yok hükmündedir..."
Þu duruma göre ve belirtilen temel görüþ ve ilkeler çerçevesinde denilebilir
ki, sahipsiz kamu mallarý üzerinde anayasal ve yasal sisteme uygun bir hak
elde edilmedikçe, bu yerler üzerinde "Kazanýlmýþ hak" ilkesi uygulanamaz.
Uyuþmazlýk konusu durumda da; anayasal ve yasal sisteme aykýrý olarak,
idarenin yok hükmündeki bir tasarrufuna dayanýlarak, sahipsiz kamu mallarý
üzerinde özel mülkiyet rejimi açýlamaz ve böyle bir sisteme geçerlik
tanýnamaz.
4- ANAYASAL TEMEL ÝLKELER YÖNÜNDEN
Uyuþmazlýk konusu dava, ortaya çýkaracaðý sonuçlar nedeniyle, anayasal kimi
kural ve ilkelerle de yakýndan ilgilidir. Anayasal kurallar ise, yürürlüðe
girdikleri andan itibaren, gözönünde bulundurulmasý zorunlu kurallandandýr.
Kamu düzenine iliþkin olmalarý nedeniyle bu kurallar, derhal etkilerini
göstermeli ve uygulanma öncelliðine sahip olmalýdýr. Anayasanýn baðlayýcýlýðý
ve üstünlüðü ilkesi gereði, yargýsal organlarda, kararlarýný verirlerken,
Anayasanýn açýk ve emredici kurallarýný gözetmek zorundadýrlar. Nitekim
Anayasanýn 138. maddesi bu ilkeyi açýkça belirleyerek, hakimlerin öncelikle
Anayasa'ya uygun hüküm kurma yükümlülüðünde olduklarýný belirlemiþtir.
Anayasa ise, sahipsiz kamu mallarý yönünden anayasal rejimi, 168. 169. ve 43.
maddelerinde ortaya koymuþ ve bu mallarý kamu hukuku alanýna çekerek, bu
mallarda, olaðan-ortak kullaným biçimini benimsemiþtir. Bu tür bir kullaným
biçimi ile bu mallarýn doðal özgüleme amacý içerisinde herkes tarafýndan
doðrudan doðruya ve herhangi bir izne baðlý olmaksýzýn ücretsiz kullanýlmasý
amaçlanýr. Bu kullaným; "genellik" "eþitlik" ve "serbestlik" olmak üzere üç
temel ilkeye dayanýr.
Genellik ilkesi; bu kamu mallarýndan herkesin açýk olarak yararlanabilmesini
anlatýr. Örneðin, kýyýlar, daðlar, denizler, ormanlar, makiler herkesin
yararýna sunulmuþ þeylerdir.
Eþitlik ilkesi; kiþilerin bu yerlerden eþit biçimde yararlanmasýný ifade eder.
Ýdare; bir kiþi veya topluluk yararýna diðerlerine sýnýr getiremez.
Serbestlik ilkesi; herksin bu kamu mallarýndan herhangi bir ücrete ve izne
tabi olmadan serbestçe yararlanabilmesini açýklar.
Kýsaca sahipsiz kamu mallarýnýn olaðan ortak kullanýmý, kiþisel özgürlüðün bir
sonucu olarak ortaya çýkar.
Sayýn çoðunluðun benimsediði sonuç ile, sahipsiz kamu mallarýnýn belirtilen
anayasal özelliklerini gözardý edilmiþ, Ýdarenin yanlýþ uygulamasý sonucu
yurt doðal kaynaklarýnda Anayasanýn istemediði bir durum yaratýlmýþtýr.
Kamunun yukarýda belirtilen Anayasal yararlanma biçimi ferdi ve subjektif
yararlanmaya dönüþtürülmüþ, kamusal yarar gözardý edilmiþtir. Oysa, bireysel
ve ferdi çýkarlarýn ötesinde ulusal ve toplumsal yararlar korunmalýdýr.
Toplumun tüm fertlerini ve gelecek kuþaklarý ilgilendiren ve ülke doðal
zenginliklerini oluþturan bu yerler niteliklerini kaybetme tehlikesi ile
karþý karþýya býrakýlmýþtýr.
Öte yandan, soruna; topraksýz köylülerin, topraða kavuþturulmalarý gerekçesine
dayalý ve Anayasaya uygun bir idari tasarruf biçiminde dahi yaklaþmamýz
mümkün deðildir. Zira Anayasa 44. maddesi ile bu sorunu dahi ele almýþ ve
temel ilkeyi belirlemiþtir. Anýlan maddeye göre; tarýmla uðraþan topraksýz
çiftçilerin topraða kavuþturulmasý, erozyonla toprak kaybýnýn önlenmesi ve
topraðýn verimli iþletilmesi makro düzeyde Devletçe ele alýnmalýdýr. Ne
varki, bu alanda topraksýz köylüye toprak saðlanýrken üretim düþürülmemeli,
ormanlarýn küçülmesi ve diðer toprak zenginliklerinin azalmasý sonucu
doðacak iþlemlerden kesinlikle kaçýnýlmalýdýr. Buna ilaveten, Anayasa'nýn
170. maddesi ile; sahipsiz kamu mallarýndan bir bölümünü oluþturan ve
makilerle ayný anayasal rejime tabi bulunan ormanlarýn bu niteliklerini
kaybetmeleri halinde buralarý iþgal eden kimselerin adlarýna mülk edindirilme
yolunu kapamýþ, bu gibi yerlerin ancak, Devlet eli ile ihya edildikten sonra,
halkýn yararlanabilmesine tahsisini öngörmüþtür. Nitekim, Anayasa Mahkemesi;
1.6.1988 günlü, E: 1987/31, K: 1988/13 sayýlý kararýnda : orman niteliðini
yitiren yerlerin aslýnda orman topraðý olan Devletin olduðunu, bu yerlerin
ancak ihya edilerek köylüye verilebileceðini ve ihyanýn yerleþtirilmeden
önce, Devlet eli ile yapýlmasýnýn þart olduðunu kabul etmiþ ve sahipsiz kamu
mallarýndan olan ormanlarýn bu niteliklerini yitirmeleri halinde Devletçe
ihya edilerek, halkýn yararlanýlmasýna sunulmanýn, mülkiyet olmayýp
yararlanma olacaðýný açýkça hükme baðlamýþtýr. Sayýn çoðunluk, sahipsiz kamu
mallarýnýn doðrudan özel mülkiyete konu olabileceðini kabul etmek suretiyle,
belirtilen ilkelere ters düþmüþtür.
Nihayet, sahipsiz kamu mallarýnýn doðal nitelik ve zenginliklerini kaybetme
sonucu doðuracak bir uygulama, Anayasanýn 56. maddesinde ifadesini bulan ve
"herkesin saðlýklý ve dengeli bir çevrede yaþama hakkýný" belirleyen anayasal
hakka dahi uygun düþmemektedir. Gerçekten Anayasamýz böyle bir hak tanýmakla
birlikte, bu hakkýn yaþama geçirilmesi amacýyla, çevrenin geliþtirilmesi,
korunmasý ve çevre kirliliðinin önlenmesi yolunda, Devlete ve vatandaþlara
görev vermiþtir.
Saðlýklý çevre oluþturulmasýnda ise, doðal zenginlikler olarak sahipsiz kamu
mallarý büyük önem kazanmaktadýr. Çünkü, çevreyi oluþturan ve saðlýklý bir
ortam yaratan unsurlarýn baþýnda doðal zenginlikler ve sahipsiz kamu mallarý
gelir. Bu nedenle, bu mallar her ne pahasýna olursa olsun korunmalý ve
niteliklerini kaybettirecek tasarruflara geçerlik tanýmamalýdýr. Uyuþmazlýk
konusu olayda, ortaya çýkan sonuç, bu görüþle dahi anayasal sisteme uygun
düþmemiþtir.
Belirtilen nedenlerle sayýn çoðunluðun görüþüne katýlamýyorum.
Utkan ARASLI
21.Hukuk Dairesi Üyesi
|