 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1993/5-306
K. 1994/10
T. 31.1.1994
* ERTELEME KARARINDA YASAL OLMAYAN GEREKÇE
ÖZET : Yerel mahkeme; sanıkların geçmişteki hallerini irdelemeden, gelecekteki
suç işleme eğilimlerini değerlendirmeden zina suçunu birçok defa işlemiş
olmalarını, suç işlemekteki ısrarlarını gerekçe göstererek cezalarının
teciline mahal olmadığına karar vermiştir. Suçun unsurları ya da cezayı
ağırlaştıran sebepler gerekçe kabul edilemez. Gerekçe, sanığın kişiliği ile
ilgili bilgi ve belgelerin isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde
olmalıdır. Yerel mahkemenin, "TCK.nun 80. maddesinin uygulanmasını gerektiren
teselsül nedeniyle olumlu kanıya varılmadığından bahisle" yasal ve yeterli
olmayan gerekçe ile cezaların ertelenmesine yer olmadığına karar vermesi
yasaya aykırıdır.
(647 s. CİK. m. 6)
Zina suçundan sanık Ömür'ün TCY.nın 440/1, 80; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri
gereğince 2.100.000 lira, zina ve konut dokunulmazlığını bozmak suçlarından
sanık Eyyüb'ün TCY.nın 193/1, 80, 440/2, 80; 647 sayılı Yasanın 4. maddeleri
uyarınca 2.450.000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin,
(Karşıyaka Birinci Asliye Ceza Mahkemesi)nce verilen 17.3.1992 gün, 462/132
sayılı hükmün, C. Savcısı ve sanıklar vekilleri tarafından temyizi üzerine
dosyayı inceleyen Yargıtay Beşinci Ceza Dairesi, 26.10.1992 gün, 2968/3308
sayı ile;
"TCY.nın 80. maddesinin uygulanmasını gerektiren olayın oluşu nazara alınarak
ve bu suretle yasal olmayan gerekçeye dayanılarak sanıklar hakkında
ertelemeyle ilgili 647 sayılı Yasanın 6. maddesinin uygulanmasına yer
olmadığına karar verilmesi' isabetsizliğinden bozmuş,
Yerel Mahkeme, 9.4.1993 gün, 916/189 sayı ile;
"Olayın oluşumunda, suç işlemekteki ısrarları ile ortaya koydukları
kişiliklerine dayanılmıştır. Bu kişilikleri ilerde suç işlemeyecekleri
konusunda olumlu kanıya varılmasını engellemiştir. Gösterilen bu gerekçenin
yasaya uygun olduğu sonucuna varılmıştır" gerekçesiyle önceki hükümde
direnmiştir.
Bu hükmün de Yargıtay'ca incelenmesi C. Savcısı ile sanık Ömür vekili
tarafından süresinde istenildiğinden dosya, Yargıtay C. Başsavcılığı'nın
"Bozma" istemli 8.11.1993 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa
gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Sanık Ömür'ün zina, sanık Eyyüb'ün zina ve konut dokunulmazlığını bozma
suçlarından cezalandırılmalarına ve sanıkların zina suçunu birçok defa
işlemiş olmaları, suç işlemekteki ısrarları itibari ile cezalarının tecili
halinde ileride suç işlemeyecekleri konusunda olumlu kanıya varılmadığından
cezalarının teciline mahal olmadığna karar verilen olayda, Özel Daire ile
Yerel Mahkeme arasında oluş ve sübutta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Çözümlenecek sorun; sanıklar hakkındaki cezaların ertelenmesine yer
olmadığına karar verilirken gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup
olmadığına ilişkindir.
Anayasanın 141/3 (1961 Anayasası'nın 135/son maddesi) ve CMUY.nın 32.
maddeleri gereğince tüm mahkeme ve hakimlik kararları gerekçeli olmak
zorundadır.
Yasalarda tanımlanmayan gerekçe, delillerle sonuç arasındaki bağdır. Hangi
sebepten dolayı bu sonuca varıldığının anlatılması gerekçedir. Gerekçe;
takdirin akla, hukuka ve dosyaya uygun açıklamasıdır. Gerekçede bulunması
gereken noktalar, CMUY.nın 260. maddesinde gösterilmiştir. Ancak, nelerin
gerekçe olabileceği Anayasada ve Yargılama Yasasında sınırlı bir biçimde
sayılmamıştır.
"Erteleme", cezanın doğrudan doğruya sanığın kişiliğine uydurulmasını öngören
yargısal bir şahsileştirme kurumudur. 7.6.1976 gün, 4/3 sayılı İçtihadı
Birleştirme Kararı ve Ceza Genel Kurulu'nun yerleşmiş kararları gereğince,
erteleme isteminin reddi halinde mahkemece yasal bir gerekçe gösterilmeli ve
gösterilecek gerekçe, sanığın kişiliği ile ilgili bilgi ve belgelerin
isabetle değerlendirildiğini gösterir biçimde olmalıdır. Gerekçenin açıklanan
bu niteliği yasakoyucunun amacına uygun olduğu gibi kararı aydınlatmak,
keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek özelliklerini de taşımaktadır.
Cezanın ertelenip ertelenmeyeceğine ilişkin takdir, mutlaka yasal olmalı,
sanığın kişiliğine dayanmalı ve olay ile uyumlu bulunmalıdır. Esasen, bu
hususta gerekçe gösterilme zorunluluğundan güdülen amaç, 647 sayılı Yasanın
6. maddesinde yazılı yasal nedenlere dayandırılmak kayıt ve şartı ile,
gerekçede bu hususta gösterilen nedenlerin yargıcın sadece soyut kanıtlarını
değil, ölçünün isabetle seçildiğini doğrulayıp açıklayan ve dosya içeriğine,
sanığın duruşmada gözlenen haline uygun bir değerlendirme sonucu takdir
hakkının yerinde kullanılıp kullanılmadığının saptanmasıdır.
Ertelemeye yer olmadığına ilişkin karar, sanığın kişiliğinde var olan
nedenlere dayanmalıdır. Sanığın geçmişteki kişiliği tartışılarak ilerde suç
işleme eğilimi değerlendirilmeli ve sonucuna göre cezasının ertelenmesine yer
olup olmadığı karara bağlanmalıdır.
Ayrıca, gösterilen gerekçenin kendi içinde de çelişmemesi gerekir. Yasa
metnini tekrar etmek gerekçe olmadığı gibi suçun unsurları ya da cezayı
ağırlaştıran sebepler de gerekçe kabul edilemez. Yerel mahkemece, sanıkların
geçmişteki halleri irdelenmeden, gelecekteki suç işleme eğilimi
değerlendirilmeden, "TCY.nın 80. maddesinin uygulanmasını gerektiren teselsül
nedeniyle olumlu kanıya varılmadığından bahisle" yasal ve yeterli olmayan
gerekçe ile cezalarının ertelenmesine yer olmadığına karar verilemez. Bu
itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
* Çoğunluk görüşüne katılmayan Kurul Üyeleri, "Mahkemece gösterilen gerekçeye
göre direnme hükmünün onanması" doğrultusunda oy kullanmışlardır.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün
(BOZULMASINA), 13.12.1993 günü yapılan birinci müzakerede yasal çoğunluk
sağlanamadığından, 31.1.1994 günü yapılan ikinci müzakerede istem gibi
oyçokluğu ile karar verildi.
|