 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1993/5-100
K. 1993/167
T. 14.6.1993
* ZORLA IRZA GEÇMEK
* GÖZCÜLÜK YAPMAK
ÖZET : Sanığın olay yerine uzaklığı dahi kesin olarak saptanamayan bir yerde
gözcülükten ibaret bu iştiraki, diğer sanığın gerçekleştirdiği ırza geçme
eylemine dolayısıyla yardım niteliğinde olup, anılan yardımın mağdurenin
direncinin kırılmasına ve böylece istenilen sonuca daha kolay ulaşılmasına
neden olabilecek boyutta olmadığı açıktır. Bu sanık hakkında TCK.nun 417.
maddesiyle uygulama yapılamayacağından, yerel mahkeme direnme hükmünün
bozulmasına karar verilmelidir.
(765 s. TCK. m. 417)
Reşit olan mağdureyi zorla kaçırıp mayubiyetini müstelzim şekilde ırzına
geçmek ve bu suça iştirakten sanık Erdal'ın, TCK.nun 429/1, 59, 416/1, 418/2,
417 ve 59. maddeleri uyarınca 15 sene 7 ay 15 gün; sanık Mustafa'nın 429/1,
59, 416/1, 418/2, 417, 65/3 ve 59. maddeleri uyarınca 8 sene 12 ay 22 gün;
Güngör'ün 429/1 ve 59. maddeleri uyarınca 2 sene 6 ay ağır hapis cezalarıyla
cezalandırılmalarına, suçta kullanılan otomobilin zoralımına, müdahil lehine
manevi tazminata hükmolunmasına ve sanık Güngör'ün ehliyetinin 3 ay süreyle
geçici olarak geri alınmasına ilişkin, (Aydın Ağır Ceza Mahkemesi)nce verilen
14.2.1992 gün ve 74/186 sayılı hükmün sanıklar vekili tarafından temyizi
üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Beşinci Ceza Dairesi, 4.11.1992 gün ve
2741/3412 sayı ile;
"...Zorla kaçırma suçundan verilen hükme yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz
itirazlarının reddiyle mezkur hükmün onanmasına,
Sanıklar Erdal ve Mustafa vekillerinin zorla ırza geçme suçundan verilen hükme
yönelen temyiz itirazlarına gelince;
Sanık Mustafa'nın gözcülük yapmak suretiyle sanık Erdal'ın zorla ırza geçme
eylemine feran iştirak ettiği anlaşılmasına göre tebliğnamedeki bu konuya
ilişen bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine. Ancak:
Sanık Mustafa'nın eyleme fer'i maddi fail olarak iştirak ettiği sabit ise de,
olay yeri dışında gözcülükten ibaret bu iştirakın TCK.nun 417. maddesinin
konuluş gayesi dikkate alındığında öngörülen suç mahallinde "birden ziyade
kimseler tarafından işlenme" olarak kabulüne imkan bulunamadığı halde
sanıklara tayin olunan cezanın meskur madde ile artırılması"
isabetsizliğinden kararı bozmuştur.
Yerel mahkeme ise, 24.12.1992 gün ve 293/376 sayı ile;
"Sanık Mustafa'nın iştiraki olmasaydı diğer sanık tarafından mağdurenin zorla
ırzına geçilmesi bu şekilde mümkün olmayacaktır. Çünkü sanık Mustafa'nın
gözcülük yaptığını bilen bu sanık kendini güven içinde hissedip zorla ırza
geçme eylemini gerçekleştirmiş, mağdure ise kurtuluşu olmadığına inanıp
direncini kaybetmiştir.
Irza geçme ve tasaddi suçlarında şeriklerden biri fer'i fail olsa bile TCK.
nun 417. maddesiyle cezanın artırılması gerektiğinden yapılan uygulamada bir
isabetsizlik yoktur" biçimindeki açıklamalarla önceki hükümde direnmiştir.
Bu hüküm de sanıklar vekili tarafından süresinde temyiz edildiğinden dosya,
Yargıtay C. Başsavcılığı'nın bozma istekli 5.4.1993 gün ve 5/19859 sayılı
tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca
duruşmalı inceleme yapılacağına ilişkin bir yasa hükmü bulunmadığından
sanıklar vekilinin duruşmalı inceleme isteğinin reddine oybirliğiyle karar
verildikten sonra dosya üzerinde yapılan incelemede:
İncelenen dosyaya göre;
Çözümlenecek sorun, sanık Erdal'ın diğer sanıklarla birlikte zorla kaçırdığı
mağdurenin geceleyin ormanın kuytu yerinde ırzına geçtiği sırada olay yeri
dışında gözcülük yapan sanık Mustafa'nın bu durumu gözetilip TCK. nun 417.
maddesiyle uygulama yapılıp yapılamayacağına ilişkindir.
TCK.nun 414, 415 ve 416. maddelerinde yazılan fiil ve hareketlerin birden
ziyade kimseler tarafından işlenmesi halinde şeriklerden biri fer'i fail ise
TCK.nun 417. maddesiyle uygulama yapılabilmesi için fer'i failin olay yerinde
bulunup mağdur üzerinde manevi baskı oluşturulması ve suçu fiilen işleyen
sanığa cesaret verip onu arkalaması gerekir.
İncelenen maddi olayda, sanık Mustafa'nın diğer sanığın mağdurenin zorla
ırzına geçtiği sırada olay yerinde olmadığı, "Ormanın altındaki yol" diye
tarif edilen bir başka yerde gözcülük yaptığı saptanmıştır.
Sanığın olay yerine uzaklığı dahi kesin olarak saptnamayan bir yerde
gözcülükten ibaret bu iştiraki diğer sanığın gerçekleştirdiği ırza geçme
eylemine dolayısıyla yardım niteliğinde olup, anılan yardımın mağdurenin
direncinin kırılmasına ve böylece istenilen sonuca daha kolay ulaşılmasına
neden olabilecek boyutta olmadığı açıktır.
Bu itibarla, olay yeri dışında gözcülük yapan ve mağdurenin direncini kırmaya
yönelik hiç bir davranışta bulunmadığı belirlenen sanık Mustafa'nın saptanan
bu iştiraki gözetilip TCK.nun 417. maddesiyle uygulama yapılamayacağından
yerel mahkeme direnme hükmünün açıklanan bu nedenle bozulmasına karar
verilmelidir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme direnme hükmünün istem
gibi (BOZULMASINA), 14.6.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|