 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Yedinci Hukuk Dairesi
E. 1993/4732
K. 1993/12511
T. 1.12.1993
* KAZANDIRICI ZİLYETLİK (Araştırma biçimi)
ÖZET : Davalı Hazineye ait tapu kayıtları 105 sayılı Kanuna göre elkoyma ve
kamulaştırma sonucu oluşturulduğundan, kural olarak zilyetlik yolu ile
kazanılacak yerlerden olduğu kabul edilemez. Bu nedenle davacı 3402 sayılı
Kadastro Kanununun 46/1. maddesi hükmünden yararlanamaz.
Ancak, 19 Ekim 1960 tarih ve 105 sayılı Kanun, 18.10.1962 gün, 81 sayılı
Kanunla kaldırılmış ve taşınmazlarına elkonulan kişilerin 5000 dönüme kadar
(5000 dönüm dahil) taşınmazlarının sahiplerine iade edileceği hükme
bağlanmıştır. Bu durumda, dava konusu taşınmazların sahiplerine iade edilip
edilmediği, davacının dayandığı tescil ilamının taşınmazları kapsayıp
kapsamadığı, tescil ilamının Hazineyi bağlayıp bağlamayacağı hükümde
tartışılmalı ve 19 Ekim 1960 tarih, 105 sayılı Kanunun kaldırılması hakkında
çıkarılan 81 sayılı Kanun hükmünde öngörüldüğü şekilde araştırma ve inceleme
yapılarak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
(3402 s. Kadastro K. m. 14, 46/1)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün
Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde
olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği
görüşüldü:
Kadastro sırasında; 801 parsel sayılı 2700 m2 ve 802 parsel sayılı 19.600 m2
yüzölçümündeki taşınmazlar tapu kaydına dayanılarak davalı Hazine adına
tesbit edilmiştir. İtirazı, komisyonca reddedilen Abdullah, Herdem, Mehmet ve
Sait mirasçısı Kudret vergi kaydına, satınalmaya ve zilyetliğe dayanarak dava
açmışlardır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazın Kudret, Mehmet, Herdem,
Erdem ve Abdullah adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine
tarafından temyiz edilmiştir.
Hazine adına tapu kaydının oluşturulduğu günde davacı taraf yararına
taşınmazlar üzerinde zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının
gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de toplanan deliller
yetersizdir. Dava konusu taşınmazların Hazineye ait tapu kaydının kapsamında
kaldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı taraf
kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine ve tescil ilamına dayanarak dava
açmıştır. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46. maddesinde Hazine adına 4753
sayılı Kanuna göre tapuya bağlanan ve muhtaç çiftçiye dağıtılmayan
taşınmazların aynı Kanunun 14. maddesi hükmünde öngörülen koşulların
gerçekleşmesi halinde kişi adına tesciline karar verileceğini hükme
bağlamıştır. Taşınmazları kapsadığı kabul edilen Hazineye ait tapu kaydının
edinmesi incelendiğinde 19 Ekim 1960 günlü, 105 sayılı Kanuna göre tasfiye
komisyonları tarafından taşınmazlara el konulduğu ve 4753 sayılı Kanuna göre
kamulaştırılarak Hazine adına tapu kaydının oluşturulduğu açıklanmıştır. 3402
sayılı Kadastro Kanununun 46/1. maddesi hükmünde toprak tevzii
komisyonlarınca muhtaç çiftçiye dağıtılmak üzere tapuya bağlanan
taşınmazların dağıtılmaması diğer bir anlatımla Hazine uhdesinde kalması
halinde zilyet adına koşullarının varlığı halinde tesciline karar
verilebileceği açıklanmıştır. Davada Hazineye ait tapu kayıtları 105 sayılı
Kanuna göre el koyma ve kamulaştırma sonucu oluşturulduğuna göre zilyetlik
yoluyla iktisap edilebilecek yerlerden olduğu kabul edilemez. Bu nedenle
davacı taraf 3402 sayılı Kadastro Kanununun 46/1. maddesi hükmünden
yararlanamaz. Nevarki, 19 Ekim 1960 tarih, 105 sayılı Kanun 18.10.1962 günlü,
81 sayılı Kanunla kaldırılmış; 105 sayılı Kanunla taşınmazlarına el konulan
kişilerin 5000 dönüme kadar (5000 dönüm dahil) taşınmazlarının sahiplerine
iade edileceği hükme bağlanmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmazların
sahiplerine iade edilip edilmediği yönü 81 sayılı Kanun hükmünde öngörüldüğü
biçimde araştırılmamıştır. O halde davcının dayandığı tescil ilamı
uygulanmalı, taşınmazları kapsayıp kapsamadığı belirlenmeli, tescil ilamının
Hazineyi bağlayıp bağlamıyacağı hükümde tartışılmalı ve 19 Ekim 1960 tarih,
105 sayılı Kanunun kaldırılması hakkında çıkarılan 81 sayılı Kanun hükmünde
öngörüldüğü şekilde araştırma yapılmalı, sonucuna göre bir karar
verilmelidir. Bu nedenlerle Hazinenin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden
kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 1.12.1993 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
|