Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Yirminci Hukuk Dairesi

	E.	1993/4576
	K.	1994/7736
	T.	20.6.1994

*  ZİLYEDLİK YOLUYLA TESCİL  (Koşulları)

*  ORMAN 
*  YAYLA

ÖZET : Bir taşınmazın zilyedlik yoluyla tescile konu olabilmesi için,
 öncelikle tapuda kayıtlı olmaması; orman, mera, yayla ve kışlak gibi kamu
 malı niteliğindeki yerlerden bulunmaması ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi
 ile zilyedlikle yer kazanmaya ilişkin maddelerde yazılı koşulların davacı
 yararına gerçekleşmiş olması gerekir.

Buna göre; nizalı yer ve çevresinin niteliği öncesinin ne olduğu yöntemince
 araştırılmalı; yayla olduğu savunması varsa, bir yayla tahsis kararı veya
 genel yayla tapusu ya da özel idare kaydı bulunup bulunmadığı soruşturulmalı,
 varsa bu belgelerle birlikte dayanağı harita, ilgili mercilerden celbedilip
 mahalline uygulanmak suretiyle nizalı taşınmazın bu belgeler karşısındaki
 durumu saptanmalı, bu tür belgeler bulunamadığı takdirde, çevre köylerden
 seçilmiş yaşlı ve tarafsız mahalli bilirkişi ve Hazinenin yine çevre
 köylerden göstereceği tanıkların taşınmaz başında bilgilerine başvurularak;
 taşınmazın niteliği belirlenmeli, genel olarak "bir veya bir kaç köy, kasaba
 ve şehir halkının yaz aylarında hayvanlarını otlatmak ve serinlemek için
 tahsisen veya kadimen yararlandığı arazi parçaları" şeklinde tanımlanan
 kamunun yararlandığı yayla niteliğindeki yerlerde zilyedlikle toprak
 kazanılamayacağı ve bu gibi yerlerin özel mülkiyet konusu olamayacağı
 düşünülmelidir.

 (743 s. MK. m. 639, 641) (3402 s. Kadastro K. m. 16/B)

Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda, davanın kabulü
 yolunda kurulan hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı Hazine vekili
 tarafından istenilmekle; süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin
 kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki tüm belgeler incelenip,
 gereği düşünüldü:

Davacı, satın alıp zilyet olduğu taşınmazın tescilini istemiş, Yerel Mahkeme
 davayı kabul etmiştir. Ancak, yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli
 değildir.

1- Şöyle ki; bir taşınmazın tescile konu olabilmesi için, öncelikle tapuda
 kayıtlı olmaması; orman, mera, yayla ve kışlak gibi kamu malı niteliğindeki
 yerlerden bulunmaması ve 3402 sayılı Yasanın 14 ve zilyetlikle yer kazanmaya
 ilişkin maddeler yönünden gerekli koşulların davacı yararına gerçekleşmiş
 olması gerekmektedir.

2- Tapu Sicil Müdürlüğünce mahkemeye yazılan 4.2.1992 tarihli cevabi yazıda
 "davacı Emin adına, istenilen nitelikte gayrimenkul kaydına
 rastlanılamamıştır" şeklinde cevap verilmiş, mahkeme de bununla yetinmiştir.

3- Bu cevap, dava konusu taşınmazın tapuda kayıtlı olup olmadığı yolundaki
 soruya karşılık olmadığı gibi, kadastro işlemlerinin kadastro müdürlüğünce
 yapılması nedeniyle, dava konusu parselin genel kadastrodaki konumunun
 tespitine ilişkin soruya da cevap olamaz. Davalı parsel, davacı adına değil;
 herhangi bir kişi adına da kayıtlı olabilir. O halde, önemli olan belirlenen
 mevki ve sınırlara göre, dava konusu taşınmazın herhangi bir kişi veya
 kişiler adına tapuda kayıtlı olup olmadığıdır.

Yine Kadastro Müdürlüğü'nce 4.12.1991 tarihli cevabi yazıda davacının ikameti
 mahallesi kadastro çalışma alanında belgesizden edinilen taşınmazların
 belirlenemediği bildirilmiştir.

Oysa, araştırılması gereken husus, dava konusu taşınmazın bulunduğu kadastro
 çalışma alanı içinde aynı nitelikli başka taşınmazların davacı adına tescil
 edilmiş olup olmadığıdır. Zira, amaç "belgesizden kazanılacak toprak
 miktarının belirlenmesi suretiyle, 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki
 kısıtlamanın aşılmasını önlemektir".

O halde, davalı parselin tapuda kayıtlı olup olmadığı, davacının bunun dışında
 tescil davalarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı; kadastro işlemlerinin
 Kadastro Müdürlüğünce yapıldığı gözetilerek, taşınmazın bulunduğu yerde daha
 önce ve sonra tapulama yapılmış olup olmadığı, adı geçen kuruluştan
 sorulmalı; varsa, kesinleşmiş paftalar da istenmelidir.

Ayrıca, dosya kapsamına göre, kesinleşen orman tahdidi dışında kaldığı
 belirlenen taşınmaz hakkında, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile
 ziraatçi bilirkişi raporundan parsel üzerinde ve etrafında yayla evlerinin
 bulunduğu anlaşılmış olmakla, bu kez yayla kavramı üzerinde durulmalıdır.

4- Yayla, genel bir tanımlamayla, "bir veya birkaç köy-kasaba ve şehir
 halkının yaz aylarında hayvanlarını otlatmak ve serinlemek için tahsisen veya
 kadimen yararlandığı arazi parçaları" olarak ifade edilmektedir. Bu
 nitelikteki yerler MY.nın 641 ve 3402 sayılı Kadastro Yasasının 16/B madde
 hükümleri uyarınca kamu malı niteliğinde olup zilyetlikle kazanılamaz. Doğal
 olarak yararlanabilmenin gereği, yaylalar üzerinde geçici nitelikte basit
 bina ve hayvan ağılı bulunabilir; ancak, yerleşim amacına yönelik kalıcı
 inşaat yapılamaz; gerek kalıcı inşaat, gerek kısmi tarım yapılmış olması
 sonucu zilyetlik süresi ne olursa olsun, yaylalarda özel mülk olarak toprak
 kazanılamaz.

Öyle ise, taşınmaz ve çevresinin niteliği, öncesinin ne olduğu yöntemince
 araştırılmalı; bunun için bir yayla tahsis kararı veya genel yayla tapusu ve
 aynı köyle ilgili yaylaya ait özel idare kaydı olup, olmadığı soruşturulmalı;
 varsa, bu belgeler ve dayanağı harita ilgili yerden getirtilip, zemine
 uygulanmalı; taşınmazın tahsis kararı, tapu, özel idare kaydı ve haritasına
 göre durumu saptanmalıdır. Araştırmaya rağmen bu tür belgeler bulunamazsa, bu
 kez, taşınmaz ve çevresinin kadim kullanım şekli araştırılmak üzere, komşu
 köylerden seçilecek yaşlı ve tarafsız bilirkişiler ve Hazinenin çevre
 köylerden göstereceği tanıklar taşınmaz başında dinlenip; bilgilerine
 başvurularak, çekişmeli parsel ve çevresinden davacı ve komşu köyler ve
 kasaba halkının nasıl yararlandığı, öncesinin ne olduğu sorulup; eski
 keşifteki anlatımlar gözardı edilmeksizin niteliği belirlenip, kamunun
 yararlandığı yayla niteliğindeki yerlerde zilyedlikle toprak kazanılamayacağı
 özel mülkün söz konusu olamayacağı düşünülmelidir. Değinilen bütün bu yönler
 gözetilmeden eksik inceleme ve araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması
 usul ve yasaya aykırıdır.

S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazlarının
 kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 20.6.1994 günü oybirliği ile karar verildi.


    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini