Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



       T.C
  Y A R G I T A Y 
 19. HUKUK DAİRESİ
B A Ş K A N L I Ğ I	    

	 Y A R G I T A Y  İ L A M I

    Esas   :93/4373
    Karar  :94/3904

    Mahkemesi     :İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
    Tarihi        :31.12.1992
    No            :861-1159 
    Davacı        :1-Ali Tekin İnan 2-Özcan Özgen vek.av.Muhsin
	    Ergazi 
    Davalı        :T.Garanti Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü vek.Av.
	    Füsun Menteşe
	       
	Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda
 ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın  kısmen kabulüne, kısmen reddine
 yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince duruşmalı,
 davalı vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere
 çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili Av. Muhsin Ergazi
 ile davalı vekili Av. Nejla Çeper'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak
 hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz
 dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi,  gereği
 konuşuldu:

	                     - K A R A R  -

	1-Davacılar vekili, dava dilekçesinde; müvekkillerine kredi kartı
 üyelik sözleşmesine dayalı 1.000.000.- lira limitli Visa Classic/Yurt içi
 kredi kartı verildiğini, bu kartını kaybetmesi üzerine aynı gün durumu davalı
 bankaya bildirmesine karşın bankadan tahsil edilen ve kayıp ihbarından
 sonraki günlerde yapılmış kredi kartı harcama bedellerine ilişkin ekstrelerin
 gönderildiğini, daha sonra da ihtarnameyle bedellerin ödenmesinin
 istendiğini, oysa gününde yapılan kayıp ihbarına karşın durumu örgütüne ve
 anlaşmalı üyelerine bildirmekte geciken ve limiti aşarak ödeyen bankanın
 kusurlu olduğunu açıklayarak takip konusu miktarla borçlu olmadığının
 saptanmasını istemiştir.
	Davalı banka vekili yanıtında, davacının imzaladığı visa kartı
 sözleşmesinin 10. maddesinde üyenin yapmış olduğu harcamalardan, kartın
 kaybolması, çalınması ve bunun gibi nedenlerle kartın üçüncü kişilerce veya
 kendisi tarafından kötüye kullanılmasından sorumlu olduğu, 15. maddesinde ise
 böyle bir durumun yazılı olarak teyit edilmesinden sonra yapılacak tüm
 harcamalardan üyenin münhasıran sorumlu olacağının belirtildiği, uluslararası
 visa kuralları gereği verilen kartın yurt dışında da geçerli olduğundan
 bankaya kusur yükletilemeyeceğinden davanın reddiyle 40 ödence alınmasını
 istemiştir. 
	Mahkemece yanlar arasındaki sözleşme hükümlerine göre yurt dışı
 harcamalardan davacının sorumlu olmadığı, kayıp ihbarından sonra yurt içinde
 yapılan harcamalardan ise sorumlu olduğu, ancak davalı bankaca sigorta ve üye
 işyerlerinden yapılan tahsilata ilişkin faiz ve eklentilerden davacı yanın
 sorumlu tutulmaması gerektiğinden bu miktar düşülerek kalan banka alacağından
 davacının sorumlu olduğu belirlenerek sonuçta (32.674.030.- liralık) bölümden
 borçlu olmadığının saptanmasına, aşan istemin reddine karar verilmiştir. 
	Hüküm, davacı ve davalı yanca temyiz edilmiştir. 
	Yanlar arasında 23.1.1990 günlü Visa veya Mastercard kredi kartı
 üyelik sözleşmesi imzalanmıştır. Uyuşmazlık konularıyla ilgili olarak;
 sözleşmenin 2. maddesinde; sözleşmenin konusu, üyeye bankanın yurt içindeki
 ve Visa/mastercard İnternational sistemine giren mali kuruluşların yabancı
 ülkelerdeki anlaşmalı üye işyerlerinde ödeme aracı olarak geçerli olmak,
 banka/yurtdışı bankalardan nakit avans çekmelerde kullanılmak üzere kredi
 kartı verilmesidir. 
	Sözleşmenin 4. maddesinde, bankaca kredi kartı verilebilmesi için
 üyenin banka nezdinde yurtiçinde geçerli kredi kartları için borçlu cari
 hesap biçiminde işleyen bir "kredi kartı hesabı" ve ayrıca bir "vadesiz
 mevduat hesabı" yurtdışında geçerli kredi kartları için ise bir "vadesiz
 döviz tevdiat hesabı" açacağı öngörülmüştür.
	Sözleşmenin 5. maddesinde üye işyerinde yaptığı alışveriş ve
 yararlandığı hizmetler sonucunda formu bankaca hazırlanan üç nüsha satış
 belgesi imzalayacaktır. Satış belgesindeki imza ile visa kartındaki imza aynı
 kişiye ait olacak, benzerliği üye iş yerlerince denetlenecek, gerektiğinde
 kimlik saptaması yapılacaktır.
	Sözleşmenin kredi limiti başlıklı 9. maddesinde "Visa Classic Yurtiçi"
 veya "Matercard Yurtiçi" kartı kullanılmak suretiyle 30'ar günlük ekstre
 dönemleri içinde üye tarafından yapılabilecek harcamalar ile çekilebilecek
 nakit için bir limit tayin edileceği hüküm altına alınmış, ancak davacıya ait
 sözleşmeye herhangi bir limit kaydı konulmamıştır.
	Sözleşmenin 10. maddesinde, üyenin yapmış olduğu tüm harcamalardan,
 kartın kaybolması, çalınması ve bunun gibi nedenlerle kartın üçüncü kişilerce
 yada kendisi tarafından kötüye kullanılmasından sorumlu olduğu, tüm itiraz ve
 def'ilerden peşinen feragat ettiği, bankanın bu nedenle doğabilecek her türlü
 zarar ve ziyanını borçlu sıfatıyla kabul ve taahhüt ettiği belirtilmiş, 15.
 maddesinde ise, kartın kaybolması, çalınması veya kullanılmayacak derecede
 bozulması halinde durumun üye tarafından "kredi kartı merkezine" ya da
 bankanın en yakın şubesine veya diğer yetkili kuruluşlardan herhangi birine
 derhal bildirileceği, daha sonra da "kredi kartları merkezine" yazılı olarak
 teyit edileceği, durumun yazılı olarak teyit edilmesinden sonra yapılacak tüm
 harcamalardan üyenin münhasıran sorumlu olacağı, kayıp kart bildirimi
 kendisine ulaşan bankanın, derhal, bu durumu Türkiye'deki üyeleriyle visa ve
 mastercard internationalın kayıp kartlarla ilgili birimlerine ileteceği
 kararlaştırılmıştır. 
	Somut olayda, davalı bankaca davacılardan Özcan'ın kefaletiyle, öbür
 davacı Ali Tekin İnan'a visa/classic yurtiçi kredi kartı verilmiştir. Davacı
 16.6.1990 günlü dilekçesiyle bankanın kredi kartları müdürlüğüne başvurarak
 visa kartını kaybettiğini bildirmiş ve aynı gün "stoplist" listesine kaydını
 sağlamıştır. Kaybedilen bu kartla 16.6.1990 gününden 28.8.1990 gününe kadar
 gerek yurt içinde ve gerekse yurtdışında harcama yapılmıştır. 
	Kaybolan kredi kartının sadece yurtiçinde geçerli olması olgusuna
 uygun hazırlandığı, kayıp bildirimi üzerine sadece yurtiçinde stopliste
 alındığı, daha sonra yurtdışından limit altı harcamaların gelmesiyle
 yurtdışına 27.8.1990 gününde stoplist bildirimi yapıldığı banka yazısıyla
 belirlenmiştir. Bu durumda uluslararası visa kuralları gereği bu kartların
 yurtdışında da geçerli olduklarını bilen ya da bilebilecek durumda olan ve
 kayıp bildirimi kendisine ulaşınca davalı bankaca yurtiçinde geçerli kart
 nedeniyle yurtdışı stoplist bildirimi yapmaya gerek duymayan ve yurtdışı
 harcamaların intikal etmesi üzerine yurtdışı stoplist bildirimi yapması ve
 bunun da yurtiçi stoplist bildiriminin yayınlandığı 30.6.1990 gününde
 yapılmış olması halinde 28.7.1990 gününden itibaren başlayan yurtdışı
 harcamaların tamamının önlenebilmesi olası bulunmakla mahkemece, davalı
 bankanın kusurlu sayılması yerindedir. 
	Davacı, olumsuz saptama davasından önce mahkemeye başvurarak "açılacak
 dava sonuna kadar icra takibinin önlenmesini" istemiştir. Mahkemece bu istek
 yerinde görülerek güvence karşılığında davacı yararına ihtiyati tedbir
 yoluyla icra takibinin durdurulmasına karar verilmiştir. Dosya kapsamından
 tedbir kararının infaz edildiği kanıtlanmış değildir. Bu durumda sadece
 tedbir kararı verilmiş olması davalı alacaklı yönünden ödence kararı
 verilmesi için yeterli sayılmaz. Ayrıca tedbir kararının infaz edilerek icra
 takibinin eylemli durdurulması ve alacaklının da bu yüzden alacağını geç
 alması gerekir. Bu yön kanıtlanmadığına göre, temyiz isteminin reddi
 uygundur. 
	2-Bankalar kredi kartı verirken, kredi üye sözleşmesi yaparken gerekli
 dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Zira, bankaların gördükleri hizmetin
 bir gereği olarak tüm önlemleri düşünmek ve hizmetlerini yüksek düzeyde bir
 güvence ortamı içinde yürütmekle yükümlüdür. Banka müşterisinin de objektif
 ölçüler içinde davranması ve özellikle kötüye kullanma olasılığı olan kredi
 kartının rızası dışında elinden çıkması durumunda bankaya hemen bildirimde
 bulunması gerekmektedir. Bu sayede bankalara gerekli önlemlere başvurma
 olanağı sağlanmalıdır. 
	Buna koşut olarak yanlar arasındaki sözleşmenin 15. maddesinde
 öngörülen biçimde kayıp ihbarının yazılı olarak vurgulanmasından sonra
 yapılacak tüm harcamalardan üyenin tek başına sorumlu olacağı yolundaki
 hüküm, B.K.nun 99. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davalı bankanın yukarda
 açıklanan yükümlülüklerinden dolayı sorumluluktan kurtarmaz. Gerçekten üye
 sorumluluğunun süresiz olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır. Bunun makul
 objektif bir süreyle sınırlandırılması uygun olacaktır. Banka ile sigorta
 şirketi arasında yapılan sözleşmede, kayıp ihbarından başlıyarak bankaca
 keyfiyetin Türkiye'de üye işyerlerine, banka örgütüne ve visa ve mastercard
 international kayıp kartlar ilgili birimine duyurulması için 5 gün yeterli
 görülmüştür. Bu durumda kredi kartı sahibinin sorumluluğu durumunun bankaya
 yazılı teyidiyle bankanın bildirim yükümlülüklerini yerine getirebilmesi için
 öngörülecek makul bir süreyle sınırlı tutulmalı, bundan sonrası ayrı bir
 değerlendirme konusu olarak ele alınmalıdır. 
	Sürenin saptanmasında, bankanın iş, şube kapasitesi, çağdaş iletişim
 olanaklarından yararlanma durumu gözetilmelidir. Somut olayda davacının visa
 kartı kayıp ihbarını 16.6.1990 gününde yapmasına karşın dava konusu
 harcamaların Ağustos 1990 ayı sonuna kadar uzadığı anlaşılmaktadır. 
	Bu nedenle yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere davalı bankanın
 kendisine yapılan kayıp başvurusundan itibaren gerekli basiret ve özeni
 gösterip göstermediği, davacının uğradığı zarar ya da zararın artmasıyla
 ilgili bir kusur izafe edilip edilmeyeceği belirlenmelidir. B.K.nun 44.
 maddesi uyarınca birlikte kusurlu sayılıp sayılmayacağı tartışılıp
 değerlendirilmeli, belirlenen zarar karşılığı ödencede kusur oranına göre
 belli edilecek bir miktarın indirilmesi üzerinde durulmaması nedeniyle hükmün
 davacı yararına bozulması gerekmiştir. 
	SONUÇ : Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenle davalının tüm temyiz
 itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenle davacıların temyiz
 itirazlarının kabulüyle mahkeme kararının bozulmasına, vekili duruşmaya gelen
 davacılar yararına takdir edilen 750.000.- lira duruşma vekalet ücretinin
 davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, davacının peşin harcının istek
 halinde iadesine, aşağıda yazılı harcın davalıdan alınmasına,  18.4.1994
 gününde oybirliğiyle karar verildi.
	 	 	 
Başkan               Üye       Üye         Üye         Üye
Cengiz Kostakoğlu    Y.M.Günel  N.Sucu    K.O.Şengün  Y.Özdilek



lira-davalı
980.000 OH
246.000 PH
734.000 kalan
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini