 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onsekizinci Hukuk Dairesi
E. 1993/3523
K. 1993/5012
T. 15.4.1993
* KAMULAŞTIRMADA GEÇERSİZ TEBLİGAT (Tebliğe muttali olma)
* HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
ÖZET : Bir kişinin, önceden oturduğu köy muhtarına yapılan tebligat
geçersizdir.
Geçersiz olan bu tebligata muttali olan kişi, bankaya giderek, adına yatırılan
kamulaştırma parasını çekmişse, hak düşürücü sürenin başlangıcı bu resmi
işlemlerin yerine getirildiği tarih olduğundan, beş yıl sonra, usulsüz
tebligat yapıldığı gerekçesiyle, bedel artırım davası açamaz.
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 14/1) (7201 s. Tebligat K. m. 21, 32/1)
Dava dilekçesinde, kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların
davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü
cihetine gidilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün
kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Dava konusu taşınmazın kamulaştırması 28.1.1987 tarihinde yapılmış olup
teblige çıkarılan kamulaştırma evrakı muhtara 6.5.1987 tarihinde Tebligat
Kanununun 21. maddesi hükmüne göre yapılmıştır. Davacı vekili 9.9.1992
tarihinde açtığı bu dava ile müvekkili davacının başka adreste ikamet
ettiğini, bu sebeple tebligatın geçersiz olduğunu ileri sürmüş ve bedel
arttırımı isteminde bulunmuştur.
Mahkemece, davacının gerçekten tebligat çıkartıldığı köyden başka bir köyde
oturduğu yapılan araştırma sonucunda saptandığı için tebligat geçersiz
sayılmış ve davanın süresinde olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Davacının oturmadığı adrese çıkarılan ve bizzat kendisine yapılmayan
tebligatın geçersiz olduğunun kabulünde bir isabetsizlik yok ise de, dosyada
bulunan Ziraat Bankası'nca düzenlenmiş listeye göre kamulaştırma bedeli
tebligatın yapıldığı bildirilen 6.5.1987 tarihinden 9 gün sonra,14.5.1987
tarihinde davacıya ödenmiş bulunmaktadır. Bu durumda davacı 5 yıl geçtikten
sonra bu davayı açmıştır.
Tebligat Kanununun 32. maddesinin 1. fıkrası, "tebliğ usulüne aykırı yapılmış
olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise, muteber sayılır" hükmünü
getirmiştir. Davacı muttali olduğu anlaşılan tebligat üzerine bankaya giderek
adına yatırılmış bulunan kamulaştırma parasını çekmiş ve bu suretle tebligata
konu hususu bu resmi işlemle yerine getirmiştir. Bu yerine getirme tebligatın
konusu tüm hususlara ıttıladan öte bir durum olup bundan sonra davacı
yukarıda sözü edilen Tebligat Kanununun 32. maddesinin 2. fıkrasında yer alan
ve muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi olduğuna dair hükmüne
dayanarak 5 yıl geçtikten sonra kamulaştırmaya yeni ıttılada bulunduğu
gerekçesiyle dava açamaz. Aksinin kabulü iyi niyetli olmayan davacıya
müstehak olmadığı ikinci bir dava açma hakkını içerir ki böyle bir uygulama
objektif iyiniyet kurallarına ve hakkaniyete aykırıdır.
Bu nedenle dava, Kamulaştırma Kanununun 14. maddesinin 1. fıkrasında yazılı
hak düşürücü sürede açılmadığından davanın süre yönünden reddine karar
verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde kabulü doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde
hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan
kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin
harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.4.1993 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
|