Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


T.C
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi

	E.	1993/218
	K.	1993/760
	T.	29.1.1993

*  TAŞKIN YAPI
*  EŞYAYA BAĞLI BORÇ İLİŞKİSİ 
*  DAVA HAKKI 

ÖZET : Karşılık bir dava açılmasına gerek olmaksızın savunma yoluyla da MK.nun
 651. maddesinden kaynaklanan hakkın tanınması istenebilir. Taşkın yapı
 zarureti içinde bulunan taşınmaz mal maliki, MK.nun 651/2. maddesinde
 belirtilen koşulların gerçekleşmesi durumunda üzerine inşaat taşırılan
 taşınmaz malikinden olumlu bir edimi yasal olarak isteme hakkını kazanır. Bu
 istek, ya ayni bir irtifak hakkının tanınması, ya da üstüne taşırılan
 toprağın mülkiyetinin devrine ilişkin olup yasa bu hallerde bir borç ilişkisi
 kurmaktadır. Bu borç ilişkisi eşyaya bağlı olma niteliği itibariyle istem
 hakkı, asıl taşınmazın daha sonraki bir maliki tarafından, inşaat taşırılan
 taşınmazın yeni malikine karşı da yürürlüğe konabilir. Yeter ki MK.nun 651/2.
 maddesinde yazılı olan koşullar taşkın yapının meydana getirildiği anda ve
 ilk (asli) malikler arasında gerçekleşmiş olsun. Temelli olmayan yapılara MK.
 nun 654. maddesine göre 651. madde uygulanmaz. İfrazen temlik yönünden imar
 mevzuatına göre sakınca olup olmadığı da araştırılmalıdır.

 (743 s. MK. m. 651, 652, 654) (3194 s. İmar K. m. 16)

Taraflar arasındaki davadan dolayı, (K.Çekmece Asliye Hukuk Hakimliği)nden
 verilen 24.12.1991 gün ve 118-1369 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan
 3.11.1992 gün ve 4744-12742 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı ve
 karşı davacılar vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği
 görüşülüp düşünüldü:

Davalılara ait 756 parsel sayılı taşınmazın üzerinde inşa edilen binanın,
 davacıya ait komşu 757 parsel sayılı taşınmaza taşkın bulunduğu uzman
 bilirkişi aracılığıyla yapılan çap uygulaması ile saptanmıştır. Taşkın
 yapının ise, her iki taşınmazın (parselin) aynı kişilere ait iken inşa
 ettirildiği toplanan delillerden açıkca anlaşılmaktadır.

Davacının çap kaydına dayanarak açtığı elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil
 isteğini içeren davasına karşı; taşkın yapı maliki olan davalı, binanın
 önceki malik zamanında inşa edildiğini, kendisinin de taşınmazı bu şekilde ve
 iyiniyetle satın alarak iktisap ettiğini bildirmiş; mukabil davasında MK. nun
 651/2. maddesi uyarınca temliken tescil isteğinde bulunmuştur. Esasen,
 karşılık bir dava açılmasına gerek olmaksızın savunma yoluyla da MK.nun 651.
 maddesinden kaynaklanan hakkın tanınmasının talep edilebileceği kararlılık
 kazanmış yargısal uygulama da öngörülmüştür.

Bilindiği gibi, taşkın yapı zarureti içinde bulunan taşınmaz mal maliki, MK.
 nun 651/2. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmesi durumunda üzerine
 inşaat taşırılan taşınmaz malikinden olumlu bir edimi yasal olarak talep etme
 hakkını kazanır. Bu talep, ya ayni bir irtifak hakkının tanınması ya da
 üstüne taşılan toprağın mülkiyetinin devrine ilişkin olur. Yasa bu hallerde
 bir borç ilişkisi kurmaktadır. Bu borç ilişkisinin eşyaya bağlı olma niteliği
 itibariyle talep hakkı, asıl taşınmazın daha sonraki bir maliki tarafından,
 inşaat taşırılan taşınmazın yeni malikine karşıda yürürlüğe konabilir.
 Yeterki MK.nun 651/2. maddesinde yazılı olan koşullar, taşkın yapının meydana
 getirildiği anda ve ilk (asli) malikler arasında gerçekleşmiş bulunsun (Kemal
 Oğuzman-Özel Seliçi, Eşya Hukuku, İst. 1978, Sh. 483; Suat Bertan, Ayni
 Haklar, Cilt: 1, Ank. 1976, Sh. 645 vd.; Selahattin Sulhi Tekinay, Eşya
 Hukuku, İst. 1978, sh. 611).

Hemen belirtilmelidirki, MK.nun 651. maddesinde, anılan Kanunun 650.
 maddesindeki (...binanın kıymetinin arsanın kıymetinden fazla olması...)
 şartına değinilmiş değildir. Sınırı aşan yapılardan hangilerine 651.
 maddesinin uygulanabileceğini belirtmek için bu maddenin birinci cümlesinde
 (.. inşaat ve imalat...) sözleri kullanılmıştır. MK.nun 652. maddesinde de
 (... devamlı surette birleştirilen inşaat ve imalat..) denilmiştir. Kanunda
 arka arkaya yer almış bulunan bu iki maddede, bilinçli olarak benzer
 sözcüklere yer verilmiştir. 651. maddenin uygulanmasını gerektiren yapılar
 neler ise, 652. maddeye göre bu gibi yapılar için yapı sahibi yararına üst
 hakkı (inşaat hakkı) kurulabilir. İnşaat ve imalat denilince, bina ve benzeri
 yapılarla onların mütemmim cüz'üleri anlaşılmalıdır. Toprakla sıkı surette
 birleşmiş olması kaydıyla toprağın alt ve üstünde (örneğin; sarnıç, çeşme,
 elektrik ve su tesisleri ve merdivenler) insan emeğiyle meydana getirilmiş
 bütün yapılar kast olunmuştur.

Kuşkusuz, yapının temelli bırakılmak maksadıyla yapılmış olması gerekir.
 MK.nun 654. maddesine göre temelli olmayan yapılara 651. madde uygulanamaz
 (Bertan, age., Sh. 635-636). Öğretide, farklı bir görüşe yer verilmiş
 değildir. Aksine, İsviçre Federal Temyiz Mahkemesi kararlarında görüşlerin en
 fazla değinilen ve ayni hakları geniş biçimde şerh eden Prof. Dr. C. Wieland,
 hafif binalar yönünden dahi irtifak hakkı kurulabileceğini kabul etmektedir
 (Prof. Dr. C. Wieland, Ayni Haklar; İ. Hakkı Karafaki Tercümesi, 1946 tarih,
 Sh. 210).

O halde, mahkemece yukarıda açıklanan ilke ve olgular gözetilerek
 değerlendirme yapılması ve ayrıca, halin icabının müsait bulunup
 bulunmadığının; diğer bir değişle, ifrazen temlik yönünden imar mevzuatına
 göre sakınca olup olmadığının araştırılması, ondan sonra varılacak sonuç
 doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, yalnızca (..zemin değerinin,
 taşan bina değerinden fazla bulunduğu..) şeklindeki gerekçeyle asıl davanın
 kabul edilmesi ve karşılık temliken tescil davasının reddedilmesi
 isabetsizdir.

Öyle ise, karar düzeltme isteği kabul edilmeli ve yerel mahkemece verilen
 hüküm yukarıda değinilen gerekçelerle bozulmalıdır.

S o n u ç : Davalılar ve karşı davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin
 HUMK.nun 440. maddesi uyarınca kabulüne ve Dairenin 3.11.1992 tarih,
 4744/12742 sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına; Küçükçekmece Asliye
 Hukuk Mahkemesi'nce verilen 24.12.1991 tarih, 118/1369 sayılı hükmün
 belirtilen nedenlerden ötürü, HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA),
 peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.1.1993 tarihinde
 oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI
* Medeni Kanunun 618. maddesinde deyimini bulan mülkiyet hakkı, özellikle
 konumuzla ilgili taşınmaz mülkiyeti, anılan yasanın belirttiği sınırlar
 içeresinde sahibine çıkarıyla kayıtlı yararlanma ve tasarruf etme yönünden
 mutlak egemenlik yetkileri veren bir haktır. Bu hak, MK.nun 644 ve 645.
 maddelerinde ifade edildiği üzere, tapu kütüğündeki kadastro planında, yada
 arz üzerinde mevcut işaretlerle belirli yatay sınır ile aynı yatay sınırın
 altında ve üstünde mevcuttur.

Bu kapsamdaki mülkiyet hakkı, sahibinin arzusu dışında taşınmazına
 yöneltilecek her tecavüz MK.nun sağladığı olanaklarla giderilebilir. Bu
 cümleden olarak taşınmazın tecavüz edilen malik; 1- Medeni Kanunun 618.
 maddesine dayanarak elatmanın önlenmesi, 2- Medeni Kanunun 895. maddesi
 uyarınca taşınmazın geri alınması (istirdadı) ve 896. maddesinden
 yararlanarak zilyedliğine yapılan tecavüzün ortadan kaldırılması, 3- Medeni
 Kanunun 894. maddesine göre fiili kuvvet kullanmak suretiyle tecavüzü önleyip
 ortadan kaldırabilir.

Kuşkusuz her hakkın olduğu gibi mülkiyet hakkının da özellikle yararlanılması
 yönünden birkısım sınırları olduğu muhakkaktır. Nitekim, MK.nun 618.
 maddesindeki (...kanun dairesinde...)., 644. maddesindeki (...kanuni
 takyitler müstesna olmak üzere....) tarzındaki deyimlerin bu sınırları ifade
 etmek üzere konduğu düşünülmelidir.

Somut olayla ilgili olarak da, MK.nun (648-651.) maddelerinin, mutlak
 korunmaya değer mülkiyet hakkının, istisnai sınırlandırılması olduğu
 söylenebilir. Ne varki, kural ile istisnası birarada düşünülmek gerektiğinde,
 ya da bu iki değer çatıştığında, yorum ve irdelemenin çok dikkatli yapılması
 düşüncede ağırlığın kuraldan yana olmasına özen gösterilmesi gereklidir. Aksi
 hal kuralı ortadan kaldırır. Eldeki davada MK.nun 651/2. maddesinin,
 uygulaması ve tartışılmasını gerektiren taşkın inşaat söz konusudur.
 Bilindiği üzere anılan yasa uyarınca taşkın yapı sahibi, üzerine inşaat
 taşırılan taşınmaz malikinden ya ayni bir irtifak hakkının tanınmasını, yada
 üstüne taşılan toprağın mülkiyetinin kendisine devrini isteyebilir. Bunun
 içinde MK.nun 651/2. maddesinde yazılı "iyiniyet" koşulunun taşkın yapının
 inşaa edildiği anda mevcut olması ve "icabı halin müsait bulunması"
 gereklidir. Somut olayda taşkın yapı sahibinin iyiniyetli olduğu
 tartışmasızdır. Ancak, icabı halin, diğer bir deyişle, "durumun elverişli"
 olup olmadığı hususunda yerel mahkeme ile daire arasında görüş birliği
 yoktur. Esasen yasa hükmündeki "durumun elverişli" olmasından neyin
 anlaşılması gerektiği de belirsizdir. Bu belirsizliğe rağmen uygulamada
 genellikle, tecavüz edilen kısmın ifrazına imar durumunun olanak vermemesi,
 tecavüz edilen arsa kısmının taşkın yapı sahibine verilmesinde, geri kalan
 arsanın ise yaramaz hale gelmesi hallerinde durumun elverişli olmadığı
 düşünülmektedir.

Oysa haksız ve taşkın inşaatta yasal düzenlemelerin, arsa maliki ile malzeme
 sahibinin karşılıklı çıkarları gözönünde bulundurularak bazı çözümler
 getirdiği, ekonomik bir bütün oluşturan bir yapının yada taşkın kısmın
 yıktırılmasında, yaratılan ekonomik değerlerin korunması saikini de ön planda
 tutulduğu en azından tutulması gerektiği kuşkusuzdur. 

Hal böyle olunca, tecavüz eden inşaat ve imalatın ortadan kaldırılması büyük
 masraf ve külfeti gerektirmiyorsa, yahut tecavüz edilen kısım üzerinde bir
 mülkiyet hakkının tanınması ile elatılan arz malikinin karşılaşacağı zarar,
 bundan tecavüz edenin elde edeceği menfaate nazaran açıkca fazla ise diğer
 koşullar gerçekleşmiş olsa bile taşkın yapı sahibinin MK.nun 651. maddesinden
 yararlandırılması düşünülemez, "durumun elverişli" olduğundan söz edilemez.
 İşte bu halde, başlangıçta değinilen nitelikleriyle mülkiyet hakkına üstünlük
 tanınıp taşkın kısmın kaldırılması gereklidir. Nitekim bir kısım daire
 kararlarında olduğu gibi Hukuk Genel Kurulu'nun 30.10.1991 gün ve
 1991/1-485-542 ve 16.5.1984 gün ve 385-552 sayılı kararlarında da aynı
 ilkeler benimsenmiştir.

Açıklanan nedenlerle, zeminden daha değerli olmayan, yıkılması yukarda
 belirtilen ölçülere göre aşırı zarar doğurmayan nitelikteki binanın yıkılması
 yoluyla elatmanın önlenmesine dair mahkeme kararının doğru olduğu inancıyla
 sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum. Düzelterek onamaya dair 3.11.1992 gün
 ve 4744/12742 sayılı karara yönelik karar düzeltme isteminin reddi gerektiği
 düşüncesindeyim.

Orhan UZGÖREN
Üye



    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

    Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini