 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Ceza Genel Kurulu
E. 1993/2-187
K. 1993/227
T. 4.10.1993
* ETKİLİ EYLEM
ÖZET : Tür ve miktarı itibarıyla kesin olan kararların suç vasfına yönelik
temyizi mümkündür.
Sağlık ocağı tabipliğinden verilen rapor ile hastaneden verilen rapor arasında
çelişki varsa, Adli Tıp Kurumu'ndan yeniden rapor alınmalı, suç vasfı ve
mahkemenin görevli olup olmadığı buna göre belirlenmelidir.
(765 s. TCK. m. 456)
Hakaret ve etkili eylem suçlarından sanık Mehmet, Fadime ve Halime'nin;
hakaret suçundan beraatlerine, etkili eylem suçundan T.C Yasasının 456/4.
maddesi uyarınca 60.000'er lira ağır para cezasıyla cezalandırılmalarına
ilişkin, (Kıbrıscık Sulh Ceza Mahkemesi)nce 14.4.1992 gün ve 3-23 sayı ile
verilen kararı, Üst C. Savcısı tarafından suç vasfına yönelik olarak ve
aleyhe temyizi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay İkinci Ceza Dairesi'nce,
22.12.1992 gün ve 12441-13304 sayı ile;
(Şikayetçinin Kıbrıscık Sağlık Ocağı tarafından verilen 28.11.1991 günlü ilk
raporunda hayati tehlike olduğu belirtilerek gözlem altına alındığı, SSK.
Bolu Hastanesi'nden verilen 17.12.1991 günlü kesin raporun ise hayati tehlike
sütununda, "yoktur" demekle yetinildiği ve raporların içerdikleri bulgular
itibari ile yeterli nitelikte olmadıkları gözönüne alınarak, raporlar, varsa
hasta tabela ve gözlem kağıtları ile filimlerinin Adli Tıp Kurumu'na
gönderilerek yaraların hayati tehlike doğuracak nitelikte olup olmadığı, iş
ve güçten kalma süresi hususunda rapor alınarak sonucuna göre sanıkların
hukuki durumlarının takdir ve tayini gerekirken eksik soruşturmayla yazılı
şekilde karar verilmesi) isabetsizliğinden bozulmuştur.
Yerel Mahkeme ise, 2.2.1993 gün ve 7-3 sayı ile; inceleme konusu kararın,
verilen cezanın tür ve miktarı itibariyle kesin olduğu açıklamasıyla, temyiz
incelemesi yapılamayacağı görüşüyle, önceki kararda direnmiştir.
Bu karar da, Yerel C. Savcısı tarafından süresinde temyiz edildiğinden, dosya
Yargıtay C. Başsavcılığı'nın "bozma" istekli 28.6.1993 gün ve 2/22881 sayılı
tebliğnamesiyle, Birinci Başkanlığa gönderilmekle; Ceza Genel Kurulu'nca
okunda, gereği konuşulup düşünüldü:
İncelenen dosyaya göre;
Özel Daire, şikayetçi hakkında Kıbrıscık Sağlık Ocağı Tabipliği'nce verilen
28.11.1991 günlü raporla, SSK. Bolu Hastanesi'nden verilen 17.12.1991 günlü
rapor arasında, şikayetçinin hayati tehlike geçirip, geçirmediği yönünden
çelişki bulunduğu ve bu haliyle iki raporunda tatmin edici olmaktan uzaklığı
nedeniyle, Adli Tıp Kurumu'ndan yeniden rapor alınarak, suç vasfının ve
mahkemenin görevli olup olmadığının buna göre belirlenmesi gerektiğini
benimserken, Yerel Mahkeme verilen cezanın tür ve miktar itibarı ile CYUY.nın
305. maddesi uyarınca kesin olduğunu ve temyiz denetimine tabi
tutulamayacağını ileri sürmektedir.
Yerel Mahkemenin bozmaya konu önceki kararı üst C. Savcısı tarafından ve suç
vasfına yönelik olarak sanıklar aleyhine temyiz edilmiştir. Yargıtay'ın
duraksamasız uygulamalarına göre, tür ve miktarı itibarı ile kesin olan
kararların dahi suç vasfına yönelik temyizi halinde, Yargıtay denetimine tabi
tutulacakları benimsenmiştir. Bu husus maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını
amaçlayan Ceza Yargılamasının doğal sonucudur.
Kaldı ki, şikayetçinin raporları arasında "hayati tehlike" bakımından bulunan
çelişkinin giderilmesi mahkemenin görevini de ilgilendirmektedir. Görev
kuralı kamu düzenini ilgilendirdiğinden, yargılamanın her hal ve aşamasında
kendiliğinden gözönüne alınmak zorunludur. Uyuşmazlık konusu olayda, Adli Tıp
Kurumu'nun ilgili ihtisas dairesinden alınması gereken raporda, şikayetçinin
hayati tehlike geçirdiği veya on günden fazla iş ve güçten kalacağı
belirtilirse, Yerel Mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekecektir.
Bu itibarla, suç vasfına yönelik olarak yapılan aleyhe temyiz üzerine verilen
Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, yasal olmayan gerekçe ile
direnilmesi isabetsizdir. Hükmün bu sebepten bozulmasına karar verilmelidir.
S o n u ç : Açıklanan nedenlerle Yerel C. Savcısının temyiz itirazları ile
tebliğnamedeki düşünce bu itibarla yerinde görüldüğünden, sair yönleri
incelenmeyen hükmün bu sebepten (BOZULMASINA), 4.10.1993 gününde oybirliğiyle
karar verildi.
|