Hukuki.NET


Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 



       T.C.
 Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu

E.1993/18-778
K.1993/876
T.29/12/1993

	ÖZET: Olayda çözümlenmesi gereken sorun, 7201 sayılı Tebligat
 Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulsüz olup
 olmadığıdır. Madde incelendiğinde, iki ayrı halin birlikte düzenlendiği
 görülecektir.

	a) Tebellüğden "imtina edilmesi"(kaçınılması);
	Tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı o yerin muhtar veya ihtiyar
 heyeti veya meclis azasından birine veyahut zabıta amir veya memuruna imza
 mukabilinde teslim eder. Düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya
 yapıştırır. Durumu en yakın komşulardan birine, varsa yönetici veya kapıcıya
 da bildirir.

	b) Adreste bulunulmaması; 
	Tebliğ memurunun; adreste bulunmama sebebini; yönetici, kapıcı,
 muhtar, ihtiyar kurulu ve meclis üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik
 ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan
 çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir.
 Muhatap ölmüşse veya gösterilen adresten devamlı olarak ayrılmış ve yeni
 adresi de tebliğ memurunca tesbit edilememişse tebliğ evrakı, çıkaran mercie
 geri gönderilir. 
	Bu durumda, tebliğ memuru yukarıda açıklanan ilkelere uymadığından
 Tebligat Kanununun 21. maddesine göre yapılan tebligat geçerli değildir. Bu
 yöne değinen direnme kararı yerindedir.
	Taraflar arasındaki "kamulaştırma bedel artırımı" davasından dolayı
 yapılan yargılama sonunda; (Bursa Dördüncü Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın
 kabulüne dair verilen 18.6.1992 gün ve 155-453 sayılı kararın incelenmesi
 davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onsekizinci Hukuk
 Dairesi'nin, 24.12.1992 gün ve 13418-13166 sayılı ilamıyla; (...Davacılara
 tebligat; oturduğu köy adresine çıkarılmış olup, getirtilen tebligat
 mazbatasında "adreste kimse bulunmaması üzerine kapısına ihbarname
 yapıştırılıp en aykın komşusuna haber verilerek köy bekçisi Salih imzasına
 tebliğ ettim" ibarelerinin yazılı olduğu görülmüştür. Bu ibarelerden
 tebligatın Tebligat Kanununun 21. maddesi hükmüne uygun bir biçimde yapıldığı
 anlaşılmaktadır. Bu tebliğ mazbatasının sahte olduğu ya da gerçeğe aykırı
 olduğu konusunda hiçbir iddia ileri sürülmemiş olması karşısında tebligatın
 geçersizliğinin kabulüyle yazılı olduğu şekilde davanın süresinde açılmış
 sayılması doğru görülmemiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri
 çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda
 direnilmiştir.
	Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
 edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
 görüşüldü:
	Davacı İbrahim'in, Bursa Merkez, Hasanköy Aşağılan mevkii'ndeki 316
 parsel numaralı taşınmazından 1017 metrekaresinin irtifak hakkı, B.... Boru
 Hattı Tesisleri için kamulaştırılmış ve adı geçenin oturduğu köy adresine
 gönderilen kamulaştırma kararı ve eklerinin, (adreste kimse bulunmaması
 üzerine kapısına ihbarname yapıştırılıp en yakın komşusuna haber verilerek
 köy bekçisi Salih imzasına) şerh verilerek tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bu
 şekil ile tebliğ işleminin 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine göre yapıldığı
 açık bir olgudur.
	Davacı vekili, tebligatın usulüne uygun olmadığını ileri sürerek,
 davacının "ıttıla tarihi"nin, 18.2.1992 bulunduğunu belirtmekte ve bunun
 sonucu olarak, 20.2.1992 tarihinde ve süresinde açtıkları davanın esası
 incelenerek kamulaştırma bedelinin 38.000.000 TL. daha artırılıp, 38.101.700
 TL. olarak tayin ve tesbitine karar verilmesini istemektedir.
	Yerel mahkemece davanın süresinde olduğu kanısına varılarak istemin
 esası incelenmiş, Özel Dairenin çoğunlukla verdiği kararda ise, tebligatın
 usulüne uygun olarak yapıldığı kabul edilerek süresinden sonra açılan davanın
 reddi gerektiğine işaretle hüküm bozulmuştur.
	Olayda çözümlenmesi gereken sorun, davacı İbrahim'e noterlik kanalı
 ile gönderilen kamulaştırma kararı ve eklerinin, usulüne uygun olarak tebliğ
 edilip edilmediği, bir başka deyişle 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine göre
 yapılan tebliğ işelminin usulsüz olup olmadığıdır.
	Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddede;
 kendisine tebligat yapılacak kimse veya muhatap manıma kendisine tebligat
 yapılabilecek kimselerden hiç birisinin gösterilen adreste bulunmamaları veya
 tebellüğden imtina etmeleri durumunda yapılacak işlemler açıklanmıştır. Madde
 dikkatlice incelendiğinde burada iki ayrı halin birlikte düzenlediği
 görülecektir. Bunlardan birincisi, kendisine tebligat yapılacak kimse veya
 muhatap adına tebligatı kabul edebilecek olanlardan (muhatapla birlikte
 oturan ailesi efradı, daimi memur veya müstahdemi... vs.) hiçbirisinin
 "gösterilen adreste bulunmaması", diğeri ise adı geçenlerin "tebellüğden
 imtina etmeleri" hususlarıdır.
	a) tebellüğden "imtina edilmesi" (kaçınılması):
	Muhatap veya onun adına tebligatı alabileceği Yasada belirlenenlerin,
 tebliğ evrakını almaktan imtina etmeleri halinde ne şekilde işlem yapılacağı
 21 maddeye paralel olarak Tüzüğün 30. maddesinde düzenlenmiştir.
	Buna göre, ilgilinin adreste bulunmasına rağmen tebsliğ evrakını almak
 istememesi, işi sürüncemede bırakıp keyfiliğe yol açağından bir başka
 deyişle; Tebliğ işlemi muhatabın rızasına terk edilmiş olacağından bu gibi
 hallerde Tüzüğün 30. maddesi hükmüne göre; Tebliğ memuru, tebliğ olunacak
 evrakı o  yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi arasında birine
 veyahut zabıta amir veya memuruna imza mukabilinde teslim eder. Tebliğ memuru
 Tüzüğe ekli iki numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi
 gösterilen adresteki kapıya yapıştırır. Durumu muhataba duyurmasını mümkünse
 en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. 
	Görüldüğü üzere tebellüğden çekinme halinde muhatap veya onun adına
 tebliğ yapılabilecek kimselerin tebligat adresinde bulunmaları sebebiyle
 yapılacak işlem, Tüzüğün 30. maddesinde belirlenenden ibarettir. Tebligat
 parçasının incelenmesinde tebellüğden imtina edildiğinin açıklanmış olması
 halinde maddede yazılı olanlara tebliğ evrakının bırakılıp bırakılmadığının
 iki numaralı fişin kapıya yapıştırılıp yapıştırılmadığının ve en yakın
 komşuya veya yöneticviye ya da kapıcaya haber verilip verilmediğinin
 denetlenmesi sonucu hakim, tebligatın geçerli olup olmadığını tesbit
 edecektir.
	b) Adreste bulunulmaması:
	Muhatabın adreste bulunmaması halinde PTT. memurunun ne şekilde
 davranacağı Tüzüğün 28. maddesinde yazılıdır. Buna göre; muhatap veya muhatap
 adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa,
 tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu,
 yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu ve meclisi üyeleri, zabıta amir ve
 memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutunağına yazıp altını
 imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin
 imzalaması gerekir. Muhatap ölmüşse veya gösterilen adresten devamlı olarak
 ayrılmış ve  yeni adresi de tebliğ memurunca tesbit edilmemişse, tebliğ
 evrakı, çıkaran merci'e geri gönderilir.
	Anlaşılacağı üzere Tüzüğün 28/2. maddesinde, muhatabın ölmüş olması
 veya gösterilen adresten devamlı olarak ayrılmış ve yeni adresinin tebliğ
 memurunca tesbit edilmemiş bulunması halinde tebliğ evrakının iade edileceği
 yazılıdır.
	Tebligat görevlisinin, tebligat adresinde hiç kimseyi bulamaması ve
 kendilerine tebligat ayıpılabilecek kimselerin de o adresi terk etmelir
 durumunda, bu adres tebliğ mazbatısındaki muhsus yerine ve tebliğ evrakındaki
 adresin bulunduğu tarafa yazılır. Eski adresin üzeri çaprazvari biçiminde
 çizilir. Yeni adresin tebliğ memurunun tevzi bölgesi içerisinde olması
 halinde tebligat bu adrese yapılır, yeni adresin aynı PTT. merkezinin diğer
 bir dağıtım bölgesinde veya başka bir PTT. merkezinin mıntıkası içinde
 bulunması durumunda ise tebliğ evrakı yeni adrese tebliğ sağlanması için
 tebliğ memuru tarafından bağlı olduğu merkeze geri verilir.
	Muhatabın veya onun adına kendisine tebligat yapılabilecek olanların
 adreste bulunmamaları halinde, tebliğ memuru, "adreste neden bulunulmadığını"
 bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclis
 üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek, beyanlarını tebliğ
 tutanağına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu
 yazarak tevsik etmesi gerekir.
	Burada tüzüğün 28. maddesi, PTT. memuruna ilgilinin neden adreste
 bulunmadığını "tahkik etme" görevini yüklemiştir. PTT. memuru bu tahkikatın
 soncunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkca belirtildiği için
 ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu suretle yapılan işlemin usulüne uygun
 olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir. Muhatabın adreste
 bulunmamakla beraber, orada ikamet ettiği, fakat tevziat saatlerinden sonra
 adrese geldiği beyan edilirse, bu takdirde 2 numaralı fişin kapıya
 yapıştırılması, komşuya haber verilmesi ve tebliğ evrakının zabıtaya veya
 muhtara bırakılması işlemlerine geçilebilecektir.
	Bu itibarla, Tüzüğün 28. maddesinde yazılı olan ve maddede belirtilen
 kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle muhatabın (ya da muhatap
 namına tebligatı alabilecek olanların) bu adreste bulunduğu "tevsik
 edilmeden" Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapılan tebliğ işlemi
 geçersizdir. 
	Özetlenecek olursa, Tebligat Kanunu'nun 21. madesine göre yapılacak
 tebliğ işleminin geçerliliği, PTT. memurunun yapacağı tahkikata göre
 muhatabın bu adreste bulunduğunun tesbitine ve bu işlemi tebligat parçasına
 yazarak maddede belirtilen kişilere imzalatmasına bağlıdır. Gerekli tevsik
 işlemi Hakim denetimini sağlayacak ve muamelenin droğru olup olmadığına karar
 verilmesi yönünden yardımcı olacaktır.
	21. maddeye göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi iki numaralı
 fişin (ihbarnamenin) kapıya yapıştırıldığı tarihtir (Madde: 21/son cümle).
 tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, PTT.
 memurunun yukarıda yazılı araştırmayı mutlaka yapmasına ve muhatabın o anda
 adreste olmamakla biklikte tevziat saatlerinden sonra geldiğinin tevsik
 edilmesine bağlıdır. Eğer, açıklanan durumu beyan eden ilgililer imzadan
 çekinirlerse, PTT. memuru çekinme nedeniyle, araştırma sonucunu kendisi
 imzalamkla yetinecektir.
	Bu  İlkeler Hukuk Genel Kurulu'nun 13.10.1965 gün ve 2/793-360 sayılı
 ve 16.9.1991 gün ve 7/2371-604 sayılı kararlarında da aynen benimsenmiştir.
	Bu durumda, tebliğ memuru yukarıda açıklanan ilkelere riayet etmediği
 için 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine göre yapılan tebligat usulüne uygun
 bir tebliğ işlemi olarak değerlendirilemez. Bu yöne değinen direnme kararı
 yerindedir. Nevarki, Özel Dairece işin esasına yönelik temyiz itirazları
 incelenmediğinden dosya gerekli tetkikat için Özel Dairesine gönderilmelidir.
	SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü mahkemenin, davacıya
 yapılan tebligatın usulsüzlüğüne değinen direnmesi yerinde isede, diğer
 temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Onsekizinci Hukuk Dairesi'ne
 gönderilmesine, 22.12.1993 günlü ilk görüşmede yasal çoğunluk
 sağlanamadığından, 29.12.1993 günü yapılan ikinci görüşmede oyçokluğuyla
 karar verildi.

Birinci Başkanvekili   11.H.D.Bşk.       10.H.D.Bşk.       6.H.D.Bşk.
İ.Teoman PAMİR         N.Özkan           İ.T.Ozanoğlu      Ö.N.Doğan
Bozma                  Bozma                               Bozma

12.H.D.Bşk.            15.H.D.Bşk.       9.H.D.Bşk.        18.H.D.Bşk.
B.C.Kadılar            M.S.Aykonu        S.Çetinelli       S.Rezaki
                       Bozma             Bozma             Bozma

14.H.D.Bşk.            5.H.D.Bşk.V.      7.H.D.Bşk.V.      E.A.Özkul
E.Özdenerol            Y.S.Kitiş         İ.Haznedaroğlu    Bozma
                       Bozma             Bozma           

D.Topçuoğlu            S.Tükenmez        Ö.Özkaya          H.Deniz
Bozma                  Bozma                               Bozma

Ö.Bilen                Ş.D.Kabukçuoğlu   A.T.Seçkin        B.Kartal
                                         Bozma 

M.A.Selçuk             M.Oskay           8.H.D.Bşk.V.      Ş.E.Serim
                                         S.Sapanoğlu

13.H.D.Bşk.V.          H.Demirhan        A.M.Çiftçi        S.Erçoklu
Ş.Yüksel                                 Bozma             Bozma

N.Sucu                 U.Araslı          G.Nazlıoğlu       M.Kaşıkçı
Bozma                                    Bozma             Bozma

V.Canbilen             O.C.Yüksel        Ü.Aydın           O.G.Çankaya

H.A.Bengü              A.Özçelik         Z.Sağdur          E.Doğu

S.Özyörük              E.K.Kurşun        K.O.Şengün        A.Alyaz

B.Özkaya               A.Nazlıoğlu
                       Bozma

	 	KARŞI OY YAZISI

	Hukuk Genel Kurulu Kararında, Tebligat Kanunu'nun 21. maddesi ile
 Tüzüğün 28. ve 30. maddelerine göre yapıldığı bildirilen tebligatın, Tüzüğün
 28. maddesinin birinci fıkrasındaki usule riayet edilmediği için geçersiz
 olduğu kabul edilmiştir.
	Tebligat mazbatasının üzerinde, özel satırında bir klişe olarak yazılı
 olan 5.5.l987 tarihli meşruhat aynen şöyledir: 
	"Adreste kimse bulunamaması üzerine kapısına ihbarname yapıştırıldı,
 en yakın komşusuna haber verilerek köy bekçisi Salip imzasına tebliğ edildi."
 Çoğunluk, bu ibarenin, tebligatın usulüne uygun yapıldığının kabulüne yeterli
 olmadığını, tebliğ memurunun, Tüzüğün 28. maddesinin birinci fıkrasında
 öngörülen tahkik ve tevsik işlemini yerine getirmediğini ileri sürmektedir. 
	Tüzüğün sözü edilen fıkrasında, "kendisine tebliğ yapılacak kimse ve
 yukarıdaki maddeler mucibince muhatap namına tebligat yapılacak kimselerden
 hiç biri gösterilen adreste bulunmazsa tebliğ memuru adreste bulunmama
 sebebini bilmesi muhtemel ..... tahkik ederek vaki olacak beyanı tebliğ
 mazbatasına yazıp altını imzalatır..." hükmüne yer verilmiştir. Tebliğ
 memurunun tahkikat ve belgelendirme işlemini yapmakla yükümlü olması için,
 "gösterilen adreste bulunmama" halinin doğması gerekir. Maddenin sonradan
 gelen fıkralar hükümlerinden, "gösterilen adreste bulunmama" deyiminden,
 gerçekte tebligatta yazılı adresin muhatabın adresi olmamasının kastedildiği
 anlaşılmaktadır. Gerçekten bu fıkralarda öngörülene durumlar: Muhatabın ve
 yakınlarının muvakkaten başka bir adrese gitmiş olmaları, daimi olarak adresi
 terketmemeleri, muhatabın bir yeni adrese gitmiş olması ya da ölmesi
 halleridir. Bu durumlar varit olduğunda bunların belirlenip tebliğ
 mazbatasına geçirilmesi lazımdır. 
	Maddenin son fıkrasında ise, muhatap ve onun yerine tebligat yapılacak
 kimseler o adreste bulundukları halde "tebliğ yapılacağı sırada orada mevcut
 değillerse 30. maddeye göre muamele yapılır" denilmektedir. Görülüyorki
 birinci fıkradaki "adreste bulunmama" deyimi, son fıkradaki tebliğ yapılacağı
 sırada orada mevcut olmama halinde değişik bir keyfiyettir. Muhatap adreste
 bunuyor, ancak kısa bir süre için; komşuya, çarşıya tarlaya, kahveye
 gitmiştir. İşte bu nedenle, yani birinci fıkradaki "gösterilen ardeste
 bulunmama" hali söz konusu olmadığı anılan fıkradaki tahkik ve tevsik
 işlemine gerek yoktur. Çünkü tahkik ve tevsik işlemleri gösterilen adrese
 bulunmama" haline münhasır olup, son fıkradaki "adreste bulunma" halini
 kapsamaz. 
	Bu durumda tebliğ memuru, muhatabın adresinin, tebliğ kağıdında yazılı
 adres olduğunu saptamış ancak tebliğ yapacağı sırada onu bulamamış olduğu
 için bu keyfiyeti tebliğ mazbatasına geçirmekle yetinerek, 30. madde uyarınca
 tebligatı gerçekleştirecektir. Yani olayımızda olduğu ve tebliğ mazbatasında
 yazıldığı, gibi, adreste kimse bulunmadığını yazacak, bulduğu köy bekçisine
 evrakı verecek, imzasını alacak, mazbatayı da imzalayacaktır. Adres muhataba
 ait olmakla beraber kendisinin o an için yerinde bulunmaması halinde
 yapılacak işlem budur. Adresinde bulunan muhatabın ölmediği başka adrese
 muvakkaten gitmediği, adresini terketmediği halde bu hususun menfi yönden
 tebliğ mazbatasına geçirlmesinin anlamı ne olabilirki. Muhatabın adreste
 bulunduğu, ancak tebliğ anında orada bulunmadığını ifadeden ibare ve köy
 bekçisinin imzası, yukarıda sayılan hallerin olmadığının kanıtı değilmidir?
	Maddi olayımızda davacı muhatap, kendisinin tebligat çıkarılan adreste
 oturmadığını, tebligat anında adreste olduğu halde tebligatın kendisine
 yapılmadığını ileri sürmemiş; aksine o adreste oturduğunu ifade etmiş,
 tebligat evrakının kendisine köy bekçisi tarafından verilmediğini iddia
 etmemiş, mücerret bizzat kendisine ve birlikte oturduğu kişilere tebligat
 yapılmadığı için tebligatın geçersizliğini savunmuştur. Oysa bilinmektedir
 ki, Tebligat Kanununun 21. ve Tüzüğün 30. maddeleri uyarınca yapılan
 tebligatta geçerlidir. Nitekim tebligatta buna göre yapılmıştır.
	Tüm bu olguların, dava dosyası içeriğinden anlaşılmasına, tebligatın
 geçerliliği, hadise şeklinde ele alınıp tarafların iddia ve savunmaları
 doğrultusunda mahkemece incelenmiş olmasına ve tahkikatın hiçbir aşamasında
 belirtilen bu olguların aksine bir iddia bulunulmamasına rağmen 28. maddenin
 birinci fıkrasında öngörülen davacı muhatabın başka bir adrese veya daimi
 olarak gidip gitmediği, adres değiştirip değiştirmediği ve ölüp ölmediği
 konularında tebligat memurunun tahkikat yapıp bu hususları tebliğ tutanağına
 geçmediği gerekçesi ile tebligatın geçersiz kabulü, bizce yasa ve tüzüğün
 amacını aşan maddi olayla kabili telif olmayan bir sonuçtur.
	Yukarıda açıklanan tüm bu nedenlerle, Tebligat Kanununun 21 ve Tüzüğün
 30. maddeleri uyarınca yapılan tebligat tüm şekil koşullarını da içermekte
 olup geçerli olduğundan, bunun aksine sonuca varan çoğunluk kararına
 karşıyız.

     Sait Rezaki                               Alpaslan Nazlıoğlu
18.Hukuk Dairesi Başkanı                     18.Hukuk Dairesi Üyesi
    
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini

    Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini