 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Onüçüncü Hukuk Dairesi
E. 1993/159
K. 1994/1679
T. 22.2.1994
* İNŞAAT SÖZLEŞMESİ
* ALACAĞIN TEMLİKİ
* KİRA MAHRUMİYETİ
ÖZET : Yüklenici ile yapılan daire satış sözleşmesiyle hak sahibi olan
kişiler, daireyi bir başkasına sattıkları zaman; yüklenici, inşaatdaki
noksanlıklar sebebiyle, yeni alıcıya karşı, satıcılarla yaptığı önceki
sözleşme hükümlerine göre sorumludur.
Alıcının, kira mahrumiyetinden doğan hakları talep edebilmesi için; bu
hakların devredildiği, ayrı ve yazılı bir temlik sözleşmesi gereklidir.
(818 s. BK. m. 162, 163, 358, 360) (743 s. MK. m. 2)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda
yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün
davalılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz
dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup
düşünüldü:
Davacı; dava dışı Zehra ve İrfan'ın davalı yüklenicilerden 5.7.1990 tarihli
sözleşme ile satın aldıkları iki daireyi daha sonra aynı sözleşme koşulları
altında kendisine sattıklarını, 5.7.1990 tarihli sözleşmede dairelerin on
ayda teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, teslim edilmediğini,
dairelerdeki eksikliklerin de tamamlanmadığını, bunun için 20.000.000 TL.
harcamada bulunduğunu, 7.000.000 TL. meblağlı senedin dairelerin gününde
teslim edilmemesi halinde tahsile koyulmaması yönünden anlaştıkları halde
tahsile konulduğunu, sözleşmede kabul edilen kira mahrumiyetine ilşikin
23.000.000 TL.sıyla birlikte toplam 50.000.000 TL.sının davalılardan
alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, 43.000.000 TL. giderimin davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Hüküm, davalılarca temyiz edilmiştir.
Davalılar, inşaasını üzerine aldıkları binadan henüz tamamlanmamış iki daireyi
dava dışı Zehra ve İrfan'a 5.7.1990 günlü sözleşme ile tapuda satmışlar, daha
sonrada anılan alıcılardan davacı satın almış, ne varki Zehra ve İrfan davalı
ile aralarında düzenledikleri 5.7.1990 günlü dairelerin tamamlanıp teslim
edilmesine ilişkin koşulları içeren sözleşmedeki haklarını davacıya temlik
edilmesine dair bir sözleşme yapmaya gerek görmemiş oldukları
anlaşılmaktadır. Esasen bu yön yanlar arasında uyuşmazlık konusu da değildir.
Kural olarak, "alacağın temliki"; alacağın temlik eden ile temellük eden
(temlik edilen) arasında yapılan, konusu ve sonuçları itibarıyle doğrudan
doğruya temlik edenden temellük edene devrini içeren bir sözleşme ile
yapılması gerekir. Diğer bir anlatımla, "Temlik"; alacağın" sözleşme ile
(Hukuki işlem ile)" devridir.
Oysa; olay ve ilişkilerin kendisine özgü gelişimi, özellikle davalıların
satıcı olmaları yanında en önemlisi yüklenici sıfatiyle sözleşme kurarak
dairelerdeki eksiklikleri tamamlayıp teslim etme edim ve yükümü altına
girmeleri olgusunun gözardı edilmemesi gerekir. Gerçektede; davacıların satım
akdi ile daireleri satın almaları borçlu davalıların az yukarda açıklanan
edimlerinin ifasında bir ağırlama veya kötüleşme yaratmayacağı, dahası bu yol
ile davalıların edimlerini davacıya karşı ifa etmeleri zorunluğunda
bırakılmaları kendileri için farketmez olacağı çok açıktır. Bu durumda,
sadece dairelerdeki eksik işlerin tamamlanmasından kaynaklanan hakların
davacıya satım akdi ile intikal ettiğinin kabulü; hem Medeni Yasanın 2.
maddesindeki objektif iyiniyet kurallarına, hemde somut adalet kurallarına
uygun düşeceğinde kuşku ve duraksamaya yer olmamalıdır. O nedenle, mahkemenin
dairelerdeki eksiklere yönelen giderime hükmetmesi doğru görülmüştür. Fakat,
bu yorum yolunu da daha geniş tutarak geç ifadan doğan kira mahrumiyetini
kapsayan gideriminde istenebileceğini kabul etmek hukuken mümkün görülemez.
Zira, bu istek, davalıların yüklenici sıfatları altında yüklendikleri
dairelerin tamamlanıp teslim edilmesi ediminden tamamen farklı, ayrı, hatta
özel bir kararlaştırma olduğu benimsenmelidir. O nedenle, bu konuda artık
hakların temlikine ilişkin bir hukuki işlemin (temlik akdinin) varlığının
aranması zorunluluğu kabul edilmeli, açıklanan yorum şeklinin dahada
genişletilmesi suretiyle bu hakların da davacılara intikal ettiğinin kabulü
üstün görülmemelidir. Şu durum karşısında, geç teslim nedeni ile istenilen
giderimin mahkemece reddine karar verilmesi gerekir. Bu bölüm için usule ve
yasaya aykırı mahkeme kararı, isabetsiz görüldüğünden bozulmalı, diğer
yönlere ilişkin davalıların temyiz itirazları reddedilmelidir.
S o n u ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın (BOZULMASINA), davalıların
diğer temyiz itirazlarının reddine, peşin harcın istek halinde iadesine,
22.2.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|