 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1993/14255
K. 1993/14419
T. 26.11.1993
* RÜCU ŞARTINA BAĞLI BAĞIŞ
ÖZET : Bağışın devamlılığı bir olaya (leyhine bağış yapılanın ölümüne)
bağlanmış olan durumlarda, bozucu (infisahi) koşula bağlı bağış sözkonusudur.
Koşulun gerçekleşmesi halinde, bağışa konu olan şeyin iadeten temlikine ve
teslimine gerek kalmaksızın malın ve şeyin mülkiyeti kendiliğinden avdet
eder.
(818 s. BK. m. 242)
Taraflar arasındaki davadan dolayı, (Salihli Asliye Hukuk Hakimliği)nden
verilen 10.12.1992 gün ve 243-560 sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan
14.9.1993 gün ve 1780-9979 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı
vekili tarafından istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği görüşülüp
düşünüldü:
Dosya içeriğine ve toplanan delillere göre, davalının HUMK.nun 440. maddesinde
yazılı hallere uygun düşmeyen sair tashih istekleri yerinde değildir,
reddine.
Ancak, davaya konu taşınmazın önceki miras bırakan Ali'ye ait iken, onun
tarafından BK.nun 242. maddesinde öngörülen koşula (bağışlananın önce ölmesi
durumunda bağışlanan şeyin bağışlayana rücu etmesi koşuluna) bağlanarak
yanların müşterek miras bırakanı olan Mehmet'e bağışlandığı kayden sabittir.
Bunun yanısıra, kendisine bağış yapılan Mehmet'in bağışlayan babası Ali'den
önce öldüğüde mirascılık belgelerinde belirtilmiş bulunmaktadır. Kaldıki, bu
olguya karşıda konulmamıştır.
Bilindiği üzere, BK.nun 242. maddesi ölüme bağlı bağışlamanın özel bir türünü
oluşturmaktadır. Burada bozucu "infisahi" koşula bağlı bağışlama
sözkonusudur. Diğer bir anlatımla, bağışın devamlılığı bir olaya (leyhine
bağış yapılanın ölümüne) bağlanmış olmaktadır. Hal böyle olunca, koşulun
gerçekleşmesi halinde bağışa konu şeyin iadeten temlikine ve teslimine hacet
kalmaksızın malın veya şeyin mülkiyeti kendiliğinden avdet eder. Çünkü,
bozucu "infisahi" koşulla askıda (muallakta) bulunan tasarrufi işlem, koşulun
gerçekleşmesi ile hükümsüz bir hale gelir (von Tuhr, Çev: Edege, sh. 819)
bunun doğal sonucu olarak, hükümsüz duruma düşen işlem ve tescil, zamanın
geçmesi ile yeniden geçerlilikte kazanamaz (Dairenin 28.12.1987 tarih,
9690/13087 sayılı benzeri bir kararı için Bkz. Yargıtay Kararları Dergisi,
Sayı: 2, 1989).
Bu itibarla, yukarıda açıklanan ilke ve olguların gözönünde tutulması ve
davanın, önceki miras bırakan Ali'den gelen miras hakkına (payına) bakılarak
sonuca bağlanması gerekirken; leyhine bağış yapılan Mehmet'in mirascılarına
ve miras paylarına göre hüküm kurulması doğru değildir. Anılan yönler karar
düzeltme isteği üzerine yapılan inceleme sonunda anlaşıldığından; davalının
isteğinin HUMK.nun 440. maddesi uyarınca değinilen hususa hasren kabulü ile
Dairenin 14.9.1993 tarih, 1780/9979 sayılı onama kararının ortadan
kaldırılmasına, Salihli Asliye İkinci Hukuk Mahkemesi'nca verilen 10.12.1992
tarih, 243/560 sayılı kararın yalnızca belirtilen nedenden ötürü, HUMK.nun
428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), peşin alınan harcın temyiz edene geri
verilmesine, 26.11.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|