 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
YARGITAY
2.HUKUK DAİRESİ
SAYI
ESAS: KARAR:
93/12190 94/59
ÖZET : Sözleşmenin geçersizliğinin sonuçları
Açılmış bir miras payının temliki ile tarafın irade açıklamalarını
taşıyan sözleşme ile olmalıdır. Tek yönlü irade açıklaması ile olmaz.
Mirascı dışındaki kişiye miras payının yazılı şekilde temliki mümkün
isede o kişi paylaştırma ve payın verilmesini isteyemez.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, alacak davanın yapılan
muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak
okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Miras bırakan tapulu taşınmazı (P. No-23) davacılara tek yönlü
yazılı bir irade açıklamasıyla bağışlanmıştır.
Borçlar Kanununun 237. maddesi uyarınca bu bağış, tapu siciline kayıt
edilmediginden geçerlilik kazanmamıştır. Davacılar bu işleme istinaden
gayrımenkulun mülkiyetini isteyemezler.
2- Miras paylarının geçirimi için mirascıların birbirleriyle yapacağı
sözleşmelerin yazılı olması gerekir. Mirascılardan biriyle hissenin temlikine
dair üçüncü bir şahıs arasında aktedilmiş olan mükavele üçüncü şahsa, taksime
müdahale hakkı vermez (M.K.612).
Sözleşmenin tanımı: Belirli bir hukuki sonucu doğurmaya yönelik,
karşılıklı ve biri değerine uygun irade açıklamalarından oluşan hukuki
işlemdir.
Bu tanıma göre sözleşmenin oluşması için:
a) Sözleşmenin esaslı öğeleri üzerinde anlaşma,
b) Aynı hukuki sonuca yönelik olmak üzere birleşen uygun irade
açıklamasının bulunması gerekir. Bir başka anlatımla bir sözleşmeden söz
edilebilmesi için en az iki ekişinin belirli bir konuda birbirlerine yönelik
hukuki sonuç amaçlayan irade açıklamasının varlığı aranır.
Olaya değinen Medeni Kanunun 612/1. maddesi sözleşmeden sözettiğine
göre açılmış miras payının devrinde yukarıda belirtilen sözleşme koşullarının
bulunması gerekir. Tek taraflı irade açıklaması ile oluşan hukiki işlemler
sözleşme niteliginde olmadığından miras payının temlikine elverişli
değillerdir. Yasaların emrettiği şeklin kapsam ve etki derecesi hakkında
başkaca bir kural konulmamış ise, sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmış
olmadıkça geçerlilik kazanmaz ( B.K.m.ll). Borçlar Kanunu düzenlendiği şekil
koşulu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 288. maddesiyle öngörüldüğü gibi
kanıtlama koşulu olmayıp, sözleşmenin geçerlilik koşuludur. Yasaların
belirttiği şekil koşuluna uyulmamış olması işlemi hükümsüz kılar (mutlak
butlan). Bunun sonuçlarına göre sözleşme başlangıcından beri geçersizdir.
Zaman aşımına uğramaz. Hakim geçersizliği doğrudan gözetir. Tarafların onayı
ile dahi geçerlilik kazanamaz (şekil koşuluna uygun bir sözleşme ile onay
aykırı olmak üzere). Geçersizelik usul açısından bir def'i değil itirazdır.
İddia edilen hakkı ortadan kaldırır.
1.2.l987 tarihinde yapılan miras paylaşım sözleşmesinde 23 parselin
davacılara verilmesi kabul edilmiş isede miras payının devri tek yönlü bir
irade açıklamasına dayanmaktadır. Bu durumda tek yanlı irade açıklamasının
bir sözleşmede bulunması gereken geçerlilik koşullarını taşıdığı söylenemez.
Zira bu irade açıklaması sözleşmenin kurucu öğesi olan karşılıklı irade
açıklaması ilkesinden yoksundur. Bu haliyle dayanılan belge bir sözleşme
olmayıp sadece hukuki sonuç doğurmayan bir irade açıklamasıdır. Yukarıda
belirtilen geçeresizliğin doğurduğu hukuki sonuçlar bakımından davacının
taşınmaza uzun süre zilyet olması, ona hukuken korunması gereken bir hak
sağlayamayacağı gibi, dolaylı kabulün varlığı gibi bir savunmayla da
sözleşmeye geçerlilik kazandırmaz. Davacıların Medeni Kanunun 2. maddesiyle
öngörülen iyi niyet kurallarından yararlanma olanağı da bulunmamaktadır.
3- Kabule göre de:
a) Medeni Kanunun 612/1. maddesi sadece mirascılar arasında yapılacak
miras paylarının devri sözleşmelerini geçerliliğini yazılı şekle bağlamıştır.
Miras payının üçüncü kişilere yapılan devirlerin şekli hakkında yasalarda bir
hüküm bulunmamaktadır. Ancak birinci fıkradaki hükmün bu durumda da
uygulanabilecegi ve adi yazılı sözleşmenin geçerlilik için yeterli olduğu
hakim görüş olarak kabul edilmiştir. Ancak miras payının bu şekilde devir
edilmiş olması üçüncü kişi durumundaki davacılara terekenin paylaştırılması
ve paylarının verilmesini isteme hakkı vermez. Üçüncü kişinin ancak kendisine
pay devir eden mirascıya paylaştırmada ayrılan payı isteme hakkı vardır. Dava
konusu edilen 23. parsel halen kök miras bırakan adına tapuda kayıtlıdır.
Hukuki anlatımda bir paylaşım gerçekleşmemiştir.
b) Diğer yönden sözleşmenin aynen yerine getirilmemesi halinde yerine
getirmeden kaçınan borçluların l0.000.000 Tl ödeyecegi kabul edilmiştir.
Belirtilen bu cazai koşulun Borçlar Kanununun l58/son fıkrası uyarınca yerine
getirmeme olanagı veren cezai şart niteliginde olup olmadığı üzerinde
durulmamıştır. Zira bu durumdaki ceza koşulu ödeyen borçlu aynen yerine
getirme yükümlülüğünden kurtulur. Belirtilen nedenlerle koşulları oluşmayan
aynen yerine getirme isteğinin kabulü, buna karşılık ifayı önleyen cezai
şarta ilişkin kademeli dava üzerinde durulmamış olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ: Temyize konu hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz
peşin harcının yatırana geri verilmesine oyçokluğuyla l0.l.l994 tarihinde
karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
Tahir Alp Nedim Turhan Ferman Kıbrıscıklı Özcan Aksoy A.İhsan Özuğur
(Muhalif) (Muhalif)
MUHALEFET ŞERHİ
Miras haklarının temlikine ilişkin yapılacak mukavelelerin yazılı
olması şarttır. Mirascılardan biriyle hissenin temlikine dair üçüncü bir
şahıs arasında akdedilmiş olan mukavele üçüncü şahsa, taksime müdahale hakkı
vermez. Üçüncü şahsın hakkı ancak temlik eden mirascıya ayrılan hissenin
talebine münhasırdır. (M.K. md.612)
İki taraf karşılıklı ve biribirine uygun surette rızalarını beyan
ettikleri taktirde, akit tamam olur. Rızanın beyanı sarih olabileceği gibi
zimni dahi olabilir. (B.K:md.l)
Miras hisselerinin devrine ilişkin sözleşme ve pay devri, dava konusu
23.parsel sayılı taşınmaz yönündende tüm mirascıların iştiraki ile yazılı
olarak yapılmış bu suretle sözleşmenin geçerlilik koşulu gerçekleşmiş, bu
husus Konya 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin l987/207 esas, l978/988 karar sayılı
yargıtayca onanarak kesinleşen ilamı ile de kesinlik kazanmıştır.
Her ne kadar l.2.l987 tarihli geçerli bu sözleşmede davacıların
imzaları dışında beyanları yok isede, Borçlar Kanununun l/son ve 6.maddeleri
gereğince zimni onamaları ile akti inkad ettirmişlerdir. Kaldı ki davacılar
taşınmazı l977 senesinden beri kullanarak akti eylemli olarakta kabul
etmişlerdir. Bütün akidler objektif iyi niyete uygun şekilde hareket etme
prensibine tabidir. Medeni Kanunun 2.maddesindeki ifadesini bulan bu ilke
irade beyanlarının muhtevalarının manalandırılmasında da geçerlidir.
Bilahare ölen Mehmet Türcan dışındaki davalılardan taşınmaz yönünden
davayı ve miras paylarının devrini kabul etmişlerdir. Bu durum karşısında
hukuki anlamda bir paylaşım yapılmasına gerek olmadan davacıların tüm
hisseler yönünden tescil talep hakkı doğmuş, mahkemece de buna uygun karar
verilmiştir. Hükmün onanması kanaati ile değerli çoğunluk görüşüne
katılmıyoruz.
Geçersiz sözleşmeye müsteriden taraflar ancak verdiklerini
isteyebilirler. Ceza şart, faiz vs. isteyemezler (Y.İç.B.K.l0.7.l940 Ta.77
sayılı kararı, Y.H.G.K. l7.3.l976 Ta.l974/4 E. l976/113 K.) Bu yönden de
bozmanın son bölümündeki gerekçeye katılmıyorum.
ÜYE ÜYE
Ferman Kıbrıscıklı Ali İhsan Özuğur
|