 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
Birinci Hukuk Dairesi
E. 1993/11520
K. 1993/5506
T. 26.4.1994
* KANUNİ MÜŞAVİR
* İŞTİRAK (OY) MÜŞAVİRİ
* İDARE MÜŞAVİRİ
ÖZET : Hacredilmesi (kısıtlanması) için yeterli neden bulunmamakla birlikte
medeni hakları kullanma ehliyetinden kısmen yoksun kalması, kendi yararı
gereği olan reşit kişiye, bazı hallerde oyu alınmak üzere Sulh Hukuk
Mahkemesi tarafından bir kanuni müşavir (danışman) atanır. Kendisine kanuni
müşavir atanan kişi, medeni hakları kullanma ehliyetine sahiptir. İştirak
müşaviri, vasi gibi kanuni temsilci değildir. Kendisine iştirak müşaviri
tayin edilen kişi, müşavirin izni ile tek başına dava açabileceği gibi
müşavirle birlikte de dava açabilir veya açılan davaya müşavir sonradan
icazet (olur) verebilir. İdare müşaviri ise, müşaviri olduğu kişinin
malvarlığına ilişkin işlemler bakımından onun kanuni temsilcisi durumunda
olduğundan, bu nitelikteki davaları tek başına açabilir ve o kişiye karşı
açılmış davaları yine aynı şekilde takip edebilir.
(743 s. MK. m. 379, 381)
Yanlar arasında görülen davada; davacı, 7805 ada, 2 parselin davalıya
temlikinin yolsuz olduğunu, ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde
bulunmuştur. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine
karar verilmiştir. Anılan karar, davacı tarafından yasal süre içerisinde,
duruşmalı temyiz edilmekle; dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Hacredilmesi (kısıtlanması) için yeterli neden bulunmamakla birlikte, medeni
hakları kullanma ehliyetinden kısmen yoksun kalması, kendi yararı gereği olan
reşit kişiye, bazı hallerde oyu alınmak üzere Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından
bir kanuni müşavir (danışman) atanır (MK. 379-381).
Gerek uygulamada, gerekse bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere,
kendisine kanuni müşavir atanan kişi medeni hakları kullanma ehliyetine
sahiptir. Özellikle, şahıs varlığı haklarını hiçbir kısıtlama sözkonusu
olmaksızın tek başına kulanabilir. Ancak, mal varlığı haklarının
kullanılmasında, iştirak (oy) müşavirliğinde (MK. 379/I) daha az, idare
müşavirliğinde (MK. 379/II) daha çok olmak üzere bir takım kısıtlamalar
getirilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; iştirak müşaviri, vasi gibi kanuni temsilci
değildir. Kendisine iştirak müşaviri tayin edilen kişi müşavirin izni ile tek
başına dava açabileceği gibi müşavirle birlikte de dava açabilir veya açılan
davaya müşavir sonradan icazet (olur) verebilir.
Her ne kadar idare müşaviri; müşaviri olduğu kişinin mal varlığına ilişkin
işlemler bakımından onun kanuni temsilcisi durumunda olduğundan, bu
nitelikteki davaları tek başına açabilir, o kişiye karşı açılmış davaları
yine aynı şekilde takip edebilirse de iştirak müşaviri, müşaviri olduğu kişi
adına onun iştiraki olmaksızın dava açamaz, onun aleyhine açılan davayı da
tek başına yürütemez. İştirak müşavirliğinde birlikte dava açmaları, aksi
halde müşavirin yazılı izin, kendisine müşavir tayin edilen kişinin ise
temsil yetkisi vermesi zorunludur.
Somut olayda, tayin edilen kişinin iştirak müşaviri olduğu, Sulh Hukuk
Mahkemesi kararlarının içeriğinden açıkça anlaşılmaktadır. Öte yandan,
çekişmeli taşınmaz, müşavir tayin edilmeden önce davacı tarafından vekil
aracılığıyla devir ve temlik edilmiş, bunun yanında kendisine müşavir tayin
edilen kişi, müşavir temyize konu davayı açmasına muvafakat etmediğini
bildirmiştir. Yerel mahkemece yukarıda değinilen tüm ilke ve olgulara göre,
verilen karar doğrudur. Davacının temyiz itirazının reddi ile usul ve yasaya
uygun olan hükmün (ONANMASINA), 141.000 lira bakiye onama harcının temyiz
edenden alınmasına, 26.4.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
|