 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C
Y A R G I T A Y
9.HUKUK DAİRESİ
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : l993/l0367
KARAR NO: l994/63
MAHKEMESİ: Zonguldak l.İş Mahkemesi
TARİHİ : 8.6.l993
NO : 40/612
DAVACI : Hanife Beyoğlu ve diğerleri adlarına Avukat Mehmet Bekar
DAVALI : TTK.Genel Müdürlüğü adına Avukat Zeki Yüksel
DAVA : Taraflar arasındaki,iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın
ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle
gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya
verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar
avukatınca istenilmesi ve davalı avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine
dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için
l8/l/l994 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti.
Duruşma günü davalı adına Avukat Kemal Aksoy ile karşı taraf adına Avukat
Mehmet Bekar geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü
açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi,
gereği konuşulup düşünüldü:
YARGITAY KARARI
l-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni
gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan
temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İşçinin, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölüm ya da
meslekte kazanma gücünü kısmen veya tamamen kaybetmesi nedeniyle açılan
tazminat davalarında hakim, kural olarak, zarar ve tazminat hesabına ilişkin
tüm verileri belirlemek zorundadır. Bu nedenle, ölen veya cismani zarara
uğrayan işçinin net geliri, yaşam ve çalışma süresi, sakatlık derecesi,
karşılık kusur oranı, davacıların sosyal durumları, destek süresi ve payları,
eşin evlenme olasılığı ve Sosyal Sigortalar Kurumunca yapılan yardımların
miktarı gibi hususlar tam ve eksiksiz olarak belirlendikten sonra, dosya
hesap için bilirkişiye verilmelidir.
Bu tür davalarda, olay tarihi ile hüküm tarihi arasındaki sürede
somut olarak gerçekleşmiş olması, hüküm tarihinden sonraki geleceğe yönelik
devre zararının ise varsayımlara dayanması, tazminat hesabının bu iki dönem
için ayrı ayrı yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Şöyle ki:
a)Olay tarihi ile hüküm (veya hüküm tarihine mümkün olan en yakın
bir tarihte alınacak rapor) tarihi arasındaki dönem zararı somut olarak
gerçekleşmiş bulunduğundan iskonto söz konusu olamaz. Zira, vadesi geldiği
halde ödenmemiş bir alacağın iskontoya tabi tutulması, iskonto kavramı ile
bağdaşmaz.
Belirtmek gerekir ki,olay tarihi ile hüküm (veya rapor) tarihi
arasındaki bu devrede,Sosyal Sigortalar Kurumunca ödenmiş olan gelirlerin
miktarı da tespit edilerek tazminattan düşüldükten sonra kalan miktar,
işlemiş tazminatı oluşturacaktır. Ödenen sosyal sigorta gelirleri ile zarar
tamamen karşılanmış ise söz konusu dönem için tazminat ödenmesi gerekmez.
Şayet, bu devrede yapılan sigorta yardımları daha fazla ise, kalan miktar,
çifte ödemeyi önlemek için ikinci dönemin tazminat hesabından düşülmek
gerekir.
Gerçekleşmiş bulunan (işlemiş) tazminata, olay tarihi ile hüküm
tarihi arasındaki ortalama tarihten itibaren yasal faiz yürütülmelidir. Zira,
bu döneme ilişkin zararın tamamı olay tarihinde gerçekleşmiş değildir.
b)Hüküm (veya rapor) tarihinden sonraki döneme ilişkin zararın
saptanması varsayımlara dayanmakla birlikte mümkün oldukça gerçeğe en yakın
bir hesap yöntemi uygulanmalıdır. Bu nedenle, hüküm tarihinden sonraki
gelecek yıllar için zarar ve tazminatın hesabı, uygulamada olduğu gibi yıllık
ortalama gelir esas alınarak değil, ölenin veya zarar görenin, hüküm (veya
rapor) tarihindeki net geliri esas alınıp, bu tarihten itibaren ileriye
yönelik here yıl için ayrı ayrı (yıllık taksitler halinde) l0 oranında
artırılmak suretiyle yapılmalıdır. Bu şekilde belirlenen yıllık zararlar,
yine hüküm (veya rapor) tarihi itibariyle ayrı ayrı iskontoya tabi tutularak
peşin sermaye değerleri bulunmalıdır.
Çalışılmayan pasif (yaşlılık) dönemine ilişkin zarar da,yine aynı
yöntemle yıllara göre hesaplanıp, hüküm tarihindeki peşin değeri
bulunmalıdır.
Böylece, ikinci dönem için hesaplanan toplam tazminat
tutarlarından, hüküm tarihinde yürürlükte bulunan katsayı ile bağlanan
sigorta gelirlerinin, bu tarihten sonra ödenecek bölümünün peşin değeri
Kurum'dan sorulup tespit edildikten ve birinci dönemden artar gelir varsa
eklendikten sonra, düşülmesi gerekir.
Bu dönem için belirlenen tazminata, hüküm tarihinden başlamak üzere
yasal faiz yürütülmelidir.
Kuşkusuz, düzenlenen hesap raporunun açık, anlaşılır ve denetime
elverişli olması da zorunludur.
Mahkemece açıklanan bu ilkeler dikkate alınmadan düzenlenen
bilirkişi raporuna göre hüküm tesisi isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle
BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 750.000 lira duruşma avukatlık
parasının davalıya, davalı yararına takdir edilen 750.000 lira duruşma
avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının
istek halinde ilgiliye iadesine l8.l.l994 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye
S.Çetinelli M.Demirtürk E.A.Özkul O.G.Çankaya E.Doğu
|