 |
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
T.C.
Y A R G I T A Y
Hukuk Genel Kurulu
E.1993/10-499
K.1993/720
T.17.11.1993
ÖZET : Hizmet tesbitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği
ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icabettiği,
Yargıtay'ın yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun
79/8. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin
belgelerin, işveren tarafından verilip verilmediği, yada çalıştıklarının
Kurum'ca tesbit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul
oluşmuşsa, işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı Kanun kapsamında,
bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma
iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır.
Davalı Kurum, 1967-1979 yılları arasında yeterli sürede çalışmasına
rastlanılamadığı gerekçesi ile davacıya bağlanan yaşlılık aylığını iptal
etmiştir. Davacı ise, 1960-1967 yılları arasındaki sürede hizmet tesbiti
yaptırmıştır. Belirtilen süre içerisinde işverence davacı hakkında müteaddit
işe giriş bildirgeleri vermiştir. Bu hal davacının işyerinde devamlı değil
aralıklı çalıştığı izlenimi vermektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece yeterli bir araştırma içermeyen eksik
inceleme ile l960-1970 yılları arasında çalışma yapıldığının tesbitiyle
davanın tamamının kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Taraflar arasındaki "çalışma süresinin tesbiti" davasından dolayı
yapılan yargılama sonunda; (Şenkaya Asliye Hukuk Mahkemesi)nce davanın
kabulüne dair verilen 17.12.1991 gün ve 1991/196-226 sayılı kararın
incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay
Onuncu Hukuk Dairesinin 15.10.1992 gün ve 1991/3256-9381 sayılı ilamı ile;
(... Taraflar arasındaki temeldeki uyuşmazlık, davacı sigortalının yaşlılık
aylığına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalı Kurum,
önce yaşlılık aylığına hak kazanması nedeniyle, sigortalıya l986 yılında
aylık bağlamış, daha sonra davacının 1967-1979 dönemi çalışmalarının
bordrolarda gözükmemesi nedeniyle yaşlılık aylığının iptaline karar
vermiştir. Davacı sigortalı ise, yaşlılık aylığına hak kazanacağı inancı ile
bu kerre, 1960-1970 dönemi sigortasız geçen sürelerinin saptanmasını talep
etmiş, Mahkeme de istemi aynen hüküm altına almıştır.
Oysa, dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılacağı üzere, davalı Kurum,
davacının 1960-1970 dönemi için niza çıkarmamış, bu dönemin dışındaki
sürelere yönelik iptal işleminde bulunmuştur. Kurumun uyuşmazlık çıkarmadığı
süreler yönünden davacının bu tür dava açmasında hukuki yararı
bulunmamaktadır. Bu nedenle, öncelikle, taraflardan; uyuşmazlık konusu süreyi
açık biçimde saptamak, bu sürelere ilişkin delilleri değerlendirmek,
gereğinde uzman kişi aracılığı ile inceleme yaptırmak ve sonucuna göre karar
vermek gerekirken, eksik inceleme ile, uyuşmazlık dışı ve sonuçta davacının
sigortalılık sürelerine etkisi olmayacak dönemin hüküm altına alınması usul
ve yasaya aykırıdır...) gerekçebiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,
yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalılar vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz
edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği
görüşüldü:
Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık davacı sigortalının yaşlılık
aylığına hak kazanmış bulunup, bulunmadığından kaynaklanmaktadır.
Davacı, kendisine kurumca yaşlılık aylığı bağlanmasından sonra bunun
iptaline karar verildiğini ileri sürerek, yaşlılık aylığı bağlanmasına hak
kazandığının kanıtlanmasına esas olmak üzere 1960-1970 yılları arasında
davalı işverene ait işyerinde çalıştığının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davacının iddiası doğrultusunda ikame ettiği ve dinlenilen
soyut içerikli tanık sözlerine itibarla davanın kabulüne karar verilmiştir.
Oysa, öncelikle belirtmek gerekirki, hizmet tesbitine yönelik
davaların kamu düzsenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve
özenle yürütülmesi icabettiği, yargı içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506
sayılı Kanunun 79/8. maddesi olan bu tür davalarda, öncelikle davacının
çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği, yada
çalıştıklarının Kurum'ca tesbit edilip edilmediği yöntemince
araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa, işyerinin o dönemde gerçekten var
olup olmadığı, Kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup
bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma iddiasının
gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her
türlü delille ispatlanabilirse de, çalışmanın konusu, sürekli, kesintili,
mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında
tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde
durmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle,
işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan
hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabildiği düşünülmeli ve tanıklar
buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği ile bu
beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinde çalışan öteki kişiler ile
o işyerinde komşu ve yakın işyerlerinden bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi
dinlenerek, tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu,
böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde
belirlendikten sonra, ücret konusu üzerinde durulmalı tesbiti istenilen
sürenin evvelinde ve sonrasında beyyine başlangıcı sayılabilecek ödeme
belgeleri ve sair bu netelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü
Kanunu m.288'de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil
aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları
tanıklardan sorulmalı, 506 sayılı Kanun m.3/B ve D'de olduğu gibi ücretin
sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda, ücret alma olgusunun var olup
olmadığı özellikle saptanmalıdır.
Davalı Kurum'ca davacıya bağlanan yaşlılık aylığı ise 1967-1979
yılları arasında yeterli sürede çalışmasına rastlanılamadığı gerekçesi ile
iptal edilmiştir. 1960-1967 yılları arasında hizmet tesbiti de talep edilmiş
durumdadır. Belirtilen süre içeresinde işverence davacı hakkında müteaddit
işe giriş bilgileri verilmiştir. Bu hal davacının, işverene ait işyerinde
devamlı değil aralıklı çalıştığı izlenimini vermektedir. Bu hususun da
yeterince araştırılmasının icabettiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca mahkemece açıklanan esaslar çerçevesinde yeterli bir
araştırma içermeyen eksik inceleme ile 1960-1970 yılları arasında çalışma
yapıldığının tesbitine ilişkin davanın tamamının kabulüne karar verilmesi
doğru değildir.
O halde usul ve Yasaya uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile,
direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.
maddesi gereğince (BOZULMASINA), istek halinde temyiz peşin harcının geri
verilmesine, 17.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Birinci Başkanvekili 17.H.D.Bşk. 15.H.D.Bşk. 1.H.D.Bşk.
İ.Teoman PAMİR H.H.Karadoğan M.S.Aykonu Y.İ.Dimici
18.H.D.Bşk. 20.H.D.Bşk. 2.H.D.Bşk. 14.H.D.Bşk.
S.Rezaki F.Atbaşoğlu T.Alp E.Özdenerol
4.H.D.Bşk.V. K.N.Fadıllıoğlu T.Y.Darendelioğlu 19.H.D.Bşk.V.
M.C.Keskin Y.M.Günel
M.Erman 3.H.D.Bşk.V. I.Ulaş D.Topçuoğlu
Y.Yılbaş
K.Tokman E.Aktekin K.Kadıoğlu E.Özkaya
16.H.D.Bşk. V. H.Özdemir C.Sanin B.Kartal
İ.P.Solak
S.Atabek S.Uysal M.Tunaboylu H.Dinç
Ş.E.Serim Ş.Yüksel H.Demirhan M.H.surlu
C.Dikmen V.Canbilen K.Acar O.G.Çankaya
Z.Sağdur E.Doğu B.Doğan A.Güvener
B.Sınmaz H.Erdoğan
|